Mehmet Hacıoğlu: Ne kadar çok alan o kadar çok futbolcu!
1982'de merkez ilçelerinde 200'ün üzerinde nizami, boyutta futbol sahası bulunan İstanbul'da bu sayı 2019'da 59'a geriledi. İstanbul'un tamamında amatör futbola açık saha sayısı ise 80 ila 85 arasında. Türkiye'de futbolun lokomotif şehri olan İstanbul'daki sahaların yok olmasının günümüz futboluna etkisini ve bizi gelecekte nelerin beklediğini mercek altına aldık. Uzun yıllardır alt yaş milli takımlarında teknik direktörlük yapan Mehmet Hacıoğlu ile İstanbul'da futbol sahalarının durumunu ve futbola erken yaşta erişimin önemini konuştuk
Türkiye'nin en çok milli futbolcu yetiştiren şehri olan İstanbul, futbol sahalarını kaybetti. Yakın döneme kadar 200'ün üzerinde nizami boyutta futbol sahası bulunan şehirde TFF İstanbul İl Temsilciliğinin açıkladığı rakama göre bu sayı 80'e geriledi. Futbola erken yaşta erişimin önemini, Türkiye'deki alt yaş futbolunu ve İstanbul'da futbol sahalarının durumunu U15 Milli Takım Teknik Direktörü Mehmet Hacıoğlu ile konuştuk. İşte Hacıoğlu'nun açıklamaları...
FUTBOLA BAŞLAMA YAŞINDAN SÖZ EDİLEBİLİR Mİ?
Kesinlikle edilebilir. Özellikle futbol endüstrisinin geliştiği ülkelerde spora başlama yaşı, beşlere altılara kadar inmiş durumda. Bilimsel olarak kanıtladıkları bir şey var: 10 bin iş saatini tamamlayan her branştaki sporcu, o spor dalı için gerekli bütün melekelere sahip oluyor. Bu da demektir ki futbola 5 yaşında başlayan bir çocuk 15 yaşına geldiği zaman o mesleğin fundamentali temeli dediğimiz temel bütün becerilere hakim oluyor. Ondan sonra profesyonel hayatındaki her şey, onun üstüne artı getiriyor. Dolayısıyla bahsedilebilir ve edilmeli de.
FUTBOLU OYUN OLARAK ERKEN YAŞTA OYNAMAK AVANTAJ SAĞLAR MI?
Özellikle beceri konusunda, tekniğin gelişimi konusunda inanılmaz avantajlar sağlar. Bunun çok basit örnekleri var. Bugün Brezilya'da futbolcu olmuş çoğu kişi kumsallarda arkadaşlarıyla futbol oynayarak, minyatür kale ya da top düşürmeden oynanan çeşitli oyunlarla geliştiriyor futbola ait becerilerini. Brezilya gibi, Orta Amerika ülkeleri gibi pek çok ülkede sokak aralarında bu becerilerini geliştiren milyonlarca futbolcu var. Onun için yüzde 100 olumlu etkisi var.
ÇOCUKLUĞUNUZDAKİ İSTANBUL İLE BUGÜN ARASINDA NE FARKLAR VAR?
Ailem 13-14 yaşında Bulgaristan'dan göç edince geldim. Ortaokulda eve döndüğümüzde her çocuk çantasını mutlaka bir kenara atıp arsalarda, semt sahalarında, toprak olan o boş arazilerde futbol oynama imkanı buluyordu. Böyle olunca futbola heves eden isteyen büyük bir kitle oluyordu. Günümüzde böyle imkanlar kalmadı. Daha çok futbolcu yetişiyordu o zaman.
REKABETÇİ BİR FUTBOL MU OYNUYORDUNUZ, OYUN MUYDU?
Kesinlikle oyundu, asla rekabetçi değildi. Hatta neredeyse her semtin gayri federe takımları vardı. O mahallelerin, semtlerin abilerinin, büyüklerinin oluşturduğu üst düzey takımlardan özendiği takımlar olurdu, onlara forma alırlardı. Çocukları, yaşlıları bir araya getirip kendi aralarında özel turnuvalar yaparlardı. Bu tamamen futbol sevgisiyle ilgili bir şeydi. Keşke o günler tekrar olsa ama bugün o gerçeğimiz yok.
FUTBOLDA REKABET PİRAMİDİ
Spora başlama yaşı beşlere altılara inmiş durumda, onu başlangıç yaşı kabul edersek 'altın çağ' dediğimiz 10-12 yaşları yani öğrenme çağına kadar bütün futbol veya spor öğretme yöntemleri metotları oyun üzerine kurulmalıdır. Rekabete ve performansa dayalı eğitimler tercih edilmemelidir. 12-13'ten sonra artık özelleştirme dediğimiz pozisyona göre özelleştirmeler ve o branşın gerekliği özellikleri olan pozisyon bilgileri öğretip ondan sonra rekabetçi ortama geçilmelidir. Daha önce rekabetçi ortama sokulan gençlerin ve çocukların gelişimi kesinlikle olumsuz yönde etkilenir.
"SPORA ERİŞİM DEVLET PROJESİ OLMALIDIR"
Bir çocuğun anne babasıyla sokağa çıktığında parkta gördüğü iki kalenin mevcudiyeti, o çocukların futbola yönelmesi için çok önemli faktörler. Özellikle devlete çok önemli görevler düşüyor. Sadece futbol değil, her branşa erişim kolaylaştırılmalı. Bunun yöntemi de devletin, spor yapılacak alanları çoğaltıp federasyonlar demiyorum, kulüpler de demiyorum devletin özellikle spora heveslendirecek imkânları sunması... Bunun tek yöntemi de spor alanlarının genişletilmesi... Düz çayırların çoğaltılması, toprak sahaların çoğaltılması. Bu sadece futbolla ilgili değil. Bir plajın kenarına iki pota dikilebilir, iki ağ konulup voleybola teşvik edilebilir. İki minyatür kale konulup okul bahçelerinde, parklarda, plajlarda spora özendirilebilir. Çok kolay yapılabilecek şeyler bunlar ama bunların mutlaka bir devlet projesi olması gerekir.
FUTBOL, OKUL VE DİNLENME İLİŞKİSİ SAĞLIKLI MI?
Asla! Mesafe, ulaşım imkanları, beslenebilme imkanları olarak özellikle küçük yaş grubu çocuklarının, okuldan gelip yeterince beslenip derslerini çalışıp tekrar spora gidebilmeleri veyahut sporu yapıp ondan sonra bu zinciri sağlamaları neredeyse imkansız. Çünkü saatlerini trafikte kaybediyorlar. Saatlerini antrenmanda veya derste kaybettikten sonra hepsini bir araya getirip sağlıklı yapmaları mümkün değil. Bütün metropoller için geçerli.
OKUL-FUTBOL İŞBİRLİĞİ NASIL KURULABİLİR?
Okulla futbol arasındaki işbirliği uzun zamandır dile getirdiğimiz, maalesef bizde hâlâ uygulanamayan bir şey. Özellikle futbolla ilgilenebilecek gençlerin, belli sınıflarda toplanması okuldan ayrılmadan ama, belli sınıflarda toplanıp sabahçı yapılıp öğleden sonra hem derslerine hem antrenmanlarına zaman ayırabilecekleri bir sürenin kazandırılması. Ve beslenmenin de bununla desteklenmesi çok daha sağlıklı olur ama maalesef hâlâ o aşamaya gelinmedi.
22 BİN KİŞİYE BİR SAHA ÖRNEĞİ
Öncelikle yani bunu hiçbir mantıklı şekilde yorumlamak mümkün değil. Yani böyle bir rakam olamaz, olmamalı. Var bizde ama bu bir facia! Maalesef bugün çocuklarımızın isteseler bile gidip futbol oynayacakları bir ortama girmiş durumdayız.
OYUN ALANLARININ HALI SAHAYA EVRİLMESİ NEYİ ETKİLİYOR?
Futbolun temeli olan becerileri olumsuz yönde etkiliyor. İkincisi fiziksel performansları etkiliyor çünkü dar alandaki çalışmaların en azından amatörce yapılan çalışmaların gelişim sağlaması asla mümkün değil. Bir de yeterli miktarda oyuncunun bir araya gelmesini engeller ki en büyük felaket bu zaten. Birinci buluğ çağı, ikinci buluğ arasına giren çocuğun küçük yaşlardan kemik yapısından tutun, kas yapısına kadar farklı büyümesini gerektiren periyotların sağlıklı, doğal ortamlarda yapılması, insan metabolizmasının bedeninin gelişmesini olumlu yönde etkiler. Sağlıksız ortamlarda özellikle sert, özellikle suni çim, çakıllık alanlarda asla ve asla olumlu yönde gelişemez. Omurgadan, kıkırdaklara kadar, tendonlardaki kas yapısına kadar her şey olumsuz etkilenir.
2000 JENERASYONU
Bizim 2000 jenerasyonumuz inanılmaz işler başardı. Yani Avrupa üçüncüsü olmaları, Dünya Kupası'na direkt katılmaları... Bugün 1. Liglerde 2. Liglerde oynayan pek çok oyuncu var ama üst düzey liglerde sadece Yunus Akgün, Ozan Kabak, Berke Özer ve Kerem Atakan Kesgin'den söz edebiliriz... Geçen Milli Takımlarda bir çalışma yaptık, ülkemizde şu an genç milli takımlardan yetişip de A Milli Takım'a giden oyuncular arasında kendi kulüp A Takımlarında süre alan oyuncu oranı yüzde 2'lerde. İngiltere'de oyuncuların tamamına yakını neredeyse kendi takımlarında süreler buluyor ve oynuyorlar. Çoğu da banko oynayan oyuncular. Bu süreleri yeterince bulup kendilerini geliştirme ve ortaya çıkarma fırsatı yakalıyorlar. Biz bu çocukları A Takım seviyesine yükselmeden kolay kolay A Takımlarda kullanmıyoruz. Bu çocuklar bu süreyi yakaladıkları an emin olun o İngiltere'deki kadar çok oyuncumuz çıkacaktır, hiç şüpheniz olmasın. Çünkü yetenek konusunda en ufak bir sorunumuz yok.
SAHALARIN AZALMASIYLA FUTBOLCU YETİŞMESİ ARASINDA BAĞ KURABİLİR MİYİZ?
Sahalarının azalması o çocukların futbol oynayacak alanları bulamaması, azalması kesinlikle daha fazla oyuncu çıkmasını engeller, olumsuz engeller. Bu doğru orantılı bir şey. Ne kadar çok alan o kadar çok futbolla ilgilenen insan demek. Ne kadar çok futbolla ilgilenen genç demek o kadar fazla futbolcu çıkması demek. Çok basit bir döngü.
BUNDAN SONRA NE YAPILAİBLİR?
Şu an gelinen geriye dönük çok fazla bir şey yapılamaz ama yeni fikirler ve yeni projeler geliştirebilir. Örneğin kamuoyunda da tartışma konusu olan Atatürk Havalimanı'nın alanları var. Orada pek çok kulübe, altyapılarına ait yerler tahsis edilebilir. Oraları sporun hizmetine açılabilir. Bu bence kulüplerin isteği de olmalıdır. Yani devleti yönetenleri, siyasileri buna isteklerimiz ile zorlamak gerekir. Şu an Bakırköy'de alışveriş merkezinin bulunduğu yerde 'Bir buçuk sahası' dediğimiz Vita sahası, onun yanında yavru sahası varken Zuhuratbaba'da bugün yarıya düşmüş olan bir lunapark alanı var. Beşiktaş'ta Ahmet'lere kadar, bizlere kadar, Müfit Erkasaplar'a, Ali Gültiken'lere kadar oyuncular yetişebiliyor iken Davutpaşa'dan Engin Verel'ler yetişebiliyor iken daha örneğini sonsuz çoğaltan bileceğimiz örnekler varken bugün bunlar gelmiyorsa buradaki sahaların kaybolmasındandır. Onun için yeni projeler geliştirip ne yapıp yapıp İstanbul gibi metropollerdeki futbol alanları çoğaltmalı. Küçük çocukların aileleriyle futbol hevesini girecekleri alanları çoğaltmayı başarabilirsek emin olun bu kısır döngüden çıkacağız. O zaman çok daha fazla futbolcu yetişecek.