Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Türkiye yabancıya hâlâ bir hikâye vaat ediyor! - Para Haberleri

        FİRUZE OTAY

        HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ

        fotay@haberturk.com

        Borsalarda bir gün bir diğerini tutmuyor. Tam çözüm için adım atıldı derken yeniden hortlayan kriz korkusu, "bu iş artık çözülmez" derken aniden atılan ciddi adımlar.

        Yatırımcılar açısından belki de tarihin en zor yönetilecek dönemlerinden birini yaşıyoruz.

        İçerideMerkez Bankası'nın tüm dengeleri değiştiren politika manevraları, dışarıda birçok ülkenin biraraya gelerek karar almaya çalışması. Gündemi tam anlamıyla kontrol edebilene aşkolsun.

        Şimdi de çok kritik iki güne giriyoruz. Fransa'nın Cannes şehrinde başlayan G-20 Zirvesi'nin ana gündemi Euro Krizi. Bir de tabiYunanistan'tan kurtarma paketini halka sormaya karar veren Papandreu'nun beklenmeyen bu kararı herşeyi daha da zorlaştırmış durumda.

        Peki bu şartlar altında ne yapmak gerekiyor Bir kenara çekilip beklemeli mi? Yoksa "bu iş beklemekle bitmez" diyerek bir an önce harekete mi geçmeli?

        Son yılların en çok kazandıran yatırım fonlarının başındaki isim, Strateji Menkul Değerler Fon YöneticisiBülent Topbaş'a sorduk. İşte kritik dönem için yatırımcılara ince taktikler...

        Topbaş son gelinen durumu şöyle özetliyor: AB liderleriYunanistaniçin oluşturulacak kurtarma fonunda uzlaşarakpiyasalara sorunu algıladığı mesajını verdi. Fakat çözüm iradesinde iyi bir görüntü veremedi.

        Topbaş,Avrupa'nın oluşturduğu bu güvensizlik tablosunun,piyasalarda yapısal göstergelerden kaynaklanan iskonto ve volatiliteyi arttırdığı yönünde yorumluyor. Acaba bundan sonrapiyasayı daha riskli dönemler mi bekliyor?

        REFERANDUMKARARIYLA GERÇEKLERE DÖNDÜK

        HABERTURK.COM:Avrupa'da son uzlaşmanın ardındanpiyasalar açısından riskler azaldı mı? Yoksa bundan sonra daha riskli dönemler yaşayabilir miyiz?

        BÜLENT TOPBAŞ:Piyasalarda son dönemde fazladan iskonto ve volatilite vardı bana göre, ortada bir sorun var ve bunun iskonto edilmesi lazım ve bu bir volatiliteye neden oluyor. Ama bunun dışında benim gördüğüm fazladan bir iskonto ve fazladan bir volatilite var. Bunun sebebi de Avrupaotoritesinin sorunu algıladığına ve buna yönelik çözüm iradesini ortaya koyduğuna yönelik iyi bir görüntü vermemesi. O yüzden bana göre bir güvensizlik sorunu vardı. Bu güvensizlik sorunu da iskonto ve volatiliteyi daha fazla artırdı. Yoksa zaten ortadaki tablo negatif ve her şey belli. Bunun mutlaka iskonto edilmesi lazımdı. Ama onun dışında bu güvensizlikten dolayı ekstra bir volatilite oluştu. ŞimdiAvrupaotoritesi eşgüdüm içinde bir irade koyuncapiyasahızlı bir şekilde satın aldı bunu. Ama ortada aslında baktığımız zaman çok da ciddi bir plan yok. Yunanistan'ınreferandumkararı almasıyla da biz birazcık gerçeklere döndük.

        GÜVEN SORUNU AŞILIRSA VOLATİLİTE AZALACAK!

        Bu plana karar verilmesi bir aşamaydı fakat daha zor olan aşama bunun hayata geçirilmesi. Bu bana göre sadeceYunanistaniçin değil diğer ülkeler için de zor olacak. O yüzden zorlu bir süreç var ve biz bu volatiliteyi yaşamaya devam edeceğiz. Buna karşılık en azından program biraz daha netleşirse bu güven sorunu ortadan kalkıp biraz daha volatilite azalacak. Avrupa liderleri toplantısıyla güvensizlik unsurunda bir miktar iyileşme olmuştu. Şimdi ise tekrardan belirsiz bir sürece girildi.

        ATEŞTEN GÖMLEK

        Eğer yakın dönemdeAvrupaotoriteleri kararlılıklarını sürdürürse daha önce yaşadığımız volatilite ve marjlar, 'gördüğümüz en kötü aşama' olarak kalabilir. Ben hâlâ inancımı yitirmedim". Yine de “bu program başarıya ulaşabilecek mi" noktasında risk var.

        Ateşten gömlek bu, her hükümeti yakacak. Karşılarında çok ciddi bir muhalefeti görecekler. Bu durumda bunu yapabilecekler mi? Bu birinci önemli nokta.

        AB SİSTEMİ YENİDEN ORGANİZE OLMAK ZORUNDA

        İkincisi birazcık daha uç bir risk ama bence var; o da AB sürecinin buraya gelmesi acaba AB yönetiminin şimdiye kadarki yanlış yönetiminden miydi yoksa AB sürecinin kuruluş koşullarında mı yatıyordu sorusu. Kuruluş aşamasında da bir sürü eleştiri vardı şimdi biz bunları daha iyi anlıyoruz. Bu kadar dağınık bir mali birlikle ve bu kadar farklı dinamikteki ekonomilere aynı para birimini sunmak konusunda çok ciddi eleştiriler vardı. Bu da bir risk unsuru olarak karşımızda duruyor. Yine de benim kanaatim, zor da olsa bu sürecin yönetilebileceği yönünde. Önce yeniden borç yapılanması, yeniden sermayelendirme ve sonra yeniden organize olma. Bana göre AB sistemi yeniden organize olmak zorunda. Üstelik bunu sorunları da hallederken yapmak zorunda. Benim ana senaryom bu. Yatırım kararlarımı bunun üzerine kuruyorum ama tabi o uç riskler hâlâ duruyor.

        G-20 toplantısı tamamen bu riskleri ortadan kaldırabilecek bir toplantı mı? Yoksa ondan sonra da riskler devam edecek mi? Benim anladığım; Çin'i bu destek paketinin içine alsalar bile Avrupalılar kendi ülkelerinde bir sonraki aşamada problem yaşayacaklar gibi gözüküyor. Böyle bir durum mu sözkonusu? Yoksa G-20'de artık biraz rahatlar mıyız?

        KOMŞU DRAHMİ'YE GEÇERSE, YÜZDE 50 FAKİRLEŞECEK!

        G-20'de bütçe fazlası veren ülkelerden, Çin'i kastediyorum, başlıca bir katılım gelirse o elbette olumlu olur. Sürecin daha kolay yönetilmesi açısından bir destekleyici olur. Uygulaması zor ama yapacak başka da bir şey yok. Aynı şeyYunanistanhalkı için de geçerli; herkes sokaklarda amareferandum önlerine gelecek. Sokakta pakete karşı çıkmak kolay ama pakete karşı çıkarak aynı zamanda Drahmi'ye geçmeyi de onaylamış olacaklar. Drahmi'ye geçmek demek, Yunan halkı için ilk etapta yüzde 50 fakirleşmek demek. Çünkü o şekilde bir devalüasyon yiyerek başlayacaklar ki bunu da oylamış olacaklar. Paketi reddetmek kolay ama bir de ortada gerçekler var ve o yüzden herkes buna katlanmak zorunda kalabilir. Yönetilmesi zor bir süreç var, zor koşullar var önümüzde. Fakat benim ana senaryom bunun başarılacağı yönünde. Bu iyi senaryomuz. Bu iyi senaryoda bile dünya ekonomisi en az 2-3 sene potansiyelinin altında büyüyecek. Ekonomiler daralacak, kemer sıkma politikaları uygulanacak, volatiliteyi daha fazla yaşayacağız. Böyle bir dönem var önümüzde.

        Merkez Bankası’nın son dönemde oldukça ciddi politika değişiklikleri gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu durumpiyasaoyuncuları açısından bir belirsizlik ortaya çıkarıyor mu? Yoksa daha proaktif birMerkez Bankasısize daha mı fazla güven veriyor?

        MERKEZ FAZLA PROAKTİF OLMAMALI!

        Proaktif olmak iyi de fazla proaktif de olmamak gerek. Bu konularda konuşmak çok kolay tabii. Biz de dinliyoruz yorumları. Arasıra biz de yorumluyoruz. Bu ülkede insanlar futbolu ve ekonomiyi çok bilir. Herkes bilir. Ben de bu duruma düşmek istemem amapiyasaları takip eden biri olarak düşüncelerimi paylaşayım.Merkez Bankasıkararları konusunda hem yurtiçi hem yurtdışı olağanüstü süreçler yaşanıyor. Türkiye’ninmali açıdan çok güçlü bir görüntüsü var ama dış ticaret dengesi açısından en kırılgan ekonomilerden biri.Merkez Bankasıaçısından da çok zor bir dönem. Merkez Bankasıbir karar aldı; zorunlu karşılıklar, "benim bundan sonraki önceliğim finansal istikrardır" dedi. Çünkü cari açık gayri safi milli hasılanın yüzde 9'una gelerek finansal istikrarı riske atacak bir boyuta geldi .

        Bir taraftan da hükümetten baskılar var, TL'nin değerlenmiş olduğu yönünde. Aslında onlar da haklılar. Çünkü bütün dünyada kur savaşlarının yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Ekonominizde aşırı ısınma varsa bunun en klasik çaresi faizi yükseltmektir.Merkez Bankasıo andaki global sermaye akışları içerisinde bunu yapamadı. Bunu hepimiz biliyoruz. Çok farklı bir yola gitti. Bu kararı verdikten 2 hafta sonra da dünyada o sermaye akışı konusunda çok hızlı bir değişim yaşandı ve her şey tersine döndü.

        Merkez Bankası'nı da suçlamamak lazım.Merkez Bankası politika faizini arttırmadı. Çünkü “politika faizini artırırsam çok fazla sermaye girişi olur. Zaten cari açık sorunu yaşıyorum. Bu da TL'yi değerlendirip sorunu ‘daha kötü’ noktasına getirir” diye düşündü. Ancak sonradan birden sermaye girişleri durdu. Hatta negatife döndü. Bu sefer de TL' deki değer kaybının önünü alamadı. Şimdi geriye dönüp bakınca Merkez Bankası’nınerken hareketmiş olduğu belli oluyor.

        FAZLADAN YAŞADIĞIMIZ VOLATİLİTE VE KAYBETTİĞİMİZ REZERVLERLE KALDIK!

        Hatalı karar vermesi için de çok geçerli koşulllar vardı. Durmuş Bey zamanında inanılmaz lobi vardı faize karşı, bir takım basının da desteklediği. Bu kararı erken almak konusunda bu da bir etmen oldu bence. Şimdi de bunu tersine çevirmeye çalışıyorlar. Politika faizini artırmadı ama sonuçta faiz arttı; bunun başka çaresi de yoktu zaten.Merkez Bankası'nın duruşunu bir taraftan olumlu görüyoruz, kiMerkez Bankasıhükümetle daha koordineli çalışıyor. Bu iyi tarafı. Ama diğer taraftan Merkez Bankasıbağımsız duruşunu bir miktar kaybetmiş gibi gözüküyor o açıdan da olumsuz tabi. Merkez Bankası, para politikasıyla her türlü sorunu gidermek için aktif olursa bu birazcık sıkıntı yaratır ve yaratıyor da zaten. Cari açık sorunu varsa bunun sorumluluğunuMerkez Bankasıtek başına üstlenmemeli. Sadece para politikalarıyla cari açık sorununu gidermeye kalkarsanız bir miktar işler zorlaşır. Şimdi faiz yukarı çıktı yine, biz fazladan yaşadığımız volatilite ve kaybettiğimiz rezervlerle kaldık.

        Sadece para politikasıyla halledilmez diyorsunuz, daha önce uluslararasıpiyasalarda ciddi bir başı boş paranın döndüğü zamanlarda, sıcak para gidecek yer arıyordu. MeselaTürkiyecazip bir seçenekti bu açıdan. Çünkü maliye politikası kullanılmış ve Türkiye cazipleştirmişti vergi uygulamalarıyla yabancı yatırımcı açısından. Şimdi tekrar kullanılması gerekir mi maliye politikasının?

        CARİ AÇIK SORUNUMUZ YAPISAL

        Aslında cari açık sorunumuz daha çok yapısal. Bence vurgu da orada olmalı.Türkiye'nin sanayi yapısı ve ihracat yapısı çok hızlı değişti. Bundan 7-8 sene önce tarım ürünleri satıyorduk, tekstil satıyorduk. ŞimdiTürkiyeotomotiv, beyaz eşya, demir çelik üssü oldu. İhraç ürünlerinin yurtiçi katma değer üretim payı çok kötü yerlere geldi. Bence dış ticaret rejimiyle ilgili de sorunlar var. Türk hükümeti dünyada en son kalan liberal ekonomilerden birisi olduğunun farkına vardı. Herkes kendi sanayisini koruyor. AngloSakson ülkeleri bile ulusal ekonomi vurgusu içindeler. Bir de bana göre enerji politikasında ciddi hatalar yapıldı şimdiye kadar. Enerjiyi çıkardığınız zaman bizim ticaret açığımız çok küçümsenebilir seviyelere geliyor. Bana göre 3 tane yapısal sorun var halledilmesi gereken. Bunları halletmeden ne yapsanız yapın, biz hep tekrar eden sorunlar yaşarız. Hükümet de şimdi bana göre bunların farkında ve üzerine gidecek. Bunların sonuçlarının alınmasına bakacak. Ama kısa vadede daha az büyümekten başka çare yok.

        Borsayı şu an diğer gelişmekte olanpiyasalara nazaran daha mı ucuz daha mı pahalı değerlendiriyorsunuz?

        TÜRKİYEŞANSLI DURUMDA

        Gelişmiş ülkepiyasalarına bakıldığı zaman oldukça iyi değerleme seviyeleri var. Biz onlara göre eskisi gibi ucuz değiliz. ABD'de tek haneli fiyat kazanç oranında işlem gören DOW-30 hisseleri var. Ama o ülkelerin bundan sonra daha düşük büyüme potasına gireceği ve özellikle o ülkelerde bankacılık sektörünün aktif kalitesine yönelik olumsuzluklar da göz önüne alınırsaTürkiyeşanslı durumda. Bundan sonraTürkiyeaz büyüse bile yüzde 5'lik bir büyümeden bahsediyoruz.

        BİR HİKAYE YARATIYOR

        Bankacılık sistemi çok sağlıklı. Eğer kur bu seviyelerde kalırsa şirketler için daralan talep dışında ciddi bir risk yok.Türkiyebir hikaye yaratıyor dışarıdakiler için. Birincisi, bölgesinde giderek daha etkin oluyor. İkincisi mali görünümü ve bankacılık sistemi çok güçlü. Maastrich kriterleri konmuş. Maastrich kriterleri dediğimiz Avrupa Birliği’nin ana ülkelerine yakınsama kriterleridir. Şimdi bu ülkeler bu kriterlere uymuyor,Türkiyeuyuyor. Bu noktada bir hikaye yaratıyor. Şimdiye kadar gelişmekte olan ülkeleri bir ürün olarak düşünürsek, hikayeyi daha çok ihracatçı ve hammadde zengini ülkeler, Çin, Brezilya, Hindistan, Rusya (BRIC) gibi ihracatçı ve hammadde zengini ülkeler sürüklüyordu.

        CAZİBE MERKEZİ!

        Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir son 7 yılda 3 katı yapmış. Yurtiçi tüketimin güçlü olduğu başka bir ülke yok. BizTürkiye'ye bir ilginin olduğunu görüyoruz. ÖzellikleTürkiye'nin doğu tarafında kalan tasarruf sahiplerindeTürkiye'ye ilişkin artan bir yabancı ilgisi var. O yüzden benTürkiye'nin hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelere göre bir cazibe merkezi olduğunu düşünüyorum.

        Önümüzde yatırımcılar açısından nasıl bir süreç var? Bir yatırımcı takvimi çizmek gerekirse, bir borsa yatırımcısı ne zaman nasıl hareket etmeli?

        "BEKLEYELİM RİSKLER ORTADAN KALKSIN" DERSENİZ...

        Çok olumsuz bir senaryo var şu an. Çok riskler, çok belirsizlikler var. Ama “bunları bekleyelim riskler ortadan kalksın, belirsizlikler ortadan kalksın dediğimiz” anda 2-3 seneyi gözden çıkartmamız gerekir. Kaldı ki bu riskler ortadan kalktığı zaman zaten bunların hepsi varlık fiyatı olarak çok yüksek yerlere gelmiş olur ve büyük bir ihtimalle siz çok geç kalmış olursunuz. Benim hisse yatırım anlayışım gereği de “ne zaman”dan çok “hangi hisse” sorusu daha önemli. Riskler ve krizler hiç bitmeyecek. Ama Türk şirketleri uzun vadede büyümeye devam edecekler.

        Borsanın bundan sonraki trendini nasıl görüyorsunuz?

        TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ BUNU HAKETMİYOR

        Bana göre volatilite devam edecek. Ama eğer bir kaza olmazsa 51 bini bir daha aşağı yönlü kırmamamız gerekirmiş gibi gözüküyor. Global ekonomideki olumsuzlukları da gözönüne alırsak 65 binin üstünde de sanki biraz zorlanırız gibi geliyor. Son dönemde iki belirgin sorun var şirketler için. Biri döviz kurunun yükselmiş olması. Bu bilanço tarafında aşırı kur riski almış şirketler için ihtiyatlı olmayı gerektiriyor. Bir diğeri de faizlerin artmış olması. Bu da özellikle bankacılık kesimi için bir miktar sıkıntı yaratıyor.

        Bankacılık sistemi şu anda 7-8 fiyat çarpanında işlem görüyor ortalama olarak. Türk Bankacılık Sistemi bunu hak etmiyor. Bence seviyeler ucuz. Tamam faizde bir miktar sıkıntılar var ama bunların hepsi zaten fiyatların içinde. Zaten onlar da olmasa bankacılık sistemi 7-8 fiyat çarpanıyla olmaz. Türkiye'de bankacılık sistemi ortalama değerlemesi 11-12 fiyat çarpanlarındaydı şimdiye kadar. Bu yüzden olumsuzluklar büyük oranda fiyatların içerisinde.

        Yakın vadedeTürkiye'nin kredi notu için bir artırım bekliyor musunuz?

        İSPANYA VE İTALYA'DAN DAHA İYİYİZ

        Bu kredi notu açıkçası bana hiçbir şey ifade etmiyor. Kısa vadeli bir dalgalanma yaratıyor, o kadar. Bu süreçte en çok kredibilite kaybına uğrayanlar kredi derecelendirme kuruluşları oldu. Bu kuruluşlar bundan sonraki yapılanma sürecinde önemlerini yitirecek, göreceksiniz. Şu anda Türkiye, İspanya ve İtalya'dan daha iyi şartlarda borçlanıyor zaten yurtdışıpiyasalarda.Piyasa aktörleri bunları fiyatlara zaten koyuyorlar. Kredi derecelendirme kurumları bu konuda çok ciddi bir kriter oluşturmuyor.

        Ama ne olur?.. Kısa vadelipiyasaaçısından bir not artırım kararı belki bir hareketlilik yaratabilir. Onun dışında bence çok fazla bir etkisi olmaz. Kredi derecelendirme şirketlerinin verdiği bir not artırımı, bir fon yöneticisi olarak benim yatırım stratejimi açıkçası değiştirmez.

        Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yaklaşımında son dönemde bir değişiklik oldu mu?

        YATIRIMCILAR DEFANSA ÇEKİLDİLER

        Dünyadaki bütün yatırımcılar defansa çekilmiş durumdalar. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Çok canları yandı. 2008'de de canları çok yandı, paralar kaybettiler. Şimdi de çok belirsiz, riskli bir ortam var. Daha önce yaşamadıkları şeyler var. Defansa çekilmiş durumdalar. ABD 10 yıllıkları yüzde 2 faiz seviyelerinin hemen üzerinde, bu da onu gösteriyor zaten. Ama izliyorlar.

        İLK HAREKET EDİLECEK ÜLKELERDEN BİRİSİ TÜRKİYE!

        Türkiye konusunda ise bence iyimserler. Eğer bu güven sorunu ve bu volatilitelerde bir miktar iyileşmeler olursa bence Türkiye ilk hareket edilecek ülkelerden birisi olacak. Nakit olmak çok güzel böyle bir dönemde ama bunu uzun süre sürdüremezsiniz.

        Hani bir söz vardır amiyane bir tabirle; "parayla herşeyi yapabilirsiniz ama üzerine oturamazsınız". Bu dönemde o daha geçerli. Çünkü nakitte kaldığınız sürece paranızı reel olarak koruyamıyorsunuz. Uzun vadede ülkenin yapısal göstergeleri çok önemli ve Türkiye de bu noktada iyi bir yerde. ElbetteAvrupa'da bir sıkıntı var, bankacılık sistemindeki sermayeler güçlenecek, aktifler küçülecek, bunların mutlaka bir etkisi olacak.Avrupasisteminde doğrudan sermaye anlamında, hem de kredi verme yatırım anlamında bir miktar bilanço küçülmeleri kaçınılmaz yaşanacak. Ama Türkiye hem büyüme hem de sermaye girişi anlamında göreceli olarak iyi bir yerde duracak. Bunu onlar da görüyorlar.

        Sizce borsa yatırımcısı için içinde bulunduğumuz dönemde hangi sektör hisseleri daha güvenli ve daha kârlı?

        YATIRIMCIYA ÇEŞİTLENDİRME ÖNERİSİ

        Elbette dış satış ağırlıklı olan şirketler. Bilançoda çok fazla döviz pozisyonu taşımayan şirketler. Bunlar da bir miktar daha profesyonel yatırımcı bilgisi gerektiren şeyler. Bankacılık sistemi bence bu süreçte ortalamanın altında performans sergilese de bundan sonra daha çok düşmesi için bence çok fazla bir sebep yok. Sanayi sektöründe de fazla kaldıracı olmayan, daha çok satışları yabancı para cinsinden olan şirketlerde bence pozisyon alınabilir. Özellikle de sabit getirili de volatil bir ortam var. Bu bir iki çeyreği de değişken fonlarda geçirmekte fayda var.Bilançosu güçlü özel sektör tahvilleri de var. Bence spreadleri makul.

        Yatırımcı bence o konuda da bir çeşitlendirme yapabilir. Ama tabi zor bir dönem, tek bir şeye oynayamazsınız. Bir varlık dağılımı yapacaksınız. Her varlık gurubunun hepsinden de kazanmanıza imkan yok. Ama varlık gruplarının kalitesinin seçimini iyi yaparsanız sepet olarak bakıldığında reel olarak kazabilirsiniz. Bu sepetin içinde bana göre en az yüzde 20 hisse senedi olmalı. Değişken TÜFE'ye endeksli, değişken faizli devlet tahvillleri, kaliteli, bilançosu güçlü özel sektör şirket tahvilleri bu dönemde sepeti kurtarır.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa