Yangında yaralanan kardeşlerin ölümünde 16 yıl sonra yeni gelişme! Anayasa Mahkemesi'nden flaş karar!
Samsun'da 16 yıl önce yangında yaralanan ve kaldırıldıkları hastanede hayatını kaybeden iki kardeşle ilgili ailenin yaşanan süreçten, Ankara'daki hastanelerin kardeşleri kabul etmemelerinden şikayetçi olduğu davada Anayasa Mahkemesi'nden karar çıktı. Anayasa Mahkemesi, hayatını kaybeden iki kardeşe geç müdahale edildiği ve sağlık hizmetinin yetersizliği ileri sürülerek yapılan bireysel başvuruda, yaşam hakkının usul boyutu yönünden ihlal edildiğine ve başvuruculara 90 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti
Samsun'da 16 yıl önceki yangında yaralanan kardeşlerin ölümüne ilişkin yapılan bireysel başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi'nden hak ihlali kararı çıktı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 2006'da Samsun'da ailelerinin evde olmadığı sırada çıkan yangında 5-6 yaşlarındaki A.K. ve B.K. kardeşler yaralandı. Yaralanan kardeşler, ilk olarak Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı.
ANKARA'DA HASTANE BULUNAMADI
Burada, kardeşlerin sağlık durumunun ağır olması nedeniyle hiperbarik oksijen tedavisi için başka bir merkeze sevk edilmeleri kararlaştırıldı. Ankara'daki bazı hastanelerle iletişime geçildi ancak kardeşleri kabul edecek bir hastane bulunmadı.
YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ OLMAYAN TIP MERKEZİNDE ÖLDÜ
A.K. ve B.K, aileleri tarafından hiperbarik oksijen tedavi imkanı olan ancak yoğun bakım ünitesi olmayan özel bir tıp merkezine nakledildi. A.K., Ankara'daki özel tıp merkezinde hayatını kaybetti.
İKİ FARKLI HASTANEYE NAKLEDİLDİ, KURTARILAMADI
B.K. için ise yoğun bakım ünitesi bulunamadı. İki farkı hastaneye nakledilen B.K., daha sonra çocuk yoğun bakım ünitesi olan başka bir hastaneye gönderildi ancak müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi.
ANNENİN BERAATİNE HÜKMEDİLDİ
Yaşananların ardından Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı, anne S.K. hakkında taksirle ölüme neden olma ve genel güvenliği tehlikeye sokma suçlarından dava açtı. Yargılamayı yapan mahkeme, S.K.'nin beraatine hükmetti.
AİLENİN ŞİKÂYETİNİ MAHKEME REDDETTİ
A.K. ve B.K'nin ailesi, yaşanan süreçten, Ankara'daki hastanelerin kardeşleri kabul etmemelerinden şikâyet ederek Samsun 1. İdare Mahkemesi'ne tam yargı davası açtı. Mahkeme, davayı reddetti, Danıştay da bu kararı onadı.
AİLE ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURUDA BULUNDU
Yargı süreçlerinin ardından aile, çocuklarının itfaiye ve sağlık hizmetinin sunumundaki eksiklikler ve hatalar sonucu öldüğünü ileri sürerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
YÜKSEK MAHKEME, "HAK İHLALİ" KARARI VERDİ
Yaşam hakkının usul boyutu yönünden ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın örneğinin Samsun 1. İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmeden Yüksek Mahkeme, ayrıca başvurucu aileye 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
KARARIN GEREKÇESİNDE ŞU İFADELER YER ALDI
Başvurucuların, yangın sebebiyle dumandan etkilenen, zehirlenen çocuklarının tedavi sürecinde yaşanan aksaklıkların etkisiyle vefat ettiğini, sağlık hizmetinin hatalı, eksik, kusurlu yürütüldüğünü, çocuklarının gereken tedaviye ulaşamadığını, yeterli teçhizatı olmayan ambulansla hastaneler arasında dolaştırıldığını ileri sürdüğü aktarılan gerekçede, yargısal süreçte mahkeme tarafından Adli Tıp Kurumundan istenen bilirkişi raporuna bakıldığında Samsun'da yürütülen sağlık hizmeti ile sınırlı olarak inceleme yapıldığı hatta sadece A.K. yönünden değerlendirmede bulunulduğu vurgulandı.
Başvurucuların olayın yeterince aydınlatılmadığını ileri sürmesine karşın mahkemenin söz konusu bilirkişi raporunu yeterli bularak hükme esas aldığına işaret edilen gerekçede, "Buna karşın başvurucular sadece Samsun'la sınırlı olarak değil Ankara'ya uzanan tedavi sürecinden de şikâyet etmiş, yetersiz teçhizatı olan ambulansla nakilden, 112 Acil Servisin ambulans sağlamamasından, Ankara'daki hastanelerin çocuklarını kabul etmemesinden de yakınmıştır. Mahkemenin başvurucuların ileri sürdüğü bu hususlara ilişkin olarak bir değerlendirmede bulunmadığı anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
Gerekçede, şunlar kaydedildi: "Tespitler ışığında iki çocuğun ölümü ile sonuçlanan söz konusu sürece ilişkin olarak devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülükleri bağlamında hukuki sorumluluğun ortaya çıkarılması adına Anayasanın 17'nci maddesinin gerektirdiği seviyede derinlik, özen ve süratle bir inceleme yapılmadığı ve sonuç olarak devlete ait pozitif yükümlülüklerin (usul yükümlülüğünün) gereği gibi yerine getirilmediği, yaşam hakkının bu yönüyle ihlal edildiği kanaatine ulaşılmıştır."
*Fotoğraflar: İHA