Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar
Haberler Yerel Haberler Ankara Haberleri

ANKARA (AA) - Mamak 28. Mekanize Tugayından çıkardıkları zırhlı araçlarla Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı belirtilen 38 sanığın, Mesut Yağan isimli vatandaşın şehit edilmesinin de aralarında bulunduğu eylemlerden yargılandığı davada sanık savunmaları alınıyor.

Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar, duruşmaya jandarma eşliğinde getirildi.

Kimlik tespitinin ardından sanıkların savunmaları alınmaya başlandı.

Tutuklu sanık eski uzman erbaş Celal Taşkın, terör alarmı verildiği gerekçesiyle emir üzerine harekete geçtiklerini savunarak, bu emir üzerine Genelkurmaya gittiğini bildirdi.

Verilen kanunsuz emirlerin hiçbirini yerine getirmediğini, darbeden habersiz olduğunu, gerçeği anlaması üzerine de olaydan kurtulmanın yollarını aradığını anlatan sanık Taşkın, kimseye ateş etmediğini, silah bile doğrultmadığını iddia etti.

Taşkın, Genelkurmay Karargahında, yaralı bir vatandaşı gördüğünü, kendi cep telefonundan 112'yi arayarak ambulans çağırdığını ve polisi aradığını ifade etti.

Sosyal demokratik bir aileden geldiğini, cemaat, tarikat gibi hiçbir oluşumla alakası bulunmadığını ileri süren sanık Taşkın, "Darbenin başındaki hainler bizi 'terör saldırısı var' diye kandırdı. Başını sonunu bilmediğim bir ihanetin kurbanıyım." diye konuştu.

Tutuklu sanık er Cihan Rim, Mamak'taki birliklerinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alındığı gerekçesiyle çıkarıldıklarını, Genelkurmay Başkanlığına geldiklerinde de helikopterlerden nizamiye bölgesine ateş edildiğini gördüklerini anlattı.

Yaralanan bir vatandaşı kullandığı zırhlı araca aldıklarını, kendisinden önce Genelkurmay Başkanlığı bahçe duvarını yıkan tankın açtığı yoldan karargaha girdiklerini belirten Rim, aracındaki uzman çavuş Celal Taşkın'ın sağlık ekiplerini ve polisi aradığını aktardı.

Rim, diğer er arkadaşı Ahmet Gök ile etrafta dolaşan subaylardan saklandıklarını, gizlice araçtaki silahı sökerek sakladıklarını, hiçbir şekilde silah kullanmadıklarını savundu.

Daha sonra polislere teslim olduklarını, üzerlerindeki çelik yelekleri polislere giydirdiklerini öne süren Rim, "Olay gecesi silah kullanmadım, hiç kimseye zarar vermedim. FETÖ ile bağlantım yoktur. Vatani görevimi yapmaya geldim." dedi.

Sanık er Ahmet Gök de darbe günü 28. Mekanize Tugayında er olarak vatani görevini yaptığını, görevinin bahçıvanlık olduğunu belirtti.

Gök, komutanının emri üzerine terör saldırısı gerekçesiyle yola çıktıklarını, yolda arkadaşı er Cihan Rim'in komutana nereye gittiklerini sorduğunu, bunun üzerine komutanının kendilerine silah doğrulttuğunu ve vurmakla tehdit ettiğini ileri sürdü.

Olaylarla ve terör örgütü FETÖ ile alakasının bulunmadığını savunan Gök, "Zaten 2 aylık askerdim. 10 aydır tutukluyum, Doğu'da görev yapsam bu işler başıma gelmeyecekti." dedi.

Sanıklardan İlyas Atak, 15 Temmuz 2016'da uzman çavuş olarak görev yaptığını, Kışladan, Genelkurmaya terör saldırısı düzenlendiği gerekçesiyle emir komuta zinciri içinde çıktığını, hiçbir olaya karışmadığını, silah kullanmadığını iddia etti.

Olayın darbe girişimi olduğunu anlaması üzerine Genelkurmay Karargahından çıkamadıkları için bodrum katında beklediklerini, kapıdaki polislerle irtibat kurarak, teslim olmak istediklerini ilettiklerini ileri süren Atak, bodrum katta bekleyen 37 personelin ismini polislere yazdırdıklarını ve saat 08.00 sıralarında polise teslim olduklarını dile getirdi.

Atak, "Hiçbir olaya karışmadan polislere teslim oldum. Oğlum, 15 Temmuz'da tankların üzerine çıkıp engellemeye çalışmıştır, kayıtlardan görülecektir." dedi.

Tutuklu sanık eski uzman çavuş Abdullah İnal, 15 Temmuz'da saat 20.30 sıralarında telefonla birliğe çağrıldığını, Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olacağı ihbarı bulunduğu, oradan gelecek albayın emrine girerek, Genelkurmay Başkanlığına intikal emri aldıklarını belirtti.

Tugay'dan ayrıldıktan sonra polislerden Genelkurmay Başkanlığının yerini sorduklarını, emniyet güçlerinin de "Karargah'tan silah sesleri geliyor, ne olduğunu bilmiyoruz." diyerek yolu tarif ettiklerini ifade eden İnal, Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı 4. Kolordu ve Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak'ın aracını gördüklerini, sanık Uzman Çavuş Celal Taşkın'ın, komutanın şoförüne neler olduğunu sorduğunu anlattı.

Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinde beklerken helikopterlerden vatandaşın üzerine ateş edildiğini gördüklerini, şok içerisinde zırhlı aracın içine girdiklerini ve yaralanan bir vatandaşı da "Karargah içinde ilk müdahalesi yapılır" düşüncesiyle alarak nizamiyeden içeri girdiklerini aktaran İnal, Karargahtan dışarı doğru ateş edildiğini gördüklerini, Özel Kuvvetler Komutanlığına mensup rütbeli kişilerin zırhlı araçtan dışarı doğru ateş etmeleri yönünde emir verdiğini ancak araçtaki silahın arızalı olduğu gerekçesiyle bu emri yerine getirmediklerini söyledi. İnal, sabaha kadar zırhlı araç içerisinde beklediklerini, sabah da emniyet güçlerine teslim olduklarını bildirdi.

- "Kalkışmayı onaylamam mümkün değil"

Tutuklu sanık eski binbaşı Dursun Koca da hakkındaki suçlamaları reddederek, "Kalkışmayı onaylamam mümkün değildir. Demokrasiye, hukuk prensiplerine sıkı sıkıya bağlı birisi olarak masum insanlar üzerine mermi yağdırılmasını, Meclisin bombalanmasını onaylamam mümkün değil." ifadesini kullandı.

Sanık Koca, 15 Temmuz akşam Etimesgut'taki lojmanlarında mesai arkadaşı binbaşı Fatih Efe ile oldukları sırada, 22.00-23.00 saatleri civarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahından kendisini "Üsteğmen Çetin" olarak tanıtan birinin aradığını ve Kuvvet Komutanının emriyle 28. Mekanize Tugayına gitmesi gerektiğini söylediğini anlattı.

Telefon üzerine arkadaşları binbaşı Fatih Efe ve Ahmet Çelikel ile 28. Mekanize Tugayına intikal ettiklerini, orada da terör saldırısı ihbarı nedeniyle zırhlı araçlarla Genelkurmay Başkanlığına intikal emrini aldıklarını belirten Koca, KKK personeli olarak olağanüstü bir durumda Genelkurmay Başkanlığına intikal edecek yedek personel listesinde yer aldığı için bu emrin kendisine normal geldiğini dile getirdi.

Genelkurmay Başkanlığına yaklaştıklarında zırhlı araçların durduğunu, araçtan indiğinde vatandaşların yanına geldiğini, kendisine Türk bayrağı verdiklerini, bu kişilere terör saldırısı ihbarı nedeniyle orada bulunduklarını söylediğini savunan Koca, bu esnada daha önceden oraya geldiğini anladığı bir tankın havaya ateş ederek, yolu açtığını, bunun üzerine de kendisinin zırhlı araca geçerek, Genelkurmay Başkanlığına giriş yaptıklarını ifade etti.

Sanık Koca, halka karşı silah kullanmadığını, gece boyunca hiçbir faaliyette bulunmadığını, sabah saatlerinde de fırsatını bulduğu ilk anda emniyet güçlerine teslim olduğunu aktardı.

- "Terör gazisiyim, vatan haini gibi bir ifadeyle suçlanmak ağırıma gidiyor"

Tutuklu sanık eski binbaşı Ahmet Çelikel de 2007'de Diyarbakır Lice'de iki bacağından vurularak terör gazisi olduğunu belirterek, "24 yıldır askerlik meslek hayatımda verilen emirleri icra etmemiz öğretildi ve uyguladım. Terör gazisiyim, vatan haini gibi bir ifadeyle suçlanmak ağırıma gidiyor. Keşke o gece Genelkurmay Karargahından kaçarken Özel Kuvvetler personelince vurulup ölseydim de hain damgası yemeseydim." diye konuştu.

15 Temmuz akşamı Etimesgut lojmanlarında bulunduğu sırada sanık eski binbaşı Koca'ya gelen telefonda kendisinin de 28. Mekanize'ye intikal etmesinin söylenmesiyle oraya gittiklerini anlatan Çelikel, "O dönemde DEAŞ ile mücadele üzerinde çalışıyorduk. Suriye'deki DEAŞ ve PYD hedeflerini bilen tek kişi bendim, hangi birlikten nereye ateş yapılacağını bilen bendim, bizi çağırma sebepleri bununla ilgili diye düşündüm." ifadesini kullandı.

28. Mekanize Tugayında zırhlı araçlarla Genelkurmay Başkanlığına gitme emri aldıklarını, Anıttepe yakınlarına geldiklerinde yolun kapalı olması sebebiyle durduklarını, bu sırada vatandaşlarla konuştuklarını, "Genelkurmay Başkanının esir alındığını, bazı generallerin öldüğünü" vatandaşlardan duyduklarını belirten Çelikel, bunları duyduktan sonra zırhlı araçlarla tekrar 28. Mekanize Tugayına dönmeyi düşündüklerini ancak sivil araçlarla sıkıştırıldıkları için hareket edemediklerini, havaya ateş eden tankın yol açmasıyla tek çıkış yönü olarak kullanılan yoldan Genelkurmay Başkanlığı Karargahına ulaştıklarını savundu.

Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinde vurulan bir sivil vatandaşın yerde yattığını gördüğünü ve başındaki askerlere ne olduğunu sorduğunu, onların da "İçeri girmeye çalışıyordu, vurduk" dediklerini belirten Çelikel, bu duruma tepki gösterdiğini, naaşın kaldırılması emrini verdiğini öne sürdü.

Nizamiyede bulunan tanktan vatandaşın üzerine ateş edildiğini gördüğünü, saat 02.00-02.15 sıralarında darbe girişimi olduğunu anladığını ve o saatten sonra da "Dışarı nasıl çıkarım" diye düşünmeye başladığını iddia eden Çelikel, saat 03.00 sıralarında Milli Savunma Bakanlığı tarafındaki dikenli tellerden atlayarak Karargah dışına çıktığını, emniyet güçlerine teslim olduğunu ve Karargahtaki tedbirlere ilişkin polise bilgi verdiğini söyledi.

Sanık Çelikel, şunları kaydetti:

"FETÖ ile hiçbir bağlantım yoktur. ByLock adlı programı 15 Temmuz'dan sonra haberlerden duydum. Darbe sürecinde kullanıldığımı düşünüyorum, kullanıldığımı anladıktan sonra ilk fırsatta canımı tehlikeye atarak vatandaşın yanındaki yerimi aldım."

Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

Tüm Yerel Haberler
Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Günün Önemli Manşetleri