Suna Kan, Talât Halman'ı bakanlıktan eden 'Harika Çocuk'
Uluslararası tanınırlığa sahip keman virtüözü Suna Kan, yeteneğiyle müzik tarihine geçen ulusal değerlerimizden biri. Kan'ın, Başbakan Nihat Erim'e yazdığı mektup sonrasında ilk Kültür Bakanı Talât Sait Halman'ın makamından olması uzun süre tartışmalara neden oldu
- 1
Çocuk yaşlarda çok çalışmaya hiç itiraz etmedi.
O dönemlerde çok çalışmaya hem itiraz edilemezdi hem de fıtratında yoktu.
'Harika Çocuk Yasası'nın çıkmasını sağlayan iki çocuktan biri olsa da 'Harika Çocuk' payesini hiçbir zaman kabul etmedi. - 2
"Klasik müziği anlamak diye bir şey yoktur. Klasik müziğe alışmak diye bir şey vardır" cümlesi vecize oldu.
Suna Kan... - 3
Yıl 1946...
Piyanist Mithat Fenmen, Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası başkemancısı Orhan Borar ile birlikte Ankara Devlet Konservatuvarı'nda bir konser veriyordu.
Salonda; dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, eşi Mevhibe İnönü ve oğlu Erdal İnönü de vardı.
Konser bittikten sonra Mithat Fenmen; "Şimdi size bir sürprizimiz var" diyerek 5 yaşındaki bir çocuğu sahneye aldı. Boyu yetmediği için çocuğun oturduğu tabureye bir yığın nota kağıdı yerleştirildi.
Çaldığı 3 eserle başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere herkesi kendine hayran bıraktı.
İdil Biret... -
- 4
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, ayrıca sık sık methini duyduğu Suna Kan ile de o konserin sonunda tanıştı. İnönü; ona, ilk konserine geleceğini söyledi ama o günkü işleri nedeniyle gidemedi.
18 Nisan 1948'de Suna Kan'ın TRT Ankara Stüdyosu'ndaki ilk konserinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olamasa da salonda Mevhibe İnönü, Erdal İnönü ve Ömer İnönü de vardı. - 5
İdil Biret
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İdil Biret'in yeteneğini kendi kulaklarıyla duymuştu. Suna Kan'ın yeteneğini ise başta eşi olmak üzere pek çok kişiden duydu.
Her ikisinin de yurt dışında eğitim görmesi gerektiğini düşündü ama ailelerinin bunun için maddi imkânı yoktu. Bunun üzerine İdil Biret ile Suna Kan'ın devlet aracılığıyla yurt dışında eğitim görmeleri gerektiği fikri oluştu. Bunun için de TBMM'de bir yasa çıkarılması gündeme geldi. - 6
Suna Kan - Cumhurbaşkanı İsmet İnönü
Hazırlanan yasa tasarısı TBMM'ye sunuldu.
7 Temmuz 1948'de o gün salonda bulunan 245 milletvekilinden 239'u yasa tasarısını kabul etti.
12 Temmuz 1946'da kamuoyunda 'Harika Çocuk Yasası' adı verilen yasa, Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yasanın Resmî Gazete'de yayımlanmasından sonra 12 yaşındaki Suna Kan ile 7 yaşındaki İdil Biret, eğitim için yurt dışına gönderildi. -
- 7
İdil Biret
Sonraki yıllarda kanunun kapsayıcılığı genişletilerek Suna Kan ile İdil Biret gibi üstün yetenekli diğer çocukların da eğitim görmeleri için devlet imkânlarıyla tarafından yurt dışına gönderilmeleri gündeme geldi. 15 Şubat 1956'da alınan kararla 11 çocuk daha yurt dışına gönderildi.
- 8
Gülsin Onay
1957
Verda Erman... Piyano eğitimi için Paris Konservatuvarı’na gönderildi. 1971'de 'Devlet Sanatçısı' ünvanını aldı.
Ateş Pars... Paris Konservatuvarı'na kompozisyon ve piyano eğitimine yollandı. 1964’te korrepetitör olarak Ankara Devlet Operası'nda çalıştı. Daha sonra dünya çapında bestelere imza attı.
Hasan Kaptan... Resim eğitimi için Paris'e gitti. Yurt dışında önemli sergilerde eserleri sergilendi.1958
Fuat Kent... Paris Konservatuvarı piyano bölümüne başladı. 1980’lerde çağdaş müzikte, özellikle piyanoda yeni ses üretme tekniklerinde tanınmış bir uzman olarak akademik görevlerine devam etti.1962
Nevbahar Aksoy... Kanun kapsamında Zeki Faik İzer ve Cevat Dereli’den özel ders aldı. 1969'da ise Paris Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu resim bölümüne gönderildi. Daha sonra Sorbonne Üniversitesi'ne kendi imkânlarıyla giderek doktorasını tamamladı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda çeşitli ödüller kazanarak başarılı çalışmalarına devam etti.
Neveser Aksoy... Kanun kapsamında Zeki Faik İzer ve Cevat Dereli’den özel ders aldı. Liseyi bitirince 1970'te Paris Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu resim bölümüne yollandı. Daha sonra ablası gibi Sorbonne Üniversitesi'ne kendi imkânlarıyla giderek doktorasını tamamladı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda çeşitli ödüller kazanarak, başarılı çalışmalarına devam etti.1963
İsmail Aşan... Paris Konservatuvarı keman bölümüne gitti. 1981'de 'Devlet Sanatçısı' oldu.1965
Tunç Ünver... Paris Konservatuvarı'na keman eğitimine gitti. 1981'de 'Devlet Sanatçısı' oldu.
Selman Ada... Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Kompozitör ve orkestra şefliği eğitimi aldı. 1973'te İstanbul Devlet Opera Balesi'nde çalışmaya başladı. Besteci ve orkestra şefliği görevlerinden sonra 1980'de yeniden Paris’e dönerek konservatuvarda ders verdi. Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü yaptı.1966
Gülsin Onay... Paris Konservatuvarı piyano bölümüne gönderildi. 1987'de 'Devlet Sanatçısı' oldu.1968
Hüseyin Sermet... Paris Konservatuvarı piyano bölümüne gönderildi. 1991'de 'Devlet Sanatçısı' oldu. - 9
Mithat Fenmen (1916 - 1982)
1968'den sonra yetkili Millî Eğitim Bakanlığı, yasada ön görülen komisyonu kurmadığı için yasa işlemez hale geldi.
Bu yasanın işletilmemesinin yarattığı boşluğu, değişik bir yöntemle giderebilmek amacıyla Mithat Fenmen ile İlhan Baran, yeni bir model geliştirdi. Konservatuvarda hızlandırılmış yoğun eğitime olanak sağlayan 'Özel Statü'yü kurumsallaştıran 15725 sayılı yönetmelik, Mithat Fenmen’in ısrarlı takibi sonucunda 15 Ekim 1976’da Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. -
- 10
Tuluyhan Uğurlu
Özel Statü kapsamında eğitim gören sanatçılar
• Oya Ünler... Piyano
• Burçin Büke... Piyano
• Fazıl Say... Piyano
• Muhittin Dürrüoğlu... Piyano
• Şölen Dikener... Viyolonsel
• Yeşim Alkaya... Piyano
• Çağlayan Ünal... Viyolonsel
• Ertan Torgul... Keman
• Özgür Balkız... Keman
• Çağıl Yücelen... Keman
• Tuluyhan Uğurlu... Piyano
• Emrecan Yavuz... Piyano - 11
Emrecan Yavuz
1988'den sonra 'Özel Statü' ile yetenekli öğrencilerin eğitimi için yurt dışına gönderilmesine yönelik uygulamaya son verildi.
- 12
Çağıl Yücelen
'Harika Çocuk' payeli sanatçılar hakkındaki bu ön bilgiden sonra 11 Haziran 2023'te hayatını kaybeden Suna Kan'ın vefatının birinci yıl dönümü vesilesiyle merhum sanatçının önemli kesitler sunmaya gelelim.
-
- 13
Babası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın viyola sanatçısı Nuri Kan olan Suna Kan, 1936'da doğdu. 5 yaşındayken babasından keman öğrenmeye başladı.
Daha sonra aile dostları Hulusi Karsel’den keman dersleri aldı.
Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını kazanan Suna Kan, bu okulda Avusturyalı eğitimci Walter Gerhardt ile başladığı keman öğrenimini İzzet Nezih Albayrak ve Gilbert Back ile sürdürdü. Son olarak Liko Amar ile çağdaş müzik eserleri çalıştı.Suna Kan, ilk resitalini 18 Nisan 1946'da henüz 9 yaşındayken Ankara Devlet Konservatuvarı'nın konser salonunda verdi. Mozart'ın '5. Keman Konçertosu'nu seslendirdiği bu resital nedeniyle 'Harika Çocuk' olarak anıldı.
1948'de 'Harika Çocuk Yasası'nın çıkmasından bir süre sonra ailesiyle birlikte Roma’ya gitti. Birlikte çalışacağı eğitimcinin hayatını kaybettiği öğrenilince Suna Kan, Paris Konservatuvarı’na gönderildi. Paris’te Gabriel Bouillon ile çalışan Kan; konservatuvarı, 1952'de birincilikle bitirdi.
- 14
Okulu bitirdikten sonra da Gabriel Bouillon ile repertuvar çalışmalarına devam eden Suna Kan, katıldığı her uluslararası yarışmada çoğu birincilik olmak üzere hepsinde dereceye girdi. Örneğin;
• Viotti Yarışması... Birincilik Ödülü (1955)
• Münih Yarışması... İkincilik Ödülü (1956)
• Long-Thibaud Yarışması... Paris Kenti Ödülü (1957)1957’de Türkiye'ye dönen Suna Kan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. Kan, 1960'ta müzisyen ve müzik eleştirmeni Faruk Güvenç ile evlendi.
- 15
Suna Kan, 1960'da Türkiye'nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin ile kurduğu keman - piyano ikilisiyle yurdun pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili, bu resitalleri yurt dışına da taşıdı.
Suna Kan, daha sonra Gülay Uğurata ile bir ikili oluşturdu. Partnerlikleri 29 yıl sürdü.Suna Kan, 1970'li yılların başında eşi Faruk Güvenç ve orkestra şefi Gürer Aykal ile Ankara Oda Orkestrası'nın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında yüzden fazla konser verdi. Kan, 1977 - 1986 arasında Ankara Oda Orkestrası'nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı.
-
- 16
Geniş bir repertuvarı olan Suna Kan, Türk bestecilerinin keman için ürettikleri repertuvarın önde gelen yorumcularından biri olurken Necil Kazım Akses'in Keman Konçertosu'nun ilk çalınışını gerçekleştirdi.
Suna Kan, sık sık yorumladığı Ulvi Cemal Erkin'in keman konçertosunu da en iyi yorumcularından biri kabul ediliyor.
Ahmet Adnan Saygun'un keman konçertosunu da birçok kez icra eden Suna Kan, Türk sanatına katkı ve hizmetlerinden ötürü 1971'de 'Devlet Sanatçısı' ünvanına layık görüldü.
Türkiye'nin ilk kültür bakanı olan Talât Sait Halman'ın Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu'nda düzenlemek istediği Itrî konserine şiddetle karşı çıkan Suna Kan, Başbakan Nihat Erim'e mektup yazarak; "Alaturka müzik o salonda icra edilirse devlet sanatçısı ünvanımı iade ederim" dedi.
Suna Kan, öylesine bir ulusal değerdi ki devlet sanatçılığı ünvanını iade etmesi hükümet üzerinde büyük bir baskı oluşmasına neden olurdu. Başbakan Nihat Erim, o baskıyı göze alamayarak kabinesinin bir bakana karşı Suna Kan tarafında yer alarak konseri iptal etti. - 17
İlk eşi Faruk Güvenç'i 1982'de kaybeden Suna Kan, 6 yıl sonra diplomat Halit Güvener ile evlenerek sefire olarak Macaristan’da bulundu.
Suna Kan, 1996'da Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirildi. 1997'de Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı 'Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman' adlı kitap Sevda - Cenap And Müzik Vakfı tarafından yayımlandı.
Mayıs 2017'de sağlık sorunları nedeniyle uzun bir süre konser vermediğini anımsatarak; "Kemanın kutusunu şimdilik bu dünyadan gidinceye kadar kapattım" ifadelerini kullanan Suna Kan, 11 Haziran 2023'te 86 yaşında Ankara'da hayatını kaybetti. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından cenazesi Karşıyaka Mezarlığı'na defnedildi.
- 18
Suna Kan - Kültür Bakanı Tâlat Sait Halman olayı nedir?
Bestekâr İsmail Baha Sürelsan, Kültür Bakanlığı’na Türk mûsıkîsi konseri teklifinde bulundu. Kültür Bakanı Tâlat Sait Halman, bu teklife olumlu yaklaştı. Konserde; o yıl, ölümünün 259'uncu yıl dönümü olan bestekâr Itrî’nin eserlerinin icra edilmesine karar verildi.
Duyurusunun yapılmasından sonra birçok kişi konsere karşı çıktı. Konsere karşı çıkanların dayanak noktası; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nda Osmanlı döneminde yaşamış bir bestekârın eserlerinin icra edilmesi, Atatürk devrimlerini zedeleyeceği düşüncesiydi. -
- 19
Suna Kan, konserin düzenlenmemesi konusunda Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a bir mektup yazdı; "Tek sesin eğitileceği bir Devlet Konservatuvarı açmak, Devlet Konser Salonu’nda sazlı sözlü bir Itrî gecesi, Galata Mevlevîhanesi’nde haftada bir defa Mevlevî âyini düzenlemek, İngiliz Kraliçesi’nin huzurunda kavuklu kişilere alaturka konser verdirmek hem Atatürk’ün devrimlerini zedeler, hem de Kemalist Türkiye için kötü bir propagandadır. Sahnesinde Beethoven’in, Brahms’ın, Bartok’un, Erkin’in, Rey’in, Saygun’un eserlerini çaldığım Devlet Konser Salonunu, emrettiğiniz gibi, müzelik eserlerle 22 ve 23 Aralık tarihlerinde tek sesin temsilcileri işgal ederse, naçiz şahsıma tevcih edilmiş olan devlet sanatçılığı ünvanını size gönül ferahlığıyla iade edeceğimi bilmenizi isterim; Atatürk devletinin temelinde yatan prensipler zedelendiği gün, esasen benim gözümde böyle bir ünvanın değeri ve şerefi de kalmaz.”
Sonraki zamanlarda o mektubun aslında Suna Kan tarafından yazılmadığı söylentileri çıktı. Söylentilere göre; mektubu, eşi Faruk Güvenç, Kan'ın ağzından yazmıştı.
- 20
Başbakan Nihat Erim'in 33'üncü hükümet kabinesi
Suna Kan, Başbakan Nihat Erim'e de bir mektup yazdı; "İş ne Itrî meselesidir, ne Devlet Konser Salonu’nda alaturka konser verme meselesidir, kökünden Atatürk devrimleriyle sıkı sıkıya ilgilidir.”
Günün sonunda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nda Itrî konseri iptal edildi. Konserin iptalinden birkaç hafta sonra Başbakan Nihat Erim, kabinede değişikliğe gitti. Yeni kabinede Talât Sait Halman yoktu.
Itrî konserinin iptalinin sonucu, sadece Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a yeniden görev verilmemesiyle kalmadı. Kültür Bakanlığı müessesi de son buldu. 11 Aralık 1971'den, 17 Kasım 1974'e kadar olan süreçte kurulan 4 hükümetin (34, 35, 36 ve 37'inci) kabinesinde Kültür Bakanlığı yer almadı.
- 21
Talât Sait Halman, 2012'de Habertürk'te Didem Yılmaz Aslan'ın programında konserle ilgili olarak şunları söylemişti; "Ben o zaman Suna Hanım’ı davet ettim ve dedim ki; 'Kendi musikinizi inkâr etmeyin, yadsımayın, benim davetlim olarak konsere gelin. Birlikte izleyelim, belki hoşunuza gider ve musikiye olan saygınızdan dolayı Itrî’ye de sevgi ve saygı duyarsınız.' Ama kendisi kabul etmedi ve üzüldüm doğrusu. Ve butün bu işler aslında rahmetli Faruk Güvenç’in başının altından çıktı biliyorsunuz. Ölünceye kadar Suna Kan’ın eşiydi kendisi ve fazla prestij sahibi olmadığından hep Suna Kan’ı öne sürdü.”
-
- 22
TALÂT SAİT HALMAN KİMDİR?
İstanbul'da doğan Talât Sait Halman (1931 - 2014), 1951'de Robert Koleji'ni bitirdikten sonra, yüksek lisansını 1954'te Columbia Üniversitesi'nde tamamladı. 30 yıl ABD'de Columbia, Princeton, Pennsylvania Üniversiteleri'nde öğretim üyeliği yaptı. 10 yıl boyunca New York Üniversitesi'nde profesör ve Yakın Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı olarak çalıştı. 1998'de Bilkent Üniversitesi'nde Türk Edebiyatı bölümünü ve merkezini kurdu ve yönetti. Bilkent Üniversitesi'nde, İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı.Türkiye'nin ilk Kültür Bakanı ve ilk Kültür İşleri Büyükelçisi olan Talât Sait Halman, bakanlığı döneminde Galata Mevlevihanesi’nin sema gösterileri için yeniden açılmasına karar verdi. Çocukları, ders saatleri içerisinde öğretmenleriyle birlikte tamamen devlet kaynakları kullanılarak tiyatro, bale ve opera gibi gösterilere götüren bir proje başlattı.
Talât Sait Halman, Birleşmiş Milletler'de baş delege yardımcılığı ve ABD PEN Derneği yönetim kurulu üyeliği görevlerini yürüttü. Dört yıl boyunca UNESCO yönetim kurulu üyeliği yaptı. 2003'ten itibaren UNICEF Türkiye Milli Komitesi'nin başkanlığını ve 2008 yılından itibaren İKSV Mütevelliler Kurulu başkanlığını, 5 Aralık 2014'teki vefatına dek sürdürdü.
Türkçe ve İngilizce telif ve çeviri 75 kitap ile 3 bini aşkın makale, inceleme ve deneme, 5 binin üzerinde şiir çevirisi yayımlayan Talât Sait Halman'ın, klasik ve modern Türk edebiyatının başlıca eserlerinden örneklerin yer aldığı 30 civarında İngilizce kitabı bulunuyor. Halman, ilk İngilizce bilimsel Türk edebiyatı dergisi olan Journal of Turkish Literature'ın baş editörlüğünü yaptı. Halman'ın kitaplarından bazıları, Almanca, Çince, Farsça, Fransızca, Hintçe, İbranice, İspanyolca, Rusça ve Urduca dillerine çevrildi. Kendi şiirlerinden oluşan iki İngilizce kitabı bulunan Halman'ın toplu şiirleri, İş Bankası Kültür Yayınları'ndan 'Ümit Harmanı' başlığıyla çıktı. William Shakespeare'in tüm sonelerini Türkçeye çeviren Halman'ın vefatında önceki son kitap yayını 'William Shakespeare: Aşk ve Anlatı Şiirleri'dir. Bu dört bin dizelik kitapla Shakespeare'in tüm eserleri Türkçeye kazandırılmış oldu.
Aldığı ödüller arasında; Boğaziçi ve Ankara Üniversiteleri'nden onursal doktora, UNESCO Madalyası, Columbia Üniversitesi 'Thornton Wilder Çeviri Armağanı', 'ABD'deki En Başarılı Türk Üniversite Öğretim Üyesi Armağanı', TÜBA'nın ve Dışişleri Bakanlığı'nın Üstün Hizmet Ödülü bulunuyor. Talât Sait Halman'a ayrıca, 1971'de Türkiye'ye gelen Kraliçe Elizabeth tarafından 'Sir' ünvanının karşılığı olan 'Knight Grand Cross, G.B.E., The Most Excellent Order of the British Empire' payesi verildi.
- 23
Nihat Erim (1912 - 1980)
Talât Sait Halman, Nihat Erim'in ikinci kabinesinde olmamasıyla ilgili düşüncelerini bir röportajında şu şekilde anlatmıştı; "Rahmetli Nihat Erim, o kadar fikir değiştirirdi ki. En son kiminle konuşursa onun görüşüne göre hareket ederdi. Aslında çok donanımlı bir devlet adamıydı ama kişiliği çok ürkekti. Öyle birisiyle çılaşmak çok zor oluyordu. Bütün kabine için çok zordu. Bu bir reform kabinesiydi. Bakanların, sorunlarını dinliyor, çözümü için onlara onay veriyordu ama o konularla ilgili özel sektörden, bürokrasiden özellikle kumandanlardan bir baskı gelince korkuyordu, geri çekiliyordu."