Atatürk'ün çocukluk anıları - Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluğa ait anılar
1881 yılında Selanik'in Koca Kasım Mahallesindeki üç katılı bir evde dünyaya gelen Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım babası ise Ali Rıza Bey'dir. Hakkında aktarılan anılardan, çocukluk yıllarında çok hareketli ve sert mizaçlı bir çocuk olduğunu öğrendiğimiz Mustafa Kemal'in aynı zamanda atlara ve tabancalara olan düşkünlüğünü de kardeşi Makbule Hanım'ın anlatılarında görmekteyiz. Ayrıntılar içeriğimizin devamında…
Mustafa Kemal Atatürk öğrenim çağına geldiğinde önce Hafız Mehmed Efendi’nin mahalle mektebine ardından ise babasının isteği ise Şemsi Efendi Mektebi’ne gitmiştir. İlk okul hayatını bu mektepte tamamlayan Atatürk’ün okul hatıraları nelerdir? Atatürk’ün çocukluk hatıraları ile ilgili olan bu yazımızı sizler için hazırladık. İşte, tüm detaylar…
Atatürk’ün Çocukluk Anıları
Mustafa Kemal’in kardeşi olan Makbule Hanım’ın (Atadan) 1947 senesinde Selime Seden ismiyle Akın Gazetesi’nde yayınladığı yazılar, 1952 ve 1953 yıllarında Yeni İstanbul Gazetesinde “Büyük Kardeşim Atatürk” başlığıyla verilmiş olan yazı dizisi ve 1955 yılında gazeteci Şemsi Belli’ye anlatmış olduğu anıları, birinci ağızdan kaynak olmaları sebebiyle büyük önem taşımaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Çocukluğa Ait Anılar
“Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te çok moda olan mancınık oyununu oynardık. Bu bir nevi birdirbir oyunuydu. Bir kişi eğiliyor ve diğerleri sırayla üzerinden atlıyorlardı. O, oyuna iştirak etmezdi ama seyrine de bayılırdı. Hele içimizde düşenler falan olursa, keyfine diyecek olmazdı. Bir gün kararlaştırdık, yaka paça onu zorla oyuna soktuk. Sırayla hepimizin üzerinden atladı, sıra kendisine gelince de eğilmeden dimdik durdu ve:
“Haydi atlayın!” Dedi.
Biz başını yere doğru eğilmesi için ısrar ettikçe, o:
“Ben eğilmem! Böyle atlarsanız atlayın” diyordu. Bir türlü razı edemedik.”
“Mustafa burada çok sıkılıyordu. Bilmezsiniz, o çok ağırbaşlı bir çocuktu. O geniş, koca çiftlik kendisine dar gelirdi. Bugünkü gibi hatırımdadır: Tahtaları keser, küçük çiviler çakar ve bu çivilere incecik saz telleri gererek tambura yapar ve çalardı. Ben de kendisine yardım ederdim. Bütün bunların vakit geçirmek için aranan çareler ve başvurulan basit eğlenceler olduğunu tabi anlıyorsunuz. Tahta kesme ve güvercin yuvası yapma gibi meşguliyetlerinde ona yardım ederdim”
“Bakla tarlasının öteki başına giderdik. Burada zemini bir metre kadar kazar, bizi alacak kadar bir evcik yapar ve bir de küçücük ocak taslağı yaptıktan sonra, “Bekle kardeşim, sana yemek getireyim!” derdi. Getirdikleri, ağzı lüleli küçücük bir testi içinde ayran, peynir ve ekmekten ibaret bir kır kahvaltısı olurdu. Birlikte yerdik. Yiyemediklerimizi oyduğu ocağımsı yere saklardı.”
Atatürk’ün Okul Hatıraları
Şemsi Efendi Mektebi’ndeki bir koşu yarışması esnasında;
Mustafa, Şemsi Efendi Okulu 4. sınıfa giderken, beden eğitimi dersinde öğretmeni sınıfa koşu yarışması yaptırdı. Okul etrafında iki tur atılacak ve birinci olan kişi, okul çapında yapılacak koşuda sınıfını temsil edecekti. İlk turu önde geçen Mustafa ikinci turun ortalarında bitiş çizgisine doğru güçlü adımlarla koşarken, biraz ilerde uçamayan bir yavru kuşun peşinden koşan siyah, kocaman bir kediyi fark etti. Mustafa yön değiştirip hızla koşarak yavru kuşu kedinin pençesinden kurtardı. Yarışı yürüyerek ve sonuncu olarak bitiren Mustafa oradan uzaklaşırken, yarışı kazanan çocuğun ‘’Öğretmenim, bu yarışın kazananı Mustafa’dır. O kuşu kurtarmak için yarışı bıraktı.” demesi üzerine, öğretmeni tarafından birinci gelmiş sayıldı. On beş gün sonra yapılan koşuda okul şampiyonu olan Mustafa, derslerindeki başarıyı koşuda da gösterecek ve Selanik Şampiyonu olarak bir kupa alacaktı.