Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Mutlu insan yazmaz

        18 Kasım 1918'de doğan İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi'nin dergisi Uyanış'ta yayımladı. Berk, 17 yaşındayken 'Güneşi Yakanların Selâmı' adıyla kitaplaştırdığı şiirlerinde hece vezni kullandı. O dönemin anlayışına özgü bir karamsarlıkla yazdığı şiirlerinde 'Sonsuzluk', 'Kızıl', 'Hülya', 'Ateş' kelimelerini sıkça kullandı.

        1940'lara doğru 'Yeni Edebiyat' anlayışı içinde yer alan İlhan Berk, şiirlerini çeşitli dergilerde yayımladı. Berk, Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra iki yıl ilkokul öğretmenliği yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne giren İlhan Berk, mezuniyetinin ardından 1945 - 1955 arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmeni olarak görevlendirildi. Öğretmenliği bırakarak 1956'dan itibaren 13 yıl boyunca Ankara'da Ziraat Bankası'nın Yayın Bürosu'nda çevirmenlik yapan İlhan Berk, bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound'un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Berk, bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya vererek şiirler üretti.

        REKLAM

        İlhan Berk, şiir yazmayı şöyle anlattı; "Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz. Bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan ve bana bu yeryüzünü cehennem eden bu yazmak eyleminden kurtulduğum, mutlu olduğum bir tek şey var: Resim yapmak."

        28 Ağustos 2008'de 90 yaşında vefat eden İlhan Berk, Bodrum'da defnedildi.

        ÖDÜLLERİ

        * Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü (1979)

        * Behçet Necatigil Şiir Ödülü (1980 )

        * Yeditepe Şiir Armağanı (1983 )

        * Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (1988)

        ***

        ESERLERİ

        * Şiir Kitabı: 29

        * Otobiyografik Anlatı: 1

        * Söyleşi: 1

        * Deneme: 2

        * Çeviri: 4

        * Antoloji: 2

        * Diğer: 4

        1919

        Ben dünyaya bir idare lambası altında geldim

        Yeryüzü Birinci Dünya Harbi'ni yaşıyordu

        Başımın üstünde mendil boyunda bulutlar vardı

        Yunan Harbi'nde yanan şehirlerimizi bir dağdan seyrettim

        O çadır çadır insanları askerleri esirleri

        Arkalarında bir gömlekle kaçan halkımızı

        İlk topu ilk tayyareyi gördüm

        Anam kardeşim ve ben ayaktaydık

        Kapanık dükkanlarıyla çarşılarımıza yağmur yağıyordu

        Her sınıf insanıyla şehrim dağlara taşınmıştı

        O yangından nehirlerimiz dağlarımız ve çeşmelerimiz kurtuldular

        Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi

        Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı

        O gün dünyayı ve insanları tanıdım

        O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim

        REKLAM

        ACININ ADI

        Yavaş sessiz senin buyruğunda toplanır altın yavaş sessiz

        Yavaş sessiz senin buyruğunda dağılır buğday yavaş sessiz

        Yavaş sessiz senin buyruğunda bölünür halkın ekmeği

        Seninle hızla kararır bozulur ipek seninle hızla

        Hızla düğümlenir bulanır su seninle

        Körlenir seninle hızla emeğin tarihi

        Ve seninle yavaş yavaş çıkar bakıra kuvarsa tunca yavaş yavaş

        Acının uzun uzun yazılan adı.

        HİKÂYE

        Her şey bir gece içinde oldu

        Sabahleyin her şey tamamdı.

        Bu gördüğünüz gökyüzü

        İlk defa gelip yerini aldı

        Gökyüzünün gelmesiyleydi

        Dünyada büyük bir değişiklik oldu

        Mesela, ovalar daha o gün

        Yalnızlıklarını unutuverdiler

        Bu şimdi elsiz ayaksız gibi duran gece

        O zaman ağaca yürüyen bir su gibi geliyordu

        Gökyüzünün hemen arkasındandı

        Denizleri gördük

        REKLAM

        Baktım bir kuş ilk defa keyifli keyifli

        Baktım uçuyordu

        Akşama doğruydu

        Bitkilerle, hayvanlarla merhabalaştık

        Her şey yaşamaya hazırlanıyordu

        Her şey gelir gelmez hayatlarını

        Himalaya'lar, Ant'lar, Erciyeş'ler

        Bir daha kımıldamamak üzere yerleşiyorlardı

        Herkes aklından geçirdiği kadar bir yeri

        Dünyada kolayca bulmuştu

        Gökyüzünde, yerde

        Her ağacın, her taşın bir yeri vardı

        Hatırlarım küçük kirli bir bulut

        Durmuş olup bitenleri seyrediyordu

        Dünyaya niçin bu kadar geç geldiğini

        Elinde olsa tutup soracaktı

        Şimdi bu geceyi, bu yıldızları fevkalade buluyorsunuz ama

        Bu hiç de kolay olmadı

        En başta, başı boş atlar gibiydi nehirler

        Bu şiire girmeden önce

        Her şey yerini alıyordu sırası geldikçe

        İlhan Berk bütün bunları görüyordu.

        CUMA: Behçet Kemal Çağlar

        'KORONA GÜNLERİNDE ŞİİR'İN DİĞER ŞAİRLERİ

        REKLAM
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa