Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Aşktan doğan aksesuvarlar

        Esra ÇORUH / HT CUMARTESİ

        Aksesuvara meraklıysanız Les Néréides Paris markasının da tutkunu olmalısınız. 1980 yılında Les Pascale ve Enzo Amaddeo tarafından kurulan marka ‘aşk hikâyesi’nin ürünü... Pascale ile Enzo’nun Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki gençlik yıllarında ilk görüşte aşk yaşadıklarında markanın serüveni başlamış. İlk mağazalarını Nice’te açan çift, evlendikten sonra da aşklarını, romantizmi yarattıkları tasarımlara yansıtmışlar. Paris’te açılan butiğin ardından dünyaya yayılmaya devam etmişler. Les Néréides butiği, Fransa’da Galeries Lafayette, Printemps Haussman gibi ünlü alışveriş merkezlerinde satılırken, Türkiye’de Nişantaşı mağazasıyla Türk pazarına girdi. Markayı Türkiye’ye getiren Yasemin Pakova HT Cumartesi’nin sorularını yanıtladı.

        Bir aksesuvar markasını Türkiye’ye getirme fikri nasıl gelişti? Siz de bir aksesuvar tutkunu olmalısınız...

        Aksesuvar tutkunuyum. Ayrıca aldığım 10 senelik Fransızca eğitiminden sonra yine bu dili kullanabileceğim bir işe yönelmek istedim. Modaya olan tutkum ve alışveriş amaçlı Paris’e yaptığım seyahatlerde Türkiye’ye yeni bir marka getirme fikri hep aklımda vardı. Aslında giyim üzerine bir marka araştırırken, Galeries Lafayette’de karşıma aksesuvar markası “Les Néréides Paris” çıktı. Birbirinden farklı, renkli ve zarif tasarımları olan bu marka oldukça ilgimi çekti. Markadan kendime ilk aldığım parça “Alphabet Fleuri” (çiçekli harf kolyeler) koleksiyonundan ismimin baş harfi “Y” oldu. Aldığım aksesuvarlara baktığımda gerek tasarımları gerek markanın takıları koyduğu yeşil saten keseleriyle beni büyüledi ve hemen yetkilileriyle iletişime geçtim. Ardından Paris’e davet edildim ve markanın Türkiye distribütörlüğünü almayı başardım.

        Markanın hikâyesini bir de sizden dinleyelim?

        Marka, Pascale ve Enzo Amaddeo tarafından 1980 yılında kurulmuş 35 senelik bir aksesuvar markası. Pascale ile Enzo’nun Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki gençlik yıllarında ilk görüşte âşık olmalarıyla Les Néréides serüveni başlamış ve ilk mağazalarını Nice’te açmışlar. Sanatçı ailelerden gelen çift, evlendikten sonra da aşklarını ve romantizmi tasarımlarına yansıtmaya devam etmişler. Paris’te marka butiğini 1990 yılında açmış ve devamında kısa sürede dünyaya yayılmaya başlamışlar. Kurucuları da tasarımcılardan oluşan bir aile ve her biri bu marka için çalışıyor. Les Néréides 2004 yılında alt markası N2’yi çıkarmış. Les Néréides’in feminenliğine, iddiasına karşı N2 daha çocuksu ve eğlenceli tasarımlara sahip. Böylece marka her sezon ürettiği birbirinden farklı 1000 adet parçayla her zevke hitap etmeyi amaçlıyor.

        Hepsi el yapımı ve tamamen elde boyanan zarif takılardan oluşuyor. Siz markayı nasıl tanımlarsınız?

        İlhamını özellikle doğadan alıyor. Kurucuları tasarımları yaratırken her birinin eşsiz parçalar olmasına özen gösteriyorlar. Her bir koleksiyon önünde saatlerce durup izlenecek detaylara sahip. Her koleksiyonun ayrı bir hikâyesi var. Bakıldığında bu aksesuvarların ne kadar çok emek harcanarak yapıldığını anlamak çok kolay. Markanın gerek mağaza konsepti gerek tasarımları müşterileri bambaşka bir dünyaya sürüklemekte ve şehirden kaçışı her bir parçada yakalamak mümkün. Aşk, doğa, doğal güzellikler, sanata dair her şey aslında markanın tasarımlarını tarif etmek için kullanılabilecek en doğru kelimeler. Markayı Türkiye’de olması gereken, bir benzeri bulunmayan, kaliteli, naif, doğaya özgü ve renkli tasarımlara imza atan bir uluslararası marka olarak tanımlayabilirim. Les Néréides kelimesinin sözlük anlamı Yunan mitolojisinden geliyor ve ‘deniz perisi’ anlamına geliyor. Kendi kendini yenileyen her sezon yepyeni tasarımlarla yaratıcı kimliğini en iyi şekliyle müşteriye sunan güzelliklerin detaylarda saklı olduğunu bize kanıtlayan bir marka.

        2015 yaz koleksiyonunda neler öne çıkıyor?

        2015 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda renkli tasarımlardan oluşan yazın tüm sıcaklığını, denizin, gökyüzünün ve doğanın her renginin kullanıldığı enerji dolu koleksiyonlara sahip. Tasarımlarda yarı değerli doğal taşlar kullanılmakta. Bunun yanı sıra sedefli boncuklar, barok inciler, suni elmas, pembe kuvars ve geleneksel bir teknik olan mine işçiliği kullanılmakta. Bu yazın şimdiden en çok ilgi gören koleksiyonu “Fond Marin”, hem plajda hem yaz akşamlarında kombinleri tamamlayacak zarif tasarımlarıyla deniz tutkunlarının ilgisini çekecek. Yengeç kolyeler, ahtapot küpeler ve yüzüklerden, şans getirdiğine inanılan denizatı küpeler bu yaza damgasını vuran parçalar arasında. Ayrıca Fransa’nın Provence bölgesinin bahçelerini aksesuvarlara taşıyan lavantalı ve mimozalı tasarımlarıyla “Jardin de Provence” koleksiyonu ise renk uyumları ve ilginç tasarımlarıyla dikkat çekici.

        Koleksiyonda aksesuvar dışında mum ve parfüm gibi ürünler de var sanırım?

        Evet, aksesuvar dışında koleksiyonu da kokulu mumları ve parfümler de yer alıyor. Parfümler arasında en çok ilgi gören çeşidi başta ilk sürüldüğünde yoğun bir koku olmasına rağmen sonrasında çok hoş bir kokuya dönüşen ten ile uyumu mükemmel olan “Patchouli Précieux”. Butikte görsel açıdan da aksesuvarların mum ve parfümle desteklenmesi markanın romantik havasının müşteriye aktarımı açısından oldukça hoş. Satılan her aksesuvar özel bir şekilde paketlenirken markanın parfümleri küçük saten keselerine sürülüp öyle verilmekte. Bu ayrıntı markanın her detaya ne kadar önem verdiğini gösteriyor ve bu da müşterileri memnun ediyor.

        Farklı lokasyonlarda mağazalar açmayı düşünüyor musunuz?

        Tabii, hedefim bu markayı Türkiye’ye yaymak. İstanbul’da Bağdat Caddesi ikinci tercihim olacak gibi görünüyor. İstanbul’da birkaç butik daha açtıktan sonra başta İzmir olmak üzere Ankara, Antalya, Bursa gibi illerde de butikler açmayı düşünüyorum.

        Peki takmaktan zevk aldığınız, vazgeçilmez aksesuvarlarınız neler?

        Spor şıklığı tercih ettiğim için günlük hayatta genelde daha sade ama şıklığı detayda saklı parçaları tercih ediyorum. Taşları, ışıltıyı seviyor olsam da günlük hayatta aksesuvarın kişinin önüne geçmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden kıyafetim çok sadeyse aksesuvarda büyük parça tercih ediyorum. Özellikle küpe ve bileklik kullanmayı seviyorum. Aksesuvarda en dikkat ettiğim şey zarif ve ince işçilik olması ve benim önüme geçmemesi.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa