Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar

        AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu:

        Türkiye son derece önemli bir operasyona imza attı. Hem kendi vatandaşlarımız hem de talep eden komşu ülkelerin vatandaşlarını getirdik. Yüksek bir koordinasyonlar vatandaşlarının can emniyetini sağlayacak bir operasyona imza attı. Sağlık Bakanlığı gereken tedbirleri aldı. Dünyada başka ülkelerinin kendi vatandaşlarını getirirken ücret alma, bazılarını geciktirme gibi hiçbir şekilde insani bulmadığımız yaklaşımların ortaya konulduğunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti nerede olursa olsun vatandaşlarına sahip çıkma konusundane kadar yüksek kapasiteye sahip olduğu görülmüş oldu. Gelen vatandaşlarımız alınan tedbirler çerçevesinde karantina altında tutuluyor. Şimdilik hastalıkları olduğuna dair bir belirti yok. Ondan sonra doktorların yapacağı değerlendirmeye göre dönmüş olacaklar.

        Batı medyasında Çin kültürünü aşağıladığına rastlıyoruz. Bu bir ırkçılıktır. Türkiye bu virüs karşısında Çin'le beraber olduğunu göstermiştir. İnsanlığı tehdit eden bu virüse karşı her türlü tedbiri ortaya koymuştur.

        REKLAM

        ESED YÖNETİMİ SİSTEMATİK SALDIRILARINI SÜRDÜRMÜŞTÜR

        Suriye krizinin çözümü konusunda diplomatik bütün kanalları Türkiye kullanmıştır. Bazı muhalefet unsurların bu kanalları yeni bir öneriymiş gibi getirmesi dikkat çekicidir. Türkiye'nin orada güçlü mücadele vermesi, insani yardım meselesinde yüksek bir kapasite ortaya koyuyoruz. Cenevre, Astana süreçlerinin geldiği nokta Soçi mutabakatıdır. Burada güçlü bir irade ortaya çıkmıştır. Hem çatışmasızlığın korunması hem barışın tesis edilmesi bakımından Türkiye bu angajmana sadık kalmıştır. Esed rejimi sistematik saldırılarını sürdürmüştür. Türkiye mutabakatın 5. maddesi kapsamında garantör ülke olarak üzerine düşeni yapmıştır.

        REJİM UNSURLARINA AİT 74 HEDEF İMHA EDİLMİŞTİR

        Rus tarafına birden çok askeri unsurlarımızın hareketi konusunda haber verilmiştir. Burada resmi olarak iki defa bu bildirimin yapıldığını biliyoruz. Rejim unsurları 3 Şubat'ta ağır ateşle askerlerimize saldırmıştır. Buna karşı TSK karşılık vermiştir. Rejimin saldırıları duymayınca 54 rejimi kontrol altına alınmıştır. 54 hedef ve 46 unsur imha edilmiştir. Bundan sonrasında Türkiye çatışmasızlık bölgeleri konusundaki ruha sadakatini sürdürmektedir. Hem Rusya tarafının bildirdiği 'bize haber verilmedi' doğru değildir.

        AB DAĞILMA TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA KALMAKTADIR

        Türkiye'nin uyarıları dikkate alınmazsa bir göç dalgası olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız görüşmelerini gerçekleştiriyor. Bundan sonrasında TSK üzerine düşen vazifeyi yerine getirmeye devam edecektir. 2020 yılının ilk ayı inanılmaz yoğunlukta geçiyor. Bunlardan bir tanesi 1 Şubat 2020 tarihinde Brexit dediğimiz seçim. İngiltere'nin bayrağı AB kurumlarından indirildi. Bir geçiş süreci olacak ama Avrupa tarihi açısından önemli bir tarihin olduğunu söyleyebiliriz. Son zamanlarda ABD'ye karşı çıkarlarımızı korumak şeklinde ifade ettikleri dış tehdit algısı vardı. Reform yapamayan, krizleri fırsata çeviremeyen AB'nin birliğini koruması çok güçtür. Buradaki kilit kelime reformdur. AB reform yapamadığı için dağılma gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmaktadır.

        GÖRÜMMEZ DUVARLAR AVRUPA'YI PARAMARÇA EDECEKTİR

        Avrupa'da İslam düşmanlığına karşı yeterince tedbir yapamıyor. Bundan sonra kilit konu Türkiye meselesidir. AB Türkiye ile ilgili reformist, kapsayıcı, adil bir yaklaşımla perspektif ortaya koyabilseydi kuşkusuz bu tehlikeleri yaşamayacaktı. Merkez sağ ve merkez sol da bu durumu istismar etmeye devam etmektedir. Berlin duvarının yıkılmasından sonra ilk defa görünmez Berlin duvarları oluşmuştur. Bu aşırı sağ tarafından oluşturulmaktadır. Berlin duvarını yıkan iradenin bugün görünmez Berlin duvarlarını inşa eden aşırı sağcı, ırkçı, faşistlerin karşısında gerilediğini düşünüyoruz. Görünmez Berlin duvarlarını Avrupa'nın içini paramparça edecektir.

        TRUMP'IN PLANINA EN NET TÜRKİYE TAVRINI KOYMUŞTUR

        Trump'ın açıkladığı Barış Planı işgal planıdır. Buna ilk tepki koyan Türkiye olmuştur. Cumhurbaşkanımız net olarak ifade etmiştir. Bazı Arap ülkelerin büyükelçileri o törene katılmıştı. Genelde reddetmekte değil, müzakere edilsin diye orta yolcu tavır sergileniyordu. Türkiye'nin açık ve net tavrının arkasından daha net tavırlar geldiğini görmekteyiz. BM bu kararlara karşı çıkmıştır. 1967 sınırları dahilinde iki devletli çözüme bu planın aykırı olduğunu ilan etmiştir. Arap Birliği'nin reddi sözkonusu oldu. Mısır'ın orta yolcu tavrına rağmen Arap Birliği sağduyulu karar almış gözüküyor. Umarız bu karar devletlerin tek tek zaafa uğratılmaz.

        ABD BU PLANLA TARAFSIZLIĞINI KAYBETMİŞ DURUMDADIR

        ABD'deki bu konunun uzmanları planın İsrail'in geçici Başbakanı Netanyahu'nun işine yaramaktan başka bir işe yaramayacağını söylüyor. Ortadoğu'ya kafa yoran kim varsa bu planın daha kötüye götüren bir yaklaşım olduğunu kabul ediyor. ABD bununla tarafsızlığını kaybetti. Amerika'ya düşen iki tarafın müzakere masasına getirmesiydi. ABD bunu yapmak yerine Filistinliler'in iradesini hiçe saymış oldu. Bu sözde barış planı ile ortaya koyulmaya şey, sadece küçük adacıklar halinde ne olduğu belli olmayan toprak parçalarını köprülerle birbirine bağlayarak buna devlet demek şeklinde aklın ve siyasetin kabul etmeyeceği tavrı ortaya koyuyorlar.

        BU PLANI MEŞRU GÖRMEYECEĞİMİZ İFADE ETMEK İSTERİM

        İşgal altındaki topraklar İsrail'in malı sayılıyor. İsrail'deki aşırı sağcılar ne istiyorsa onları vermeye Barış Planı diyorlar. Bu plan Filistinlileri yok etme planıdır. İsrail'in saldırganlığını meşrulaşan bu plana hiçbir zaman olumlu bakmayacağını ifade ediyoruz. Filistin devleti BM Güvenlik Konseyi'nin kararlarına uygun olarak kurulmalıdır. Bu planı hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimizi, meşru görmeyeceğimizi açık ve net bir şekilde ifade etmek isterim.

        FETÖ İLE ELİNDE BELGE OLANLAR MEMNUNİYETLE KARŞILANIR

        FETÖ ile mücadele her aşamada kararlılıkla mücadele edilecektir. Türkiye'deki milli iradeyi gasp etmeye çalışan bir gasp girişimidir. Bunun arkasında işgal girişimi vardır, milli egemenliğini gasp etme girişimi vardır. O gece büyük kahramanlıkla bertaraf edilmiştir. FETÖ devletin damarlarından, kılcal damarlarına varıncaya kadar yok edilmesi hiçbir şekilde kesintiye uğramayacaktır. FETÖ'nün nerede hangi ayağı varsa elinde bilgi, belge olan, yardımcı olmak istiyorsa büyük memnuniyetle karşılanır. FETÖ'nün mutlaka devletten temizlenmesi gereken bir varlığı bir de yöntemleri vardır. Hedeflerinin birileri tarafından kes yapıştır şeklinde kullanıldığını görüyoruz.

        BUNA MAALESEF BAZI CHP'Lİ ARKADAŞLARIMIZ DESTEK VERMİŞTİR

        Emekli Orgenaral yasal düzenlemede altında imzası olanların FETÖ mensubu olduğunu iddia etti. Emekli bir askeri bürokratın TBMM üyelerini terör örgütünün üyesi olarak değerlendirmesi, kanun teklifini kim hazırladıysa yasamanın üyelerini suçlaması son derece vahim yaklaşımdır. Bu FETÖ'nün temizlenmesine mi hizmet etmektedir, yoksa başka bir manaya mı gelmektedir. Kim ki herhangi meseleyi vesile addedek yüce meclisi ve sivil siyaseti aşağılamaya çalışıyorsa bunun arkasında iyiniyet görmemek gerekir. Buna maalesef bazı CHP'li arkadaşlarımızın da paralel şekilde destek verdiklerini görüyoruz. Bu asker sivil ilişkilerine dair Türkiye'de iktidarın elele verdiği bu hususların düzenlenmesine dönük olarak en önemli reformlardan bir tanesidir.

        TAM BİR İTTİFAK OLDUĞU İÇİN HİÇBİR PARTİ GERİ ÇEVİRMEDİ

        25 Haziran'da o dönemde CHP Grup Başkanvekilleri Hakkı Süha ve Kemal Kılıçdaroğlu partimizi ziyaret ettiler. Saat 19.30'dan 20.30'a kadar CHP, MHP ve HDP'nin siyasi çizgisini temsil eden üyeler önergeyi kelime kelime okudular. O gün gazetelerde bütün partilerin destek verdiğine dair hangi haber ve beyanatlar çıkmış onların da geniş bir dosya tuttuğunu ifade etmek isterim. Saat 21.00 civarında TBMM Başkanlığı'na verildi. Madde ihdası önerisi kabul edildi. Yeni bir madde ihdası bütün partilerin söz hakkı varken, tam bir ittifak olduğu için hiçbir parti itiraz etmedi ve bu madde ittifakla geçti. O tarihte gazetelere bakarsanız arkadaşlarımızın beyanatlarını görürsünüz.

        AK PARTİ'Yİ ZİYARET EDEREK DESTEK VERMELERİNE RAĞMEN

        Türkiye darbelerden çok acı ve ağrılar çekmiştir. Her seferinde de bu darbeleri destekleyen, yapanlar kendilerini mevzuatta birtakım maddelere dayandırdıklarını söylemişlerdir. Bu reformların gerçekleşmesinde öncülük eden, imzası olan kimse Türkiye'nin demokratikleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Dönemin TBMM Başkanı Sayın Toptan da bu konularda çeşitli mevzuat alanlarında çok kapsamlı düzenlemeler yapıldığını, kurumlardan görüş alındığını ifade etmiştir. Askeri yargının görev alanına giren hususların sivil yargıya döndürülmesi, Türk demokrasisi açısından başarı hikayesidir. O zamanki CHP'li Grup Başkanvekilleri AK Parti'yi ziyaret ederek destek vereceklerini beyan ettikleri net bir şekilde görülmektedir. O zaman demokratikleşmeye katkı vermiş muhalefet partinin temsilcilerinde bazıları bugün çıkıp da emekli bir askeri bürokratın meclisin iradesine ipotek koyan sözleriyle öne çıkmaktadır.

        MUTLAK DOKUNULMAZLIĞA SALDIRI OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ

        O zamanın siyasi iklimini hatırlayın. Madde geçene kadar, bu maddeye destek verdiğini ifade eden bazıların bir yerlerden gelen telkin veya telefon mudur bilemeyeceğim hemen o maddeye karşı tutum aldıklarını görüyoruz. Sonuçta saydığım bütün partilerin mutabakatıyla, genel kurulda el kaldırmasıyla bu madde geçmiştir. CHP'nin geçmişte demokratikleşme yönündeki bu adımı desteklerken bugün neden geri vitese takmaya çalıştıklarını anlamak mümkün değildir. FETÖ ile mücadele devletin bütün kurumlarında kendi mecrasında sürdürülmektedir. Anayasa'nın 83. maddesi yasama faaliyetinin mutlak dokunulmazlığına vurgu yapmaktadır. Milletvekillerinin mutlak dokunulmazlıklarına saldırı olarak değerlendiriyoruz bunu.

        BUNU VAHİM BİR GELİŞME OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ

        Bununla ilgili arkadaşlarımız gerekeni yapacaklar, aynı şekilde görev alanına giren herkes üzerine düşen görevi yapacaktır. Bugün birilerinin geçmişte kendi parti ve genel başkanlarının demokratikleşme yönünde yaptığı çok iyi bir işi reddetme noktasına gelmesinin altını çiziyoruz. Bir emekli askeri bürokratın ortaya attığı argümanın peşine birtakım yasama mensuplarının peşine takılmasını vahim bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

        BU TÜRKİYE VE RUSYA MUTABAKATINA SALDIRIDIR

        Rejimin bu bölgeye yaklaşmaması gerekir. Burası çatışmasızlık bölgesidir. Türkiye garantör ülke vasfıyla Türkiye'yi temsilen orada bulunmaktadır. TSK'nın gözlem sahalarının olduğu yere, manevra sahasının olduğu yerlere rejimin yaklaşması onu TSK'nın gözünde düşman unsuru haline getirir. Burada beklentimiz Rusya'nın, rejimin bu saldırganlığı kontrol altına almasıdır. Burası rejim tarafından yok edilmek üzere ağır saldırı altına alındığında büyük katliamlar çıkacaktır, büyük bir göç dalgası oluşturacaktır. TSK orada terörle mücadele, gerginliği azaltma bölgelerindeki misyonu gerçekleştirmek için, sivil halkla ilgili gereken tedbirleri almak için bulunuyor. Bu Türkiye ve Rusya arasındaki mutabakata saldırıdır.

        CHP'NİN İFADELERİNDE ÇOK ÖZENLİ OLMASI GEREKMEKTEDİR

        Suriye meselesinin başlaması Türkiye'nin Suriye'de rejim değişikliği istediği gibi temelsiz iddia üzerinden olmadı. Esad rejiminin kendi halkını katletmesiyle iç savaş ortaya çıktı. Anayasa Komitesi'nin kurulması, siyasi çözüm süreci gibi konuların desteklenmesi gerektiğini söylüyoruz. Kendi halkını katleden Esad rejiminin meşruiyetinin kalmadığını sadece biz değil dünyada birçok devlet söylüyor. Türkiye'de ikinci parti durumundaki partinin ifadelerinde daha özenli olması gerekir. Türkiye'nin milli güvenliği ve çıkarlarını gözetmesinin tam karşısında olanların söyledikleri sözdür bunlar. Başkalarını rejim değişikliğiyle suçlayanlar aslında kendileri rejim tabusuyla yaşamak gibi bir yaklaşım içerisindeler. Askerlerimize saldırı olmuş, bunun karşısında beklenen nedir? Biz TSK'nın, hükümetin arkasındayız, saldırının karşılıksız kalmaması noktasında hükümeti destekliyoruz demeleridir.

        BU SON DERECE ÜZÜNTÜ VERİCİ BİR DURUMDUR

        Esed rejimi TSK burada bulunmasın diyor. Niçin bulunduğumuzu anlattım. Beklediğimiz şey şu, hükümetin tezine katılmıyorsa bile milli olan orijinal, kabul edilebilir bir tez söylesinler. Bazen savaştığımız unsurların tezlerini biz Türkiye'nin ikinci partisinden duyuyoruz. Bu son derece üzüntü verici bir durumdur. Türkiye o zamanlar bu tip bir noktaya gelinmemesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Orada beklenen şey CHP yönetiminin biraz daha duyarlı, meselelerin içine girmiş, biraz daha başka başkentlerden bakarken Türkiye'nin başkenti Ankara'dan bakacak bir yaklaşımı benimsemeleri gerekmektedir.

        BU AÇIKLAMALARA EKLEYECEK BİR ŞEYİM YOKTUR

        Bağışçı ile Kızılay arasında bir mesele. Bağışçılar kendi açıklamalarını yaptılar. Kızılay da kendi mevzuatına uygun olarak bu yaklaşımı nasıl gerçekleştirdiğini söyledi. Bu açıklamalara ekleyeceğim bir şey yok benim.

        BU ANAYASA'NIN 83. MADDESİNE YAPILAN BİR SALDIRI

        Arkadaşlarımız kendilerini yaptıkları yasama faaliyeti üzerinden FETÖ mensubu gibi etiketlenmesi karşısında hem Meclis'in itibarını korumak ve kişisel haklarını korumak için kanuni yollara başvuracaklardır. Anayasa'nın 83. maddesine bir saldırı olarak da değerlendiriliyor. O şekilde gereken yapılacaktır.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa