Metin Gürcan için 20 yıla kadar hapis istemi
DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan hakkında "devletin gizli kalması gereken bilgilerini para karşılığında yabancı diplomatlara verdiği" iddiasıyla hazırlanan iddianamede 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istendi
DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan hakkındaki soruşturma tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gürcan'ın “casusluk” suçlamasıyla 20 yıla kadar hapisle cezalandırılması istemiyle iddianame düzenledi. İddianamede; Gürcan’ın görüştüğü kişilerle; Suriye, Libya ve Azerbaycan'daki, Türkiye Cumhuriyeti askeri birlikleri hususunda, asker sayıları ve askeri ekipmanları hakkında, milli güvenliği ilgilendiren stratejik bilgiler paylaştığı vurgulandı. Bu bilgilerin devletin güvenliği iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerden olduğu kaydedildi.
26 Kasım’da İstanbul’daki evinde gözaltına alınan Gürcan,, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanmıştı. İfadesinde casusluk suçlamalarını kabul etmeyen Gürcan,, açık kaynaklardan derlediği analizleri telif karşılığında diplomatlara sunduğunu ve karşılığında para aldığını söylemişti. Aradan geçen sürede Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmasını tamamladı. Hazırlanan iddianame Ankara 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
“SES VE GÖRÜNTÜ KAYITLARINDAN ANLAŞILDI”
Habertürk’ün ulaştığı iddianamede, Gürcan’ın yabancılara, istihbarat görevlilerine, gizlilik kurallarına riayet ederek, para karsılığında, uzun süredir, devlet sırrı mahiyetinde bilgi temin ederek paylaştığı belirtildi. Bu durumun; ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı vurgulandı. Gürcan’ın bir istihbaratçı ile otelde yaptığı görüşmeye dair ortam dinlemesi kayıtlarının, siyasal veya askeri sır kapsamında olduğu hususunun, Milli İstihbarat Teşkilat Başkanlığı tarafından bildirilmesi nedeniyle görüşme içeriğinin tamamının iddianameye geçirilmediği ifade edildi.
“PARA ALIŞVERİŞİNİ GİZLEMEYE ÇALIŞTI”
Fiziki takip esnasında elde edilen ortam dinleme kaydı içeriğinde, devlet sırrı teşkil eden, siyasal veya askeri casusluk suçuna vücut veren bilgiler bulunduğu belirtildi. Dosyaya eklenen MASAK raporuna göre, kendilerine bilgi temin ettiği diğer kişilerden, banka yoluyla para aldığı aktarıldı. Ancak; bir ülkenin istihbarat görevlisi ile başka bir ülkenin yabancı misyon şefine danışmanlık yaptığı ve meşru bir faaliyette bulunduğunu iddia ettiği halde para alışverişini kapalı zarf içerisinde, özel gizleme yöntemleri kullanmak suretiyle elden aldığı anlatıldı. Para transferini banka üzerinden yasal şekilde yapmayarak istihbaratçı ve yabancı ülke misyon şefi ile ile bilgi/para değişimini gizlemeye çalıştığına dikkat çekildi.
“O KİŞİNİN GÖREVİNİ BİLİYORDU”
İddianamede; Gürcan’ın yabancı istihbaratçının ne iş yaptığını bilmediğini savunduğu ancak bilgisayarından elde edilen bir belgede açık bir şekilde o kişinin görevinin yazdığı ifade edildi. Yine teknik takibe takılan görüntülere dair de iddianamede önemli ayrıntılara yer verildi. Gürcan’ın yabancı istihbaratçı ile otel buluşması sırasında masa değiştirme, zarf teslimi anında aynı masada oturmama gibi dikkat çekmemeye ilişkin hareketler sergilediği bildirildi.
“OTOPARK GÖRÜŞMESİ PANDEMİ İLE AÇIKLANAMAZ”
Gürcan’ın yabancı bir misyon şefi ile AVM otoparkında görüşmesini pandemi nedeniyle açıklamaya çalıştığı aktarılan iddianamede; “Bu zat ile istihbarattaki gizli yöntemleri kullanarak, karanlık ve izbe bir ortam olan AVM otoparkında ve araç içerisinde buluşarak, görüştü. Ancak savunmasında pandemi nedeniyle otoparkta görüştüğünü söyledi. Ama pandemi kurallarına aykırı olarak 45 dakika boyunca kapalı bir ortamda, küçücük bir araba içerisinde gizlice yapılan görüşme hayatın olağan akışına ve savunmaya uygun değildir” denildi.
İddianamede Gürcan’ın Türkiye'nin iç islerine dair bilgi aktarımı yapmadığını ısrarla tekrarladığı anımsatıldı. Buna rağmen, “fiziki takip tutanaklarının çözümlenmesi neticesinde elde edilen konuşma içeriğinin tamamına yakınının, Türkiye'nin iç ve dış siyasi, askeri milli duruşu ve sırları ile ilgili” olduğuna vurgu yapıldı.
“HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI”
Gürcan ifadesinde, açık kaynaklardan elde ettiği bilgileri analiz ederek, para karşılığında raporlaştırıp ilgililere teslim ettiğini söylemişti. İddianamede bu beyan için de aynı parantez açıldı. Gürcan’ın bu iddiasının doğru olmadığı ifade edilen iddianamede; “Çünkü hiç kimsenin, hele de dünyanın en eski medeniyetlerinden olan ve en gelişmiş bilgi analiz teknolojilerine ve eğitilmiş insan kaynağına sahip devletlerinden olan (…) ve (…) devletlerinin, zaten açık kaynaklarda var olan bilgilere, düzenli aralıklarla 400 Dolar, 500 Euro, 330 Paund para ödemesinin hayatın olağan akışına uymaz” değerlendirmesine yer verildi.
“MİLLİ GÜVENLİĞİ İLGİLENDİREN STRATEJİK BİLGİLER PAYLAŞTI”
Gürcan’ın iki ülkenin misyon şefleri ile gizlemeye çalıştığı para alışverişi mukabilinde tevdi ettiği bilgilerin, jeopolitik akademik analiz olarak tanımlanamayacağı vurgulanan iddianamede şu tespitlere yer verildi:
“Çünkü, şüphelinin, Türk Silahlı Kuvvetleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı eski subayı olduğu, çok sayıda askeri sır teşkil eden, eğitime, faaliyete ve operasyona katıldığı, devletin askeri veya siyasal sırlarına vakıf olduğu, bir istihbaratçı ve yabancı misyon şefine para karşılığında temin ettiği siyasal ve askeri sır kapsamındaki bilgileri, soruşturmamız kapsamında tespit edilemeyen ‘kaynaklarından’ aldığı, bu bilgilerin ‘açık kaynaklardan’ elde edilemeyecek bilgiler olduğu açıkça anlaşıldı. Dijital materyaller üzerinde yapılan ön incelemede sürekli olarak ‘kaynaklarım’ kavramını kullandığı, kaynaklar tabirinin, kamu görevlisi veya kritik ticari, siyasi pozisyondaki gerçek kişiler olduğunun bilgi içeriklerinde görüldü. Suriye, Libya ve Azerbaycan'daki, Türkiye Cumhuriyeti askeri birlikleri hususunda, asker sayıları ve askeri ekipmanları hakkında, milli güvenliği ilgilendiren stratejik bilgiler paylaştığı, S-400 konusunda bilgiler verdiği, bu bilgilerin devletin güvenliği iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerden olduğuna dair, MİT Başkanlığı’nın yazısı, Yargıtay'ın yukarıda yazılı siyasal veya askeri casusluk suçunu irdeleyen güncel kararları, fiziki takip tutanakları, şüphelinin savunması, MİT Başkanlığı yazıları ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde: şüphelinin üzerine atılı zincirleme şekilde siyasal veya askeri casusluk suçunu islediğine dair hakkında kamu davası açmaya yeter şüphe oluşturan delil elde edildi.”