Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Tarihi eserlerde 'taş kanseri' tehdidi

        Zafer Samancı'nın haberine göre Konya'da Selçuklu döneminden kalan Karatay Medresesi, İnce Minare, Alâeddin Camii, İplikçi Camii ve Sırçalı Medresesi 'taş kanseri'ne yakalandı.

        Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, eserlerde sert taşlar, orta sert ve yumuşak taşlar kullanıldığını belirterek şu bilgileri verdi:

        "Bunların özelliklerinin farklı olması; izlenebilirlikleri, dokuları ve renkleri taşları kendi içlerinde farklı özelliklerine göre tercih ediliyor. Yapılar özelliklerine göre farklılık gösteriyor. Yumuşak taşlar işlemeye daha uygun taşlar olarak kayda geçiyor. Konya'da Selçuklu eserlerinde Karatay Medresesi, İnce Minare, Alâeddin Camii, Sırçalı Medresesi'nde taş kanseri dediğimiz hastalık var. Ağırlıklı bozulma görülen taşların hepsi aynı cins taşlar. Özellikle volkanif tüf diye isimlendirdiğimiz taşlarda bozulma fazla oluyor. Su emmesi diğer taşlara göre daha fazla. Sille taşının su emme oranı 3,04, gödene taşının 2,30 ama bizim esas problem olarak gördüğümüz volkanif tüfün özelliğine baktığımız zaman su emme oranı 12,08. Su emme oranı fazla olduğu için de zemindeki nemi yukarıya daha fazla emiyor."

        ŞEHİRLEŞME TAŞLARA NEFES ALDIRMIYOR

        Zamanla bozulmaların ve dökülmelerin olabileceğini söyleyen Genç, hiçbir taşın etkilenmeden çok uzun süreli hayatına devam edebilmesinin söz konusu olmadığını ifade etti. "Eserler, yağmurdan, kardan, şehirlerin yoğunluğuna göre gazlardan, asitlerden etkileniyor" diyen Genç, etkilenmenin oranına göre de taşların reaksiyon gösterdiğini anlattı. Genç, "Şehirleşmede zeminler yükselmiş, zemin yükseldikçe zemindeki taşın, duvarın nem alması, nem alması yukarıya doğru çıkar. Şehirleşmede taşlar nefes alamıyor" dedi.

        "GELECEK NESİLLERE AKTARMAYA ÇALIŞIYORUZ"

        Yapılan restorasyonda taşların nefes almasını sağlamayı amaçlandıklarını belirten İbrahim Genç, "Yapının malzemelerine uygun malzemeler kullanmaya çalışıyoruz. Ömürlerini uzatmaya çalışıyoruz. Taşların yüzeyinde zaman içinde oksijen alışverişinde bir sertlik oluşuyor. Sertleşen tabaka zarar gördüğünde geri kalan kısmı daha çabuk yara alıyor. Hızlanma başlıyor. Eserlerdeki uygulamalarımızda mümkün olduğu kadar çevresini açmaya çalışıyoruz. Koruyarak gelecek nesillere aktarmak istiyoruz. Yüzde yüz sonuç alamıyoruz. Yapılardaki çalışmalar ne kadar iyi olursa olsun bozulmalar gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.

        TEKNOLOJİK ÖNLEM

        Nem uzaklaştırıcı, giderici bir aleti Konya'daki 6 esere uyguladıklarını anlatan Genç, "Ölçümlemelere göre olumlu rakamlar aldık. Gözle görülen bir ilerleme yok. Yetkililer uzaklaştırıcı aletin nemi toprağa kadar uzaklaştıracağını söylediler. Bildiğimiz cihaz ve malzemelerin tedbirlerini almaya çalışıyoruz. Gelişen teknoloji ve yeni üretilecek araç gereçlerle eserleri daha iyi restore edebiliriz. Eserler ile ilgili arayış içindeyiz. Açıkta olan yapılar ve etkilenmeleri oldukça doğal. Mümkün olduğu kadar korumaya ve gidermeye çalışıyoruz. Restorasyon uygulamalarından benzer malzemelerle yeniliyoruz. Yıkılması söz konusu değil. Mimarisi, fonksiyonu, görünüşü ayrı ayrı korumak gerekiyor" dedi.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa