Vikas Swarup Habertürk'e verdiği röportajda birçok konuda açıklamada bulundu
Gösterime girdiğinde tüm dünyada derin bir etki bırakan, 8 dalda Oscar kazanan 'Slumdog Millionaire'in senaryolaştırıldığı 'Q and A' adlı kitabın yazarı Vikas Swarup, Türkiye'ye geldi. Emekli diplomat olan Swarup, ilk görev yeri olan Türkiye'ye 30 yıl sonra dönmekten dolayı oldukça heyecanlı ve mutlu olduğunu dile getirdi. Vikas Swarup, Türkiye'de 30 yılda yaşanan birçok değişime şahit olduğunu ama Taksim'deki dönercilerin hiç değişmediğini söylerken "Ama tek farkla. O zamanlar döneri 1 dolara satıyorlardı. Şimdi 5 dolara satıyorlar" dedi. Swarup, Habertürk'e verdiği röportajda Türkiye'nin yurt dışından nasıl göründüğünden, 'Slumdog Millionaire'in hayatına ve kariyerine olan etkisine kadar birçok konuda açıklamada bulundu
- 1
Dünyanın en yoksul insanlarının yaşadığı Hindistan'da geçen bir milyonerlik öyküsünü aktardı.
'Slumdog Millionaire'... - 2
Loveleen Tandan ile Danny Boyle'un yönettiği; Dev Patel, Freida Pinto ve Anil Kapoor'un başrollerini paylaştığı film, 2009'da 8 dalda Oscar kazanarak büyük sükse yaptı.
- 3
'Slumdog Millionaire', aynı zamanda 2009'dan günümüze kadar olan süreçte, 'En İyi Film' dalında Oscar kazanan filmler arasında 378.410.113 Dolar ile en iyi hasılat yapan üçüncü film olarak da dikkat çekici bir başarıya daha imza attı.
Öyle ki hasılatı, 15 milyon dolarlık bütçesinin 25 katı... -
- 4
Aslına bakılırsa 'Slumdog Millionaire'in bu kadar ilgi göreceğini kimse beklemiyordu.
Film, ABD'de gösterime girdiği ilk hafta sonunda sadece 10 salonda yer aldı. Büyük ilgi görmesinden dolayı salon sayısı, ikinci hafta sonunda 32'ye çıkarıldı.
Sonraki haftalarda ise salon sayısı; önce 614'e, sonra 1.411'e yükseltildi.
Öyle ki filmin ABD'deki hasılatı, 77 milyon 426 bin dolar olarak gerçekleşti. - 5
'Slumdog Millionaire'in diğer ülkelerde gördüğü ilgi, ABD'de gördüğü ilgiden farklı değildi.
Örneğin İngiltere'de izleyici rekoru kırdı.
En nihayetinde küresel çapta 2.943 salonda izleyiciyle buluşan film, 59 hafta boyunca gösterimde kalma başarısı gösterdi. - 6
'Slumdog Millionaire'in hem gişede hem de Akademi Ödülleri'nde 8 Oscar kazanarak elde ettiği başarının temelinde elbette yönetmenlerin, oyuncuların ve filmin senaryosunu yazan Simon Beaufoy'un payı bir hayli yüksek.
-
- 7
Adı geçen kişilerin o denli başarılı olmasındaki aslan payı da elbette senaryoya uyarlandığı 'Q and A'nın yazarı Vikas Swarup...
- 8
Vikas Swarup ile 'Slumdog Millionaire'in ekibi, Oscar ödüllerini böyle kutlamıştı.
Hintli Vikas Swarup, Türkiye, ABD, Etiyopya, Birleşik Krallık, Güney Afrika ve Japonya'da Hindistan Dışişleri Bakanlığı'nın diplomatı olarak 2021'e kadar görev yaptı.
40'lı yaşların başında kendinde bulunduğu keşifle yazarlığa başlayan Vikas Swarup, 47 dile çevrilme başarısı gösteren ve birçok uluslararası edebiyat ödülüne layık görülen 'Q and A' ile küresel çapta okuyucu kitlesine sahip oldu.
- 9
'Q and A', okuyucularda öylesine derin bir etki bıraktı ki romanın sinemaya uyarlanmaması söz konusu dahi olamazdı.
2007'de çekimlerine başlanan 'Slumdog Millionaire', 2008'de izleyiciyle buluştuğunda doğal olarak, 'Q and A'nın filmden önceki satış patlaması katlanarak devam etti.
-
- 10
Vikas Swarup'un 'Q and A'dan sonra yayımladığı 'Six Suspects' ve 'The Accidental Apprentice' de birçok dile çevrilerek küresel çapta okuyucuya ulaşarak hayran kitlesini daha da artırdı.
- 11
Vikas Swarup, birçok hayranının olduğu ülkemize geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın daveti üzerine Rami Kütüphanesi'nde imza günü düzenleyen ve söyleşiye katılan Swarup, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a bir roportaj verdi.
- 12
"30 YIL SONRA DÖNMEK ÇOK GÜZEL"
* Rami Kütüphenesi'nde imza günü ve söyleşi için davet aldığınız zaman neler hissettiniz?
Gerçekten çok iyi hissettim. Çünkü Türkiye, diplomat olarak görev aldığım ilk ülke. 30 yıl sonra Türkiye’ye dönmek çok güzel. En son, 1993’te o dönemki Hindistan başbakanı geldiğinde burada bulunmuştum. 30 yıl sonra buraya gelmek çok güzel. -
- 13
Ünlü oyuncu Dany Glover ile Vikas Swarup 2009'daki Oscar töreninin partisinde görülüyor.
"DÖNERCİLER DEĞİŞMEMİŞ"
* 30 yıl sonra ülkemize gelmekten dolayı neler hissediyorsunuz? Hangi duygular içerisindesiniz?
Aslında bütün bu anıları tekrar yaşamak, Taksim'e geri gelmek gerçekten çok güzel. Taksim’de değişmeyen tek şey dönerciler. Eskiden 1 dolardan satıyorlardı ama şimdi 5 dolar olmuş. Diğer yandan yine değişmeyen tek bir şey daha var; o dönemde de İstanbul’un en güzel şehir olduğunu düşünmüştüm. Şimdi de dünyanın en güzel şehri olduğunu düşünüyorum.Türkiye’de 30 yıl içerisinde birçok şey gerçekleşti. Özellikle Türkiye’nin modernleştiğini düşünüyorum. Alt yapıya baktığımızda, geliştiğini görüyorum. Geçen sene Türkiye’yi 60 milyon turist ziyaret etmiş. Yani Türkiye, bu konuda Fransa ve İspanya’dan sonra geliyor. Bu gerçekten inanılmaz bir başarı. Şu anda şehrin Avrupa Yakası’ndayız ama aynı zamanda bir Asya ülkesi olan bir ülkenin bu kadar iyi bir şekilde gelişiyor olması gerçekten çok etkileyici. Son 30 yıldaki üretime baktığımızda Türkiye’nin global anlamda da etkisinin arttığını görüyoruz. Mesela, Hindistan’da bile artık Türk yapımı malları görüyoruz. Ayrıca Azerbaycan gibi Türki Cumhuriyetleri'nde de etkisi zaten çok önemliydi ve önemini devam ettiriyor. Aynı zamanda buradaki tecrübenin ve gelişimin de bir parçası olmak, buna şahitlik etmek de geçekten çok güzel. Diğer yandan benim için en önemli noktalardan biri de Türk okuyucularımla tekrar bir araya gelmiş olmak.
İki kitabım Türkçe'ye çevrildi ve burada sizin huzurunuzda Yeni Delhi Büyükelçisi Sayın büyükelçimiz Fırat Sunel'e de teşekkür etmek istiyorum. Kendisinin daveti sayesinde ve tabii ki Kültür Bakanlığı’nın da aracılığıyla buradayım.
- 14
Hillary Clinton, ABD Dışişleri Bakanı görevindeyken Vikas Swarup'u makamında kabul etmişti.
"TÜRKİYE, YURT DIŞINDA İSLAMİ MODERN BİR ÜLKE OLARAK GÖRÜLÜYOR"
* Yurt dışında oldukça kapsamlı temaslarınız oldu / oluyor. Yurt dışında Türkiye’ye karşı olan bakış açısıyla ilgili olarak altı özellikle çizilebilecek izlenimleriniz nelerdir?
İnsanlar dışarıdan Türkiye’yi modern ve İslami bir ülke olarak görüyor. Aynı zamanda sonuçta Türkiye bir NATO üyesi, 1952'de üye olmuş. NATO’ya ve zamana da ayak uyduran bir ülke. Diğer yandan Türkiye, G20 üyesi ve bu da Türkiye ekonomisinin ne kadar büyük olduğunun bir kanıtı.Genel olarak Türkiye, gelişmiş ve gelişmekte olan bir ülke olarak görülüyor. Türkiye’nin bazı şehirlerinin Avrupa Birliği üyesi ülkelerin şehirleriyle benzer yanları var. Bazı şehirleri ise biraz Hindistan’a benziyor. Bu yüzden de ortak noktalarımız var. Nüfus da her iki ülkede çok yoğun ama Hindistan’da çok daha fazla. Hatta Hindistan Çin’i de geçti. Kalkınma bazında da aslında Hindistan ile Türkiye aynı frekansta.
- 15
Vikas Swarup, 'Slumdog Millionaire'in başrol oyuncusu Dev Patel ile görülüyor.
"İNSAN KAYNAKLARIYLA GÜÇLENDİK"
* Hindistan’ın yakın zamanda süper güç olacağı konuşuluyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz. O seviyeye ne yapılarak gelindi?
Aslında bu süper güç terimini kullanmalarının ne kadar doğru olduğundan emin değilim. Hindistan dünyadaki en büyük 5'inci ekonomiye sahip. Az önce de söylediğim gibi en kalabalık nüfusa sahip olan ülke. Diğer yandan Hindistan, bilgisayar ve ilaç sektöründe de öncü konumunda. Hindistan, şu an dünyanın en büyük aşı üreticisi."Peki bunu nasıl yaptınız?" diye sorduğunuzda şunu söyleyebilirim; Hindistan’ın diğer körfez ülkeleri gibi doğal kaynakları yok, herhangi bir petrol ya da doğalgazımız da yok ama biz gücümüzü insanlardan alıyoruz. Hindistan, insan kaynakları sayesinde bu güce erişti. Diğer yandan da en büyük avantajımız ülkelerle iyi ilişkilere sahip olmamız. Mesela, bu hafta başbakanımız Suudi Arabistan’a gidiyor, daha sonra İran’a gidecek. Filistin ve İsrail’le de iyi ilişkilerimiz var. Bizim buradaki stratejimiz aslında ülkeler arasında bir köprü oluşturmak. Biliyorsunuz, Hindistan bu sene G20’nin başkanlığını yürütecek. Daha önce de ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin başkanlığını yürütüyordu. Aslında bizim isteğimiz, bazı anlaşmazlıklar halinde uyum sağlamak ve insanlara köprü görevi görmek.
-
- 16
Vikas Sworup, ünlü oyuncu Sidney Poitier ile görülüyor.
"DİPLOMATLIK KARİYERİME TÜRKİYE'DE BAŞLADIM"
* Kitaplarınız birçok dile çevrildi. 'Q and A'nin çevrilme sayısı 47'ye ulaştı. Dünya çapında tanınan bir yazarsınız. Bu konuda neler hissediyorsunuz? Kitaplarınızın bu kadar çok dile çevrilmesinin temelinde hangi nedenler var? Başarınızın kaynağı nedir?
Aslında ben kariyerime Türkiye’de bir diplomat olarak başlamıştım. Yazarlığa da daha geç yaşlarda, 40’lı yaşlarda Londra’da başladım. İlk kitabımı Londra’da yazdım ve ilk yazdığımda bu fikrin bu kadar yayılacağını hatta 47 dile çevrileceğini tahmin etmemiştim. Hatta bir filme dönüştürüleceğini de tahmin etmemiştim.Bu tamamıyla Hint halkı için yazdığım bir Hint kitabıydı ama tüm dünyaya mâl oldu. Elbette böyle bir şey olduğu için, böyle bir Hint hikâyesi tüm dünyaya yayıldığı için gerçekten çok müteşekkirim. Ben bu sayede aslında başka bir kimlik edinmiş oldum.
Eskiden bir diplomattım fakat yazmaya başladığımda yazar / diplomat haline geldim. Şimdi de tabii ki emekliyim, daha yeni emekli oldum. Şimdi zamanımı daha çok yazmaya ayırmak istiyorum. Neyse ki şu an beni diplomasi dünyasına bağlayan bir televizyon programı da yapıyorum. Adı ‘Diplomatic Dispatch’... Bu aslında haftalık olarak meclisin kanalında gösterilen bir program. Bu sayede aslında ben de diplomatik bağlantılarımı koparmamış oluyorum. Çünkü genelde diplomasi hayatınız bittiğinde o dünyadan kopuyorsunuz ama ben bu şekilde devam ettirebiliyorum.
- 17
"SAYIN VALİ BENİMLE BİR HAFTA İÇERİSİNDE GÖRÜŞTÜ"
* 'Q and A' adlı romanınız senaryolaştırıldı ve 'Slumdog Millionaire’ olarak filme çekildi. Bu film bilindiği üzere 8 dalda Oscar ödülü kazandı. O Oscar ödüllerinin kariyerinize nasıl bir etkisi oldu?
Aslında ben bir kitap yazdım ama ‘Slumdog Millionaire’ bir markaya dönüştü ve ben de artık bu markayla ilişkilendirilmeye başlandım. O yüzden de bana birçok kapı açtı.Oscar ödüllerinden sonra Osaka’ya Hindistan Başkonsolosu olarak tayinim çıktı. Normalde de bir yere tayininiz çıktığı zaman vali, sizinle 8-10 hafta sonra yani kendi vakti olduğu zaman görüşür fakat Oscar’dan hemen sonra oraya gidince sayın vali benimle bir hafta içerisinde görüştü. Gerçekten farklı yerlerden çok fazla davet almaya başladım.
Bu aslında benim için iki kimliğin hem diplomat olmanın hem de yazar olmanın getirdiği bir kapı ve küresel bir markanın açtığı bir kapı oldu. Bu da tabii hayatımı komplike bir hale getirdi. Çünkü her davete gidemiyorsunuz tabii ve çok fazla yere davet edildim.
- 18
"SLUMDOG MILLIONAIRE UMUT VERDİ"
* 'Q and A'nın senaryolaştırılma hikâyesinden söz edebilir misiniz? Teklif nasıl geldi? 'Slumdog Millionaire’, Oscar kazanan filmler arasında özel bir etki bıraktı. Bunun yanı sıra oldukça başarılı bir gişe başarısı da elde etti. Böyle bir etki bırakmasını bekliyor muydunuz?
Filmin diğer filmlere kıyasla böyle bir etkiye sahip olmasının aslında 2-3 sebebi var. Öncelikle film 2008’in sonlarında çıktı ve o dönemde 'Lehman Brothers' finansal krizi vardı. İnsanlar işlerini ve umutlarını kaybetmişti. O yüzden herkesin bir teşvike ihtiyacı vardı. ‘Slumdog Millionaire’ de bu umudu insanlara verdi. Paket olarak da gerçekten çok iyiydi."Hangi film, oyunculuk konusunda hiçbir dalda ödül almamıştır?" diye düşündüğünüz zaman ‘Slumdog Millionaire’ dışında böyle bir film yok. Evet, farklı dallarda ödüller aldı ama orada oyuncuların rolü o kadar kısa tutuldu ki aslında bir buket olarak sunuldu. Diğer yandan çocukların mükemmel bir şekilde aktörlük yapması, oradaki müzikle birlikte bu paket gerçekten güzel bir şekilde oluşturuldu.
Bilirsiniz Hollywood artık bazı filmlerini ‘special effect’ dediğimiz özel efektler üzerine çıkarıyor. O dönemde de ‘Slumdog Millionaire’e rakip olan film ‘Benjamin Button’du. Brad Pitt, özel efektlerle yaşlandırıldı ama ‘Slumdog Millionaire’ çok gerçek bir film olarak ortaya çıktı. Film, paket olarak iyiydi ve doğru zamanda piyasaya sürüldü. Doğru zaman doğru film...
-
- 19
"İYİ YAZAR İYİ OKUCUYUDUR"
* Yazarlık kabiliyetinizi nasıl keşfettiniz? Diplomatlığınızın yazarlığınıza olan etkisi nelerdir?
Ben aslında yaratıcı yazarlık konusunda hiçbir eğitim almadım. Yakınından bile geçmedim. Aynı zamanda üniversitede okuduğum bölüm de edebiyat değildi. Aslında iyi bir yazar olmamın sebebi iyi bir okuyucu olmam. Ben 30 yıllık okuyuculuk hayatımdan sonra yazar oldum ve aslında tanıştığım çocuklara ve öğrencilere de bunu söylüyorum; eğer iyi bir yazar olmak istiyorsanız iyi bir okuyucu olmanız gerekiyor.Kariyerim aslında diplomat olarak başladı. Yazarlığın da aslında ortak bazı noktaları var. Bunlardan biri de kelimeleri iyi kullanmayı biliyor olmamız. Bir diplomat olarak yanlış kelime kullanırsanız sonuçta bütün diplomatik ilişkiler çıkmaza girebilir. O yüzden burada kelimenin ağırlığının da farkındayız.
Diplomat ile bir yazar arasında şöyle bir fark var. Bir diplomat karşısındaki kişiye “Canın Cehenneme” derken öyle güzel söyler ki karşıdaki kişi o seyahati sabırsızlıkla bekler ama yazarlar böyle değildir, daha açık konuşabilirler. Diplomatlar genelde arka planda görev alan insanlardır, bakanlar daha çok ön plandadır ama yazarlar için artık tanınmamak bir opsiyon değildir.
Yazarlar hem görülmeli hem de duyulmalıdır. Oyüzden şöyle diyebilirim ki diplomatik hayatım kelimelerin ağırlığı açısından yazar olmama yardımcı oldu. Diğer yandan ben diplomat olduğum için de çok seyahat ettim. İstanbul, Londra, Etiyopya gibi çok farklı yerlerde yaşadım ama yazdığım üç kitap da Hindistan’da geçiyor. Çünkü derler ki “Ancak en iyi anladığınız yer konusunda yazarsanız güzel bir iş çıkarabilirsiniz.”
- 20
"RAMİ KÜTÜPHANESİ AVRUPA'NIN EN BÜYÜK TARİHİ KÜTÜPHANESİ"
* Rami Kütüphanesi ülkemizin çok özel projelerinden biri. Orada olmaktan okuyucularınızla buluşacak olmanızdan dolayı neler hissediyorsunuz? Rami Kütüphanesi hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz?
Sonuçta Rami Kütüphanesi tarihi bir yer ve Avrupa’daki en büyük tarihi kütüphane. Burada aslında şunu düşünüyorum; yazı yazmayı öğrenmeyi ve okumayı destekleyen milletlerin, ülkelerin geleceği daha parlaktır. Türkiye de aslında bu yolda güzel ilerliyor.Türkiye, 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olarak atandığı zaman bu proje başlamıştı. Rami Kütüphanesi, binlerce metrekarelik alanda farklı faaliyetlere ev sahipliği yapan ve çocuklar için özel bir alana sahip olan bir kütüphane o yüzden özellikle orada söyleşi yapacak olmak beni gerçekten çok mutlu ediyor.
- 21
"KENDİNİZİ KİTAPLARLA TANIYABİLİRSİNİZ"
* Günümüzde sosyal medya çok fazla popüler. Özellikle gençlerin zamanının büyük bölümünü sosyal medyada geçirdiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu durum kitap okuma sayısını ne şekilde etkiliyor? Gençlere okumaları için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Aslında sosyal medya konusunda iki ayrı görüş var. Birincisi; insanları okumaktan alıkoyduğu yönündeki görüş. İkincisi ise aslında sosyal medyanın da bir dile sahip olduğu görüşü. Tamam, kısa cümleler kullanılıyor ama en nihayetinde bu da bir dildir.Aslında sosyal medya insanlarla görüşmenizi de sağlıyor. Hatta Twitter eskiden 140 karakterdi şimdi arttırdı. Şimdi Japonya’da cep telefonu romanı adında bir roman türü çıktı. İnsanlar metroya bindiklerinde bu şekilde paragraf paragraf roman okuyabiliyorlar ama elbette ki gerçek bir roman, o şekilde yazılamaz. Diğer yandan da insanlar ancak tarihlerini, kültürlerini bilerek kendi kimliklerini ve nereden geldiklerini bilebilirler. Yazılan en iyi romanlar da spesifik romanlardır, küresel roman diye bir şey yoktur. Romanlar yerel kültürde yazılır ve bunlar sevgi ve kaybetme, dostluk ve ihanet gibi evrensel konuları kapsadığı için küresel romanlara dönüşür.
Sosyal medya konusunda şunu önerebilirim; evet, arkadaşlarınızla ve ailenizle irtibatta kalmanız için iyi ama dünyayı bilmeniz için yeterli değil. Mesela, dünyayı bilebilmeniz için ‘The Old Man and the Sea’ yani ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ gibi aynı zamanda William Shakespeare’in kitapları ve ünlü Türk yazarların kitapları gibi kitapları okumanız gerekiyor. Çünkü siz ancak bu şekilde kendinizi tanıyıp, dünyayı tanıyıp bir seviyeye gelebilirsiniz.
-