Conkbayırı'nda Ata'nın hayatını kurtarmıştı! O saat nerede?
Destansı bir mücadelenin verildiği Çanakkale Savaşı, Atatürk'ün yaralandığı yer olarak da bilinir. Mustafa Kemal Paşa, mahşer alanına dönen Conkbayırı'nda sağ göğsünden vurulur; ancak şarapnel parçası cebindeki saate isabet eder ve onu parça parça eder. Conkbayırı'nda düşman kurşununu geriye iten saat, Peyami Safa'ya göre, yalnız Atatürk'ün değil, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda bütün Türk yurdunun da hayatını kurtarır. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına saygıyla...
“Çağları aşacak bir karar anının belli bir tarihe, belli bir saate ve çoğunlukla tek bir dakikaya toplanması, böylesi dramatik bir yığılma, böylesi kader değiştirici anlar bireylerin yaşamlarında da, tarihin akışında da nadirdir.” Stefan Zweig’ın 'İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar' adlı eserinde geçen bu ifadelerde olduğu gibi bazı anlar vardır tarihin akışını değiştirir. Tıpkı Türk ve dünya tarihinin seyrini değiştiren Çanakkale Savaşı’nda mahşer yerine dönen Conkbayırı'nda Atatürk’ün hayatını kurtaran küçük cep saatinin hikâyesi gibi…
Çanakkale Savaşı'nın en önemli yadigârı, şayet bulunabilseydi kırık bir saat olacaktı. Mustafa Kemal'in Conkbayırı'nda göğüs cebinde taşıdığı saati sayesinde hayatta kaldığı herkesin bildiği bir öyküdür. Bir şarapnel misketi saati parçalar fakat Mustafa Kemal'in göğsü üzerinde bıraktığı bir izden başka bir zarar vermez. Türkiye Cumhuriyeti için en önemli savaş yadigârlarından biri olabilecek bu saati Mustafa Kemal, Alman General ve Osmanlı Mareşali olan Liman von Sanders’e armağan etti. Liman Paşa da kendi aile armasını taşıyan saatini Mustafa Kemal'e vererek bu savaş yadigârına ne denli önem verdiğini ortaya koydu. Sanders'in saati Anıtkabir Müzesi'nde ama ne yazık ki Mustafa Kemal'in saati Sanders ailesine sorulmuşsa da bulunamamış, anılar tarihine "kayıp saat" olarak geçmiştir.
BÜYÜK KOMUTAN MUSTAFA KEMAL TARİH SAHNESİNE AYAK BASIYOR
Türk ve dünya tarihinin önemli dönüm noktalarından olan Çanakkale Savaşı'nda 19. Tümen Komutanı olarak görev alan ve ardından Anafartalar Grup Komutanı olan Mustafa Kemal, daha sonra birçok dünya liderinin de dediği gibi büyük komutan, politik ve askeri deha unvanlarını alacak bir lider olarak tarih sahnesine ayak basacaktı. 20’nci yüzyılın hem deniz hem de kara muharebeleri tarihi açısından en önemli savaşlardan biri olan Çanakkale Savaşı, bir milletin kaderini değiştirecek unutulmaz anlara da tanıklık etti. Çanakkale, Atatürk'ün yaralandığı yer olarak da iz bıraktı.
Denizden ve karadan büyük saldırıların yapıldığı bir zamanda, tarih 10 Ağustos 1915’i gösterirken, Atatürk Mektebi Harbiye’den kalma saatine baktı. Saat 04.30. Türk askerleri süngülerini takmış, verilecek işaretle düşmanın üzerine atılacak vaziyette bekler.
MUSTAFA KEMAL O ANLARI KELİME KELİME YAZDI: DÜŞMAN CONKBAYIRI'NI CEHENNEME ÇEVİRMİŞTİ
Mustafa Kemal o anlarla ilgili hatıratında der ki:
''Bütün geceyi pek rahatsız ve uykusuz geçirdim. Bir yandan Anafartalar bölgesinden gelen raporlar ve hele yanlış fakat önemli haberler beni uğraştırdığı gibi bir yandan da önceki günlerin kötü olaylarında birliğini, amirini kaybetmiş komutanların doğrudan doğruya bana başvurmaları bir dakika bile dinlenmiye imkân bırakmadı.
Karargâhımdan benimle buluşabilen bazı subayları sekizinci tümenin tertiplerini anlamak üzere yolladım. 41'inci alay hücum anına kadar gelmedi. Yanlış yere gitmiş, sonra göründü. Sekizinci tümen tertiplerini almıştı. 23'üncü alayın iki taburu birinci hatta savaş nizamında, bir taburu da bu hattın gerisinde olmak üzere Conkbayırı'na saldırmaya hazırlanmışlardı. 28'inci alay da aynı hizada Şahinsırt'a hücum tertiplerini tamamlamıştı. Fecir (tan vakti) olmak üzere idi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Hücuma başlanmasını bekliyecektim. Gecenin karanlığı kalkmıştı. Artık hücum anı idi. Saatime baktım. Birkaç dakika sonra ortalık büsbütün ağaracak ve düşman, askerlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlar, kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı nizamda duran askerlerimiz üzerinde bir defa patlarsa hücumun imkânsızlaşacağına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen komutanına rastladım. O ve bütün yanımızdakiler hücum safının önüne geçtik. Çok çabuk ve kısa bir teftiş yaptım. Önlerinden geçerken yüksek sesle askerlere selâm verdim ve dedim ki:
- Askerler! Karşınızdaki düşmanı yeneceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Önce ben ileri gideyim. Size kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız. Komutan ve subaylara da işaretime askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim. Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gittim ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.
Bütün askerler, subaylar artık her şeyi unutmuşlar, gözlerini, kalplerini verilecek işarete saplamışlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacım aşağı iner inmez çelikten bir yığın gibi arslanca ileri atıldılar.
Biraz sonra düşman siperleri içinde, Allah Allah'tan başka ses duyulmaz oldu. Düşman silâh kullanmıya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca savaş sonunda ilk hatta bulunan düşman tamamiyle yok edildi.
Dört saat boğuşmadan sonra 23'üncü ve 24'üncü alaylarımız Conkbayırı'nı düşmandan temizlediler ve 28'inci alay da Şahinsırt'ın en yüksek yerini geri aldıktan sonra, ağıl üzerinden batıya saldırıp önüne rastlayan düşman birliklerini yendi ve bozdu.
28'inci alayın bir kısmı Şahinsırt'ın boyun noktasında yerleştirilmiş olan düşman mitralyözlerinin etkili ateşi altında daha ileri gidememişti. Conkbayırı tepesi elimize geçtikten sonra düşman karadan ve denizden yönelttiği süratli ve yoğun topçu ateşi ile Conkbayırı'nı cehenneme çevirmişti.
Gökten şarapnel, demir parçaları yağıyordu. Büyük çapta deniz toplarının tam vuruşlu taneleri yerin içine girdikten sonra patlıyor, yanımızda büyük lağımlar açıyordu. Bütün Conkbayırı dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes tevekkülle sonunu bekliyordu. Etrafımız şehitler ve yaralılarla doldu.
Atatürk’ün hayatı (1954)"CEBİMDEKİ SAATİ PARÇA PARÇA ETTİ"
Olan bitenleri seyrederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimdeki saati parça parça etti. Etime giremedi. Yalnız derince bir kan lekesi bıraktı."
"VURULDUNUZ EFENDİM"
Mustafa Kemal Paşa’nın yaralanmasına tanıklık eden Nuri Conker ise o anları şöyle anlatır:
"Bir şarapnel misketi Atatürk’ün göğsünün sağ tarafına isabet ederek küçük bir delik açmıştı. Yanında bulunan emir zabiti süvari mülazimi Saim (Polatkan) bir emir telakki ederken bu küçük deliği görmüş; kumandanına:
- Vuruldunuz efendim, demişti.
Genç zabit, o vakit şu cevabı almıştı:
- Sus. Benim yaralandığım duyulursa kuvve-i maneviyenin bozulması ihtimali vardır.
Atatürk, göğsüne kuvvetle bir şeyin çarptığını duymuş, vücuduna bir kurşun veya şarapnel misketi isabet ettiğini anlamış fakat genç süvari mülazimine söylediği düşünceyle askerlerin şevkini bozmamak için aldırmamıştı. Biraz sonra, saatine bakmak istediği zaman, şarapnel misketinin saatine isabet ederek parçaladığını görmüştü.”
"HEYECANDAN TİTREDİĞİNİ, GÖZLERİNİN BUĞULANDIĞINI GÖRDÜM"
Mustafa Kemal, hayatını kurtaran bu saati o günün hatırasına Liman von Sanders'e armağan eder.
Kurmay Albay Haydar Mehmet Algan, Mustafa Kemal Paşa ile Liman von Sanders
arasındaki sahneyi şöyle anlatır:
"Mustafa Kemal Bey:
− Bütün cephe üzerinde piyademiz Conkbayırı’nda tutunmaya çalışan düşmana benim işaretimle süngü hücumuna geçti ve düşmanı denize kadar sürdü. Bu esnada benim göğsüme bir mermi parçası isabet etti, saatimi kırdı. Bu saat benim canımı kurtardı. Müsaade ederseniz, bugünkü muvaffakıyetin hatırası olarak bu saati size takdim edeyim.
Sonra saatini çıkardı. Liman von Sanders Paşa’ya verdi.
Hepimiz ayaktayız. Bu anda, bu ulvi manzaranın şâhidi olan bizlerin geçirdiğimiz heyecanı tarif imkânsızdır. Bu heyecan, gözlerimizde sevinç ve iftihar yaşları topladı. Liman von Sanders Paşa’nın heyecandan titrediğini, gözlerinin buğulandığını gördüm. Yürekten kopan tebrik ve teşekkür hitabeleriyle, Mustafa Kemal Bey’in uzattığı saati aldı. Ona karşı kendi aile markalı saatini çıkardı ve:
− Sizin de, benim pek büyük takdir ve tebriklerimin bir nişanesini ve büyük muvaffakıyetinizin hatırasını yâd ettirecek olan şu saatimi kabul etmenizi rica ederim, dedi ve ona kendi saatini verdi."
"YALNIZ ATATÜRK'ÜN DEĞİL, ÇANAKKALE'DE VE KURTULUŞ SAVAŞI'NDA BÜTÜN TÜRK YURDUNUN HAYATINI KURTARDI"
Peyami Safa'ya göre, Conkbayırı’nda düşman kurşununu geriye iten saat yalnız Atatürk’ün değil, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda bütün Türk yurdunun hayatını kurtardı.
Ancak saatin akıbeti konusunda tam ve sağlıklı bir bilgi hala mevcut değil. Liman von Sanders’in 1929’da hayatını kaybetmesinin ardından saatin kime ve nasıl geçtiği tam olarak bilinemiyor; ancak konuyla ilgili çeşitli görüşler bulunuyor. Liman von Sanders, Almanya’da vefat ettikten sonra eşyaları müzayede ile satıldı. Bu saati bir Amerikalının yüksek fiyatla aldığı belirtiliyor, öte yandan saatin çalınmış olabileceği ifade ediliyor.
Saati üreten Omega firması, 1939’da Atatürk’ün von Sanders’e hediye ettiği bu saati bulmak için bir kampanya başlattı. Türk basınında da bu tarihten itibaren saatin akıbeti hakkında zaman zaman çeşitli yazılar yayınlandı. Ancak saatin bulunması ve Türkiye’ye geri getirilmesi konusunda yapılan çeşitli girişimler istenilen sonucu veremedi.
Kaynaklar:
Arıburnu 1915: Çanakkale Savaşı'ndan Belgesel Öyküler, Haluk Oral
Atatürk’ün hayatı (1954), Enver Behnan Şapolyo
Conkbayırı'nda Atatürk'ün hayatını kurtaran saat, Mevlüt Çelebi
Atatürk’ün Saati, Cumhuriyet Gazetesi, 18 Ocak 1939, Peyami Safa
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar, Stefan Zweig