Burak Yılmaz ve Emre Belözoğlu'ndan HT Spor'a özel açıklamalar!

Bir döneme futbolculuklarıyla damga vuran şimdilerin teknik direktörleri Burak Yılmaz ve Emre Belözoğlu, HT Spor'a konuk olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Giriş: 25.12.2024 - 19:08 Güncelleme: 25.12.2024 - 21:51

%100 Futbol yine çok özel bir yayınla ekranlara geldi. Bir döneme futbolculuklarıyla damga vuran Türk futbolunun eşsiz kariyerlerinden şimdilerin teknik direktörleri Emre Belözoğlu ve Burak Yılmaz HT Spor'a konuk oldu.

Rıdvan Dilmen ve Sine Çakır Heyse'nin sunduğu programa katılan Burak Yılmaz ve Emre Belözoğlu; kariyerlerden satır başları, elde ettikleri başarılar ve teknik adamlık kariyerleri %100 Futbol özel yayınında masaya yatırıldı.

Emre Belözoğlu: Sporcuyken biz daha dikkat ediyorduk, teknik direktörlük futbolculuktan daha zor ve stresli olduğu için yeme içme alışkanlığımız değişebiliyor.

Burak Yılmaz: Teknik direktörlük daha zor. Tüm oyuncuları idare etmen lazım, gece 3'te analiz yapıyorsun.

Ben Ankaragücü'nde doğru işler yapmaya çalıştım sahanın içine konsantre olarak. Benim için çok zor bir süreçti. Başkanın (Faruk Koca) yaptığını kabul etmemekle beraber, onun cezasını Ankaragücü camiasıyla birlikte çektik.

Emre ağabey benim hem milli takımdan hem de Fenerbahçe'den takım arkadaşım, aynı döneme denk geldik orada. Fenerbahçe dönemi için suçu biraz kendimde de aramam lazım, çok futbolun içinde değildim. Luis Aragones'e saldırmalar falan hoş şeyler değildi. Trabzon'a gittikten sonra her şey kafama dank etti. Fatih Terim de beni Galatasaray'a aldı hakkını ödeyemem. Benim hocalarımla kimseyle kötü anım yok.

En büyük Trabzonsporlu oldum, en büyük Galatasaraylı oldum, en büyük Beşiktaşlı oldum ve en büyük Fenerli olmaya çalıştım. Bunu insanlar orası burası oynamak olarak görüyor ama hayır. Çok doğru bir profesyonel olduğumu düşünüyorum. İyi gözle bakarsan olduğu camianın hakkını savunan, aidiyet duygusu olan bir çocuk olarak bakmak lazım.

İlk profesyonel yıllarım Boluspor'da geçti. 1983'te beni Beşiktaş istedi, Mehmet Üstünkaya. Büyük kulübe geliyorum coşkusuyla İstanbul'a geldim. Sıraselviler'de kulüpte anlaştım. Boluspor'la Beşiktaş arasında kriz oldu tekrar kulüpte kaldım. 1983 yılında imza atmış olsaydım, bugün Beşiktaşlı Rıdvan olarak anılacaktım. Metin Tekin'in adı da Metin Oktay'dan gelir. Babası, Metin Oktay'dan ötürü o ismi koymuştur.

Benim o dönem ayrılmam gerekiyordu. Paramızı kazandık ama bizim için her şeyden önemli olan oynamak, başarılı oynamak ve gol atmak. Sergen Yalçın beni istemediğini yüzüme söylemedi ama başka tip bir forvet istediğini belirtiyormuş. Kulağıma geliyordu. Benim kaderimde varmış şampiyonluk. Ben gittim orada şampiyon oldum. Beşiktaş burada şampiyon oldu.

Federasyon ve Beşiktaş anlaşmıştı. A Milli Takım'da Vincenzo Montella'nın yardımcısı oluyordum, başkan ikisini birden yapmamı istedi. Bende kabul ettim ama sonra Şenol Güneş'in istifa ettiğini öğrendik. Sonrasında da Beşiktaş'ın başında devam etmemi istediler, kabul ettim. 1 hafta önce 'kral Burak', 1 hafta sonra 'hırsız Burak', 1 hafta sonra 'istifa Burak'... Ben bunlara gelemiyorum. Bir insan ya sevilir, ya sevilmez. Başarı ya da başarısızlık bunda etkili olamaz, aslan gibi istifa ettim çıktım.

Biz devre arasına 1-0 geride girdik. Soyunma odasına girdik, 'Kupası olan oyuncu var mı?' diye sordum, içerde kupası olan futbolcu yoktu. Biz pandemi sürecinde 0 taraftarla oynuyorduk. Fenerbahçe'nin en büyük gücü Kadıköy atmosferidir. Oyuncuya kupa kazanmanın ne olduğunu anlatmak üzerine bir hamle yapmam gerekiyordu. 2021 yılında kaçan şampiyonluğu kolay kolay unutmam. Bize yapıldığı gibi vefasızlık yapmam. Sivasspor maçı öncesi oyuncularıma 'kulübün kaderini değiştirebiliriz' dedim. Olmadı.

Lazio'ya gidiyordum, taksitle ödeyeceklerini öğrenince Nevzat Şakar 'çamaşır makinesi mi satıyoruz' dedi. Lokomotiv Moskova, çıkış maddesini Trabzonspor'un hesabına yatırmış. Sonra talip olan Lokomotiv Moskova'yı da hiç istemiyorum ama ne desem kabul ediyorlardı. Bir baktım telefon çaldı, Abdürrahim Albayrak 'sakın imza atma geliyorum' dedi. 'Allah'ım sana şükürler olsun' dedim. Türk futbolunun en güzel dönemini Galatasaray'da yaşadım, o forma iyi ki de nasip oldu. Çok büyük bir camia, şimdi de çok iyi gidiyorlar.

Çocukken büyük Fenerbahçeliydim. Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman ile büyüdüm. 1980-90 arası Fenerbahçe'sinde onlar benim için çok özel oyunculardı.

Gheorghe Hagi, Türkiye'nin gördüğü en büyük futbolcu... Bazı oyuncular çok saf, çok özel yetenek. Bu ülke tarihinde yetişmiş 3 oyuncu varsa bunlardan biri Rıdvan (Dilmen) hocadır. Uzun seneler oynamadı ama ona rağmen o tadı vermiş bir oyuncu. Hagi her sene 35 maç oynardı, 35-36 yaşında... Asker bir oyuncuydu, yüksek bir yetenekti. Böyle bir oyuncuyla teknik direktör olarak hiç çalışmadım. Gelişimimde çok önemli katkısı vardı.

Manchester United ve Tottenham'ı çalıştırmış. Büyük takımlarda çok büyük takımlara karşı oynadığı için oradan gelen defansif yatkınlık, burayı da etkiledi. Mourinho geldiğinden beri 'yapı' dedi, 'Galatasaray' dedi, 'Okan (Buruk)' dedi. Jose Mourinho'ya sahanın dışını anlatmışlar. Sahanın içini de anlatmak lazım. Bence Mourinho'nun 3 tane problemi var. Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor deplasmanında bu defansif oyunla devam edip, diğer maçlarda oyuncuları salman lazımdı. Santrforunun birini tercih etmesi lazım. Mustafa Denizli bana 'şu sandalyeyi al, ceza sahasına otur' dedi. Ondan sonra gol kralı oldum. Bir tane santrforu seçecek, ya Dzeko ya En-Nesyri, onunla devam edecek. O santrfor gelirken 'ben oynuyor muyum, oynamıyor muyum?' düşüncesi vuruşunu etkiler, konsantrasyonunu etkiler, motivesini etkiler. Bu oyuncuların ikisinden de bir şey alamazsın.

Fenerbahçe hep yıldız oyuncuları getiren bir takım oldu, ilk defa da yıldız bir teknik direktör getirdi. Hiç kimsenin bir şey söyleyemeceği kadar başarısı olan, dünya çapınca bir teknik adam. Ben 33-34 yaşındayken Jose Mourinho'nun antrenmanlarını isteyip izliyordum. Premier Lig'e gittiğinde 'Defans nasıl yapılır göstereceğim' diyen bir teknik adam. Türkiye'de büyük takım anlayışı ile Jose Mourinho'nun anlayışıyla örtüşmediği için negatif ortam var. Büyük takımların defansif planlaması yapacağı maçlar, Türkiye'de senede 4-5 tane olmalıdır. Fenerbahçe her maça defansif planla çıkmamalı.

Fenerbahçe'nin oyununu daha güçlendirebilecek formasyonlar var. Fred'in geçen seneki profili daha 18'e yakın, şimdi daha geride. Mourinho, daha doğru bir formasyon yapabilir. Jose Mourinho'ya inananlardan birisiyim. Çünkü hiçbirimize bu şansı vermediler. İkinci şansı hak edecek birisi varsa o da Jose Mourinho'dur.

Fatih Hoca, Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörlerinden bir tanesi. Bize güvenen, inanan ve şans veren isim Fatih Terim'dir. Hepimizde hakkı, emeği olan bir hocadır, değerini her zaman koruyacak. Şahsına münhasır çok özel bir profildir.

Fatih Terim bizim için çok değerlidir, ondan çok şeyler aldık. Galatasaray kültürünün gelişmesinde de emeği vardır. Bizim için çok değerlidir. Hocayla devre arası göz göze gelmeyeceksin, yoksa oyundan çıkarsın. Biz Umut'la (Bulut) çift santrfor oynuyoruz. O sırada çok gol kaçırıyoruz, soyunma odasında Umut'la birlikte göz göze gelmemek için sürekli ayakkabıları çözüp bağladık. Hoca en sonunda 'bağlayın artık şu ayakkabıları' dedi.

PAF takımda hakemle bir diyaloğumdan ötürü kırmızı kart gördüm. Çok iyi oyuncuydum ama A takıma çıkamıyordum bir türlü. Altyapı sorumlusu Salih Bulguroğlu vardı, 'seni kovacağım' dedi ve kulüpten gönderdiler. İki gün sonra bizi çağırdılar, Fatih Terim ile görüştük. Bana 'sen ağa mısın, herkese dikleniyorsun' dedi ve Galatasaray A Takımı'na aldı.

Uçakta Braga'ya gidiyoruz, 4-4.5 saat. Maçı kazanmamız lazım, kazanırsak gruptan çıkıyoruz. Fatih Hoca yanıma oturdu 'Ne diyorsun?' dedi. 'Hiç merak etme' kazanacağız dedim. Golü attım, kazandık ve geri döndük. Kura çekiminde hocaya 'Schalke'yi çekeceğiz' dedim. İlk top bir çekildi Galatasaray, rakip bir geldi Schalke... Elimde eldivenler, antrenman atleti ben yukarı fırladım. Ünal Aysal, Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak ve hoca yemek yiyor. Hocam 'Schalke çıktı' dedim, hoca 'Eee nolmuş, Schalke takım değil mi?' dedi.

Okan (Buruk) ağabey de çok espritüel, pozitif bir insandır. Bize göre duygularını daha kontrol eden biridir. Okan Buruk, her şeyden önce çok iyi bir insandır. Futbolculuğunda da agresif bir oyuncuydu ama iyi insandır.

Aykut Kocaman'ı çok severim. Benim için çok değerli, özel bir sevgim var. Süper Lig'i en iyi analiz eden teknik direktör Aykut Kocaman olabilir. Aykut hoca için söyleyebileceklerim arasında tek eleştirel şey, oyunu kuralına göre oynamayan tek teknik adam olabilir. O da asaletindendir.

Antrenör politikasından çok öncelikle başkanın hayal satmadan, gerçekçi projelerle taraftarların karşısına çıkmalı. Beşiktaş tarihinin en yüksek transferlerini yaptı, Muçi ve Musrati... 25 milyon Euro verdiler, oyuncular bunun performansını veremedi. O zamanki başkanın tamamen günlük transferler yaptığını düşünüyorum. Rafa Silva'nın imzası 40-45 milyon Euro'luk imza, şu an için Beşiktaş bunları kaldırabilecek bir takım değil. Yeni gelen başkanın hayal satmadan gerçekçi olması lazım.