Tarıma teşvik son 20 yılın en düşük seviyesinde
Savunma sanayinden de önemli diye tanımlanan tarıma verilen teşvikler son 20 yılın en düşük düzeyine indi. Tarım arazileri sanayileşmenin ve kentleşmenin altında giderek yok oluyor. Son yıllarda sanayiyi de ihmal etmeye başladık. Sonuçta sanayi yoluyla da tarım yoluyla da kalkınmış ülkeler sınıfında değiliz. Halbuki biri diğerinin ikamesi değil. Sanayi ötesi ekonomi haline gelen Amerika aynı zamanda dünyanın en büyük tarım ürünü ihracatçısı. Peki Türkiye'de tarıma verilen önemin rakamlara yansıması nasıl? Habertürk'ten Abdurrahman Yıldırım yazdı
Savunma sanayinden de önemli diye tanımlanan tarıma verilen teşvikler son 20 yılın en düşük düzeyine indi
Sakarya’da incelemelerde bulunurken“Tarım, savunma sanayinden daha önemli”diyenTarım Bakanı Bekir Pakdemirlibunun nedenini şöyle açıkladı:
“Tarımı olmayan ülke, mutfağı olmayan eve benzer. Toprağın ve tarımın siyaseti olmaz. Tarım, savunma sanayisinden daha önemlidir diyorum. Neden savunma sanayisinden daha önemli, çünkü her şeyiniz olabilir, roketleriniz, uçaklarınız olabilir. Her türlü teknolojiniz olabilir ama evde buzdolabı boş ise insanların karnı açsa burada yapacak bir şey yok.En temel ihtiyacımız tarım. Bu anlamda tarım, gıda her zaman her şeyden daha önemli bir konumdadır.”
TARIMI NEDEN HEP İHMAL ETTİK?
-Bir tarım bakanından beklenebilecek bir söylem. Gerçek hayatta da böyle zaten. Tarımın Türkiye’de ikinci plana itilmesi“Biz ancak sanayileşerek kalkınırız”anlayışının bir sonucudur. Bu anlamda tarımı hep ihmal ettik.
Nitekim dün Tarım Bakanı’nın açıklama yaptığı Sakarya Ovası tarımda en verimli ovalardan. Ancak sanayileşmenin ve kentleşmenin altında giderek yok oluyor.
-Son yıllarda sanayiyi de ihmal etmeye başladık. Sonuçta sanayi yoluyla da tarım yoluyla da kalkınmış ülkeler sınıfında değiliz. Halbuki biri diğerinin ikamesi değil.Sanayi ötesi ekonomi haline gelen Amerika aynı zamanda dünyanın en büyük tarım ürünü ihracatçısı.
-Türkiye’nin tarımdaki durumu aslında sanayiden daha iyi sayılır. En azındanşimdiye kadar kendi kendimize yeterliydik.Dış ticarette açık vermedik. Çok az da olsa fazla verdik.
ET YAYINDA BUĞDAYDA DA AÇIK MI?
-Stratejik bir ürün olarak buğdayda kıt kanaat de olsa kendi kendimize yetiyorduk.Geçen yılki yüzde 7’lik buğday rekoltesi azalması sonrasında bu yılki rekoltenin ne çıkacağı önemli hale geldi.2 yıl, 3 yıl üst üste açık giderek yapısal hale gelir. İpin ucunu kaçırırız.
-Temel besin kaynağı buğdayda ortaya çıkan kayda değer açık yanında, kırmızı et üretimindeki açık ise yapısallaştı.Hemen her yıl yaklaşık 750 milyon dolarlık ithalat yaparak ihtiyacımızı karşılıyoruz.Ette ithalatın, bir ekonomik faturası var, bir de hastalık riskini ithal etme.
TARIMDA GİDEREK ZORLANIYORUZ
-Etin yanı sıra buğdayda da açığın ortaya çıkması tarımda giderek zorlandığımızı gösteriyor.Yukarıdaki sözlerden tarımın önemini kavrayan bir bakana sahip olduğumuz söylenebilir. Ama bu bakan henüz altı aylık. Son yıllarda çok sık bakan değiştirdik. Böylesi temel bir konuda bu kadar bakan değişiminin belli bir tahribatı mutlaka olur. Çünkü tarım politikaları hem girifttir hem de süreklilik ister.
TEŞVİKLERDE GERÇEK ARTIŞ YOK, DÜŞÜŞ VAR
-Bakan doğru söylemi bulmuş ama henüz bunu icraata yansıtabilmiş değil. Bilinen konudur, sanayi gibi tarım da teşviksiz olmaz. Hatta tarım daha büyük teşvik gerektirir. Türkiye’de ise maalesef bu yapılamamıştır.Açıklanan, tekrarlanan bütün teşviklere rağmen tarıma yönelik verilen toplam teşviklerde bir artış yok.
-2018 yılında tarıma 14.5 milyar liralık teşvik verildi. Bu yıl 17 milyar liraya çıkacak. Az mı denilebilir. Evet az. Bu rakamlar OECD ülkelerinin altında.GSMH’nın yüzde 0.4’üne denk gelen bir teşvik söz konusu.Rakamlar yukarıdakitabloda ve Yıllık Programlardan yani hükümetin programlarından alınma.2019 yılı teşvikleri toplamı tam olarak GSYH’nın yüzde 0.38’ine denk geliyor.
-Bu anlamda2000 yılı sonrasının en düşük teşvik oranına 2019 yılında ulaşıyoruz.Hatta son 8 yıldır tarıma verilen teşvikler küçük oranlarda ama düzenli biçimde azalıyor. Tabii mutlak rakam olarak büyümesine büyüyor. Bizim dediğimiz GSMH’ya oranı, yani gerçek anlamda giderek azalmasıdır.
2011 SONRASI GİDEREK AZALIYOR
-Yine yukarıdakirakamlardan gidersek kriz yılı 2001 ve 2009 hariç tutulursa, 2000’lerin diğer yılarında verilen teşviklerin GSMH’ya oranı yüzde 0.50’nin üzerinde kaldı, yüzde 0.53-0.64 arasında gerçekleşti.2011’den sonra ise her yıl 0.50’nin altında kaldı ve giderek azaldı. 2018’de de yüzde 0.39’la ilk kez 0.30’lu rakamlara inildi.
-Tarıma verilen önemi bir de rakamlarda ve teşviklerde görsek iyi olmaz mı?