Nigar Hanım aldatılmanın acısını şiirle yansıttı
Nigar Hanım, derin kültürü nedeniyle zamanının en seçkin kadınlarından biri olarak edebiyata damgasını vurdu. Eşi tarafından sık sık aldatıldığı için yaşadığı mutsuzluğu şiirlerine, yazılarına yansıtan Nigar Hanım, hayatının son bölümünü girdiği maddi sıkıntı nedeniyle yoksul olarak yaşadı
ABONE OLMacar asıllı Nigar Hanım, 1856'da doğdu. Fransız okulunda okuyan Nigar Hanım, şiir yazmaya çocuk yaşındayken başladı. Zamanının en seçkin simalarından olan Nigar Hanım, Fransızca, Rumca, Almanca, İtalyanca, Ermenice, Arapça, Farsça ve Macarca olmak üzere 8 dil biliyordu.
Nigar Hanım, her salı günü konağında aralarında Pierre Loti, Salomon Proudhon, Paul Bourget, Karmen Silva'nın da olduğu zamanın tanınmış kişileriyle bir araya gelirdi. O davetlerde şiirler okunur, müzik dinlenir, sanat ve edebiyat konularında sohbet edilirdi.
Türk kadın şairler arasında 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında en bol ve en özlü eserler veren Nigar Hanım, 14 yaşındayken evlendi.
Eşi tarafından sık sık aldatılması üzerine yaşadığı mutsuzluklarını anlattığı şiirlerinde ince bir lirizm görülür.
Nigar Hanım, hayatını pek çok Osmanlı kadını gibi aşkı tanımadan, aşkı kendi algısıyla yaşayamadan geçirdi.
Bir yönüyle daima Batılı, diğer yönüyle Doğu'nun bir parçası olabilen Nigar Hanımın şiir ve yazıları baş yazarlığını yaptığı Hanımlara Mahsus Gazetesi'nde, Mehasin Dergisi'nde, Demet Dergisi'nde ve Hanımlar Alemi Dergisi'nde yayımlandı.
Nigar Hanım, 1898'de II. Abdülhamit tarafından 'Şefkat' nişanıyla ödüllendirildi.
Bir dönem eserlerinde 'Üryan kalp' mahlasını kullanan Nigar Hanım, dönemin diğer öncü kadın yazarlarından olan Emine Semiye'nin başyazarlığını yaptığı, Selanik'te yayımlanan Mütalaa Dergisi'nde de yazılar kaleme aldı.
Osmanlı son dönemlerinin siyasi ve iktisadi karışıklığından Nigar Hanım da nasibini aldı. Maddi durumu sarsılan Nigar Hanım, hayatını son bölümlerini yoksul olarak yaşadı.
Nigar Hanım, 1 Nisan 1918'de 62 yaşındayken yakalandığı Tifüs nedeniyle İstanbul'da vefat ettikten sonra Rumelihisar Kayalar Mezarlığı'na defnedildi.
ŞİİR KİTAPLARI
* Efsûs II (1891)
* Niran (1896)
* Aks-i Sada (1900)
DÜZ YAZI KİTAPLARI
*Safahat-ı Kalb (1901)
* Elhan-i Vatan (1916)
OYUN
* Tesir-i Aşk
* Girive
ANI KİTABI
* Hayatımın Hikâyesi (Ölümünden sonra yayımlandı - 1959)
BİR DAHA SÖYLE (Günümüz Türkçesi ile)
Biricik sevdiğin dünyada ben miyim şimdi?
Gerçekten ben miyim artık aşkının muhatabı?
Bütün o istek dolu yüreğinin derin duyguları
O ezeli düşkünlük, o sonsuz ilgiler
Benim mi şahsıma mahsus? Bir daha söyle.
O hüzünlü akla gelişlerin, o üzüntülerinin belli olmasının
Gerçekten esinleyeni (kadın) hep ben miyim, bugün söyle:
Duygulanmalarını, düşüncelerini bütünüyle söyle.
Getir şu kalbime dök varsa sevdiğim üzüntün
Seni inciten nedir? Bir daha söyle.
ÇARŞAMBA: Adile Sultan
'KORONA GÜNLERİNDE ŞİİR'İN DİĞER ŞAİRLERİ