Son 14 yılda benzini terk ettik dizele yöneldik!
Yeni bir otomobil almak isteyenler için satın alım kriterleri yıldan yıla değişiklik gösterebiliyor. Bunun sonucunda ise yollardaki otomobillerin yakıt cinsine göre dağılımı da her yıl bir önceki yıla göre farklılaşıyor. Buna göre, 2004 yılında Türkiye araç parkında yüzde 5'in altında payı bulunan dizel otomobillerin, yıllar içinde satışlarını artırarak araç parkındaki payını 14 yılda yüzde 37'ye çıkardığı görülüyor. Bu dönemde, yollardaki otomobiller arasında benzinli olanların oranının ise yüzde 75'ten yüzde 25'lere düştüğü gözlemleniyor. Peki ne oldu da, son 14 yılda tüketici tercihleri benzinliden dizele kaydı? Gelin, bu sorunun cevabına birlikte yanıt arayalım. Yiğitcan Yıldız yazdı...
Küresel ısınma, hava kirliliği, sürdürülebilir çevre ve alternatif yakıtlar son yıllarda dünyadaki otomobil alım tercihlerini doğrudan etkiliyor.
Türkiye'de ise, bu sebeplerin yanı sıra akaryakıt fiyatları da tüketicilerin model seçiminde belirleyici oluyor.
Öte yandan, ÖTV'deki değişimler ve döviz kurlarındaki hareketliliğin etkisiyle farklı yakıt tipindeki otomobillerin aralarındaki fiyat farkının açılması da alım tercihlerini etkiliyor.
EBS Danışmanlık'ın hazırladığı 'Türkiye Otomobil Parkı Yakıt Tipi Analizi' raporuna göre, Türkiye otomobil parkında benzinli otomobillerin payı 2004 yılında yüzde 75.23 seviyesindeyken, aradan geçen 14 yılda bu oran yüzde 25'lere geriledi.
Araştırmada, 2004'te yollardaki dizel otomobillerin payının yüzde 4.68 olduğu belirtilirken, bu oranın 2018'de ise yüzde 36.7 olduğu ortaya konuyor.
Her iki akaryakıt tipine alternatif olarak yıllardan beri tercih edilen LPG'li otomobillerin araç parkı içindeki payının da 2004 yılında yüzde 14.69 olduğu ve bu oranın 2018'e gelindiğinde yüzde 38'e dayandığı açıklanıyor.
14 yıldaki değişimlere grafik üzerinde bakıldığında ise, benzinli otomobillerin payının sürekli azalırken, dizellerin payının da aynı oranda arttığı görülüyor.
Araç parkındaki LPG'li araç sayısının oranında ise inişli çıkışlı bir durum yaşanması dikkat çekiyor.
Buna göre, Türkiye araç parkında LPG'li otomobillerin payının 2004 yılından itibaren sürekli artarak 2013 yılında yüzde 41.48 ile kendi rekorunu kırdığı, fakat yıllar içinde gerileyerek geçtiğimiz yıl 2010 yılındaki seviyesine geri döndüğü fark ediliyor.
13 YIL ÖNCE DİZELLER DAHA UCUZDU
Araç parkındaki son 14 yıllık değişimlerin nedenlerini daha iyi anlamak için ise gelin istatistiklere bir göz atalım.
Öyle ki, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2006 yılında dizel bir otomobilin fiyatı yaklaşık 28 bin TL seviyesindeyken, benzinli bir otomobilin ortalama fiyatı ise aynı yıl 27 bin TL seviyesindeydi.
TÜİK'in açıkladığı rakamlarda, 2006 yılında yok denecek kadar az olan her iki yakıt tipindeki aracın arasındaki fiyat farkının, yıllar içinde açıldığınet bir şekilde görülüyor.
Buna göre,dizel otomobillerin fiyatları 2007 yılında benzinlileri ilk kez aşarken, aradaki fiyat farkının 2014 yılına gelindiğinde ise 10 bin lirayı geçtiği fark ediliyor.
Bu tarihten itibarenaradaki fiyat farkının giderek daha da açıldığı görülüyor. TÜİK verilerine göre, 2018 yılında dizel bir otomobilin ortalama fiyatının 125 bin TL olduğu,aynı yıl benzinli bir otomobilin ortalama fiyatınınise 92 bin TL olması dikkat çekiyor.
PAZARIN YARISINDAN FAZLASINA HAKİMLER
Türkiye araç parkının yıllar içindeki değişimini anlamak için, dizel otomobillerin pazardaki payına da bakmakta da fayda var. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre,dizellerin en büyük sıçramayı 2006 yılında yaptığı görülüyor.
Buna göre, 2005 yılında satılan otomobillerin yüzde 38'i dizel otomobillerden oluşurken, bu oranın 2006 yılında ise yüzde 49'a çıktığıfark ediliyor.
Bu tarihten sonra ise dizellerin payını sürekli olarak artırdığı görülüyor.
ODD'nin açıkladığı rakamlarda, 2011 yılında pazar payını yüzde 60'ın üstüne çıkaran dizel otomobillerin, 2018'e gelindiğinde ise pazarın yüzde 58'ine hakim konumda olduğu göze çarpıyor.
AMORTİSMAN SÜRESİ YILLAR İÇİNDE KATLANDI
Bunların yanı sıra, akaryakıt fiyatlarındaki değişimlerin de araç alım tercihindeki etkisine bakmakta fayda var. TÜİK rakamlarına göre, 2005 yılında motorinin litresi 1.96 liraya satılırken, benzinin litre fiyatı ise 2.4 TL idi.
Yıllar içinde petrol fiyatlarındaki değişime ve döviz kurlarındaki dalgalanmalarınetkisiyle ise, 2018 yılında benzinin 12 aylık ortalama litre fiyatı 6.26 TL olarak TÜİK verilerine yansırken, motorinin geçen yılki ortalama litre fiyatının da 5.78 TL olduğu görülüyor.
Yine TÜİK verilerine göre, benzinli bir otomobili satış fiyatı 2006 yılında 28 bin lira seviyesindeyken, dizel otomobilin fiyatının benzinliden daha düşük olacak şekilde 27 bin TL civarında olduğu görülüyor.
Fakat yıllar içinde, dizel otomobilin satış fiyatının benzinliyi geçtiği ve 2018 yılında aradaki farkı 33 bin liraya çıkardığı anlaşılıyor.
Neticede, deposu 50 litre olan bir otomobil baz alındığında, söz konusu fiyatlara göre dizel otomobilin amortisman süresinin yılda 30 bin kilometre yol gidildiği takdirde 2005ve 2013 yılları arasında 1 yılın altında olduğu ortaya çıkıyor.
2014 yılından itibaren söz konusu süre 2 yılı aşarken, 2018'e gelindiğinde ise dizel bir otomobil için ödenen fazladan paranın kendisini neredeyse 5 yılda çıkardığı fark ediliyor.
Sonuç olarak, rakamlar geçtiğimiz on dört yıl içinde araç parkındaki dizel araç sayısının neden arttığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Fakat, son iki yıla bakıldığında ise benzinli motorların yakıt tüketimlerinin düşmesi, hibrit ve elektrikle çalışan otomobiller gibi yeni teknolojilerin yaygınlaşması ve en önemlisi de dizel otomobillerin geçmişe göre daha pahalı hale gelmesi gibi etkenlerin, bu otomobillerin payını düşüşe geçirdiğini söyleyebiliriz.
Gelişmeler, son yıllarda pazarın yüzde 60'ına hakim olacak şekilde satışlarını artıran dizellerin, önümüzdeki süreçte ise araç parkındaki paylarının 2007 öncesine gerilemesinesebep olabilir.