Ayvalık Gezi Rehberi
Ayvalık'ın dar sokaklarında, burnunuzda buram buram zeytin kokusuyla gezerken, eşsiz bir mimari çıkar karşınıza. Çoğunun "hayat altı" denen odaları rengarenk dükkanlara dönüştürülmüştür. Dar sokakların hepsi denize açılır.
Pırıl pırıl denizi, günbatımında eşsiz manzaralar sunan adaları, incecik kumlu plajları, ilham veren atmosferi, zengin mutfağı ve cıvıl cıvıl insanlarıyla kendine özgü, çok yönlü, çok renkli bir dünyadır Ayvalık. İstanbul'a yakın olması burayı keşfetmek için uygun bir zaman olabilir.
AYVALIK GEZİ REHBERİ
Ayvalık evleri ve çarşısı
Ayvalık ve çevresindeki binaların hepsi ortak mimari özelliklere sahip; cephe düzenlerinde ve süsleme öğelerinde Neoklasik üslubun izleri var. Yapı malzemesi sarımsak taşı, yani yıllar içinde söndürülüp çukurlarda dinlendirilmeye bırakılmış kireç. Küçükköy'de, eski adıyla Yeniçarohori köyü, üretilmiş nitelikli tuğla, demir, kurşun, kereste Ayvalık’taki yapıların ayakta kalmasını sağlayan temel malzeme.
100-150 yıllık geçmişiyle Ayvalık evleri, Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınmış. Genellikle iki ya da üç katlılar. Zemin kat, işlik görevini görür. Orta katlar daha çok kışlık, üst katlar da yazlık olarak kullanılır. Hepsi, yöresel malzemelerle, yörenin iklimine en uygun biçimde yapılmış sağlıklı yapılar.
Ayvalık evlerinde iki giriş kapısı var. Bunlardan biri işlik olarak kullanılan ve aynı zamanda "hayat altı" denen bölüme, diğeri ise oturma mekânına açılıyor. İşlik zaman zaman dükkân olarak da kullanılıyor. Kapılardaki zerafet Ayvalık evlerine özgü. Çamlık yöresinde 19. yüzyılın hemen başlarında yapılan köşkler çamların arasında haklı güzellikleriyle dimdik duruyorlar.
Tarihi Ayvalık evlerinin zenginliğini ve güzelliğini keşfetmek için dar Ayvalık sokaklarına dalmanız yeterli. Bu sokaklar, hem benzersiz mimari özellikleriyle hem de dost canlısı insanıyla sıcak bir ortam sunar. Sarmaşıklar altındaki sokak kahvelerinde çay, kahve içebileceğiniz gibi, adaçayı, koruk suyu, karadut şerbetinin tadına bakabilirsiniz.
Taksiyarhis Anıt Müzesi (Ayvalık Merkez)
Ayvalık'ın ilk kilisesi. Bulunduğu yer, Hıristiyanlar ile Müslümanların birlikte yaşadığı kentin ilk mahallesidir. Azizlerin ve meleklerin ikonları, Meryem’e müjde, Hz. Adem ile Havva’nın yasak elmayı yemeleri resmedilmiş. Hz. İsa’nın gökyüzüne yükselişi, vaftizi, çarmıha gerilişi, kutsal yemek, ölümden sonra dirilişi gibi birçok konuyla ilgili pastelleri ile nefis bir görsel ziyafet sunar.
Kilise; mimari özellikleri, içteki mermer işçiliği, dini konuları içeren tavan süslemeleri, İsa’nın doğumundan ölümüne kadar anlatan resimleri, balık derisi üzerine yapılmış azize portreleri ile görülmeye değer.
Kurtuluş savaşından sonra tekel deposu olarak kullanılmış. Restorasyonu Şubat 2013 itibariyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılarak anıt müze olarak ziyarete açılmış.
İrtibat Telefonu: 0266 312 5328
Hamidiye Cami
Sultan Abdülhamit tarafından Ayvalık’ta yaşayan Müslümanlar için yaptırılmış, farklı mimarisi ile dikkat çeken özel bir yapıdır. Osmanlı döneminde Ayvalık’ta yaptırılmış tek camidir. Hamidiye Cami’nin mimari tarzıyla Osmanlı camileri arasında benzersiz yapıda olduğu belirtilmektedir.
Ayvalık (Faneromeni) Ayazması (Panagia Phaneromeni)
İçindeki su kutsal sayıldığından ‘ayazma’ adıyla anılan ve kaynaklara göre Panagia Haralambos Kilisesine bağlı olan Faneromeni Ayazması (Panagia Phaneromeni), Barbaros Caddesi üzerinde bulunur. Yapının bir kilise olmadığı yapılan kazılar sonrasında kesinleşti. Panagia’nın İkonası, Ayvalıklı Evaggelini isimli 16 yaşlarında bir kız çocuğunun 1851 yılında bir Pazar günü görmüş olduğu rüyanın sonrasında yapılan bir kazı ile 28 Haziran 1852’de bulundu. Buraya 1867 yılında bir ayazma yapıldı. 1890 yılında ise ilk ayazma bozularak üzerine daha büyük bir ayazma inşa edildi. Bu ayazmaya çevre bölgelerden ziyade Rumeli gibi uzak diyarlardan bile türlü hastalıktan muzdarip çok sayıda kişi geliyordu. Tedavi bekleyen hastalar, ayazma yapısının içinde kalıyorlardı. İkona’nın bulunduğu kuyunun kutsal suyundan içiyorlar ve üzerlerine sürüyorlardı. Faneromeni Ayazması, kentin dini yaşantısında 1920 yılına kadar egemen oldu.
Restorasyon çalışmaları 2018 yılında tamamlandı. Pazartesi günleri dışında her gün 10.00 – 17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
Hayrettin Paşa Cami (Kato Panaya kilisesi)
Hayrettin Paşa Camisi aynı ismi taşıyan Hayrettin Paşa Mahallesi’nde yer alır. Ayvalık’ın ilk kiliselerden biridir. Ayvalık’ta bulunan tarihi yapılar arasında sadeliği ile dikkat çeken eser, kilise olarak yapılmış olup, 1928’den sonra cami olarak kullanılmıştır. Panayia ismi Ortodoksların Meryem’e verdikleri bir isimdir. Zamanında dini nitelikte eğitim veren okulların kilisesidir.
Günümüzde eğitim binaları ilköğretim okulu olarak kullanılıyor. Camiye çevrilmeden önce Hıristiyanlığa ait dinsel konularla ilgili ikonaların yer aldığı panolar kilise camiye çevrildikten sonra ikonaların üzeri önce ince sıvayla daha sonra ise boya ile kapatılmıştır. Ayrıca mihrap eklenmiştir. Hayrettin Paşa Camisi ibadete açıktır.
Saatli Cami (Agia Ianni Kilisesi)
İlçe merkezinde İsmet Paşa Mahallesi’ndedir. 1850 yılından sonra yapıldığı düşünülen mimarinin, kilise olarak inşa edildiğini ve Agia Ianni (Aya Yanni) ismiyle tamamlandığını belirtmektedir.
Yapı, 1928’de cami olarak kullanılmaya başlanmış ve üst kısmına ilave edilen saatten dolayı “Saatli Cami” olarak anılmıştır. Saatli Cami, tarihi mimarisinin estetiği ve gücü ile ziyaretçilerini günümüzde de hayran bırakmaya devam etmektedir. Yapının planı haç düzeninde olup, orta bölüm küçük bir kubbe ile haçın kolları da tonozlarla örtülüdür. Kilisenin Çan kulesi sonraki yıllarda saat kulesine dönüştürülmüş ve bu yüzden de Saatli Cami ismini almıştır.
Küçükköy Merkez Cami (Aya Athanasiau)
Merkez cami, açık sade planlı, iç mekanındaki renkli kabartma süslemeleri ile dikkat çekicidir. Kilise olarak yapılan mimari, daha sonra cami olarak kullanılmıştır.
Cunda Taksiyarhis Kilisesi Rahmi M. Koç Müzesi
Kilise, Alibey (Cunda) Adası Rum Ortodoks (Moschonese) cemaati tarafından, 1873 yılında, Metropol Kilisesi olarak inşa edilmiştir. Kilise, 'Taksiyarhis'e, yani Koruyucu Baş Melekler Cebrail ve Mikhail' e atfedilmiştir. Neo Klasik mimari üslubundadır.
Duvarların sarı rengi, avluya açılan anıtsal kapısı, sarımsak taşından yapılmıştır. Duvar resimlerinden “İsa’nın Vaftiz Töreni, İsa’nın Doğumu ve Melekler” görülemeye değerdir. Melekler arasında Roma Dönemi savaş giysileri içinde savaşçı kimliği ile betimlenen Baş Melek Taksiyarhis (Cebrail) dikkat çekicidir. Kilisenin en çok merak edilen resmi ise “Yunus Peygamberin balığın ağzından çıkış sahnesi” dir.
2011'de Vakıflar Meclisi kararı ile Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı'na kiliseyi müzeye dönüştürmek için tahsis edilmiştir. 2014 yılında Ayvalık R.M. Koç Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
İrtibat Telefonu: 0266 327 2734 http://www.rmk-museum.org.tr/
Oldukça geniş bir yelpazede eser çeşitliliği bulunan Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi, oyuncaklardan yaklaşık 120 yıllık faytona, eski dalgıç kıyafetlerinden 1910 model otomobile kadar bini aşkın parçadan oluşan eserlerle son 100 yıla tanıklık ediyor.
Çınarlı Cami Agia Yorgi Kilisesi (Alibey Cami)
İlçe merkezinde bulunan cami, 19.yy’ın ikinci yarısında Ayvalık’ta oturan Rumlarca yapılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra camiye çevrilmiştir. Ayvalık'ta bulunan tarihi yapıların en görkemlisi olarak tanımlanan eser, göz alıcı bir mimariye sahiptir. Mimarinin planı, Aya Yanni Kilisesi ile uyumlu olup, kubbeli haç planlıdır. Uzmanlar, cephe duvarlarının ortasında bulunan merdivenli ön giriş mekânlarının, Antik Dönem mimari izlerini yansıtacak şekilde yapıldığını; iç mimarideki süslemelerin Barok tarzda olduğunu belirtmektedirler.
Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı (Agias Yanni Şapeli)
Cunda’da Aşıklar Tepesi üzerinde, Cunda adasının her iki yakasının da panoramik olarak görülebileceği eşsiz bir seyir noktası. Ayvalık – Alibey Adası girişinde solda bulunmaktadır. Ortaçağ Hisarı şeklinde bulunan bu manastır ve kilise; Edremitli iki keşiş tarafından, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden kısa bir süre sonra kurulmuş ve Aziz Yahya’ya (St. John, St Yuhanna) atfedilmiştir. Devrinde önemli azizleri, patrikleri ve keşişleri barındırmıştır.
1835 yılından itibaren burada bulunan kitaplığı zenginleşmeye başlamıştır. Dini kitapların yanı sıra 17. ve 18. asrın kilise hukuku hakkındaki yayınları ile de ünlenmiştir. O dönemlerden ayakta kalabilen değirmen ve kilise, Rahmi KOÇ’un girişimleri ile restore ettirilmiş 07.08.2007 tarihinde açılmıştır. Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı bünyesinde hizmet verecek olan kitaplığa Emekli Büyükelçi Necdet H. Kent‘in ve eşinin ismi verilmiştir. Değirmenin giriş katında hediyelik objeler ve yörenin özel zeytinyağlarını bulabilir, kitaplarından yararlanabilirsiniz.
İrtibat Telefonu: 0266 327 3300
http://www.rmk-museum.org.tr/
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı
Türkiye’nin en büyük tabiat parkı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, Ayvalık Adaları olarak bilinen 22 adanın 20’sini kapsayan ve deniz dâhil olmak üzere yaklaşık 18 bin hektarlık bir alana yayılıyor. Akdeniz’de yalnızca iki yerde bulunan Kızıl Mercanlara sahip park bir alanı yine burası. Deniz, su altı zenginliği, irili ufaklı adalar, yemyeşil bir doğa.
Kızılçamlar, zeytin ağaçları, dev okaliptuslar, kimbilir hangi korsanlara yataklık yapmış korunaklı koylar, dingin körfezler, çekici kumsallar, tuzlu göller, gizemli adalar var burada. Manzara, ansızın karşınıza çıkıveren kilise ve manastır kalıntılarını da eklediğinizde adeta bir düşe dönüyor.
Adaların isimleri şöyle: Cunda Adası (Alibey), Pınar Adası (Mosko-Kılavuz), Çıplak Ada, Yellice Ada (Poyraz Ada), Güneş Adası, Maden Adası, Küçükmaden Adası, Kız Adası, Yumurta (Doğu) Adası, Balık Adası, Kara Ada, Hasır Adası, Güvercin Adası, Taşlı Ada, Yelken Adası (Ayiyola), Yalnız Ada, Yuvarlak Ada, Göz Adası, Yumurta (Batı) Adası ve Tavuk Adası.
Cunda Adası dışındaki adalarda yerleşim yoktur.
Park’ta, bir yanda Pateriça’ya, öte yanda Hakkıbey Feneri’ne uzanan iki ayrı Yürüyüş ve Dağ Bisikleti Parkuru bulunuyor. Her iki parkur da 10’ar kilometre. Coğrafi yapının zenginliği, değişkenliği, yüzey şekillerinin yumuşak ve eğimli olması dağ bisikletçileri için ideal özellikler.
Park’ın sınırları içinde tam 752 farklı bitki var… Dahası, Türkiye’nin başka hiçbir yerinde bulunmayan 5 bitki türü barındırıyor. 4 adet de, ülkemizde dar yayılış gösteren bitki bulunuyor.
Ayvalık’taki kuş türü sayısı tam 243… Ülkemizde günümüze kadar saptanmış kuş türünün 470 adet olduğu düşünülürse, bunların yaklaşık %50’sinin Ayvalık Adaları Tabiat Parkı sınırları içinde görüldüğü ortaya çıkıyor.
Taşlı Manastır ya da Tımarhane Adası (Agias Paraskevi manastırı)
Çamlık Koyu' nun sonunda, Şeytan Sofrası’nın eteklerinde ve yarımadanın ucunda yer alan Tımarhane Adası yalnızca adıyla değil, tepede bulunan ilginç yapılı kayalarıyla da dikkati çeker. Adada eskiden yaşayan Rumların "Agia Paraskevi" ismini verdikleri Çamlık Koyu'ndaki Sarımsak Yarımadasının devamı olan Tımarhane Adası'na, Türkler "Taşlı Manastır" da demişlerdir. Günümüzden 70 yıl öncesine kadar psikoterapi merkezi olarak kullanılıyordu. Yöredeki bir diğer ilginç doğal güzellik ise Dalyan Boğazı mevkiinin bir başka kıyısında yer alan "Deliklitaş" tır. Ortasındaki delik nedeniyle bu adı alan katran rengindeki Deliklitaş, Çamlık Koyunun sığ bölümünde, kumdan oluşan bir dilin ucunda yer almaktadır. Koyun içinde bir de balık üretme çiftliği yer almaktadır. Adaya ismini veren Taşlı Manastır’ ın kemerli pencereleri ve arkasında bir koridoru manastırdan arta kalan bölümlerdir.
Tımarhane Adası Çamlık koyunun hemen karşısında yer alan ada eki dönemlerde psikoterapi merkezi olarak kullanılırmış. İçkiyi fazla kaçıranları yada ruhsal bozuklukları olanları getirip adaya bırakırlarmış, doğal güzellikler ve kayalıklardan sert esen rüzgarla akılları başlarına gelenler tekrar halkın arasına karışırlar, akılları başlarına gelmeyenler ise biraz daha manzara seyredip rüzgar sesi dinlerlermiş. Cunda Adası, Tavuk Adası ve Çamlık koyunun panoramik görüntüsüne hakim olan adada küçük bir manastır bulunmaktadır. Eski dönemlerde Rumlar Tımarhane Adası'na "Aya Paraskevi" Türkler ise "Taşlı Manastır" derlermiş.
Çamlık Koyunun tam karşısında kocaman bir kayalık ve bu kayalığın dibinde küçük bir bina gibi görünen bir adadır. Tımarhane Adası mucizeleri nedeniyle bu adı almıştır.Adaya zincirlere bağlı olarak çıkanların, akılları başlarında indikleri söylenmektedir.
Şeytan Sofrası
Ayvalık ilçe merkezinin 8 km güneyinde bulunan hakim büyük kayalık tepelerin üzerinde bulunur. Tepeden tüm Ayvalık Adaları ve Midilli Adası’nın manzarası gözükmektedir. Üzerinde Şeytan’ın ayak izi bulunduğuna inanılan, halkın madeni para atarak dilek dilediği eski bir lav birikintisidir. Sönmüş bir volkandan arda kalan lav birikintileriyle oluşmuş tepe, yuvarlak sofra biçimini andırır. Demir kafes içine alınan ayak izine benzeyen şekil turistlerin özellikle uğradığı yerlerden biridir. Ayrıca gün batımını seyretmek içinde mükemmel bir yerdir.
Şeytan Sofrasına gitmek isteyenler Cumhuriyet alanından dolmuşlarla veya Çamlıktan sonra Sarımsak yoluna devam edildiğinde bir kilometre sonra sağa işaret levhasını görüp döndüklerinde dar asfalt yolu takip edilerek ulaşabilirler.
Cunda
Yazları Ayvalık’tan Alibey Adası’na her saat motor seferleri yapılmaktadır. Adanın yüksek kesimlerinden boğazların, adaların, iç içe girmiş koylarının güzellikleri seyre değer. Ada merkezinde sıralanmış balıkçı lokantalarında, meşhur Papalina, deniz mahsulleri, mezeleri ve zeytinyağlı ot yemekleri ile akşam yemeklerinin zevki hiç bir yerde bulunmaz.
Ayvalık’ı açık denize karşı kapayan bu adaya 1817’de yapılan bir köprü ile kara yolundan bağlantı yapılmıştır.
Pateriça ya da Patriça Koyu
Yunanca ‘koltuk değneği’ anlamına gelen Pateriça, zaman içerisinde kısaca Patriça diye anılır olmuş. Patriça Koyu’nun bulunduğu bölgede Rumların döneminden kalma pek çok kilise ve manastır bulunuyor. Cunda’nın en güzel koyları ve plajları Patriça ve Ayışığı Koyu’nda. Genel olarak sessiz, sakin ve özlediğimiz tarzda bir yer. Buraya özellikle akşam üzeri gelmek en doğrusu. Plaj ziyaretçilerinin kıyıları sessizliğe bırakıp gittiği, sakinliğin yükselip güneşin düşüşe geçtiği saatlerde çok keyifli oluyor. Henüz Alaçatı ve Bodrum beach’lerinin akıbetine uğramayan koyların dinginliğini yaşama fırsatını kaçırmayın.
Ayışığı Manastırı
Alibey (Cunda) Adasının kuzey yönündeki Pateriça yarımadasının en uç noktasında yer alan Ayışığı Manastırı, dik bir tepenin denizle birleştiği noktada yer alır. Ayışığı Manastırının inşa tarihinin 1795 olduğu düşünülüyor. Ayışığı Manastırı'nın çevresi duvarlarla çevrili olup diğer manastırlarda olduğu gibi avlu ortasında kilisesi vardır. Kilisede kullanılmış olan sarımsak taşı dikkate alındığında kilisenin çeşitli zamanlarda restorasyona tabi tutulduğu ve 1850’li yıllarda yıkılarak yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Agia Triada (Aya Triada) Kilisesi
Ayvalık Kazımpaşa mahallesinde bulunan ve 1846 yılı yapımı Agia Triada (Aya Triada) Kilisesi restore edilmeyi bekliyor. 174 yıl önce kilise olarak inşa edilen müdahale sonrası cami işlevini alan bir dönem türün deposu olarak da kullanılan tarihi kilisenin restorasyonu Ayvalık Belediyesi tarafından yapılacak.
Pordoselene Kulesi
Pordoselene Uygarlığı’nın yeri olarak gösterilen Maden Adasının tepesindeki kuledir. Midilli Adası, etrafındaki adalar ve Edremit Körfezini gözetlemek için yapılmıştır. İ.S. VIII. Yüzyılda tekrar inşa edildiği kaydedilmektedir. Pordoselene aslında Pirgos Keneti’ ni sembol eder. Yapıldığı dönemde düşmanları görebilmek için yapılan bu kule Kilikya korsanları tarafından yıkılmıştır.
Manastır, 1923'de mübadele ile Selanik yakınlarından gelen mübadil Katrinli ailesi tarafından zeytinlik arazisiyle birlikte alınır. Fahrettin Katrinli'nin vefatının ardından çocukları yapıyı Suzan Sabancı Dinçer'e satarlar. Milli Park içinde bulunan Ayışığı Manastırı, 2011'de özgün nitelikleri korunarak restore edilir; kültürel miras, yeniden yaşam alanına kazandırılır.
Aşıklar tepesi
Şeytan Sofrasından sonra körfezin tadını çıkarabileceğiz en güzel noktalardan birisi de Cennet Tepesidir. Ayvalık’ın Armutçuk bölgesinde bulunan, çok fazla yüksekte olmayan Cennet Tepesi gerek ulaşım kolaylığı gerekse sizlere sunduğu muhteşem manzarası ile birçok kişinin gece ve gündüz uğrak noktası haline gelmiştir. Tepenin aşağısına doğru kurulmuş yerleşke “Armutçuk” bölgesi olarak anılır.
Akşam üstü arkadaşlarınızla birlikte yada tabiî ki eşiniz ile birlikte güneşin batışının tadına varabilirsiniz. Vaktiniz kısıtlı olsa bile, size dünyada, cenneti vaad eden bu yeri görmeden Ayvalık tan ayrılmayın.
Leka Panaya Manastırı (Koruyan Meryem Manastırı)
Dalyan Boğazından körfeze girerken, sol yakadaki zeytin ağaçlarının arasından görünen, 1835 yılında yapıldığı belirtilen, boğaza hakim manastır. Geleneksel manastır yapısının korunmuş olması, yapımında keşişlerin çalışmış olmasındandır.
İçindeki kilise, yatakhane, mutfak, kitaplık, idari işler ile ilgili odalar, çamaşırhane, konuk odaları gibi manastırı oluşturan mekânlar belli bir düzen içinde konumlandırılmıştır.
1992 yılında Komili ailesi tarafından etrafındaki zeytinlikler ile birlikte satın alınan manastır restorasyonla şahsi mülke çevrilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Ziyaretlere kapalıdır.
İlk kurşun tepesi
Önceki kuşağın “İlyas Peygamber” dediği tepe, kentin hakim noktasıdır. Cumhuriyet Döneminde, düşmana atılan “İlk Asker Kurşunu Anısına” “İlk Kurşun Tepesi” adı verilmiştir. İlk Kurşun Tepesi de mutlaka çıkılması gereken bir yerdir.
Tavşan kulakları tepesi
Şeytan Sofrası’nın yanı başındaki tepedir. Tepeye çıkıldığında, tavşan kulağı biçiminde, 3 insan boyu yüksekliğinde iki kaya ile karşılaşırsınız. Dipleri toprakta değil, yatay plakamsı bir kayanın üzerinde durmaktadır. Manzarası harikadır.
Çıplak tepe
Eskilerin Kalın Dağ dedikleri kraterin tepesidir. Çamlık’taki Tenis Kulübünün arkasına düşer. Zirvesinden koyları ve adaları değişik bir açıdan görme olanağı bulabilirsiniz.
Delikli taş ve Kartal Yuvası
Çamlık Koyunda iskeleye gelindiğinde uç kısma kadar yürüyüp, Tımarhane Adasıyla bulunduğumuz yer arasındaki boğaza bakıldığında, ayağınızın altından başlayan, denizin içine ilerleyen kayalıklara eskiler ‘’Kartal Yuvası’’, az ötesinde ve denizden fışkırmış gibi duran delikli, katran rengi kayaya "Delikli Taş’’diyorlar.
Yeniçarohori (Küçükköy)
Küçükköy, Ayvalık’a çok yakın, adı gibi küçücük bir mahalle. Ama büyük bir tarihi var. Önceleri Rumlar yaşıyormuş. Son olarak 1893 ve 1913 yıllarında Balkanlar’dan gelen Boşnaklar yerleştirilmiş. Doğal bir dekoru andıran “minyatür” meydanı, 19. yüzyıldan kalma evleri, konuksever ve sıcakkanlı insanları, eski bir kilise olan (Ayiou Athanasaiou-Aya Athanasiu) Merkez Camisi, kıymalı, peynirli, patlıcanlı, kabaklı börekleri, Kent Müzesi ile farklı, sevimli ve renkli bir yer.
Sarımsaklı Plajı
Tam 8 kilometre, kristal berraklığında, çarşaf gibi bir deniz sunan ve neredeyse altı aylık sezonuyla Sarımsak Plajları çok ünlüdür. Birçok konaklama tesisi, gazino ve lokantalarıyla turizme hizmet veren en yoğun yöredir. Plajlar, oteller, pansiyonlar dizi dizi Sarımsaklı’da… Plajlar bir yana, aslında gerçek bir oteller diyarı burası. Ayvalık’a gelen yabancı turistlerin önemli bir bölümü kalmak için Sarımsaklı’yı tercih ediyor.
Salı günleri görülmeye değer bir halk pazarının kurulduğu Sarımsaklı’da eğlenmek isteyenler için de seçenek çok. Neşeli gece kulüpleri, cıvıltılı kafeler, ışıltılı diskolar var.
Sarımsaklı sörfçüler için de bulunmaz bir fırsat. Rüzgar sörfü sevenlere çok uygun koşullar sunuyor. Paraşütlü sörf de giderek yaygınlaşıyor.
Midilli, Asos, Bergama, Kozak Yaylası, Kaz Dağları, Edremit
Ayvalık, aynı zamanda Midilli’ye gidiş-gelişler için kullanılan son derece hareketli bir gümrük kapısı. Midilli’ye her gün feribot var Ayvalık’tan. Ortalama gidiş süresi 2 saat kadar… Ayvalık’taki turizm acentelerinden Midilli’deki turistik kuruluşlar için rezervasyon yaptırmak mümkün.
Dahası, bir yanda Bergama, hemen yanında Kozak Yaylası, öte yanda Kaz Dağları ve Assos… Hepsi Ayvalık’a günübirlik gidiş-geliş yakınlığında…
Son olarak, Ayvalık’a ulaşımın çok kolay olduğunu vurgulamak gerek. Kente günün her saatinde pek çok seyahat şirketinin otobüsleri geliyor. Kocaseyit Havalimanı’nın Ayvalık’a sadece 40 kilometre mesafede olması da bir başka kolaylık… İstanbul-Edremit ve Ankara-Edremit seferleri giderek sıklaşıyor. Kocaseyit’in, uluslararası uçuşlara açılması tüm Körfez’e yepyeni bir canlılık getiriyor.
Evet Ayvalık böyle bir yer… Doğayla tarihin birlikte ördüğü zarif bir dantel. Kültürüyle, rengiyle, kokusuyla, enerjisiyle ve atmosferiyle insanı kavrıyor, adeta içine çekiyor. Ve, Ayvalık’ın aydınlık insanları, kentlerinin güzelliklerini keşfetmek isteyen herkesi, bu güzellikleri içtenlikle paylaşmak için Ayvalık’a bekliyor!
Altınova
Geçmişi Tunç Devri’ne kadar uzanan Altınova bundan önce Ayazmend olarak anılıyordu. Altınova’nın adını, verimli topraklarından yola çıkarak Atatürk verdi.
Ayvalık’ın mahallesi olan Altınova’da iki dini yapı var. Hacı Bayram Veli Camisi ve Küçük Cami… Hacı Bayram Veli Camisi, giriş kapısının yanındaki mermer kitabede de belirtildiği gibi 1490-1491’de yani 2. Beyazıd döneminde inşa edilmiş.
Merkez Mahallesi’nde bugün zeytinyağı fabrikası olarak kullanılan 1888 tarihli binayı ve yine aynı mahalledeki 15. yüzyıldan kalma evleri de görmenizi öneririz.
Altınova’yı, Aktepe’den seyretmek bambaşka bir güzellik. Aynı yerden hemen gözünüzün önündeymiş gibi duran Midilli Adası’nı ve adadaki evleri de görmek mümkün.
Yörenin İskele adıyla anılan sahil kesiminde uzunluğu 2 kilometreyi bulan doğal bir “Kum Burnu” bulunuyor. Bu ilginç oluşum Altınova’nın 11 kilometre olan kıyı şeridini 13 kilometreye çıkarıyor. Kum Burnu’na beton bir köprüden geçiliyor.
Altınova, adı gibi değerli bir ovaya sahip. Her türlü tarıma elverişli, 25 bin dönümlük arazisi var. Madra Çayı ve Karakoç Deresi tarafından sulanan bu arazilerde zeytin ve zeytincilik çok gelişmiş. Ayrıca pamuk, patates, karpuz, tütün, şeker pancarı, tahıl yetiştiriliyor.
Altınova halk pazarının Çarşamba günleri kurulduğunu da hatırlatalım. Bu küçük ama zengin pazarda her şey mevcut. Zaten Altınova, bir bakıma sebze ve meyve diyarı…. Altınova’dan İskele’ye uzanan yol boyunca uzanan verimli topraklarda yerli tohumla üretilen domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz yetiştiriliyor ve satılıyor. Hem de hepsi birbirinden taze ve leziz. Aynı tazelik ve lezzeti Altınova’nın merkezinde de bulabilirsiniz.
Tertemiz sahili, orman içine serpilmiş püfür püfür piknik/gezi yerleri ve memba suyu tadındaki içme suyuyla farklılaşan Altınova’nın; küçük ama ünlü lokantasını, taş fırın ekmeğiyle tanınan fırınını ve kimselerinkine benzemeyen yoğurdunu keşfetmek de apayrı bir zevk olabilir.
Yaz aylarında fevkalade canlı bir atmosfere sahip olan Altınova’nın kıyı şeridinde sörf, yelken, kano, su kayağı vs. gibi sporlar da yapılıyor.
Su altı turizmi
Ayvalık’ta son yılların giderek popülerleşen etkinliklerin başında sualtı turizmi geliyor. Çünkü kentte tam 22 ada var. Buna bağlı olarak 12 ay boyunca dalış imkanı veren 60 civarında dalış noktası bulunuyor. Ayvalık adaları sualtı florası ve faunası bakımından ekolojik niş oluşturuyor.
Ayvalık’ta derin, gece, akıntı ve reef dalışları için en eski resifler Deli Mehmet, Ezher Bey Taşı ve Kerbela sığlıkları… 34 yerde kırmızı mercan saptanmış. Bu özelliğiyle, Kızıldeniz mercanlarını bile gölgede bırakıyor. Türkiye’de kırmızı denizyıldızı da sadece bu yörede görülüyor. Deniztavşanı da öyle.
Ayvalık’ta meraklıları için günübirlik dalgıç eğitimleri gerçekleştiriliyor, deneme dalışları yaptırılıyor. Ayrıca daha uzun süreli kurslar var. Önce kuramsal bilgiler aktarılıyor, ardından eğitim dalışlarına ağırlık veriliyor.
Sualtı avcılığı bereketiyle de biliniyor Ayvalık. Zıpkınla avcılık yapanlar yüklü ve dolayısıyla mutlu dönüyor teknelerine. Ayrıca deniz dibi harikulade bir görsel zenginlik sunduğu için sualtı fotoğrafçılarının favorisi…
Güler Pastanesi 1942
Cevizli ev baklavası, lor tatlısı, sakızlı kurabiye, lor baklavası, damla sakızlı dondurma... Kendine has tatlıları olan Ayvalık bölgesinde bu tatlıların hakkını veren tarihi bir pastane burası. Baklava bakır tepsilerde pişiyor. Çarşı içindeki dükkânı kime sorsanız gösterecektir.
İmren Pastanesi
Turizm sezonunda Ayvalık’a gelen ziyaretçilerin yemeden dönemediği ve yaşadıkları kentlere dönerken kilolarca alıp, sevdiklerine götürdüğü sakızlı kurabiye ile lor tatlısının damaklarda bıraktığı inanılmaz tat ise ilçe mutfağının kolay kolay vazgeçilmez lezzetlerinden.
Ayvalık’ta giderek marka haline dönüşmeye başlayan tatlı ürünlerde damla sakızı kullanılıyor. Yüzyıllardan bu yana bir gelenek sakızın yiyeceklerde kullanılması. Meşhur Ada Lokması, Sakızlı Kurabiye, Lor Tatlısı ve Sakızlı Dondurma bunlardan sadece birkaçı…
Yaz güneşinin bunaltıcı sıcağında yürekleri serinleten dondurma, Ayvalık’ta damla sakızıyla bir kez daha farklı bir diyarda hayat buluyor.
Yunanistan’a ait Sakız adasından ithal edilen sakızlar, Ayvalık’lı ustaların maharetli ellerinde neredeyse tüm tatlı ve kurabiyelere konularak mis gibi kolularıyla tadanları adeta büyülüyor
Ayvalık’ta Sakızlı Kurabiye ile Lor Tatlısının değişmez lezzetinin duayenlerinden olan ve üç kuşaktır babadan-oğula geçen İmren Pastanesi sahibi Ahmet Tarçın’ın imalathanesini bir laboratuar gibi kullanarak, imalathanecisi Miray Anaz ile birlikte ilçeye yepyeni lezzet kazandırma arayışlarının sonuçlarından biri de, Zeytinli Dondurmadır.
Yeşil zeytin turşusunun yalnızca Miray Ustada bulunan sırrı ile geçen yıl ilk kez vatandaşlarla buluşan Zeytinli Dondurmanın başarısı artık Ayvalık dışına taşmış ve ülke sınırlarını da aşmış durumda.
Bay Nihat Restoran / CUNDA
Mezeleri, tazeliği, çeşitliliği ve balıkları gerçekten çok lezzetli... Sahibi Bay Nihat’ı bilmeyen, duymayan kalmadı sanıyorum. Son yediğim buğulamayı unutmam mümkün değil. Bir de taze lordan vişne reçelli ve çam fıstıklı tatlısını tatmanızı öneririm.
266 327 10 63
Paşa Çorba Salonu - Zeytinyağlı ev yemekleri
Hepsi zeytinyağıyla yapılmış çok lezzetli yemekler için bence Ayvalık içindeki en önemli esnaf lokantası burası. 15 yıllık mazisi olan lokanta Ayvalık esnafının da favorisi. İzzet Durko, mekânın hem sahibi hem de şefi... Komili ile beraber 2 yıldır yaptığımız hasat şenliğinde yediğim efsane zeytinyağlı kalburabastının da adresi burası. Mutlaka tatlılarını deneyin.
Tel: +90 266 312 50 18
Taş Kahve Cunda
Adını Ayvalık Sarımsaklı’dan çıkarılan pembe taştan alan kahve, mübadelenin hüznünü fazlasıyla taşıyan bir mekân. Cundalıların anlattığına göre, mübadele sırasında, kahveci Karalambos dışarıdaki kargaşayı fark edince içine kötü bir his doğmuş olacak ki, adının baş harflerini çay ocağındaki mermere çiviyle kazıyıp çıkmış dışarı. Bugün bile mermerde bu harfler görülebiliyor. Belindeki önlüğü de ocağın üzerinde bırakan Karalambos, bir daha dönememiş kahvesine. Acısını biraz olsun hafifletmek için de, gidip yerleştiği Midilli’nin Pulmar Kasabası’nda Taş Kahve’nin bir benzerini yaptırmış. Mübadelede adadan giden Rumların yerine yaklaşık 5 bin Giritli ve Midillili Türk gelip yerleşmiş.
Badavut
Flamingodan, yaban ördeğine farklı kuş türlerinin konakladığı sulak alan ile uzun bir kumsalı olan Küçükköye bağlı Badavut'ta, antik çağlardan beri kullanılan sarımsaklı taşının çıkartıldığı taş ocakları bulunuyor. Ocakların bulunduğu bölge turistlerin de ilgisini çekiyor.
Sarımsak taşının kullanıldığı bir eser.
Ayvalık pazarları
Bu civarlardaysanız mutlaka pazarları gezmelisiniz. Çünkü Türkiye’nin en iyi 5 yerel pazarıyla buranın yeri ayrıdır. Sabah köylerden gelen birçok satıcı yoğurdunu, peynirini bahçesindeki otunu, zeytinini, evde yaptığı ekmeğini, böreğini bu pazarlarda satıyor. Meyve ve sebzelerin tadına doyum olmuyor. Domatesler efsane. Lor, çökelek ve yoğurtlarıysa oldukça iddialı. Kendinize en yakın ve günü en uygun pazarı seçebilirsiniz. Burhaniye (pazartesi), Altınova (Çarşamba), Gömeç (salı), Ayvalık (perşembe), Armutçuk (pazar) ve Sarmısaklı (salı)
Şeytanın kahvesi
Ayvalık Endüstriyel Peyzajı
Anadolu'da 19. yüzyılda zeytine dayalı endüstrinin geliştiği bir kent olarak öne çıkan Ayvalık'ın UNESCO yolundaki tarihi zeytinyağı fabrikalarının, sabunhane yapılarının ve depoların oluşturduğu peyzaj.... Bu endüstriyel peyzaj ile Ayvalık, 15/04/2017 tarihli UNESCO geçici listeye dahil olabilmeyi başarmıştır (Tentative Lists, REF.No.6243, Ayvalık Industrial Landscape).
Türkiye’nin ilk Boğaz Köprüsü ve ilk en uzun köprüsü
Cunda Adası, Ayvalık’a bir köprüyle bağlı. Dolap Boğazı üzerindeki bu köprü, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü.
Zeytin diyarı ve zeytinyağı
Turizm cenneti Ayvalık aynı zamanda bir ”zeytin diyarı” ve “zeytinyağı ülkesi.” Bir başka deyişle, zeytin ve zeytinyağı Ayvalık için kültürel bir zenginlik… Daha fazla bilgi için Hasat Zamanı haberimize bakabilirsiniz.
Kentin dört bir yanını kuşatan ve sayıları iki milyonu aşan zeytin ağaçları aynı zamanda pek çok insanın en önemli geçim kaynağı… Günün değişen ışıklarıyla parıldayan ve doğa harikası bir örtüyü andıran bu ağaçlar yüzyıllar önce “delice” olarak adlandırılan yabani zeytin ağaçlarının aşılanmasıyla oluşmuş.
Ayvalık zeytini kendine özgü karakteristik özelliklerini yörenin toprak yapısından, Kazdağları’ndan geçip zeytin bahçelerine uzanan hakim kuzey rüzgarından ve zeytinlik alanı oluşturan hafif eğimli, tarıma elverişli doğasından alıyor. 50 Peynirli Şehir: Balıkesir haberi için tıklayın
Ayvalık tostu
Ayvalık manzarası
Zeytinyağı fabrikası
Fabrika
Tavuk adası