HT Gastro
Stil

Yeni bir nesil doğuyor! Beta Kuşağı 10 günlük

2025'ten 2039'a kadar doğan bebekler, Beta Kuşağı'nı oluşturacak. Teknoloji ve yapay zeka çağında büyüyecek bu yeni nesil, eski kuşaklardan farklı bir dünyada yaşayacak. Beta Kuşağı'nın çoğu, 22. yüzyılı görebilecek; öte yandan daha az kuzen, amca ve teyzeye sahip olacaklar. Peki, bu kuşağı nasıl bir yaşam ve ne tür zorluklar bekliyor?

Giriş: 10.01.2025 - 10:56 Güncelleme: 10.01.2025 - 10:56
Haberler Stil Yeni bir nesil doğuyor! Beta Kuşağı 10 günlük

Önümüzdeki on yıllarda dünyayı şekillendirecek yeni bir nesil geldi: Beta Kuşağı. Bu yıl ve takip eden 14 yıl içinde doğan bebekler Beta Kuşağı'nın bir parçası olacak.

1 Ocak'tan itibaren doğan tüm bebekler Beta Kuşağı olarak adlandırılan en genç neslin bir parçası.

Fortune'da yer alan habere göre, kuşak analizi ve demografi hizmetleri sunan Avustralya merkezli araştırma firması McCrindle'a göre Beta Kuşağı 2025'ten 2039'a kadar doğanlar olarak tanımlanacak ve bu sürenin sonunda dünya nüfusunun yüzde 16'sını oluşturacak.

EN GENÇ BETA KUŞAĞI, 2100 YILINDA 60'LI YAŞLARINDA OLACAK

Birçok Beta kuşağı 22. yüzyılı görecek kadar yaşayacak. En genç Beta Kuşağı'nın 2100 yılında 60'lı yaşlarında olacağı düşünüldüğünde, bu kuşaktan pek çok kişi 22. yüzyılı görecek kadar yaşayacak.

Onlar sadece COVID sonrası dünyayı bilecekler. Eski moda argolara gözlerini devirecekler ve bu zamanların ünlü şarkılarını arabada çalmaya çalıştığınızda eski müzikleri kapatmanızı isteyecekler.

Beta Kuşağı'nın selefi olan Alfa Kuşağı, McCrindle tarafından belirlendi ve etiketlendi. Peki neden Beta Kuşağı?

Çünkü Yunan alfabesinde Beta, Alfa'yı takip ediyor. Baby boomers ve X kuşağından çok farklı bir dünyada yaşayacaklar ve insanların onlarca yıl önce hayal bile edemeyeceği teknolojik gelişmelerle dolu bir dünyada yaşayacak.

McCrindle, web sitesinde şöyle diyor: "Onlara Alpha ve Beta isimlerini sadece yeni nesilleri değil, tamamen farklı bir dünya tarafından şekillendirilecek ilk nesilleri ifade etmek için verdik."

BETA KUŞAĞI KİMDİR?

McCrindle'ın tahminlerine göre, çoğunlukla genç Y kuşağı (31-45 yaş arası) ve yaşlı Z kuşağı'ndan (16-30 yaş arası) oluşan Beta Kuşağı, 2035 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 16'sını oluşturacak.

Londra'daki Western Üniversitesi King's University College'da demografi uzmanı olan Don Kerr, Global News'e yaptığı açıklamada, Y kuşağının Temmuz 2023'te ülkenin en kalabalık kuşağı haline geldiğini ve Kanada'nın doğurganlık oranının kadın başına 1.26 çocukla rekor düşük seviyede olduğunu, dolayısıyla doğurganlık oranı yeniden yükselmezse Beta kuşağının 2040 yılına kadar ülke nüfusunun yüzde 14'ünden daha azını oluşturacağını ifade etti.

Kerr, karşılaştırma yapmak gerekirse, 1970'lerin başında, bebek patlamasının en büyük istatistiklerinden bazıları 10'lu yaşlarının sonlarında veya 20'li yaşlarının başlarındayken, kabaca her 10 Kanadalıdan üçünün bu yaş grubunda olduğunu söyledi.

1980'de X kuşağı onlu yaşlarının ortasındaydı ve Kanada'nın toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 22'sini oluşturuyordu.

"SPEKÜLASYON YAPMAK ZOR"

Kuşaklar arası farklılıklar konusunda uzman ve Guelph Üniversitesi Gordon S. Lang İşletme ve Ekonomi Okulu'nda profesör olan Sean Lyons, henüz çok yeni olan bir kuşak hakkında spekülasyon yapmanın zor olduğunu söyledi.

Lyons, “Bekleyebileceğimiz şey, zamanlarının ürünü olacaklarıdır. Bu durum, geç milenyum kuşağı ve erken Z kuşağı olan ebeveynlerinden görecekleri ebeveynlik tarzını ve etkileşimde bulunacakları teknolojiyi yansıtma eğilimindedir" dedi.

BETA KUŞAĞI NASIL SOSYALLEŞECEK?

Uzmanlar, yapay zeka çağında doğan Beta Kuşağı'nın günlük yaşamında teknolojinin büyük bir rol oynayacağını varsaymanın güvenli olduğunu söyledi.

McCrindle ise sözlerine şöyle devam etti: "Onlar büyük olasılıkla otonom ulaşımı, giyilebilir sağlık teknolojilerini ve sürükleyici sanal ortamları günlük yaşamın standart unsurları olarak deneyimleyen ilk nesil olacaklar. Her zaman açık bir teknoloji dünyasına doğan bu kuşak, dijital etkileşimin varsayılan olduğu bir çağda arkadaşlıklarını, eğitimlerini ve kariyerlerini yönlendirecek.”

Ancak McCrindle'a göre, Z kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının ekran başında geçirdikleri süreyi sınırlama olasılıkları da daha yaşlı Y kuşağına kıyasla daha yüksek.

BETA KUŞAĞININ DAHA AZ KUZENİ, AMCASI VE TEYZESİ OLACAK

Kerr, birçok çiftin artık çocuksuz kalmayı ya da eski nesillere kıyasla daha az çocuk sahibi olmayı tercih etmesi nedeniyle, Beta Kuşağı'nın daha az kuzen, amca ve teyze ile daha küçük bir geniş aileye sahip olacağını söylerek, bunun yaşam deneyimleri üzerinde sonuçları olacağını kaydetti.

Lyons, “İşgücünün geleceği, tarihin bu anında yapay zekayı işe nasıl entegre edeceğimize bağlı gibi görünüyor. Gelecek neslin, işi daha üretken hale getirmek için yapay zekadan yararlanacak beceri setini geliştirmesi çok muhtemel görünüyor” diye ekledi.

NE GİBİ ZORLUKLARLA KARŞILAŞACAKLAR?

Geçmiş nesillerde olduğu gibi, Beta olmanın da kendine özgü zorlukları olacak.

McCrindle, Beta Kuşağı'nın iklim değişikliği, küresel nüfus değişimleri ve hızlı kentleşme ile “büyük toplumsal zorlukların” olduğu bir dünyada yaşayacaklarını söyledi.

Lyons, yeni teknolojiyi takip etmenin mevcut ve gelecek nesiller için yaşam boyu sürecek bir mücadele olacağını söyledi.

Lyons, ayrıca “Teknoloji şu anda değişimin büyük bir itici gücü. Bence gelecekteki her nesil, ortaya çıkan yeni teknolojilere hızla adapte olma zorluğuyla karşı karşıya kalacak" ifadelerini kullandı.

DAHA YARATICI OLACAKLAR

Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, dijital dünyaya doğan bu çocukların yaşayacağı avantajlara ve dezavantajlara değindi.

Uzman Klinik Psikolog Yıldırım, geçmiş kuşaklarla kıyaslandığında Beta Kuşağı’nın teknolojiye daha hızlı adapte olabileceğini ve bu sayede araştırma ve öğrenme süreçlerinde daha yaratıcı olabildiklerini belirtti.

Yıldırım, özellikle yapay zekâ sayesinde çocukların farklı dillerde hızlı yanıtlar alabildiğini ve çizim gibi becerilerde destek bulabildiklerini ifade etti. Ancak bu gelişmelerin, bazı becerilerin arka planda kalmasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi.

Yıldırım, teknolojinin hayatı kolaylaştırıcı bir araç olarak kullanılmasının önemine dikkat çekerek, teknolojinin bağımlılık yaratacak şekilde kullanılmaması gerektiğini söyledi. Bu tür bağımlılıkların, beraberinde davranışsal problemleri getirebileceği uyarısında bulundu.

MUTLULUĞU OYUNDA BULACAKLAR

Yıldırım, teknoloji bağımlılığının artması, çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşması ve duygusal problemler gibi zorluklarla karşılaşılabileceğini ifade etti. Ayrıca, teknolojik dünyada zaman geçirirken, çocuklarda sevgi, şefkat ve paylaşım gibi duygusal bağların azalabileceğini belirtti.

Çocukların mutluluğu, dijital oyunlar gibi kendi kontrol ettikleri alanlarda bulduğunu söyleyen Yıldırım, bu durumun iletişim becerilerinde gerilemeye yol açtığını söyledi. Ekran bağımlılığının, dil, motor beceriler ve sosyal ilişkilerde zorluklara neden olduğuna dikkat çekti.

Özellikle küçük yaş grubunda artan ekran maruziyetinin çocuğun dil becerilerinde, motor ve sosyal becerilerinde zorlanmaya neden olduğunu söyleyen Yıldırım, "Özellikle son dönemde ailelerin çocukların gelişim süreçlerini desteklemek için hangi tür oyuncaklar ve hangi gelişim basamaklarını takip etmeleri gerektiğini öğrenmeye daha fazla özen gösteriyor" ifadelerini kullandı.

ÖFKE KONTROL BOZUKLUĞU VE YEME BOZUKLUKLARI

"Teknoloji, çocukların dikkatini, fiziksel dünyadan dijital ortama kaydırıyor" diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durum, çocuklarda ve özellikle ergenlerde öfke kontrolü sorunlarını artırdı. Öte yandan dijitalleşmeyle birlikte ergenlik dönemindeki genç kızlarda, güzellik algısı yapay zekâyla şekillenmeye başladı. Bu da beden dismorfik bozukluğu, yeme bozuklukları ve depresyon gibi sorunları tetikledi" diye konuştu.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER