Erken tanı sedef hastalığını önleyebiliyor!
Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Türkçapar, sedef hastalığıyla ilgili önemli uyarı ve önerilerde bulundu
Halk arasında bilinen adıyla sedef hastalığı; deride kızarıklık, soyulma ve beyaz pullanmalar ile seyreden döküntülü bir cilt hastalığı.
Vücudun bağışıklık sistemi tarafından deriyi hedef alarak saldırmasından kaynaklanıyor. Bazı sedef hastalarında bağışıklık sistemi, derinin yanı sıra eklemlere de saldırarak eklemde iltihap gelişmesine neden oluyor. 'Sedef Artriti' denilen bu hastalık sedef hastalığı olanların yaklaşık yüzde 20'sinde görülüyor.
Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Türkçapar, eklem hasarına bağlı sakatlığın önüne geçmede erken teşhis ve tedavinin çok önemli rol oynadığını belirtiyor. Prof. Dr. Türkçapar, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sedef hastalarının yaklaşık yüzde 20'sinde görülen bir eklem iltihabı, Sedef Artriti. İsmi pek çok kişi tarafından bilinmiyor bile. Ama hastalığı çekenler yol açtığı sıkıntıları son derece yakından biliyor. Hastalık birçok eklemi tutabiliyor ve tuttuğu eklemde de hasara neden oluyor. Bu nedenle erken teşhis hastalığın tedavisinde son derece önemli rol oynuyor. Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Türkçapar, erken tanı ile ne kadar erken tedaviye başlanırsa eklem hasarına bağlı sakatlığın da önüne geçmenin o kadar mümkün olacağını vurguluyor. Halk arasında bilinen adıyla sedef hastalığı; deride kızarıklık, soyulma ve beyaz pullanmalarla seyreden döküntülü bir cilt hastalığı. Sedef hastalığı, vücudun bağışıklık sistemi tarafından deriyi hedef alarak saldırmasından kaynaklanıyor. Bazı sedef hastalarında bağışıklık sistemi, derinin yanı sıra eklemlere de saldırarak eklemde iltihap gelişmesine neden oluyor. Sedef gibi, sedef artrit semptomları da alevlenme ve yatışmalarla seyrediyor. Hastalık bulguları kişiden kişiye değişiyor hatta aynı kişide bile zamanla tuttuğu eklem bölgeleri değişebiliyor.
BİRÇOK EKLEMİ TUTABİLİYOR!
Hastalık vücudun herhangi bir eklemini tutabileceği gibi, birden çok eklemi de etkileyebiliyor. Örneğin omurgayı tutabiliyor, aşağı bel bölgesinde ağrı, sırt ve boyun ağrısı, göğüs kafesinde ağrıya neden olabiliyor. El-ayak parmakları gibi küçük eklemlerin yanı sıra diz, ayak bileği gibi büyük eklemleri de tutabiliyor. Bazen el veya ayak parmaklarının birinde, boylu boyunca şişlik ve kızarıklıkla sosis görünümünde "daktilit" denilen duruma neden olabiliyor. Tırnaklarda iğne ucu gibi çukurluklara (yüksük tırnak) veya tırnakta kabalaşma ve yatağından ayrılma gibi değişiklikler görülebiliyor. Sedef artriti omurgayı tuttuğunda sırt veya boyun ağrısına, eğilirken zorlanmaya neden oluyor. Tendon ve bağların kemikler üzerine tutunduğu noktalarda hassasiyete yol açabiliyor. Bu durum topuk, ayak tabanı, ayağın arka kısmı, dizin ön kısmı, dirsek etrafı veya diğer alanlarda ağrıya neden olabiliyor ki bu şikayetler hastalığın karakteristik özellikleri arasında yer alıyor.
"LÜTFEN BU KİŞİLERE DOKUNMAKTAN ÇEKİNMEYİNİZ"
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte hastaların yüzde 40'ında birinci derece (hatta bazen ikinci derece akrabalarda da olabiliyor) akrabalarında sedef veya sedefe bağlı artrit öyküsü bulunuyor. Bu da hastalığın gelişiminde kalıtımın önemli bir rolü olduğunu düşündürüyor. Genetik faktörlerin yanı sıra, geçirilen enfeksiyonlar da bağışıklık sistemini aktive ederek hastalığın ortaya çıkmasında veya alevlenmesinde rol oynayabiliyor. Genellikle 30 ile 50 yaşları arasındaki kişilerde görülen ancak çocukluk çağında da başlayabilen hastalıkta, çocuklukta gözün orta tabakasında iltihap gelişme riski daha fazla oluyor. Yaygın cilt döküntüsü bulunan sedef hastalarına, etrafındaki kişiler bazen sanki bulaşacakmış gibi dokunmaktan kaçınıyorlar. Prof. Dr. Türkçapar sedef hastalığının bulaşıcı olmadığını belirterek "Bu nedenle lütfen bu kişilere dokunmaktan çekinmeyiniz" diyerek insani bir yaraya da parmak basıyor.
Psöriatik artrit, hastada yorgunluk ve kansızlığa neden olabilirken, sağlıklı bir kiloda olmak, kan basıncı ve kolesterol seviyelerini düzenlemek gerekiyor. Hastalığın tedavisinin, hastadan hastaya ve tutulan eklem bölgesine göre değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Türkçapar "Hastalık sakatlığa bile yol açabiliyor. Bu nedenle erken dönemde tedaviye başlanması çok önemli" diyor. Prof. Dr. Türkçapar, hastaların doktorun önerileri doğrultusunda yürüyüş, egzersiz bisikleti, yoga, pilates ve germe egzersizleri yapabileceğini belirtirken, yüzme ve havuz içi egzersizlerin de eklemi zorlamadan yapılması durumunda faydalı olacağını vurguluyor.