Mesane kanserinde erken teşhis hayat kurtarıyor! Bu belirtiler varsa dikkat

Amerikan Kanser Derneği'ne göre 2023 yılında 82.290 Amerikalıya mesane kanseri teşhisi konacak. Mesane kanseri teşhisi konan kişilerin yaklaşık yüzde 90'ı 55 yaşın üzerindedir ve ortalama teşhis yaşı 73'tür. MPH'den ürolog Mark Tyson, "Mesane kanseri hastalarının büyük çoğunluğuna yaşamı tehdit etmeyen kanser teşhisi konur. Ancak bunlar agresif olma eğilimindedir" diyor ve şunları ekliyor, "Dolayısıyla mesane kanserleri, ilk teşhis edildiklerinde hayati tehlike arz etmeseler bile, tekrar etme eğilimindedirler ve bazen hastanın çok sayıda prosedür ve tedavi ve bu tür şeyler geçirmesine neden olurlar. Muhtemelen bir alt küme vardır, muhtemelen Daha agresif tedaviler gerektiren agresif ve istilacı bir hastalığa sahip olan hastaların yaklaşık yüzde 20'si ve bu durumlarda, yaşamı tehdit edici olabilir."

Mesane kanserli kişilerde 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 77, 10 yıllık sağkalım oranı yüzde 70 ve 15 yıllık sağkalım oranı yüzde 65'tir. Genel sağlık gibi bireysel faktörler ve sigara içme gibi risk faktörleri sonuçlar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Tyson, "Çoğu hastaya teşhis konulan mesane kanseri türü ürotelyal karsinomdur. Adenokarsinomlar ve küçük hücreli karsinomlar gibi başka mesane kanseri türleri de vardır, ancak ürotelyal karsinom en yaygın olanıdır. Bazı ürotelyal karsinomlar, değişken histolojiye sahiptir ve bunlar plazmasitoid, mikropapiller, mikrosistik olabilir. Bunlar genellikle tümörlerdir, ürotelyal karsinomun saldırganlığını artırır. Fakat hücre tipine ek olarak, tümörünüzün derecesini ve evresini de bilmeniz gerekir.Bu tümörler genellikle düşük dereceli ve yüksek dereceli olarak derecelendirilir, yüksek dereceli kanserler daha agresif. Kanserin derecesi, evresi ve türü, alacağınız tedavinin türünü belirlemek için kullanılır." açıklamasında bulunuyor.

İşte uzmanlara göre mesane kanserinin en sık görülen belirtileri...

MESANE KANSERİ BELİRTİLERİ

Mesane kanserinin en yaygın belirtisi idrarda kan görülmesidir (hematüri). Tyson, "Genellikle kanıyor. Yani, hastalara genellikle ya birinci basamak hekimi tarafından yapılan bir testte idrarda kan olduğu söylenecek ya da idrarlarında kan görecekler. Ve bu tür durumlar acil ürolojik değerlendirme gerektirir. Bu, teşhiste gecikme en büyük sorunlardan biri. Kanamanın başka bir nedeni olduğunu düşünüyoruz ve ürolojik değerlendirmeyi geciktiriyoruz, bu da bakımda gecikmelere yol açabiliyor. Yani kanama olursa acil müdahale gerekiyor." diyor.

Diğer yaygın semptomlar, ağrılı idrara çıkma ve sürekli idrara çıkmadır (özellikle geceleri).

Tyson, sözlerine şöyle devam ediyor; "Hastaların bazen ilk teşhis konduklarında fark edecekleri başka tür şeyler de vardır ve bu, idrar semptomlarındaki bir değişiklik olabilir. Bu yaygın bir sunum değildir, ancak sıklık, aciliyet ve noktüri, özellikle de tahriş edici işeme semptomları, oldukça agresif hastalıklarda biraz daha yaygındır. Bunu bazı varyantlarda daha yaygın olarak göreceğiz, rutin ürotelyal karsinomlarda değil, hastalığın daha ezoterik tiplerinden bazılarında. Bunlar bazen dramatik değişikliklerle ortaya çıkabilir."

Dünya Sağlık Örgütü'nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'na göre, basit bir idrar DNA testi, klinik teşhisten on yıl öncesine kadar mutasyonları tespit edebilir. IARC bilim insanı ve The Lancet'te yayınlanan araştırmanın baş araştırmacısı Florence Le Calvez-Kelm, "Yakın zamanda basit bir idrar testi geliştirildi ve bu yeni sonuçlar, invazif olmayan bir erken teşhis aracının doğrulanmasına yönelik bir başka heyecan verici adım. Bu test, mesane kanserinin tespit edilme şeklini önemli ölçüde iyileştirebilir ve basitleştirebilir." açıklamalarında bulunuyor.

Çalışmanın ortak yazarı Ismail Hosen, "Sonuçlarımız, mesane kanserinin erken teşhisi için umut verici invazif olmayan biyobelirteçler olarak üriner TERT promotör mutasyonlarının potansiyeline dair prospektif bir popülasyona dayalı kohort çalışmasından elde edilen ilk kanıtı sağlıyor" diyor. Doktora sonrası bir bilim insanı olan Mahdi Sheikh, "Bulgular doğrulanırsa, mesane kanseri geliştirme riski yüksek olan bireylerde yürütülen büyük araştırmalar, küresel mesane kanseri yükü için TERT promotör mutasyonları için taramanın sağlık ve maliyet faydalarını ele alacak şekilde tasarlanmalıdır" diyor.

MESANE KANSERİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ

Uzmanlar mesane kanserlerinin yaklaşık yüzde 50'sinin sigaradan kaynaklandığını düşünüyor. Çoğu hasta sigarayı genellikle bir hastalık olarak düşündükleri için bunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir.

Tyson, "Aslında, solunan kimyasallar mesaneye atılır ve mesanede tutulur ve boşaltılmadan önce ürotelyumda gerçekten herhangi bir yerde meydana gelen değişikliklere neden olur ve böylece, mesane kanserinin kendisi ürotelyal karsinomun en yaygın bölgesi olma eğilimindedir, yani ürotelyum mesanenin iç astarıdır. Ama ürotelyum, dediğim gibi, bu yol boyunca herhangi bir yerdedir ve böylece siz böbreklerde veya böbrekleri boşaltan tüp olan üreterlerde veya üretrada mesane kanserine çok benzer bir ürotelyal karsinom geliştirir.Yani, sigara en önemli risk faktörüdür, ancak başkaları da vardır. Özellikle de yeraltı sularında pestisitlerin, arsenik bazlı pestisitlerin olduğu, pek çok insanın kuyularda yaşadığı kırsal topluluklarda büyümüş hastalar, tıpkı annemle babamın bir çiftçi topluluğunda bir kuyuda yaşaması gibi o kuyulara dokunuyorlar." diyor.

MESANE KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tespit aşamasına bağlı olarak mesane kanserini tedavi etmek için birkaç farklı yöntem vardır.

Tümör hücrelerini çıkarmak için cerrahi,

Kanser hücrelerini yok etmek için kemoterapi,

Bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olmak için immünoterapi ve

Kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili dalgaları kullanan radyasyon tedavisi vardır.

Bu tedavilerin hepsi tipik tedavi yöntemleridir. Umut verici yeni araştırmalar, antikor-ilaç konjugatları ve kontrol noktası inhibitörleri kullanılarak yapılan tedavinin, kemoterapi alamayan kişiler için oldukça etkili bir alternatif olabileceğini gösteriyor.

Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi (MSK) genitoüriner onkolog Jonathan Rosenberg, "Mesane kanseri vakaları azalsa da ölüm oranları önemli ölçüde değişmedi. Bu yeni tedavi seçeneklerine sahip olmak, birçok mesane kanseri hastasının bakış açısını önemli ölçüde aydınlatıyor. İmmünoterapi son yıllarda daha fazla dikkat çekerken, antikor-ilaç konjugatları, en azından yakın gelecekte daha büyük olumlu etki yapabilir.

Kontrol noktası inhibitörlerinin ortaya çıkışı, oldukça agresif, yaşamı tehdit eden mesane kanseri olan bazı insanlar için bir devrim oldu. Ancak immünoterapi hala yeterince hastada işe yaramıyor. Yanıt oranlarını ve sağkalımı iyileştirmek için daha iyi yollar bulmalıyız. kontrol noktası inhibitörleri ve antikor-ilaç konjugatları mesane kanseri için bir tedaviyi temsil etmez, insanların daha uzun yaşamasına veya hastalığın ilerlemesini geciktirmesine yardımcı olabilecek herhangi bir şey (bazı durumlarda mesanenin çıkarılmasını veya ameliyattan sonra kemoterapiyi önlemelerini sağlar) kalitelerini artıracaktır." diyor.

MESANE KANSERİ NASIL ÖNLENİR?

Bazı yaşam tarzı faktörleri mesane kanseri riskini artırabilir. Doktor, onkolog Petros Grivas, "Yaşlılık genel olarak kanser için önemli bir risk faktörüdür. Sigara içmek de dahil olmak üzere risk faktörlerine tekrar tekrar maruz kalmak, mesane kanseri gelişimine katkıda bulunabilecek genetik değişikliklerin birikmesine neden olabilir" diyor. Dr. Grivas, "Bir erkeğin yaşamı boyunca mesane kanserine yakalanma olasılığı yaklaşık 26'da 1 iken, bir kadının riski yaklaşık 90'da 1'dir. Diğer bir etken ise tehlikeli kimyasallara maruz kalmaktır. " diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor.

"İtfaiye, makine ve kamyon şoförlüğü gibi belirli meslekler riski artırabilir çünkü bu mesleklerdeki insanlar toksinlere ve kimyasallara daha fazla maruz kalır; sigara içmek bu riski daha da artırabilir. Daha yüksek düzeyde farkındalık ve toplum katılımı, daha etkili araştırmalara katkıda bulunabilir. yeni anlamlı tedaviler ve hayat kurtaran ilaçlar." Grivas, mesane kanserini önlemeye yardımcı olmak için sigara içmemeyi, yeterince su içmeyi, sağlıklı beslenmeyi ve kimyasal maddelere maruz kalmaya karşı korunmayı önerir.