Trende geçen 10 aksiyon filmi
"Geber"in (Kill) gösterimde olduğu şu günlerde trende geçen aksiyon filmlerini hatırladık. Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar'ın yazısı.
- 6
KUŞATMA ALTINDA 2 (1995)
(Under Siege 2: Dark Territory)
1990’ların kendi hayran kitlesine sahip mütevazı aksiyon starlarından biri olan Steven Seagal’ın, ‘Kuşatma Altında’dan (Under Siege) sonra oynadığı devam filmi, Denver’dan Los Angeles’a giden bir trende geçer. Eski donanma subayı Casey Ryback (Seagal), yeğeniyle birlikte yıllardır görmediği erkek kardeşinin cenazesine gitmektedir. Tren, Rocky dağlarına geldiğinde bir grup terörist iki görevliyi öldürerek kontrolü ele geçirir; trenin dünyayla iletişimini keserler. O noktadan sonra yakın dövüş ustası Casey Ryback devreye girer ve aksiyon başlar. Geoff Murphy’nin yönettiği filmde Seagal’a Eric Bogosian ve Katherine Heigl gibi oyuncular eşlik eder. - 7
RUNAWAY TRAIN (1985)
Usta Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın, 1960’lı yıllarda ABD’de çekmek istediği bir filmdi. Finansal sorunlar nedeniyle proje, 1967 yılında iptal edildi. Yıllar sonra, 1980’li yıllarda Amerikalılar tarafından yeniden ele alındı ve bu kez Rus yönetmen Andrey Konchalovsky’ye emanet edildi. Konchalovsky, bir söyleşisinde yeniden yazılsa dahi senaryonun Kurosawa’nın çıkış noktalarına sadık kaldığını belirtmişti. Başrollerinde Jon Voight, Eric Roberts ve Rebecca De Mornay’in oynadığı film, gösterime girdiğinde seyirci ve eleştirmenlerden olumlu tepkiler aldı. Gerilim türündeki film, cezaevinden kaçan iki mahkûm ile lokomotif sürücüsünün asistanı genç kadının Alaska’ya doğru giden ve kontrolden çıkan bir trende sıkışıp kalmasını anlatıyordu. Film, en iyi erkek oyuncu (Jon Voight) en iyi yardımcı erkek oyuncu (Eric Roberts) ve en iyi kurgu dallarında Oscar’a adayı olmayı başarmıştı. - 8
KORKUNÇ SOYGUN (1974)
(The Taking Of Pelham One Two Three)
Dört silahlı suçlu New York metrosunda çalışan trenlerden birini kaçırır ve yolcuları rehin alırlar. Böyle bir olayla ilk kez karşılaşan polis teşkilatı, sorunu nasıl çözeceğini kestiremez. İstedikleri parayı aldıklarında suçluların nasıl kaçacağı sorusu da belirsizdir. 1973’de yayımlanmış bir romandan sinemaya uyarlanan film, içerdiği gerilim duygusuyla çok beğenilir, gişelerde başarılı olmasının yanı sıra eleştirmenlerden yüksek notlar alır. Joseph Sargent’ın yönettiği filmde başrolleri Walter Matthau, Robert Shaw, Martin Balsam ve Héctor Elizondo üstlenir. Filmin David Shire imzalı müziği, 1970’lerin en ilham verici ‘soundtrack’lerinden biri olarak kabul edilir. ‘The Taking Of Pelham One Two Three’, yıllar sonra iki kez daha çevrilir. İlk 1998 yapımı bir televizyon filmi; ikincisi ise Tony Scott’un yönettiği Denzel Washington ve John Travolta’nın oynadığı 2009 yapımı sinema filmidir. Her ikisi de ilkinin başarısına ulaşamaz. -
- 9
THE GENERAL (1926)
Sessiz sinema döneminin unutulmaz klasiklerinden biri. Amerikan İç Savaşı’nda yaşanmış gerçek olaylardan esinlenen film, tren makinisti Johnnie’nin (Buster Keaton) hikâyesini anlatır. İç Savaş sırasında Güneyliler adına çalışan casuslar Johnnie’nin çok sevdiği ve General adını verdiği lokomotifini kaçırırlar. Johnnie için kabul edilebilir bir şey değildir bu… Üstelik âşık olduğu Annabelle de trendedir. Aksiyon ağırlıklı bir komedi olan ‘General’, Buster Keaton’un kendine özgü mizah anlayışının en iyi örneği olarak kabul edilir. Keaton’un Clyde Bruckman ile yönettiği film, ilk gösterime girdiğinde beğenilmemiş ve gişelerde pek başarılı olamamıştı. 1954’te telif hakkının ortadan kalkmasıyla birlikte yeniden keşfedildi ve Keaton’un başyapıtı olarak kabul edildi. - 10
BÜYÜK TREN SOYGUNU (1903)
(The Great Train Robbery)
İşte trende geçen ilk aksiyon filmi… Bazı kaynaklara göre ilk western ve ilk aksiyon olarak da kabul ediliyor. Edwin S. Porter’ın Edison şirketi için çektiği 12 dakikalık film, bir çete tarafından kaçırılan buharlı trende geçiyor. Porter’ın gişelerde büyük başarı gösteren filmi, gelişim aşamasındaki Amerikan film sektörüne hem ilham vermiş hem yol göstermişti. Daha sonra birçok yönetmen Porter’ın bu filmde kullandığı anlatım tekniklerine yer vermiş, yapımcılar hareket, şiddet, gerilim içeren filmlere daha çok yatırım yapmaya başlamıştı.