Petrol piyasalarında 'yeni dönemin' şifreleri
Onlarca yıldır petrol piyasalarındaki en büyük endişe arz odaklıydı. Ancak savaş ve çatışmalarda girilen yeni dönemeçte bugün enerji ve jeopolitik arasındaki bağ net bir şekilde değişti. Savaşlarda her türlü senaryoya karşın petrol piyasaları büyük ölçüde sakin. Ancak uzmanlara göre bu, enerji piyasalarında ana etkinin arz değil, talep olacağı yeni bir aşamanın habercisi. Ve bu değişim derin jeopolitik sonuçları da beraberinde getirebilir.
ABONE OLRusya-Ukrayna Savaşı ABD'den Avrupa'ya Çin'den İran'a hemen hemen her ülkeyi etkileyen bir sürecin habercisiydi. Tüm bu ülkeleri etkileyen ana nokta ise kuşkusuz enerji piyasalarıydı...
Dünyanın her yerindeki hükümetler, halen hem kendi çıkarları hem de iklim değişikliğiyle mücadele etmek için petrol talebini azaltacak ve alternatif enerji kaynaklarını artıracak politikalar planladı, planlamaya da devam ediyor. Küresel petrol talebinin yaklaşmakta olan zirve noktası ve bunu takip eden düşüşü ise, önümüzdeki on yıllarda fiyatları ve üretimi belirleyecek. Enerji piyasalarında ana etki ise arz değil, talep olacak.
Açık ara en büyük ve en ucuz petrol rezervleri Suudi Arabistan ve onun Basra Körfezi'ndeki OPEC üyesi komşularında bulunmaktadır. Ancak petrol pazarı daraldıkça, üretimdeki payları da artacak.
BP'ye göre, enerji dönüşümünün hızına bağlı olarak, Suudi Arabistan 2050 yılına kadar küresel üretimin yarısına, hatta üçte ikisine ulaşan bir pazar payına sahip olabilir. Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler şimdiden dünyanın en büyük varlık fonlarından bazılarına ev sahipliği yapmakla birlikte nüfuzlarını yoğun bir şekilde kullanmaktadırlar. Bu ülkelerin sermaye yığınları ve güçlerini yurt dışına yansıtma arzuları daha da artabilir.
Bu ülkelerde yükseliş trendi oluşurken diğer petrol güçleri ise geride kalabilir. Bugün Afrika, Latin Amerika ve Asya'daki birçok ülkedenin ulusal petrol şirketleri, Körfez'deki petrolden daha yüksek maliyetli ve daha karbon yoğun petrol pompalıyor.