Doları soluksuz yükselten 10 milyar liralık genişleme
Koronavirüs nedeniyle Asya ve Avrupa'da can kayıpları azalınca piyasalar umutlandı. Önce Avrupa borsaları ardından ABD borsaları yüzde 4 ile 7 arasında yükseldi. Borsa İstanbul da onlara ayak uydurdu. Borsa başta metal eşya ve makine üreten şirketler ile havayolu şirketlerinin öncülüğünde yükseldi. Ancak aynı durum dolar/TL tarafında meydana gelmedi. Dolar, Türk lirası karşısında 6.75'ten başladığı dün bir ara 6.80'e dayandı. Dolar/TL'nin bu tersine gidişine ise cuma günü Merkez Bankası'nın 10 milyar liralık parasal genişlemesi neden oldu. Merkez daha önce başta İşsizlik Sigortası Fonu'ndaki menkul kıymetler olmak üzere geri alım yoluyla parasal genişlemeye gideceğini açıklamıştı. Cuma günü önceleri 300,400 milyon lirada olan geri alımlar 10 milyara çıkınca özellikle yabancı yatırımcılar bollaşan TL'nin değer kaybedeceği endişesi ile TL varlıklardan çıkarak döviz aldı. Bu ise kuru cuma günkü 6.63 seviyesinden 6.80'e taşıdı. Rahim Ak'ın yazısı
COVID-19 salgını Asya ülkelerinin ardından Avrupa'da da yükseliş eğilimini yitirince piyasalar umutlandı. Başta Avrupa borsaları olmak üzere yüzde 4 ile 7 arasında değer kazançları oldu. Borsa İstanbul da bu trende uydu ve yüzde 2.6 değer kazandı. Ancak dolar TL'de tam da bunun tersine bir süreç yaşandı. Dolar/TL cuma günü 6.63'tayken haftayı 6.74'te kapadı, dün ise 6.80'e kadar yükseldi. Peki dolar/TL'nin piyasanın tersine ve mart ayı başında 6.15'ten başlayan yukarı yönlü hareketini soluksuz sürdürmesini ne sağladı?Tabii ki öncelikle Türkiye'nin başta vergi ötelemeleri ve vatandaşlara yardım paketlerini içeren politikasının bütçeye etkisi önemli ancak enönemli neden Merkez Bankası'nın tavrı ve hareketi. Merkez Bankası 7 gün önce sistemde artan TL ihtiyacına karşı parasal gevşeme adımlarını devreye soktuğunu açıklamıştı. Merkez, söz konusu tedbirlerin devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) piyasası likiditesinin desteklenmesi yoluyla parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, bankaların TL ve döviz likidite yönetimlerinde esnekliğin artırılması, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamı ve salgın nedeniyle etkilenen mal ve hizmet ihracatçısı firmaların KOBİ odaklı yaklaşımla desteklenmesine yönelik olarak hazırlandığını belirtmişti.
YAPACAĞINI AÇIKLAMIŞTI
Bunun için de 5 temel hareket tarzını benimseyeceğini açıklamıştı. Onları şimdi burada saymayalım ama içlerinde en önemlisi geçici bir süre için, Piyasa Yapıcı bankalara, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan satın aldıkları devlet iç borçlanma senetlerini banka tarafından belirlenen koşullar ve tutarlar dâhilinde TCMB’ye satma veya Piyasa Yapıcılığı sistemi kapsamında APİ çerçevesinde tanınan likidite imkânını belirli oranlar dâhilinde artırma olanaklarının sağlanmasıydı. Böylelikle, İşsizlik Sigorta Fonu’nun likidite ihtiyacının piyasa işleyişi üzerindeki olası etkilerini sınırlandırılarak finansal istikrarın desteklenmesi amaçlanmıştı.
CUMA GÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİ
İşte Merkez açıkladığı bu alımı geçen haftanın son günü yani cuma günü ağırlıklı bir şekilde yaptı ve 10 milyar liralık bir menkul kıymet geri alımına imza attı. Önceleri 300,400 milyon liralık yapılan geri alımlar bir günde 10 milyar liraya çıkınca da özellikle yabancı yatırımcılar Türk Lirası'nın bollaşmasının para birimine değer kaybettireceğinden oyla çıkarak Türk varlıklarını satarak döviz aldı. Doların soluksuz yükselişini de bu hareket sağladı. Her ne kadar gün sonuna doğru kur yeniden 6.75'e gerilese de Merkez'in bu parasalgenişlemesi Türk Lirası önünde bir engel olarak duruyor.
Diğer yandan zayıf ABD verilerine karşın risklerin yüksek olması nedeniyle ABD dolarına talep de sürüyor. Dolar endeksi100 tabanını koruyor ve hem dolardaki güçlü seyir hem de Euro'nunkan kaybetmesi ile Euro/dolar paritesi1,08 üzerinde tutunmakta zorlanıyor. Paritede bu hafta 20 Şubat’ta görülen ve 19 Mart’ta kırılan 1,0775 seviyesini en yakın destek seviyesinde. Euro tarafında virüsün etkisi ve zayıf verilerin yanında AB ülkelerinde başlayan ve büyümesi beklenen siyasi kriz de baskı yaratmaya başladı. Birliğin dağılabileceğinin konuşulmaya başlanması elbette ki Euro'ya negatif etkiye neden oluyor. Mart ayı itibariyle oldukça düşüş yaşayan gelişen ülke paraları, geçen hafta G. Afrika kredi notunun düşürülmesi ve randın tarihi düşüş yaşamasının da etkisiyle kan kaybını hızlandırdı.