Yeni Zelanda saldırısından çarpıcı detaylar
Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki iki camiye saldırı düzenleyerek 49 kişiyi katleden saldırganla ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. 28 yaşındaki Brenton Tarrant adlı Avustralyalı saldırgan hakkında yeni detaylar gelmeye devam ediyor. 73 sayfalık bir bildiri yayımlayarak Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aşağılık tehdit undurlarıyla hedef alan saldırganın 2016'da iki ayrı tarihte Türkiye'de olduğu belirlenmişti. Yeni Zelanda'da iki camiye yönelik düzenlenen katliamda, ülkede 1 yıldakinden daha fazla 'cinayete' kurban verildiği belirtildi.
ABONE OLDaily Mail gazetesi, 28 yaşındaki Brenton Tarrant adlı Avustralyalı saldırganın aşırı sağcı fikirlerle Neo Nazi ideolojisine yakın olduğu ve yedi yıl boyunca aralarında Kuzey Kore ve Pakistan olmak üzere çok sayıda ülkeyi ziyaret ettiğini yazdı.
Yeni Güney Galler'deki Grafton kasabasında yetişen Tarrant'ın babasının temizlik görevlisi, annesinin İngilizce öğretmeni olduğu, kendisinin ise kişisel antrenör olarak çalıştığı açıklandı.
Tarrant'ın, babasının ölümünden sonra kendisine kalan mirasla bitcoin alış satışı sayesinde kazandığı paralarla seyahat ettiği ortaya çıkarıldı.
2009 ve 2011 yılları arasında çalıştığı Grafton spor salonundaki eski patronu Tracy Gray, Tarrant'ın geziden sonra değiştiğini söyledi.
Saldırganın 2016 ve 2017 yıllarında Avrupa'nın çeşitli kentlerinde meydana gelen terör saldırılarından çok etkilendiği ve manifestosunu Neo Nazi ideolojisi ve Müslümanlardan nefret duygularıyla yazdığı belirtiliyor.
Saldırıyı gerçekleştirmeden önce hazırladığı manifestosunda, kendini sıradan beyaz bir adam olarak tanımlayan saldırgan, düşük gelirli İskoç, İrlanda ve İngiliz kökenli olduğunu belirtiyor.
KATLİAMDAN ÖNCE BAŞBAKANLIK OFİSİNE 'BİLDİRİYİ' GÖNDERMİŞ
Brenton Tarrant isimli saldırgan, 73 sayfalık bir mesaj yayımlamıştı. Mesajında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan aşağılık tehdit unsurlarıyla dolu ifadeler yer aldığı ortaya çıkmıştı.
Yeni Zelanda'nın güneyindeki Christchurch kentindeki iki camiye saldıran teröristlerden Brenton Harrison Tarrant'ın hazırladığı ifade edilen nefret manifestosunun 49 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından 10 dakika önce Yeni Zelanda Başbakanlık ofisine gönderildiği ortaya çıktı.
New Zealand Herald gazetesinin haberine göre, Başbakanlık Ofisi, terörist Tarrant'ın hazırladığı "göçmen ve Müslüman karşıtı" açıklamaların olduğu onlarca sayfalık manifestonun bir kopyasının saldırıdan 10 dakika önce elektronik posta yoluyla kendilerine ulaştığını teyit etti.
Nefret manifestosunun Başbakanlık Ofisi dışında, aralarında ana muhalefetteki Ulusal Parti lideri Simon Bridges, Parlamento Sözcüsü Trevor Mallard ile çok sayıda yerli ve yabancı basın organının bulunduğu 70 kadar farklı alıcıya iletildiği belirtildi.
Habere göre, Yeni Zelanda Başbakanlık Sözcüsü, yaptığı açıklamada, saldırının nefret manifestosunda "yaşanmış" gibi anlatıldığı bilgisini paylaşarak, "Elektronik posta, saldırının nedenlerini ortaya koyuyordu. 'Bunu yapmak üzereyim' gibi bir şey demiyordu. Saldırıyı durdurmak için bir fırsat yoktu." ifadelerini kullandı.
Nefret manifestosunun Başbakanlık Ofisinin yönettiği elektronik posta hesabına gönderildiğini kaydeden Sözcü, ofisteki görevlinin bunu "standart prosedürleri" uygulayarak parlamentonun güvenlik birimine ilettiğini ardından da polise gönderildiğini bildirdi.
NORVEÇLİ KATİL DE AYNISINI YAPMIŞTI
Norveç'te düzenlediği çifte saldırıyla 76 kişinin ölümüne neden olan Anders Behring Breivik de katliamdan yaklaşık 1 buçuk saat önce aralarında Norveçli bir milletvekilinin de bulunduğu 1000'den fazla kişiye elektronik posta gönderdiği ortaya çıktı.
"DÜNYANIN EN İYİ KALPLİ İNSANLARI" YAZMIŞ
Kendini beyaz milliyetçi olarak tanıtan Christchurch katliamcısı Brenton Harrison Tarrant'ın, Kuzey Kore ve Pakistan'a sırt çantasıyla yaptığı geziler sırasında köklü bir değişiklik geçirdiğine inanılıyor. Tarrant'ın Pakistan'da çekildiği fotoğrafların altına, "Dünyanın en ciddi, iyi kalpli ve misafirperver insanıyla dolu inanılmaz bir yer" yazması da dikkat çekiyor.
Yeni Zelanda'da cami katliamının bir numaralı zanlısı Brenton Harrison Tarrant'ın Kuzey Kore'nin Ryanggang eyaletindeki Samjiyon Büyük Anıtı’nı ziyaret ettiği ve bir tur grubuyla poz verdiği fotoğraf ortaya çıktı. Tarrant'ın ayrıca geçtiğimiz yıl Pakistan'a yaptığı ziyaret sırasında çekilen fotoğraflarını da sosyal medya hesabından paylaştığı bildirildi. Tarrant'ın Pakistan'da çekildiği fotoğrafların altına, "Dünyanın en ciddi, iyi kalpli ve misafirperver insanıyla dolu inanılmaz bir yer" yazması da dikkat çekiyor.
BULGARİSTAN: SALDIRGANIN ÜLKEMİZDE TERÖRLE BAĞLANTILI FAALİYETLERİ OLMADI
Tarrant'ın geçtiğimiz yıl Bulgaristan'ı gezdiği bilgisi ardından Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov olağanüstü toplantı düzenleyerek,tüm emniyet birimleri, istihbarat ve savcılığı seferber etti. Cumhuriyet Başsavcısı, Tarrant'ın geçen yıl 9-15 Kasım'da Bulgaristan'a gelerek, önemli tarihi yerleri gezdiğini açıkladı.
Bulgaristan İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri İvaylo İvanov, Tarrant'ın Bulgaristan'da kaldığı on gün içinde terörle bağlantılı olabilecek faaliyetlerde bulunduğuna dair bilgi olmadığını söyledi. İvanov "Güvenlik görevlilerimiz bütün gece göz yummadan çalıştı. Partner dairelerle temas kuruldu, zanlının ülke topraklarında gezisinin tüm güzergâhları tespit edildi. Şimdi somut irtibatları ve bağlantılı kişileri olup, olmadığı araştırılıyor. Bulgaristan topraklarında terörizmle ilgili bir faaliyet konusunda tek bir veri yok. Şimdilik elimizdeki bilgiler saldırganın Bulgaristan’a turist olarak geldiği yönündedir. Konakladığı yerleri kontrol ediyoruz. Bilgimiz var" dedi.
Katil Brenton Tarrant’ın Bulgaristan’a 9 Kasım 2018’de Dubai’den uçakla geldiği ve araba kiralayarak on gün boyunca tarihi yerleri gezdiği belirtildi.
OTELLERDE DEĞİL, KONUK EVLERİNDE KALDI
Tarrant’ın Bulgaristan’da büyük otellerde kalmadığı, “konuk evi” olarak adlandırılan kiralık oda veren yerlerde konakladığı açıklandı.
İçişleri Bakanı Mladen Marinov “Kişinin burada herhangi bir teröristle temas kurup, kurmadığı ve gezisinin amacının ne olduğunu şimdi araştırıyoruz. Buradaki gezisinde ona eşlik eden birileri oldu mu sorusu da açıklık kazanacak” dedi.
GEÇMİŞTE TÜRKİYE'DE DE BULUNMUŞ
Teröristlerden Brenton Harrison Tarrant'ın 2016'da iki ayrı tarihte Türkiye'de olduğu belirlendi.
TRT World'ün haberine göre, Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerinde cuma namazı sırasında 49 kişiyi katleden teröristlerden Avustralya vatandaşı Tarrant'ın, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden önce 17-20 Mart arasında Türkiye'de bulunduğu, darbe girişiminin ardından 13 Eylül'de tekrar Türkiye'ye geldiği ortaya çıktı.
Türk yetkililer, ikinci gelişinde 43 gün Türkiye'de kalan Tarrant'ın olası bir terör ya da suikast operasyonu gerçekleştirmek için burada bulunmuş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
SİLAHLARDA YAZILI MESAJLAR
İki camiyi kana bulayan canilerin silah ve şarjörlerindeki mesajlar; katillerin tarihi olarak Türk ve İslam düşmanlığını gözler önüne serer nitelikteydi. Saldırganın silahının üstüne büyük harflerle "Turkofagos" yani "Türk Yiyici" yazdığı görüldü.
John Hunyadi:1440 yılında Osmanlı Sultanı II. Murad'a karşı Belgrad Kuşatması sırasında direnen Macar komutanıydı. Döneminde Osmanlı ve Bulgarlara karşı mücadele etmişti. Osmanlı'ya karşı saldırılar düzenleyen Hünyadi Yanoş, 1441 yılında Osmanlı akıncı birliklerini mağlup edip Mezid Bey'i şehit etmişti. Bir yıl sonra Şahabeddin Paşa da aynı akıbeti yaşamıştı. Yanoş döneminde büyük bir Haçlı Ordusu da toplayıp Osmanlı'ya karşı mücadele etmeye çalışmıştı.
1683 (II.Viyana Kuşatması):1683 yılında IV. Mehmet devrinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Avusturya İmparatorluğu'na karşı düzenlenen ve başarısızlıkla son bulan kuşatmaydı. Kuşatmanın ardından bozgunun sorumlusu olarak Kara Mustafa Paşa idam edilmişti.
Miloş Obiliç:Osmanlı Padişahı Sultan I. Murad'ı, 1389 yılında yapılan I. Kosova Savaşı'nda, sırtından hançerleyerek şehit eden Sırp Despotu Lazar'ın damadıydı. Osmanlı tarafından zaferle sonuçlanan savaşın ardından Sultan I. Murad, zafer alanını gezerken yaralı olan Sırp Miloş Obiliç tarafından öldürülmüştü.
1189 (3. Haçlı Seferi):Selahaddin Eyyubi'nin Haçlılar'ın elinden Kudüs'ü alması üzerine Avrupa'da yeni bir Haçlı Seferi düzenlendi. İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard, Kudüs’ü almak için Selahattin Eyyubi ile savaştı ancak başarılı olamadı. III. Haçlı Seferi krallar savaşı olarak tarihe geçti.
Turkofagos:Saldırganın silahının üstüne büyük harflerle "Turkofagos" yani "Türk Yiyici" yazdığı görüldü.
Alexandre Bissonette:Kanada'da 2017 yılında yine bir camiye girip silahlı saldırı düzenleyen Alexandre Bissonette, 6 kişiyi öldürmekten öbür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.
Charles Martel:Fransız Generali Charles Martel, 732 yılında Endülüs Emevileri'ne karşı savaşmış ve Endülüsleri durdurmuştu.
Antonio Bragadin:16'ncı yüzyılda Kıbrıs'ın Osmanlı tarafından fethi sırasında Lala Mustafa Paşa'ya karşı direnmişti. Esirleri öldürmemek üzere imzalanan Magosa Anlaşması'na uymadığı için Lala Mustafa Paşa tarafından derisi yüzdürülen Venedikli komutandı.
Anton Lundin Pettersson: İsveç'te okula Star Wars maskesi takarak gelip elindeki kılıçla okula giden 2 göçmen çocuğu öldüren bir göçmen düşmanıydı.
Odo The Great:Toulouse Savaşı'nda, 721 yılında Emevileri karşı galibiyet kazanan Aquitaine Dükü.
MAHKEMEYE ÇIKARILDI
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde iki camiye yönelik düzenlenen ve 49 kişinin şehit olduğu saldırıların baş zanlısı 28 yaşındaki Brenton Tarrant, mahkemeye çıkarıldı.Duruşma, "güvenlik" gerekçesiyle halka kapalı olarak yapıldı.Mahkeme salonunda elleri kelepçeli olduğu görülen Brenton Tarrant'ın, hakim kendisine yönelik suçlamaları okurken tepkisiz kaldığı bildirildi.
Tarrant, kefaletle serbest bırakılma talebinde bulunmadı.Gözaltı süresinin uzatılmasına karar verilen zanlı, 5 Nisan'da yeniden mahkemeye çıkarılacak.
Yeni Zelanda polisinin resmi hesabından yapılan açıklamada, "Şu anda yalnızca bir suçlama ile karşı karşıya kalsa da, ek suçlamalar da olacak. Bu davanın detayları mümkün olan en kısa sürede açıklanacaktır" denildi.
YAPTIĞI İŞARET OLAY OLDU
Avustralyalı cami katliamcısı Brenton Harrison Tarrant günün ilk saatlerinde mahkemeye çıkarıldı. Cinayetle suçlanan Tarrant kefalet başvurusunda bulunmadı. Tarrant, 49 kişinin ölümüne ve 48 kişinin yaralanmasına neden olan cami saldırılarının baş sorumlusu olarak yargılanacak. Tarrant mahkemeye mahkum kıyafetleri ve el ile ayakları prangalanmış şekilde çıkarıldı. Tarrant, dalgıçların "her şey yolunda" anlamında olan ancak Naziler arasında "tamam" anlamına gelen bir işaret yaptı. Sanığın eli ile yaptığı işaretin beyaz ırkın üstünlüğünü simgeleyen "White Power" yani, beyaz güç hareketi olduğu iddia ediliyor.
HAKİME GÖRE BAŞKALARI DA VAR
Hakim Paul Kellar, Tarrant mahkemeden ayrıldıktan sonra, "Şu anda ortada bir cinayet suçlaması var, başkalarının olacağını varsaymak makul" dedi. Yeni Güney Galler'deki Grafton kasabasında yetişen Tarrant, Christchurch'un yaklaşık 360 kilometre güneyinde bulunan Dunedin şehrinde yaşıyordu. Avustralya polisi Tarrant’ın Grafton’daki olan bağlantılarını araştırıyor.
İKİŞER YARI OTOMATİK VE AV TÜFEĞİ VAR
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, katliamı "terörist saldırı" olarak nitelendirdi. Sanığın iki yarı otomatik tüfek ve iki ruhsatlı av tüfeği sahibi olduğunu söyleyen Ardern, ülkedeki silah sahibi olma yasasının en kısa sürede değiştirileceği sözünü verdi. Ardern, cinayetle suçlanan Tarrant’ın, aşırılıkçı hareketleri nedeniyle istihbarat servislerinin ya da polisin dikkatini çekmediğini açıkladı.
"KIZIM İÇİN DUA EDİN"
Katliamda kızı ile birlikte kurşunların hedefi olan Ürdünlü Waseem Daraghmeh, kızı ve saldırının kurbanları için dua istedi.
Daraghmeh, tedavi gördüğü hastanede, yakınlarının kayıtta olduğu kameraya, sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Kendisi 4 kurşun, 5 yaşındaki kızı ise 3 kurşun yiyen adam, kızı için dua istedi. Waseem Daraghmeh'in kızının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi.
YAHUDİ AİLE, AMERİKA'DAKİ MESCİTTE NÖBET TUTTU
Camiye girip, gül veren kişinin, "Bunları, kaybettikleriniz için bir sempati göstergesi olarak vermek istiyorum." dediği görülüyor.
SİLAH YASASI DEĞİŞECEK
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Christchurch'ta camilerdeki katliamd sırasında, saldırganın 2'si yarı otomatik olmak üzere 5 silahı bulunduğunu söyleyerek, "Silah yasamız değişecek" dedi.
Ülkede güvenlik önlemlerinin üst seviye çıkarıldığını belirten Ardern, vatandaşlardan da şüpheli gördükleri durumları polise haber vermelerini istedi.
Saldırıdan etkilenen yabancılar arasında Türk, Malezya, Suudi Arabistan, Pakistan, Bangladeş ve Endonezya vatandaşlarının yer aldığı bilgisini paylaşan Ardern, toplantıdan sonra Christchurch'ü ziyaret edeceğini sözlerine ekledi.
Yeni Zelanda yasalarına göre silah ruhsatı, herhangi bir suç geçmişi olmayan, 16 yaşından büyük ve geçerli nedeni olanlara veriliyor.
Terör saldırısının gerçekleştiği Christchurch kentine gidip Al Noor ve Linwood Camilerinde ve bölgede incelemelerde bulunacağını ifade eden Başbakan Ardern, hastanelerde 2'sinin durumu kritik, 40 yaralının bulunduğunu kaydetti.
Bölgeye, istihbarat görevlilerinin de yer aldığı, ek güvenlik ekiplerinin sevk edildiğini aktaran Ardern, "Gözaltına alınanlardan hiçbirinin Avustralya’da ve burada suç geçmişi bulunmuyor. Burada ve Avustralya’da takip listesinde değillerdi. Ülkemiz yastayken biz sorulara cevap arıyoruz." ifadelerini kullandı.
TRUMP VE POMPEO'NUN PAYLAŞIMLARINA TEPKİ
Saldırı için "Berbat bir şey" değerlendirmesinde bulunan ABD Başkanı Donald Trump'ın, "terör" kelimesini kullanmaması dikkati çekti.
Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorusu üzerine Yeni Zelanda'daki terör saldırısına ilişkin değerlendirme yaptı.
Saldırının "beyaz ırkçılık" söyleminin artışıyla ilgisinin olup olmadığıyla alakalı soruya Trump, "Bence hayır, çok ciddi sorunları olan küçük bir grup olduğunu düşünüyorum. Eğer Yeni Zelanda'da olanlara bakarsanız, muhtemelen durum budur. Konu hakkında henüz çok şey bilmiyorum." yanıtını verdi.
Saldırıyı düzenleyenlerin yazdığı manifestoyu görmediğini dile getiren Trump, "Berbat bir hareket" demekle yetindi.
Trump'ın saldırıyı "Berbat, berbat bir şey" sözleriyle tanımlarken "terör" kelimesini kullanmaması dikkati çekti. Saldırıyla ilgili ilk açıklamasında Trump, "Müslüman" kelimesini kullanmamamış, taziyede bulunmuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun ise Müslüman veya cami kelimelerini kullanmadan taziye mesajı yayımlaması tepki çekti. Pompeo, açıklamasında, "Christchurch, Yeni Zelanda'daki mağdurların yas tutan ailelerine başsağlığı dilerim. Hiç kimse ibadet yerlerinde böyle bir şiddetten korkmamalıdır. Amerikan halkı, Yeni Zelanda'daki arkadaşlarımızla birlikte bu trajedi için yas tutuyor." ifadelerine yer verdi.
Pompeo'nun saldırıyı terörizm olarak tanımlamamasına Twitter'dan tepki yorumları geldi.
YENİ ZELANDA'DA BİR GÜNDE 1 YILDAKİNDEN FAZLA KURBAN VERİLDİ
Yeni Zelanda'da iki camiye yönelik düzenlenen katliamda, ülkede 1 yıldakinden daha fazla 'cinayete' kurban verildiği belirtildi.
NZ HeraldGazetesi, Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrindeLinwood ve Al Noor camilerine yönelik saldırıda, 49 kişinin hayatını kaybettiğini, bu rakamın Yeni Zelanda'da bir yılda işlenen toplum cinayet sayısının bile üzerinde olduğunu yazdı. Gazete, Müslümanları hedef alan saldırıya dair Başbakan Jacinda Ardern'in "Yeni Zelanda'nın en karanlık günlerinden biri bugün" sözlerine yer verdi.
Washington Post gazetesi de Yeni Zelanda Polisini kaynak göstererek yayınladığı grafikte, 2010 yılından bu güne kadar sadece bir yıl 49'dan fazla cinayet gerçekleştiğini, cami katliamında ülkedeki bir yıllık toplam cinayetlerden daha fazla kurban verildiğinin altını çizdi. Haberde, Sidney Üniversitesi'nde görev yapan Yeni Zelandalı Prof. Dr. Philip Alpers'in ülkedeki silah ruhsatlandırması üzerine yorumlarına da yer verildi. Alpers, Yeni Zelanda'da, silah taşımak için lisansa sahip olunması gerektiği, silah sahibi olmanın şartlara bağlı bir ayrıcalık olduğunu ancak 'ateşli silahların' tescilinin zorunluğu olmadığını söylediği vurgulandı. Silah lisansının maksimum 10 yıl olduğu Yeni Zelanda'da, sivillere ait yaklaşık 1 buçuk milyon ateşli silah bulunduğu, bunun da her üç kişiden birinde silah bulunduğu anlamına geldiği vurgulandı.
ABD, İNGİLTERE VE FRANSA'DAN CAMİ KARARI
Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde iki camiye yönelik düzenlenen terör saldırıları nedeniyle ABD'de polis ekipleri birçok camide cuma namazı esnasında güvenlik önlemleri aldı. New York'taki İslam Kültür Merkezi'ne bağlı cami önünde güvenlik önlemi alındığı görüldü.
İngiltere terörle mücadele şefi tarafından yapılan açıklamada, her zaman Yeni Zelandalı meslektaşlarına destek vermeye hazır oldukları vurgulanırken, ülkedeki camilerde de güvenlik önlemlerinin artırılacağı söylendi. İngiliz polisi, saldırının ardından tüm ülkedeki camilerin çevresinde devriye gezmeye başladı.
İngiltere'nin ardından Fransa'da ülkedeki kutsal alanların çevresindeki güvenlik önlemlerinin artırıldığını açıkladı.
Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner, Yeni Zelanda'da iki camiye düzenlenen terör saldırısının ardından valilere, tüm ibadethanelerin güvenliğinin artırılması talimatı verdi.
OLAY
Kentin Hagley Park bölgesindeki Al Noor Camisi içerisine silahlı saldırganlarca ateş açıldı. Saldırı esnasında camide, cuma namazı için 200 kişinin bulunduğu belirtildi.
Görgü tanıkları, Linwood Camisi'ndeki saldırganın kamuflaj giysi giydiğini ve motorsiklet kaskı taktığını söylerken, silah seslerinin, Linwood Mahallesinde bulunan bir camiden daha duyulduğu belirtildi.
Görgü tanığı Ahmet el Mahmud ise, Al Noor Camisi'ndeki saldırganı, beyaz tenli, sarışın, kısa boylu ve şapka takıp koruyucu yelek giyen biri olarak tanımladı.