Honor 10 inceleme

İlk bakışta ince ve şık tasarımıyla dikkat çeken Honor 10’un Kirin 970 platformu, yapay zeka destekli çift mercekli kamerası ve benzer özellikteki cihazlara kıyasla uygun fiyatıyla dikkat çekiyor. Cihazın bu ay piyasaya çıkması ve 3.000 TL altında fiyatla satılması bekleniyor. Avrupa’daki lansman fiyatı 449 euro (128 GB için, 64 GB’lık model ise 399 euro) olarak belirtilen cihazın tasarımıyla başlayayım.

Huawei ile aynı AR-GE kaynaklarını kullanan şirket, böylece birçok yeniliğe kolayca erişiyor. Yuvarlak köşelere sahip Honor 10, tamamen cam arka yüzeyde Siyah,Hayali Mavi ve Hayali Yeşil renk seçeneklerini sunuyor.

Telefonun dikkat çekmesini isteyenler Hayali Mavi rengini tercih edebilirler, zira 3D cam adı verilen üretimde 15 katman kullanılarak benzersiz bir renk alaşımı ortaya çıkartılmış. Ancak bu parlak cam yüzey çok da güzel parmak izi tutuyor.

Arka yüzüm sol üstünde yer alan iki mercekli kamera, ufak bir çıkıntı oluşturduğundan telefonu masa gibi bir yüzeye koyduğunuzda hafif bir eğim ve bu şekilde kullandığınızda sabitlenememe durumu ortaya çıkıyor.

Telefonun üst kısmındaki kızılötesi ile TV, klima vb. cihazları kontrol edebilmek, unutulmuş bir özelliği yeniden aklımıza getirirken, ses bağlantısı için 3,5 mm ve USB-C yuvası da telefonun alt kısmında yerini almış.

Güç ve ses seviyesi düğmeleri sağda, çift nano-SIM yuvası ise solda yer alıyor. Kutudan kulaklık çıkmaması biraz enteresan, ancak uygun fiyatlı satış için bunu yapmak yerine standart bir kulaklık eklemek fena olmazdı.

Ön yüze geldiğimizde 5,84 inçlik Full HD+ IPS LCD ekranın üst kısmında son dönemin modası çentikle karşılaşıyoruz. Dilerseniz ayarlardan çentik kapatılarak kullanılabiliyor, ancak bu durumda üst ve altta siyah bir bant bulunuyor. Telefon 19:9 ekran oranına sahip. Ekran parlak ve renk doğruluğu açısından da başarılı. Bir AMOLED olmasa da, siyah renk üretimi sorunsuz.

Honor 10’u farklı yapan özelliklerden birisi de ultrasonik parmak izi okuyucusu. Camın altında yer alan bu okuyucu, ilk bakışta ekranın altında neden değil sorusunu akla getiriyor, ancak teknolojik olarak zaten aynı sistemi kullanmıyorlar. Parmak izi okuyucu ekranın altındaki siyah kısımda yer alıyor, ancak bunun için ayrı bir çıkıntı ya da yüzey yok. Honor okuyucuyu tasarımı bozmadan buraya yerleştirmeyi başarmış.

Bunun için Qualcomm’un teknolojisinden faydalanmış. Parmağınız ıslak, nemli ya da yağlı, terli dahi olsa hızlı bir şekilde okunarak güvenlik işlemi geçilebiliyor. Bu da eskiden birden fazla parmak izini (her durum için ayrı ayrı) tanıttığımız günlerin geride kaldığını gösteriyor. Parmak izi okuyucu hızlı çalışıyor ama bazen takılabiliyor, birkaç kez dokunmak zorunda kalmak da acilen telefonu kullanmak istenildiği durumlarda can sıkabiliyor.

Telefonun bir önemli özelliği de son dönemin popüler güvenlik uygulaması olan yüz tanıma. Karanlıkta biraz zorlansa da, aydınlık ortamlarda akıcı bir şekilde çalışıyor. Bu arada telefonda suya dayanıklılık özelliği bulumadığını belirtelim.

Honor 10’un çift mercekli arka kamera düzeneğine gelirsek, 16 MP renkli bir mercek ile 20 MP monokrom (siyah beyaz) mercek birleştirilmiş. Diğer çift kameralı sistemlerde olduğu gibi çekilen iki fotoğraf birleştirilerek sonuç elde ediliyor. Biri renkleri diğeri ise derinliği yakalamaya odaklanıyor.

Yapay zekanın buradaki işlevi ise 500’den fazla senaryoyu 22 kategoride algılamak ve buna uygun ayarları otomatik olarak yapmak. Düşük ışıktaki çekimlerde de başarılı sonuçlar veren Honor 10, ön yüzde de 24 MP’lik bir kamera kullanıyor.

Burada da yapay zeka devreye girerek güzelleştirme ve HDR efektleri uygulayabiliyor. Ayrıca yine son dönemin Bokeh modası da bu telefonda unutulmamış. Düşük ışıkta yine ortalamanın üzerinde sonuç veriyor.

Cihazda Android 8.1 Oreo işletim sistemi bulunuyor. Bunun üzerine Huawei’nin de kullandığı EMUI 8.1 arayüzü yerleştirilmiş. Çeşitli uygulamalar sisteme yüklü geliyor ama birkaç yıl öncesinden farklı olarak bunları kaldırabiliyorsunuz. Keşke bunun yerine sistem ilk çalıştığında bunları isteyip istemediğimizi sorsa.

Kirin 970 platformuna ek olarak yapay zeka işleri için NPU (Sinir ağı işleme birimi) yer alıyor. Telefon 6 GB bellek ve 128 GB depolama alanına sahip. Bunlar piyasanın en iyisi olmasa da, üst düzey performans sunan bileşenler. Depolama alanını artırmak için microSD desteği olmaması bir dezavantaj ama genel olarak Snapdragon 845’li bir telefonla kıyaslayınca, pratik kullanımda bir fark olmadığını söyleyebilirim.

Son olarak pilinden bahsedeyim; 3.400 mAh pili yaklaşık 1 saat 45 dakikada dolan telefon, tam günü zorlanmadan tamamlıyor.

Sonuçta çatı şirket Huawei’nin amiral gemisi P20 ve P20 Pro ile kıyaslarsak aynı işlemciyi, benzer bir kasayı kullanıyor. Arada kamera özelliklerinde, suya dayanıklılıkta ve ek depolama farkları bulunuyor ama fiyatın da neredeyse yarı yarıya olduğunu unutmamalı. Uygun fiyatla premium özellikler isteyenler için kaçmaz, ancak gözünüz yükseklerdeyse daha iyi modeller mevcut.