Vergi takozunda OECD’nin neresindeyiz?
Asgari ücret tespit komisyonu 2021 yılı asgari ücretini belirlemek üzere çalışmalara başlarken, sendikalar ve siyasi partiler asgari ücretten vergi alınmamasını talep etti. Türkiye, ücret üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik primlerinden oluşan vergi takozu bakımından OECD ortalamasının üzerinde yer alıyor. Türkiye'nin OECD içindeki sıralaması, çocuğu bulunan ücretlilere yönelik vergi avantajı bakımından daha da kötüleşiyor. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberi
Asgari ücret tespit komisyonu, 2021 yılı asgari ücretini belirlemek üzere ilk toplantısını yaptı. Komisyon 15 Aralık’ta Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK), 22 Aralık’ta ise TÜRK-İŞ’in evsahipliğinde toplantılarına devam edecek. Komisyon aralık ayı bitmeden yeni asgari ücreti ilan edecek.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’in bu yılki ortak açıklamasında ücretlerin asgari ücrete tekabül eden kısmının vergiden muaf olmasını, ayrıca ücretliler için damga vergisi uygulamasının kaldırılmasını istedi. Sendikalar asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oranın da yüzde 10 olmasını talep ettiler.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu asgari ücretten vergi alınmamasını ve net ücretin 3100 liraya çıkartılmasını istediklerini söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 2943 TL olan brüt asgari ücretin 3000 liraya çıkartılıp, asgari ücretli çalışana brüt kazancının tamamının net olarak ödenmesini istediklerini belirtti. Akşener, “İşverenimiz, çalıştırdığı asgari ücretli vatandaşımızın, gelir vergisini ve SGK primini, devlete değil çalışanına versin. Devletimiz de, çalışanımızın gelir vergisini ve SGK primini üstlensin. Böylece, asgari ücretle çalışan vatandaşımızın eline, net 3000 lira geçerken, işverene olan maliyeti ise 3458 lira olmaya devam etsin” dedi.
Akşener’in önerisinde işverenin sadece kendi payına düşen sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası primini ödemesi öngörülüyor.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da net asgari ücretin 2 bin 482 lira olan açlık sınırının altında olduğunu belirterek, “Şu anda yapılması icap eden ilk ve en kolay yollardan bir tanesi asgari ücret üzerindeki vergilerin kaldırılmasıdır” diye konuştu.
ASGARİ ÜCRETTEN HANGİ KESİNTİLER YAPILIYOR?
Bekar işçiye ödenen brüt asgari ücret üzerinden işçi payı olarak 412 lira sosyal güvenlik primi, 29.43 TL de işsizlik sigortası primi kesiliyor. Brüt asgari ücretten ayrıca 154.50 TL gelir vergisi ve 22.34 TL damga vergisi olmak üzere toplam 176.84 TL vergi kesiliyor.
Ele geçen net asgari ücretin içinde 220.73 TL tutarındaki asgari geçim indirimi de yer almaktadır. Brüt asgari ücretten ayrı olarak işveren 456.17 TL sosyal güvenlik primi işveren payı, 58.86 TL de işsizlik sigortası primi işveren payı ödüyor. Böylece asgari ücretli işçinin işverene maliyeti 3 bin 458 liraya ulaşıyor. İşverenin ödediği her 3 liranın 2 lirası işçiye, 1 lirası da vergi ve prim olarak devlete gidiyor.
ASGARİ ÜCRETİN VERGİ DIŞI BIRAKILMASININ DEVLETE MALİYETİ NE OLUR?
Asgari ücretin tümüyle vergi dışı bırakılmasının devlete maliyetinin ne olacağı merak ediliyor. 2020 yılı rakamlarına göre, bekar bir asgari ücretliden aylık 154.50 TL gelir vergisi alınıyor. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması halinde ücret geliri elde eden herkesin ücretinin asgari ücrete kadar olan kısmının vergi dışı bırakılması gerekiyor. Eylül ayı itibarıyla Türkiye’de işçi ve memur olarak yaklaşık 20 milyon kişi çalışıyor. Bunların tamamının asgari ücrete kadar kazançlarının gelir vergisinden muaf olması durumunda aylık 3.1 milyar, yıllık olarak da 37 milyar liralık bir maliyet ortaya çıkacak.
Damga vergisi alınmaması durumunda da aylık 447 milyon, yıllık 5.4 milyar liralık bir maliyet söz konusu olacak. İki vergiden dolayı toplam maliyet 42.4 milyar liraya ulaşacak.
Ancak bu rakam bekar çalışanlar üzerinden yapılan bir hesaplama olduğu için azami maliyet tutarını gösteriyor. Örneğin eşi çalışmayan 3 çocuklu asgari ücretlilerden eylül ayına kadar hiç vergi alınmıyor. Çocuklu ve eşi çalışmayanlara uygulanan AGİ dikkate alındığında, devlete olan ilave maliyet 42.4 milyar liranın hayli altında kalacak.
TÜRKİYE VERGİ TAKOZUNDA OECD’NİN NERESİNDE?
Çalışanın işverene toplam maliyeti ile eline geçen net ücret arasındaki fark vergi takozu olarak adlandırılıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) her yıl üye ülkelere ilişkin vergi takozu verilerini yayımlıyor.
Son rapora göre, 2019 yılı itibarıyla OECD ülkelerindeki ortalama vergi takozu bekar çalışanlar için yüzde 36.0 oranında bulunuyor. Türkiye’de ise OECD ortalamasının üzerine çıkarak yüzde 39.1 oranında seyrediyor. Oran ne kadar büyük olursa işverenin ödediği tutardan işçinin eline geçen azalıyor.
Örneğin bu oran Şili’de yüzde 7, Yeni Zelanda’da yüzde 18.8’de yer alıyor. Türkiye bu sıralamada 36 ülke arasında 16. sırada bulunuyor.
OECD ayrıca eşi çalışmayan, 2 çocuğu bulunan çalışanlar açısından da hesaplama yapıyor. Türkiye’de de çocuk sayısına göre asgari geçim indirimi (AGİ) yoluyla çocuklu ve eşi çalışmayanlara yönelik avantaj sağlanıyor. Ancak birçok ülkede bu konuda çok daha büyük vergi farklılaştırmaları yapılıyor.
Eşi çalışmayan, 2 çocuğu bulunan çalışanlar için vergi takozunda OECD ortalaması 26.4 düzeyinde bulunuyor. Türkiye’de ise bu oran 37.5. OECD ülkeleri içinde İtalya, Yunanistan ve Finlandiya'nın ardından en yüksek dördüncü ülke konumundayız.
Birçok ülkede bekar işçi ile tek gelirli 2 çocuğu bulunan çalışan arasında vergi takozu bakımından büyük fark bulunuyor. Örneğin Belçika’da bekar işçide yüzde 52.2 olan oran çocuklu çalışanda yüzde 36.5’e, Almanya’da 49.4’ten 34.3’e, Portekiz’de 41.0’den 29.4’e, Yeni Zelanda’da 18.8’den 3.5’e düşüyor.