Tarımda "organik madde seferberliği" çağrısı

Taşpınar,2018 Hububat Sektörel Değerlendirme Paneli Sonuç Raporu'na ilişkin değerlendirmede bulundu.

Buğdayda ithalatın, unlu mamuller ihracatı karşılığında ve kalite amaçlı yapıldığını ifade eden Taşpınar, söz konusu ithalatın ürüne katma değer kazandıran ve istihdama katkı sağlayan evrensel bir uygulama olduğunu söyledi.

Taşpınar, kalite amaçlı ithalatın ise ürün yetersizliğinden değil, farklı amaçlar için talep edilen kaliteli buğday ihtiyacının karşılanamaması nedeniyle yapıldığına işaret ederek, "Panelde, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) üretici, tüketici, tüccar, sanayici açısından dengeleri sağlayan, hububat başta olmak üzere farklı ürünlerde piyasayı düzenlemede önemli bir rol üstlendiği, bunu da farklı seçenek ve yöntemlerle yerine getirmeye çalıştığı ve belirli ölçüde de başarılı olduğu teyit edildi." diye konuştu.

Taşpınar, tüketiciyi korurken üreticinin de göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve gıda güveliğinden bahsedilemeyeceğini dile getirdi.

"ORGANİK MADDE SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALI"

Buğday verimliliğinin düştüğünü ve bu konuda önemler alınması gerektiğini vurgulayan Taşpınar, şöyle devam etti:

"Toprak kalitesinin en önemli unsuru organik maddedir. Organik madde içeriği iyi olan topraklarda verim ve kalite yüksek olmaktadır. Şu anda verimliliğin önündeki en önemli engellerden biri topraklarımızdaki organik madde yetersizliği. Bu, diğer tarla bitkilerinde olduğu gibi buğdayda da verimliliği kısıtlayarak, aşırı girdi kullanımına bağlı maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Verimlilik sorununu, kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri ve diğer tüm ilgili kurum ve kuruluşların dahil olacağı 'organik madde seferberliği' ile çözüme kavuşturabiliriz."

"BUĞDAYA DESTEK 20 KURUŞA YÜKSELTİLMELİ"

Panelde, buğday ekim alanlarındaki azalmanın devam ettiğinin aktarıldığını belirten Taşpınar, 10-12 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanının 7,2 milyon hektara gerilediğini söyledi.

Taşpınar, bu üretimin sürdürülebilirlik ve arz güvenliği açısından risk oluşturduğuna işaret ederek, "Bu açıdan stratejik ürün olan buğdayda üretimi sürdürülebilir kılmak için, TMO'nun fiyat belirleme ve açıklama zamanları, ithalat zamanlamasıyla ilgili uygulamalar, üreticinin buğday ekimine devamı açısından hayati önem taşımaktadır. Panelde, buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan 5 kuruşluk desteğin 10 kuruşa çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş ve takdirle karşılanmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Panelde, hissedilebilir bir etki oluşturulması için söz konusu rakamın en az 20 kuruşa yükseltilmesinin önerildiğini vurgulayan Taşpınar, ayrıca yağışa dayalı, kuru tarım koşullarında üretim yapılan Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve geçit bölgelerinde ürün desteği yanında, alan desteğinin verilmesi ya da verilen ürün desteğinin 2 katına çıkarılmasının dezavantajlı bölgelerde buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahip olduğunu dile getirdi.

Taşpınar, tarım destekleme takviminin 1 Ocak yerine, 1 Ekim olarak düzenlenmesinin, desteğin tarımsal üretim süreçleriyle uyumuna önemli katkı sağlayacağına dikkati çekerek, tarımsal desteklerin önceden verilmesi ya da en kısa sürede ödenmesinin, faydalılık ve desteklerin üretime yansıması açısından önemli olduğunu kaydetti.