3. Dünya Savaşı'nda saflar belirleniyor
Yavuz Semerci Habertürk Gazetesi'nde bugün kaleme aldığı yazısında Ortadoğu'da yaşananlara ve enerji savaşlarına değindi. İşte o yazı
Yavuz SEMERCİ / GAZETE HABERTÜRK
Öncelikle şu tespiti kabul etmeliyiz: Irak ve Suriye’de yeniden paylaşım ve/veya yeniden sınırlar çiziliyor.
İkinci tespit: Kürt, Şii, seküler/Alevi ve Sünni çekim merkezleri oluştu. Bağdat, Erbil, Rakka ve Şam yeni güç odaklarının başkentleri...
Üçüncü tespit: Rusya ve İran, Şam’ı kontrol edecek kadar yakın... Bağdat şimdilik DAEŞ belasını bertaraf etme adına herkese göz kırpıyor. Son tahlilde İran ile flört kaçınılmaz. Erbil ağırlıklı olarak Türkiye’ye bağımlı ama ABD ile sarsılmaz bir ittifak kurmuş vaziyette. Rakka ise şimdilik sınırlar çizilirken kullanılan kötü çocukların elinde... Suriye’deki Kürt bölgesi Esad ve ABD ile temasta, Esad ile savaşan ve bizim tarafımızdan ılımlı denilen örgütler ise bir yandan DAEŞ ile kan davası güden akrabalık ilişkisi içinde, diğer yandan Türkiye’yi ağabey görüyorlar...
Çin ve diğer Asya-Pasifik ülkeleri ise beklemede ve genellikle de Rusya’ya yakın duruyorlar.
Avrupa son DAEŞ eylemleri nedeniyle artık denklemin içine girdi. Rusya’nın bölgede ağırlığını artırmasını içlerine sindirememişlerdi. Bir bahane gerekiyordu. Paris’teki terör olayı ve Rus uçağının düşürülmesinin ardından aradıkları gerekçeyi bularak Akdeniz’e iniverdiler... NATO ülkesi Türkiye yalnız bırakılamazdı, ayrıca o teröristler inlerinde vurulmalıydı!
Türkiye’nin Suriye politikası tartışılabilir. Hatalarla dolu geçmiş iki ayda Şam düşecek fantezileri eleştiri konusu yapılabilir. Ama şu soruyu unutmayın: Suriye’de ve Irak’ta sınırlar yeniden çizilecekse, Türkiye yurtta sulh, cihanda sulh diyerek kendi kabuğuna mı çekilmeli, yoksa doğal uzantıları sayılan bu bölgelere yönelik uzun vadeli oyunun içinde kalacak bir pozisyona mı girmeli?.. Ben yöntemleri ve politik araçları ne olur bilmeden ikinci yaklaşımı benimsiyorum... Bölgeye asla duyarsız kalınmamalı, ama bir çatışmaya girmeden ya da en az hasarla maksimum çıkar elde etmenin yolu bulunmalı.
3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI...
Aylar önce bir dostum, “Emin olmamakla birlikte yanılmıyorsam hiçbir dünya savaşı başladığında ‘dünya savaşı’ diye adlandırılmamış. Bölgesel gibi görünen çatışmalar tarihe başladıktan sonra dünya savaşı olarak kayıtlanmış” dedi. Tarihçi değildik. Araştırmadım ama Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri bir dünya savaşı olarak adlandırmak bir parça zorlama sayılsa da süreci başlangıç atışmaları ve safların belirlenmesi olarak adlandırmak mümkün. Neden Ortadoğu? Çatışmalar (ki buna İran-Irak savaşı ve Saddam’ı, Kaddafi’yi ve Esad’ı yıkma süreçleri de dahil edilerek) enerji savaşları olarak da adlandırılabilir. Ben böyle açıklıyorum. Bu köşenin sadık okurları, daha önce dile getirdiğim verileri bilmesine rağmen, tezimi güçlendirmek için yeniden veri aktarayım
1) Dünyanın ispatlanmış petrol rezervlerinin yüzde 49’u Ortadoğu’da... 804 milyar varil...
2) Dünyanın ispatlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 40.3’ü Ortadoğu’da. 80 trilyon metreküp...
3) Doğalgazda ikinci büyük rezerv 72 trilyon metreküp ile Rusya’yı da içine alan Avrasya bölgesinde. Yani Rusya, dünyada petrol fiyatlarına endeksli doğalgaz fiyatlarının kontrol dışına çıkmasını arzulamaz. Ülke bazında söylersek Rusya, İran ve Katar en fazla doğalgaz rezervlerine sahip ülkeler.
4) Dünya günde yaklaşık 91 milyon varil tüketiyor. Bu tüketimin yüzde 30’u Asya- Pasifik ülkelerinde gerçekleşiyor. Avrupa ve Avrasya yüzde 19, ABD’nin de içinde yer aldığı Kuzey Amerika yüzde 23 payla tüketici konumunda. Yani ABD ve Avrupa, Çin, Japonya petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki aşırı oynaklığa neden olacak siyasal oluşumlara ve bu ürünlerin politik malzeme yapılmasına şiddetle karşı çıkmak zorunda...
5) En önemli veri de şu: Önümüzdeki birkaç yıl içinde doğalgaz üretimini en çok artıracak ikinci bölge Ortadoğu... Birinci bölge Asya-Pasifik... Bu veri Ortadoğu’nun önemini gösteriyor. Ortadoğu’daki gaz rezervleri, neredeyse 150 yıl ile rakiplerine tur bindirecek bir ömre sahip.
Kısa bir özet yapmak gerekirse... Bizi içine çekti mi çekmedi mi tartışması yapılan bölge, enerji savaşlarının merkezi. Ya geçişle ya da kanıtlanmış rezervleriyle. Veya fiyatlara yapacağı etkiyi dikkate alan bazı üretici ve tüketici ülkelerin müdahalesine yol açacak bir özellik sergilediğinden...
Bir not daha... Bundan 4 yıl öncesine gidin. Türkiye’nin Barzani ile yapacağı doğalgaz anlaşması Irak tarafından onay görseydi, İran etkisi altında kalmasaydılar, bugün o bölgeden gaz gelecekti. (4 trilyon metreküp doğalgaz rezervi var şimdilik.) Ama Suriye iç savaşı patladı. O gün bu iş barış içinde yapılsaydı, Rusya bize gaz silahını gösterebilir miydi? Ya da fiyat empoze edebilir miydi? Moskova’nın yaklaşımlarını insani bulmayabilirsiniz ama Suriye politikaları kendi çıkarlarına uygun idi. Bizim de öyleydi. Ama kazanan biz olmadık. Şimdilik oyun tekrar başladı. Bakalım bu kez ABD ve NATO desteği nasıl bir işe yarayacak? Hep beraber göreceğiz...
NOT: KURUCUSU OLDUĞUM GAZETEPORT.COM İLE BİR SÜRE ÖNCE İLİŞİĞİMİ KESMİŞ BULUNUYORUM. BURADA YER ALAN İÇERİK VE HABERLERLE İLGİLİ DE HİÇ BİR BAĞLANTIM OLMADIĞINI SİZ OKURLARIMA DUYURMAK İSTERİM.