Yazıyı kim buldu, hangi uygarlık keşfetti? Yazının icadı, tarihi, gelişimi ve bulunması
Yazının icadı; insanlık tarihinin seyrini değiştiren ve tarihi çağların başlangıcı olarak kabul edilen büyük bir devrimdir. İnsanlığın gerçekleştirdiği tüm buluşlar gibi bir ihtiyaçtan doğmuş olan yazı ile ağızdan dökülen sözcükler kayda alınmış ve bu bilgiler nesiller boyu aktarılma imkânına sahip olmuştur. Medeniyetin doğduğu yer olarak kabul edilen Mezopotamya'da ortaya çıkan yazıyı hangi uygarlık keşfetti? Yazıyı kim buldu? Ayrıntılar içeriğimizin devamında…
Yazının bulunması; üretilen ve ticaretin bir ürünü olarak ortaya çıkan mamullerin depolanıp kayda alınması ihtiyacı neticesinde ortaya çıkan önemli bir buluştur. İcat edilmesinden sonra büyük bir hızla çevre medeniyetler tarafından da kullanılmaya başlanan yazının gelişimi ne şekilde seyretmiştir? Peki, yazıyı ilk kullanan Türk devleti hangisidir? İşte yazının tarihi hakkında bilinmesi gereken tüm detaylar...
Yazının İcadı ve Önemi
Tarihin en büyük buluşu olarak kabul edilen yazının icadı Sümerler tarafından gerçekleştirilmiştir. Yapılan arkeolojik çalışmalarla elde edilen bulgular incelenmiş ve yazının tarihi M.Ö. 3200 olarak belirlenmiştir.
Yazının icadını gerekli kılan gelişmelere bakacak olursak; Sümerlerin gerçekleştirmiş oldukları ticari faaliyetler ön plana çıkmaktadır. Gerek üretilen gerekse de ticareti yapılan ürünlerin saklanması ve kayda alınması yazının icadı için belirleyici bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Malların cinsi, miktarı, kime ait olduklarının belirlenmesi, tasnif edilmesi gibi ekonomik nedenlerle ortaya çıkan yazı; ilerleyen dönemde dini ve siyasi alanda da kullanılmaya başlanmıştır.
Yazının ilk örneklerine Sümerlerin dini tapınakları olan Zigguratlarda rastlanmaktadır. Bu yapılar dini birer yapı olmalarının yanında aynı zamanda da üretilen ürünlerin depolandığı alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Buralara teslim edilen ürünlerin kayıt altına alınma gereksinimi, ilk yazı örneklerinin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.
Sümerlerin icat etmiş oldukları yazı çivi yazısı olarak isimlendirilmiştir. Kil ve balçıktan imal edilen tabletler üzerine, sivri bir aletle işlenen bu yazı türü papirüsün bulunduğu tarihe kadar varlığını sürdürmüştür.
Yazının Gelişimi
Yaklaşık 5000 sene önce Sümerler tarafından icat edilen yazı; günümüze gelene kadar birçok farklı medeniyet tarafından farklı alfabelerle kullanılmıştır. M.Ö. 3200 yılında icat edilen ilk yazı; kil tabletler üzerine sivri aletlerle işlenmiş ve bu durum papirüsün bulunduğu tarihe kadar devam etmiştir.
Çivi yazısının icat edilmesinden yaklaşık 100 sene sonra ortaya çıkan Mısır yazısı hem resimler hem de kelimeler içeren bir yazı biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Papirüsün bulunmasının ardından kil tabletler yerini bu kâğıtlara bırakmış ve Mısır alfabesi milattan sonra 4. yüzyıla kadar kullanılmıştır.
Yazının tarihinde önemli bir pay sahibi olan Yunan alfabesi ise, gerçekleştirilen arkeolojik kazılarla M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenmiştir. Günümüzde sadece Yunanlar tarafından kullanılan bu alfabe, birçok batı alfabesinin temeli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yunan alfabesini Latinceye uyarlamak için icat edilen Latin ya da Roma alfabesi toplam 23 harften oluşmaktadır ve dünyada en yaygın olarak kullanılan alfabe olarak dikkat çekmektedir.
Yazının tarihsel gelişimi dendiği zaman ilk bahsedilmesi gereken hususlardan biri de matbaanın kullanımıdır. 1450 yılında Johannes Gutenberg’in başlattığı ve tarihe ‘’matbaa devrimi’’ olarak geçen bu aşamayla, seri üretim mümkün olmuş ve yazının yaygınlaşması çok kolay bir hale gelmiştir.
Yazının tarihsel gelişimine kısaca değindiğimiz bu başlık altında, yazıyı ilk kullanan Türk devleti ile ilgili bir bilgi vermemek büyük bir eksiklik olacaktır. Türk tarihinde önemli bir yeri olan II. Göktürk Devleti yazıyı ilk kullanan Türk devletidir. Bahsedilen bu yazıda Göktürk alfabesi kullanılmıştır.