Zayıflama iğnesini el altından kullananı çok! Sadece obeziteli bireylere öneriliyor ama...
Yurt dışındaki bazı ünlü isimlerin zayıflama iğnesiyle kilo verdiklerini söylemeleri üzerine dikkatleri üzerine çeken ilaç, Türkiye'de ruhsat almasına rağmen henüz kullanıma sunulmadı. Ancak yurt dışından getirtilen veya bazı eczaneler tarafından el altından satılan zayıflama iğnelerini bilinçsiz kullanımına karşı uzmanlar uyarıyor. İlacın çok yüksek meblağlarla Türkiye'ye getirildiğini kaydeden Prof. Dr. Dilek Yazıcı, "Bu ilaç mutlaka ve mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalı. Kontrolsüz kullanımlar birçok problem doğurabilir. Önerdiğimiz hasta grubu obeziteli hastalardır" dedi. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi
Elon Musk ve Oprah Winfrey başta olmak üzere pek çok ünlü isim, zayıflama iğnesi kullanarak zayıfladıklarını açıkladı. Bu açıklamalar üzerine zayıflama iğnelerine talep de arttı ama uzman önerisiyle kullanılmayan iğneler sağlık endişelerini de beraberinde getirdi.
İlk olarak Tip 2 diyabet için geliştirilen bu ilaç, yakın zaman önce obezite tedavisinde de kullanılmak üzere Amerika ve Avrupa İlaç Daireleri tarafından onay aldı. Obeziteli bireylerde kilo kaybına yol açan bu enjekte edilebilir ilaçlar, obezite sınırında olmayan bireylerce gelişigüzel kullanıldığında bazı sağlık problemlerini beraberinde getirebiliyor. Türkiye'de ruhsat alan ancak henüz kullanımı olmayan zayıflama iğneleri, yurtdışından getirtilebildiği gibi bazı eczanelerce el altından satılıyor.
Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Yazıcı, "Bu ilaç mutlaka ve mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalı. Önerdiğimiz hasta grubu obeziteli hastalar, yani Vücut Kütle İndeksi (VKİ) 30 ve üzerinde olan hastalardır. Ayrıca VKİ 27’nin üzerinde ve eşlik eden tansiyon yüksekliği, kalp hastalığı, kolesterol yüksekliği, uyku apnesi gibi komplikasyonları olan bireylerde de kullanılabilir" dedi.
HEM İNSÜLİNİ DÜŞÜRÜYOR HEM DE KİLO VERDİRİYOR
Bu ilaç normalde kişinin bağırsağından salgılanan bir hormonun türevidir. Bu hormon ince bağırsaktan salınmakta olup başta pankreastan insülin salgılatmak ve mide boşaltımını azaltmak gibi etkilerinin yanında beyindeki iştah merkezlerinde iştah baskılayıcı etki yapmaktadır. Bu etkiler sayesinde hem insülin salgılanmasını artırarak kan şekerini düşürür hem de kilo kaybına yol açar. Bu hormonun diyabetli hastalarda diyabetli olmayanlara göre daha düşük olduğu gösterilmiştir. İlacın başta ortaya çıkma amacı da bu hormonun yerine koyulması yoluyla kan şekerinin kontrol edilmesidir. Ancak daha sonra kilo vermeyle ilgili etkiden dolayı obezite tedavisinde kullanım çok daha ön plana çıkmıştır" dedi.
İLAÇ HAFTALIK OLARAK CİLT ALTINA YAPILIYOR
İlacın semaglutid molekülünün enjeksiyon halinde kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Yazıcı, "İlaç haftalık olarak cilt altına enjeksiyon olarak yapılıyor. Bunun yanında hap olarak kullanılan bir versiyonu da mevcut; ancak o ilaç sadece diyabet tedavisinde kullanılıyor. Bu ilaçların ilk versiyonu 2005’ten beri diyabet tedavisinde kullanılsa da henüz obezite tedavisinde kullanım için onay almadı. Ayrıca yine aynı gruptan kısa ve uzun etkili birçok benzer ilaç piyasaya sürüldü. Benzer başka bir molekül olan liraglutidi (diyabet ve obezite için) de 2009’dan beri diyabet tedavisinde 2014’ten beri de obezite tedavisinde kullanıyoruz" diye konuştu.
KİLO KAYBIYLA BERABER YAŞAM KALİTESİ DE ARTIYOR
Bu ilaçların kilo kaybettirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Dilek Yazıcı, "Bu kilo kaybıyla obeziteli bireylerde mevcut olan tansiyon yüksekliği, karaciğer yağlanması, uyku apne sendromu, eklem problemleri gibi komplikasyonların da düzelmesi sağlanır. Obezite tedavisinde hedef kilo kaybının yanında tüm bu komplikasyonların azalması ve hastanın yaşam kalitesinin artması beklenir. Bu olumlu etkiler yüzde 5’lik bir kilo kaybında dahi görülmeye başlarken, semaglutid gibi yüzde 15’lerde kilo verdirebilen ilaçlarla bu etkiler daha belirgin olur" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DE RUHSAT ALDI AMA KULLANIMA SUNULMADI
Prof. Dr. Dilek Yazıcı, "Bu ilaç yakın zamanda Türkiye’de ruhsat almış olsa da henüz kullanıma sunulmadı. Buna rağmen birçok kişi veya birçok eczane yurtdışından bu ilacı getiriyor ve kişiler kendi kendilerine bu ilacı kullanıyor. Dünyada ve Avrupa’da da yaygın olarak bulunmadığından çok yüksek meblağlarla Türkiye’ye getirtiliyor" ifadelerini kullandı.
Bu tür ilaçların doktor denetimi olmadan kullanılmasının çok yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Dilek Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Bu şekilde kontrolsüz kullanımlar birçok problem doğurabilir. Bu ilaçların da her ilaç gibi birtakım yan etkileri mevcuttur. Bunlar ağırlıklı olarak mide bağırsak sistemine ilişkin problemler olup dozlar özellikle küçük dozlarla başlanılıp yavaş yavaş artırılır. Bu sayede vücut bu yan etkilere alışır. Bazen bu yan etkilerin bertaraf edilmesi için kişinin beslenmesinde ciddi değişiklikler yapılması gerekebilir. Bunun yanında her türlü hızlı kilo kaybı safra kesesinde taş oluşumu olasılığını artıracaktır. Bu açıdan hastaların yakın takip edilmesi gerekir. Nadiren pankreas iltihabına yol açtıkları dahi gösterilmiştir. Bu son çalışmalarda desteklenmemiştir ancak kullanım sırasında ciddi karın ağrısı olması durumunda mutlaka hekimlerin müdahale etmesi gerekir. Bu açılardan ilaç kullanımının doktor denetiminde olması elzemdir."
"MALİYETLERİ ÇOK FAZLA"
Zayıflama iğnesinin bir anda popülerleşmesinin ardında "kilo verdirme başarısı" olduğunu aktaran Prof. Dr. Yazıcı, "Aslında bu ilacın öncesinde benzer bir ilaçla ilk defa bu belirgin etki görüldü. Obezite tedavisinde diyet ve egzersiz gibi hayat tarzı değişiklikleriyle elde edebildiğimiz kilo kaybı yaklaşık yüzde 5’lerdeydi. Yurtdışında kilo vermede kullanılan birtakım ilaçlar olduğu halde Türkiye’de bu ilaçların sadece birine erişilebiliyordu. Bu durumda hastalar genellikle ciddi obezite durumunda başka opsiyon olmadığı için ameliyata başvurmak zorunda kalıyorlardı. Bu ilaçların kullanılmaya başlaması kilo verdirme açısından biraz daha umut oldu. Ancak maliyetlerinin çok fazla olması ve bırakıldıklarında iştahın tekrar artması ciddi problemlerdir" ifadelerini kullandı.
ÖNCEKİ OBEZİTE İLAÇLARI NEDEN PİYASADAN ÇEKİLDİ?
"Obezite için kullanılan ilaçların gerçekten de zaman içinde birçok yan etkiden dolayı piyasadan çekildiğini hekimlik hayatımızda bizzat gördük" diyen Prof. Dr. Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdiye kadar kullanılan ilaçlar ağırlıklı olarak metabolizmayı hızlandırırken aynı zamanda kalp veya merkezi sinir sistemini daha genel olarak etkileyebilecek ilaçlar olduğu için çok ciddi yan etkileri vardı, bu nedenle kullanımdan çekilmek zorunda kaldılar. Enjeksiyon formundaki iki ilaç, piyasada nispeten daha çok uzun sürede olmamalarına karşın birçok klinik deneyden geçmiş ve birçok hasta üzerinde de denenmiştir. Bunların kalp üzerine veya merkezi sinir sistemi üzerine olumsuz bir etkileri olmadığı gibi bu grup ilaçlar hem diyabetli hem de obeziteli bireylerde kalp için koruyucu olarak gösterilmişlerdir. Ancak tabii bunun yanında yukarıda da bahsettiğimiz mide bağırsak sistemiyle ilgili yan etkiler olabilmektedir. Bu nedenle ne olursa olsun bu ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalı ve mümkünse doktor reçetesiyle eczanelerde satılmalıdır."
"BİRKAÇ KİLO FAZLASI OLANLAR YÜZÜNDEN OBEZİTELİ BİREYLER İLACA ULAŞAMIYOR"
İdeal olarak zayıflama iğnesi kullanımı sırasında sağlıklı beslenmenin düzenlenebilmesi için diyetisyen ve hekimin birlikte çalışması ve hastanın birlikte takip edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yazıcı, "Çoğu zaman bu mümkün olmamaktadır. Gönül ister ki kalori alımını kısıtlamadan sadece metabolizmayı hızlandıran ve yağ yakımını artıran ilaçlar olsun, kişi istediği kadar yediği halde zayıflasın. Bu tip ilaçlar da geliştirilmektedir. Obezitenin medikal tedavisi çok hızlı bir şekilde ilerlemektedir; yakın bir gelecekte birçok yeni ilaç da elimizde olacak. Ancak bu şu anda karşımızda olan problemi biraz daha komplike hale getirebilir, tüm bu ilaçların kontrolsüz kullanımı artabilir. Bu bağlamda sağlık otoritelerinin obeziteyi kronik bir hastalık olarak kabul etmesi elzemdir. Nitekim Türkiye’de obezite 2010’dan beri bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bununla da ilişkili olarak bu ilaç grubunun da gerçekten obezite tanısı olan (Vücut Kütle İndeksi (VKİ) 30 ve üzerinde olan veya 27’nin üzerinde olup komplikasyonu olan) bireylerde doktor kontrolünde kullanılması teşvik edilmelidir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birkaç kilo fazlası olanların ilacı kullanmaları nedeniyle firma yeni ilaç yetiştirememeye başlamış ve gerçekten ilaca ihtiyacı olan obeziteli bireyler ilaca ulaşamaz olmuşlardır" şeklinde konuştu.
"KULLANIMININ SÜREKLİ OLMASI GEREKEBİLİR"
Bir ilacın piyasaya sürülmesi sırasında ciddi bir popülasyonda ilacın denenmiş olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Yazıcı, "Bahsi geçen zayıflama iğnesinde de bu şekilde birçok çalışma yapılmış ve bu çalışmalarda 68 haftalık takiplerde yaklaşık yüzde 15’lerde kilo kaybı sağlandığı gösterilmiştir. Başka birçok çalışmada da bu oranlar desteklenmektedir. Yine kilo kaybı sağlamasının yanında diyabetli hastalarda kan şekerini düşürdüğü, tansiyonu düzelttiği ve kalp üzerine olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Elimizde 3 yıllık veriler mevcut olmasına rağmen bu grup ilaçları 2005 yılından beri belli yan etkiler dışında güvenle kullanmaktayız. Bu ilaçların ne kadar kullanılacağı konusunda kesin bir şey söylemek mümkün değil. Ancak obezite kronik bir hastalık olduğu için aslında zaman içinde obezite de yüksek tansiyon, diyabet gibi ömür boyu ilaç kullanılması gereken bir durum haline gelecektir. Kaldı ki ilaçlar kesildiği zaman etkilerinin kısmen de olsa geri döndüğünü biliyoruz. Yani bu durumda kullanımın sürekli olması gerekebilir" dedi.
KİMLER KULLANMAMALI?
* İlaca başlamadan önce batın ultrasonografisi yapıp safra kesesinde taş olup olmadığı kontrol edilmeli.
* Safra kesesinde taşı olanlar dikkatli kullanmalı.
* Hayvan çalışmalarında tiroid bezindeki bazı kanserli olabilecek hücrelerde artışa yol açtığı gösterilmiştir. Bundan dolayı kendisinde veya ailesinde medüller tiroid kanseri denilen bir tip tiroid kanseri olanlarda veya bu kanseri içeren bir ailevi sendromu olanlarda bu ilaç kullanılmamalı.