10 Kasım için kaleme alınmış şair ve âşıkların Atatürk'e ağıtları
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938'de vefatı sadece ülke ve dünyayı değil edebiyatı da derinden etkiledi. Şair ve âşıkların Atatürk'ün vefatıyla ilgili kaleme aldıkları 'ağıtlar' zengin bir külliyat oluşturdu
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurcusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatı sadece ülkeyi değil dünyayı derinden etkiledi. Atatürk'ün ölümüne ilişkin yazılan çizilenler, kitaplar ve şiirler devasa bir literatürü oluşturdu. Şair ve âşıkların kaleme aldıkları 'Ağıt' başlıklı şiirleri de bir başka külliyatı oluşturdu.
10 Kasım'da modern Türk edebiyatının şairleri ile halk edebiyatı âşıkların 'Ağıt' başlıklı şiirlerinden derlediğimiz bir demeti sunmak istedik.
İşte onlardan sadece birkaçı:
BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR (Yücel 1938-46)
AĞIT
Yok gayri bizlere uyku dünek vay
Kime bel bağlayak kime dönek vay
Vay amansız ecel alçak felek vay
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağyasın gayrı
Ağla gözüm ağla yaşlar dil olsun
Kurumuş dereler baştan sel olsun
Çiçek kara açsın çayır kül olsun
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
En büyük en güzel en yiğit kayıp
Dereler denizler çağlar ağlayıp
Rabbim de gözyaşı dökmezse ayıp
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Her gittiği yerde o şan verirdi
Aslan bakışını görse erirdi
Kaşları yeleden nişan verirdi
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Bakışları şimşek gibi çakardı
Yarını görürdü düne bakardı
Kürsüye çıktı mı, arşa çıkardı
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Her belâyı önler arda atardı
Dermandı her dalda hemen yeterdi
Babamızdı elimizden tutardı
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Kaybını yıldızlar bile bileler
Kırıla kanatlar sola yeleler
Kurt kuş duyup cenazene geleler
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Millet Atan gitti başın sağ olsun
Ölümü devr açsın yeni çağ olsun
Dağlar birer birer yanar dağ olsun
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Gitti her ocağın söndü alevi
Yeryüzü dediğin bir ölü evi
Cihan türbe olsa almaz o devi
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Dönmüş denizler gözyaşı taşına
Dünya ortak çıkmış Türk'ün yasına
Her evden bir ölü çıkmışcasına
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Gökler ağıtlardan titriyor kat kat
Düştü üstümüze gerilen kanat
Onsuz dünya yarım, insanlık sakat
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
O hep dolu tuttu boş atmadıydı
Söz verince yaptı aldatmadıydı
On beş yıl tek burun kanatmadıydı
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Bizdendi sevinci bizdendi derdi
Biz uyurduk o bizleri beklerdi
Uyudu nöbeti bizlere verdi
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Kuru yapraklara benzedik bu güz
Her göz kan içinde sapsarı her yüz
Milyonlarız bir babadan öksüzüz
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Gök düşsün toprağa toza belensin
Mezarına gece yıldız elensin
Şehitler doğrulsun nöbet dolansın
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
Dünya hem kahr olur hem onu gömer
Yıldızlar kandildir semalar kemer
Sus boğulayazdın sus Aşık Ömer
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı
M.SAMİ AŞAR (Varlık 1967-465)
AKDENİZ GÖZLÜME AĞIT
Kalleş bir sonbahar sabahı
Saat dokuzu beş geçiyordu
Milyonlarca yürek paramparça
Gözpınarlarımızda nokta nokta sitem
Bir acı yamanıyordu beynimize
Akdeniz mavisinden
Saat dokuzu beş geçiyordu
Bir yağmur yağıyordu anlatamam
Bir anı oluyordu Mustafa Kelam
Altın sarısından
TEOMAN KARAHUN Atatürk Şiirleri Antolojisi/Varlık Yayınları-Muzaffer Raşit 1958
AĞIT
Sana öyle bir ağıt yakam ki Ata'm
Bütün varlığımla seni yaşatam.
Sana öyle bir ağıt yakam ki Ata'm
Bir milletin cümle hüznünü içine katam.
Sana öyle bir ağıt yakam ki Ata'm
Duygu duygu, mısra mısra seni anlatam.
Elimden düşüyor kalim
Ağıt yakamam
TURGUT UYAR (Atatürk Şiirleri, TDK, Behçet Necatigil s. 148-149)
GAZİ PAŞA'YA AĞIT
-Sana ağıt değil, destan yaraşır.-
Bütün rüzgârlar beni bulmalı şimdi
Şimalden, cenuptan; garptan ve şarktan
Artık süvariler başka seslerle yarışsın.
Bir dağ taşıyorum omuzlarımda,
Haşre dek götüreceğim koşaraktan.
Yiğit Paşam, şanlı Paşam, genç Paşam,
Hasretine dayanması güç Paşam.
Bir çelimsiz ışık dolanır gökyüzünü,
Bulutlar bir beyazdan ürkek, bir siyahtan kavi
Sönmeli bütün ateşleri yeryüzünün.
Uyanılmaz uykulara vardı Paşam
Nefesi daha serin, bakışı daha az mavi.
Hep Paşamın türküsünü söyleyin,
Söyleyin de garip gönlüm eğleyin.
Artık bir güz başlamış, ölümsüz,
Vatan dağlarında çiçekler solmuş.
Bir dalga ebedî seferine başlamış açık denizlerde
Cigarası sönmüş, saati durmuş;
Paşama bir hâl olmuş.
Paşam atlarına binemez artık,
Kuş uçmuş dalına konamaz artık.
Otuz yıl mukaddem kıraç bozkırlarda
Düşüncelerim büyük ve tozlu günlere karışır.
Bir alınıp bir verilen tepelerin ardında
Erkekçe emirlerin peşisıra Paşam,
Bir o yana, bir bu yana dolaşır.
Anlı şanlı, yiğit Paşam, genç Paşam;
Sana ağıt değil, destan yaraşır.
Kurtulsun dört yönün sıkıntısından bakışlarım;
Karalar karalansın, allar allansın.
Muhteşem tak-ı zaferlerin altından
Yedi düvele zafernâmeler yollansın.
Kurtardığın haysiyetin ender yeşilinden,
Bir şahin üstümüzde yüzyıllarla dolansın.
Su dursun; dağ uyansın, efendiler,
Bu gelen Paşamdır, selâmlansın!
Çocuk idim bilemedim kadrini
Şimdi ben ağlamayım da kimler ağlasın!
ORHAN ŞAİK GÖKYAY (Türk Dili 1966-182)
AĞIT - DESTAN
Bir ağıt söyleyeyim, dağlar dilinden
Dumlu'dan Ağrı'ya ün gitsin gelsin!...
Destanlar duyulsun tarih yolundan,
O günden dünlere şan gitsin gelsin...
Çekin küheylanın atlasın binsin,
Al yelelerinde yankılar dönsün.
Afyon'dan İzmir'e ordular insin.
Süngü uçlarından can gitsin gelsin...
Neymiş yarım?! Sancak çekilsin uca,
Şılasın göklerde yüceden yüce
Sormak lüzum değil, halimiz nice?
Yanan yüreklerden kan gitsin gelsin...
Sen ey yayda bir ok gibi kurulu!
Bir ok değdi, düştün yere yaralı!
Dört yanında ak mermerler örülü,
Sars devir bunları, sin gitsin gelsin...
Gökyay'ım neylesin ıssız çağlarda!
Bir ağlar bir güler, durmaz kararda,
Bir başka dağ gibi sen dur dağlarda,
Akşamdan sabaha gün gitsin gelsin...
GÜLTEKİN KÖKTÜRK SUVARLI (Şiirlerde Atatürk Cilt: 1 Aydın Su, 1964)
AĞIT
Dağlara soralım dağlara
Nasıl eriyor içinden
asıl ses vermez susar
Kara tepeler derinden
Ağaçlara soralım ağaçlara
Yeşil yapraklarından utanmış
Canevinde yüce hıçkırıklar
Tepeden tırnağa sararmış
Kuşlara soralım kuşlara
Dolamış diline acı türküleri
N'etsin bu dünyada
Küçülmüş küçülmüş gözleri
çiçeklere soralım çiçeklere
Büyümüş düşüncesi yastan
Kokular vermek için Atatürk'e
Açılmış bir beyazdan bir aldan
Göklere soralım göklere
Durgun maviliğine karşı
Bir şey der usulcadan
Ellerini uzatmış yere
İnsanlara soralım insanlara
Bir durgun halleri bin ağlamaklı
ATATÜRK diye düştüm yollara
N'etmeli n'eylemeli ne yapmalı
M.SUNULLAHN ARISOY (Atatürk'ü Anmak, Muzaffer Yüzbaşıoğlu 1971)
MUSTAFA KEMAL TÜRKÜSÜ'NDEN
IV. HEM ÖVGÜ-HEM AĞIT
Sen küçücüktün bacım, minicik;
Gözlerini masmavi dünyaya bilmeden bakardı,
Ben de gencecik bir delikanlıydım;
Okulum Dolmabahçeye'ye karşı...
Şimdi kitaplardan okuyup sevdiğim adam;
Bir Mustafa Kemal vardı.
Hani her insan ölür ya, günü gelince,
Mustafa Kemal'in daha gelmemişti günü,
Gelmemişti lâkin, ölüm komadı, bırakmadı yakasını
Bir Kısım sabahı, alıp götürdü
Sen küçücüktün bacım, minicik;
Nasılbereetli yağmur gibi yağdı
Milyonlar, ömürlerinde ilk defa
Namusuyla ağladı, bilmezsin.
Gayri bizler için yalnız karanlık vardı,
Gayri gökyüzü küçücüktü,
Dünya dar...
Hepimiz boşlukta gibiydik
Yetimdik
Çaresizdik
Sen küçücüktün basım,minicik
Küçücük, miniciktin ama
O dudukların büzülüvermişti, ağlamadan yana;
Ellerin, ellerin anlaşılmaz bir telaşla.
Artık masmavi değildi dünya,
Artık umutlu değildi yaşamak,
Benimle hüznü paylaşıyordu;
Masum ve merdâne....
Bütün denizler, bütün kuşlar,bütün ovalar,bütün dığlar
"Erkân ağlar, usul ağlar, yol ağlar"
"Ah'ınan", Of'unan" değiş işimiz
Ama yine de yanar yüreğimiz kor-ateşte...
Mustafa Kemal'in fikriyle hürüz,
Fikriyle bahtiyar...
Doğu'da en mutlu kader bizim.
Geniş yurt ufuklarında alabildiğine bir beyazılk
Mustafa Kemal'den
Yönümüz kesin, hep Batı'ya
Senden
İçimizde bir sonsuz aydınlık
Mustafa Kemal'in getirdiği
Bir karanlığa düşmeye görelim
Pırıl-pırıl bir şevk, önümüzde, işimizde
Mustafa Kemal'in...
Her şeyinle vasın, fikrin ve ülkünle
Bir acımız var ki, gözlerine sesine hasretimizden
O da sensin ölümüon alıp yitirdiği...
Yüreğimizde bir kor ateştir yanar.
"Gülşen ağlar, bülbül ağlar, gül ağlar."
İSMAİL ALİ SARAR
Atatürk İçin Bütün Şiirler
B. Süha Ediboğlu-Faruk Çağlayan 1964
AĞIT
Fotoğrafların yurdumun bütün baş köşelerinde asılı
Çerçevelerden bakışların anlamlı.
Düşüncelerin gönüllerimizde basılı
Altlarında GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA
Tek söyleyişle
ATATÜRK yazılı...
Köylerden kentlere, kentlerden ıssız köylere kadar
Dairelerde, salonlarda hep sen!
Eserin, sözlerin
Aradan yirmi yıl geçtiği halde
Hâlâ yeni, hâlâ taptaze
Yaşamak bağışlayan bir rüzgâr
Üstlerinden esen...
Bu resimde Kocatepe'desin!
Sağ elin dudaklarında
Düşünceli
O an İzmir'i görmedesin!
Zaferkarşısında belli.
Bu resimde uykudasın cephede!
Toprak altında yatak, gök üstünde yorgan
Sonra, sonra ardında bütün ulusça vatan
Bu resimde Mecliste
Tarihi nutkunu söylüyorsun
Bu resimde
Cumhuriyetin onuncu yılı
Onu gençliğe emanet ediyorsun
Her gün yurdumu seyrediyorsun
Büyük meydanlardan
Samsun'dan, Ankara'dan İzmir'den İstanbul'dan
Sana açmış kanatlarını bir kuş misali
ATATÜRK
Bütün ulus, bütün vatan!...
AŞIKLARDAN AĞITLAR
AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU
ATATÜRK'E AĞIT
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebsan* ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Vardı bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep karalar
Semerkand'ı Buhara'lar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt'in elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı
ÂŞIK KETMER ALİ
ATATÜRK'E AĞIT
Ey koca dahi ey ulu önder
Matemin ile cihan ağladı
Vefatın herkese verdi keder
Firkatinle cümle can ağladı
Herkesin gözünden yaşlar aktı
Ziyam senin ciğerler yaktı
Bütün kainat sana aşıktı
Göklerde huri cenan ağladı
Senin sevginle dolu gönüller
Medhin çekerler her dem bülbüller
Şevk-ü şadınla açardı güller
Hazan erdi gülistan ağladı
Çizdiğim yolda biz olduk revan
Senin dehandı bu devlete şan
Yüce namınla doldu bu cihan
Tarih yazıp hameran ağladı
Türk milleti ölmüştü can verdin
Uyuşmuş damarlara kan verdin
Bütün cihana nam-ü şan verdin
Gün küsuf oldu cihan ağladı
Gittin bu alemden ey vefadar
Gökçe bir devlet kıldın yadigar
Türklük seninle eyler iftihar
Kamilen millet hep kan ağladı
Ey Kemter Ali sen bırak lafı
Yazmakla bitmez Atam evsafı
Onun yolundan gitsin ahlafı
Ona hep birden ekvan ağladı
ŞAVŞATLI ÂŞIK BİLAL
AĞIT
Bizden yüz çevirdi kahraman gazi
Bir ud saldı şirin cana ağlarım
Nasıl yetim koydu tez zamanda bizi
Ateş aldım yana yana ağlarım
Eynimden dökerim yeşili alı
Göğ giyip yas tutar beklerim yolu
Hakkın kahramanı cihanın gülü
Dünyadan el çekti ona ağlarım
Bilâl der hulusun tekmilidir vallah
Geri kalanları sağ etsin Allah
Cihangir olmuştuk elhamdülüllah
Yetişmedi bu devrana ağlarım
ÂŞIK HAZIM DEMİRCİ
ATA'YA AĞIT
Sendin hürriyetin batmak güneşi
Velâkin mühletin doldu Atamız
Böyledir Mevlâ'nın acayip işi
Verdiğini geri aldı Atamız
On Kasım'ın adı karagün kondu
Bir yıldız kayboldu bir güneş söndü
O gün bayrağımız yarıya indi
Al rengi acıyla soldu Atamız
Dost düşman üzüldü ciğer dağlandı
Mâtemler tutuldu kara bağlandı
Dönmez yola gidişine ağlandı
Kız gelin saçın yoldu Atamız
Semadan yıldızlar yere döküldü
Yerler kan ağladı dağlar söküldü
Ankara'ya Anıt-Kabir dikildi
Makberin nur ile doldu Atamız
Hazım Demirci'yim dilim duada
Şahin uçtu yavruları yuvada
Yerdde insanoğlu melek havada
Saf tutup cenazen kıldı Atamız
ÂŞIK HALİLİ
ATATÜRK'E AĞIT
Dinlen Türkiye'nin temeli çöktü
Derununda derdi olan ağlasın
Aşkıyla bizlere yaralar açtı
Ah edip gözlerim al kan ağlasın
Bindokuzyüz otuz sekiz senesi
Yine arttı bu derdimin yarası
Lokman Hekim gelse yoktur çaresi
İstanbul, Edirne, İzmir ağlasın
Derdimi söylerim dinleyin telden
Bu ölüm Allahın emri ne gelir elden
Bunca adam geldi yedi düvelden
Bu dem Çin, Japonya, Rusya ağlasın
Bir tomurcuk gülü idin Sivas'ın
Seyrederdin Erzurum'un yaylasın
İngiltere, Mısır çektiler yasın
Arabistan, Suriye, Acem ağlasın
Cenazene geldi evvel Almanya
Atam'a kan ağlıyor bütün dünya
Sana can verirdi Adana, Konya
Kalbi matem tutan merdan ağlasın
Türkiye üstüne nur gibi doğdun
Bunca savaşlarda düşmanı boğdun
Dünyada emsalsiz menendi yoğdun
Gökte melek yerde insan ağlasın
Âşık Halil ağlamanın zamanı
Bizler göremedik o adil kânı
Ankara şehrinde hûblar civanı
Kara giyip cümle âlem ağlasın
AŞIK HAYDAR
AĞIT
Gelin ağlaşalım baylar bayanlar,
Bizi var eyleyen Atamız göçtü
Bütün kan ağlıyor gençler hubanlar
Sanki Türkiye'nin temeli göçtü
Ne çare emretmiş yaradan Huda
İmkân var mı Türkler bunu unuttu
Ay tutuldu güneş girdi buluta
Bizi karanlıkta koydu da göçtü
dediler Atatürk çok ağır hasta
Dağlar inleşir işlemez posta
Ankara, İstanbul hep kara yasta
Bizi kara yasta koydu da göçtü
Yaşattın vatanı vermedin zahmet
Encamı türbende bekleriz nöbet
Eserin gitmezmi ta ililebet
Vatan temelini kurdu da göçtü
Âşık Haydar der ki bakın sözüme
Ah ettikçe kan doluyor gözüme
Kara ördün heykelinin yüzüne
Bizi böyle yetim bırakıp gitti
ÇOBAN SÜLEYMAN KAYA
ATATÜRK'E AĞIT
Tarih dokuzyüz otuzsekiz koyuldu
Atatürk'ün kara haberi duyuldu
Bütün millet Ankara'ya buyurdu
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
İstanbul'da tatlı canın aldılar
Ağlaşarak Ankara'ya saldılar
Orduların kara yasta kaldılar
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
Her tarafın doktorları geldiler
Nazik tenin makas ile deldiler
Şanlı vatan öksüz kaldı bildiler
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
Cesedine altın gümüş kazsınlar
Her şehire heykelini yapsınlar
Fevzi Paşa yas topunu atsınlar
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
Ramazan ayında Perşembe günü
Göklere dayandı ağıtın ünü
Ölüp duymasaydım ah öldüğünü
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
Biçare Süleyman ağlamaz boşa
Şanlı Cumhuriyet sen binler yaşa
Başkumandan öldü ünlü İsmet Paşa
Gece gündüz ağlamanın zamanı
Karaları bağlamanın zamanı
KERKÜKLÜ HİCRİ DEDE
ATATÜRK İÇİN YAS
Dün radyodan bir boğanak ses geliyordu
Her sayhada tesiri ciğerler deliyordu
Verdim kulağım çalmadadı yas ile artar
Çaldıkça hazinane yürek yarası artar
İçten göğe ahlarla baharlar doğuyordu
Gözler bulut olmuştu: ne yağmur yağıyordu
Sordum, dediler, öldü bu ses Ankara'dandır
Kaynaşmada şimşekle hazeldar yaradandır
Derler, Atatürk öldü, gelir sayha bu yüzden
Her şahısta kan yaş dökülür her iki gözden
Ey Türk ulusu ağala, Ata'n gitti cihandan
Dolsa yeri yer gözlerimiz dopdolu kandan
Ziruh değil, dağ dahi öz bağrını dağlar
Belki Çalabın şehid kudsiyyeti ağar
Her biri kere derdi bu sözü Tanrı'ya tekrar
Biz batsak eğer âleme kâfi bu ışık var
Burcunda küsuf etti güneş, müddeti bitti
Her Şark ilini öksüz eden bir Ata gitti.
Gaybeyledi Şark özge helâskar ricali
Simayı dehadan kocaman ruhlu Kemale
Garmın dahi en sevgil imehtabı müniri
Şark illerin aşlıca gamharü zahiri
Lakin bu keder yeryüzünün kalbini yardı
Yıldızların üstündeki âlem kara sardı
Ay yandı, güneş söndü, sema yıldızı soldu
Mahşer mi, miat mı bugün vah neler oldu
Tesiri bunun hep kürei arza yetişti
Sanki bu küre devreye gelmez, daha düştü
Mümkün mü ulus ağlamasın can kafesinde
Millet tedi, millet dedi ta son nefesinde
Arzeyle o doktora çabuk gitmeye zinhar
Muhtacı ilac olmuş olanlar daha çok var
Bülbül ötüyor, çırpınıyor soldu çiçekler
Lak işte seherdir uyuma il seni bekler
Bayram günüdür kutluluyor bak seni züvvar
Dur sen de kutlula en sevgili salâr
Ağ yüzde karanlıkta serilmiş saçı kaldır
Çıksın güneşin, illeri aydınığa saldır
Ey şanlı kocak Türk ocağından kalan arslan
Hep ülke senin kudretinin seyrine hayran
Üstadı tabiat seni tek sevdi doğrusu
toprağını en ruhu mukaddesle yoğurdu
Lakin seni beklerdi o günden ki bu hilkat
Geç geldin ise p ek çabuk gittin yine rihlet
Gittin, fakat en parlak olan ay gibi akdın
Bitmez bu cihan kalbine bir yara bırakdın
Yordamlı, hilal kaşlı, yiğit yıldırım oğlan
En güçlü onurlu Atatürk, özge yavuz han
Acuna senin gülbedenin yerleşmezken
Olsun mu bu dar türbe acep cismine medfen
Tabutun gök âlemi sıtında getirsin
En şanlı emanettir anı hakka yitirsin
Ağ yüzle bugün Tanrına mihman olacaksın
Sen kürsii kudside makamın bulacaksın
Türkü yaratan, milleti yoktan var eden
Olsun bu sezavari adem ey Dede, heyhat...
Ki der, Atatürk öldü, ona inanma kanma
Binler yaşar, ancak diridir, sen öldü sanma
Ölmez Atatürk, ölmeyen aşar komuşdur
Milletler için Tanrı'dan ilham okumuştur
Ölmez Atatürk, ölmeyecek, ölmeyecektir
Azminden onun Türklük ebed dönmeyecektir
Ey sevgili bilgiçlerimizle uslu ozanlar
Ey sin daşı altında yatan kutlu yazanlar
Ey ruhu Kemal ile Ziya, Hamid ile Ekrem
Matem tutunuz önce sonra kutlayın hem
İsmet İnönü eyledi arş üzre tecelli
Geldi Ata'nın kardeşi can buldu teselli
Vardı İnönünü gün önüne durdu beraber
Taptı ulu Türk oğluna imanla erenler
Müstakbel içün mucizeden hutbe buyurdu
Bir kat daha parlattıracak şanla bu yurdu
Ey Türk ulusu kutlulanın siz yine tekrar
Hiç batmayacak, batmayacak sizde güneş var.