Oktay Rifat: Sülale boyu sanatçı
Nazım Hikmet Ran'ın kuzeni olan Oktay Rifat, edebiyat tarihine Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile Garip Akımı'nın kurucusu olarak geçti. Avukat olan Rifat, eserleriyle birçok ödül kazandı
ABONE OLOktay Rifat...
10 Haziran 1914'te Trabzon'da doğdu.
Babası... Trabzon valisi şair ve dilbilimci Samih Bey.
Annesi... Askerlik görevinden sonra yazar ve eğitimci olan Hasan Enver Paşa'nın kızı Münevver Hanım.
Büyük dedesi... Bestekar Macar Hurşid Bey.
Dedesi... Şair Hasan Rifat Bey.
Amcası... Udi - bestakar Ali Rifat Bey.
Teyzesi... Ressam Celile Hanım.
Kuzeni... Şair Nazım Hikmet Ran.
Hal böyle olunca Oktay Rifat'ın sanatla ilgilenmesi kaçınılmazdı.
Ankara Erkek Lisesi'nde Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi olan Oktay Rifat, ilk şiirlerini öğrencilik yıllarında yazarken birlikte Garip Akımı'nı kuracağı arkadaşları Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile tanıştı.
Üç arkadaş, okul bünyesinde 'Sesimiz' adlı dergiyi çıkararak şiirlerini yayımladı.
* Garip Akımı: Türk şiirinde o güne kadar yer etmiş kalıp ve anlayışlardan kurtulmak gerektiğini savunur ve biçimciliğe, duygusallığa karşı çıkıp, söyleyiş güzelliğini esas alır.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile birlikte geliştirdikleri yeni bir yazın tekniğiyle kaleme aldığı şiirlerini Varlık Dergisi'nde yayımlamaya başladı.
1937'de sınavı kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Siyasal Bilgiler öğrenimi görmek üzere Paris'e gönderildi.
Paris'te bulunduğu dönemde yalın bir söylemi ve bağımsız düşünceleri savunan Fransız şiirini kendisine yakın buldu ve ondan ilham alan Oktay Rifat,
II. Dünya Savaşı nedeniyle doktora çalışmasını tamamlayamadan 1940'ta Türkiye'ye döndü.
1941'de Melih Cevdet Anday ve Orhan Veli Kanık ile birlikte edebiyat dünyasında büyük tartışmalara neden olan 'Garip' adlı şiir kitabını yayımladı. Şiirlerini çeşitli dergilerde yayımlayan 'Karga ve Tilki' adlı şiir kitabıyla Yeditepe Şiir Ödülü'nü kazandı.
1955'te İstanbul'da avukatlık yapan Oktay Rifat,1961'den itibaren Türkiye Devlet Demir Yolları'nın avukatlığını yapmaya başladı.
1973'te emekli oldu.
Roman ve tiyatro oyunları da yazan Oktay Rifat, 1988'de hayatını kaybettikten sonra Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.
ŞİİR KİTAPLARI
* Garip
* Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler (1945)
* Güzelleme (1945)
* Aşağı Yukarı (1952)
* Karga ile Tilki (1954)
* Perçemli Sokak (1956)
* Âşk Merdiveni (1958)
* İkilik (1963)
* Çobanıl Şiirler (1976)
ROMANLARI
* Bir Kadının Penceresinden (1976)
* Danaburnu (1980)
* Bay Lear (1982)
TİYATRO OYUNLARI
* Birtakım İnsanlar (1961)
* Kadınlar Arasında (1948)
* Atlarla Filler (1988)
* Çil Horoz (1988)
* Yağmur Sıkıntısı (1988)
ÖDÜLLERİ
* Yeditepe Şiir Armağanı (1954 )
* Türk Dil Kurumu Şiir Armağanı (1970 )
* Ankara Sanatseverler Derneği Yılın Oyunu Ödülü ve TRT Sanat Ödülleri * Yarışması Başarı Ödülü (1970)
* Sedat Simavi Vakfı Ödülü (1980)
* Madaralı Roman Ödülü (1980)
* Necatigil Şiir Ödülü (1984)
KARIMA
Sofalar seninle serin
Odalar seninle ferah
Günüm sevinçle uzun
Yatağında kalktığım sabah
Elmanın yarısı sen yarısı ben
Günümüz gecemiz evimiz barkımız bir
Mutluluk bir çimendir bastığın yerde biter
Yalnızlık gittiğin yoldan gelir
PENCERE
Sarı bir zambak açtı
Karanlığın bahçesinde pencerem
Geceyi odamdan geçirmek için
Bir ağaç cama vuruyor
Üşüdün mü dışarda narin ağaç
Yoksa hırsızlardan mı korkuyorsun
Nafile çoktan bağladılar ellerimi
Kırk haramiler
Ve gafil köpeğim kapımda habersiz
Bir tavşan kovalıyor rüyasında
Bulutlar şimdi insanların koynunda
Sabahleyin savuşurlar bacadan
YAN YANA BAŞLARIMIZ
Yan yana başlarımız yastığın üstünde,
Neyi seyrederiz gözlerimiz yumulu!
Yaklaştır kuşlarını uçurmuş yüzünü,
Tut yüzüme ve avuçlarıma uzan ki,
Ey kısır ayna, yalnızlığımın benzeri,
Büyüsün memelerine kurduğum yapı!
Bir değirmen döner aramızda. Uğuldar
Kanatları gecemde, gıcırdar ipleri.
Süzülürüz, dalgın, zaman dışı düzlükte.
Bir kente varır yol: köprüsü var, geçilmez,
Otları var, biçilmez. Acıdır suları,
Bir tas içilmez. Bilinmez haritada yeri.
Buluruz, kaybederiz, yeniden yaşarız.
Uyuruz çok kollu, çıplak tanrılar gibi.
Yanaşır borda bordaya gemilerimiz,
Sıçrarız. Biz miyiz, yoksa başka biri mi!
Böyledir o, soy kısrak, silkinir ve koşar
Güneşe, bilenmiş bıçaklarıyla diri.
Yan yana başlarımız yastığın üstünde.
Açmış ellerini umutlara, bırakmış.
Yüzer saçlarının gölünde dudakla diş.
Unutulmuş bir bacak bulurum kumsalda
Düşlerle kıpır kıpır. Gündüzden biçtiği
Çavdarı öğütür, döndükçe değirmeni.
CUMA: Ahmet Kusi Tecer
'KORONA GÜNLERİNDE ŞİİR'İN DİĞER ŞAİRLERİ