Kronik viral hepatitler karaciğer kanserinin yüzde 40-50'sinden sorumlu
28 Temmuz Dünya Hepatit Günü'nde hedef Hepatitsiz Türkiye! Bunun yolu önleme, tarama ve tedavinin yaygınlaştırılmasından geçiyor. Dünyada 2030 yılı itibarı ile viral hepatitlerin halk sağlığını tehdit eden bir risk olmaktan çıkartılması stratejileri bu hastalığa bağlı ölümlerin yüzde 65, yeni olgu sayısının ise yüzde 90 azaltılmasını amaçlıyor. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu'nun haberi.
Hepatit, karaciğerin iltihaplanması olarak tanımlanan ve pek çok etkene bağlı olarak gelişebilen bir hastalık. Bu hastalığa virüsler, bakteriler, ilaçlar, alkol, otoimmün hastalıklar veya diğer nedenlerle karaciğerin iltihaplanması sebep oluyor. Hepatit hastalığına pek çok farklı etken yol açabiliyor. Viral Hepatitler: Hepatit A, Hepatit B, Hepatit C, Hepatit D, Hepatit E olarak isimlendiriliyor ve her biri farklı virüsle ortaya çıkan hastalıklar olarak tanımlanıyor.
Viral Hepatitle Savaşım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rahmet Güner; "Bu etkenlerden hepatit A ve E fekal-oral yol dediğimiz kontamine su ve yiyeceklerin tüketilmesiyle bulaşırken, hepatit B, C ve D kan, vücut sıvıları ile cinsel yolla, enfekte kişiyle ortak enjektör ve jilet kullanımı nedeniyle veya anneden bebeğe geçiş ile bulaşabilir. Ayrıca, alkolik hepatit, ilaçların kullanımına bağlı hepatit ve otoimmün dediğimiz hepatitler de vardır" diyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), viral hepatitlerle ilgili, 2016-2021 global sağlık sektörü stratejisine göre 2030 yılı itibarı ile viral hepatitlerin halk sağlığını tehdit eden bir risk olmaktan çıkartılması, viral hepatitlere bağlı ölümlerin yüzde 65, yeni olgu sayısının ise yüzde 90 azaltılması hedefleniyor. Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan "Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı" (2018-2023) çerçevesinde ilk 5 yıllık hedeflerin pandemiye rağmen gerçekleştirilmeye çalışılmış olması ve 2030 yılı hedeflerine ulaşılmasının en büyük istekleri olduğunu söyleyen Güner, bu amaçla tüm sağlık çalışanları olarak tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Tüm amacımız "hepatitsiz Türkiye" diyor.
NAKİL GEREKTİREN EN ÖNEMLİ HASTALIKLAR ARASINDA
Türkiye'de en yaygın viral hepatitin, hepatit B ve hepatit C olduğu belirtiliyor. Hepatit A enfeksiyonunun, gerek altyapıda sağlanan iyileşmeler, gerekse rutin aşılama şemasına hepatit A'nın alınmış olması nedeniyle giderek azaldığı belirtiliyor. Hepatit B ve hepatit C enfeksiyonu Türkiye'de önemini halen koruyor. Bunun dışında başta doğu bölgelerimiz olmak üzere 'delta hepatiti' olarak da adlandırılan hepatit D' nin de ihmal edilmeyecek boyutta olduğu belirtiliyor. Hepatit B, C ve D; kronikleşme, karaciğer sirozu ve karaciğer kanserine yola açabilen ve karaciğer nakli gerektiren en önemli hastalıklar arasında bulunuyor.
DOKTOR KONTROLÜNDE OLMAYAN HEPATİT KORKUTUYOR
Prof. Dr. Rahmet Güner, "Geçmiş yıllarda en çok korkulan hepatit türü Hepatit C idi. Bunun nedenleri arasında hastalığın erken dönemde belirti vermemesi ve enfekte olan kişilerde çok yüksek oranda kronikleşmesi bulunuyordu. Ancak geldiğimiz noktada hepatit C hastalarının birkaç ay içinde bu hastalıklardan tamamen kurtulmalarını sağlıyoruz. Hepatit B enfeksiyonunda kişi enfeksiyon durumundan haberdar ise ve kontrollerini aksatmıyorsa hastalığın ilerlemesini engelleyecek tedaviler mümkündür. Günümüz koşullarında en korkmamız gereken hepatit türü 'doktor kontrolünde olmayan' hepatittir" diyor.
FARKINDALIK DÜŞÜKLÜĞÜNE DİKKAT!
HBV ve HCV enfeksiyonları önemli bir sağlık sorunu olarak değerlendiriliyor ve 18 yaşın üstündeki her 3 kişiden birinde HBV ile karşılaşıldığı belirtiliyor. 2009 yılında 18 yaş üstü kişilerde yapılan bir çalışmada, ülkemizde HBsAg pozitifliği yüzde 4 ve antiHBc pozitifliğinin yüzde 30.6 olarak saptandığı belirtiliyor. Ülkemizde 18 yaş üstü her 3 kişiden biri HBV ile karşılaşıyor ve erişkin yaş grubunda 2 milyondan fazla HBsAg pozitifliği olduğu düşünülüyor. Bu kişilerin sadece yüzde 12'ye yakınının durumdan haberdar olmasının saptanmasının ülkemizdeki farkındalığının son derece düşük olduğunun ortaya konması açısından önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
HBV enfeksiyonunun, siroz olgularının yüzde 30-40'ından, karaciğer kanserinin yüzde 40-50'sinden, HCV enfeksiyonunun siroz olgularının yüzde 25'inden karaciğer kanserinin ise yüzde 25-30'undan sorumlu olduğuna dikkat çekiliyor. Türkiye'de 2012-2016 yılları arasında gerçekleştirilen karaciğer nakli olgularının yarısından fazlasını viral hepatitler oluşturuyor.
2012 yılında yayınlanan bir çalışmada, çalışmaya katılanlarda anti-HCV sıklığının yüzde 0,5 - 1 arasında olduğunun bildirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Rahmet Güner, "Buna göre 18 yaş üstü nüfusta yaklaşık 250 bin ile 550 bin arasında kişinin HCV ile enfekte olduğu ve HCV ile enfekte olanların büyük çoğunluğunun bu durumun farkında olmadığı düşünülmektedir. HBV enfeksiyonunun, siroz olgularının yüzde 30-40'ından, karaciğer kanserinin yüzde 40-50'sinden, HCV enfeksiyonunun ise siroz olgularının yüzde 25'inden ve karaciğer kanserinin yüzde 25-30'undan sorumlu olduğu bildirilmektedir" diyor.
ÇOĞU VİRAL HEPATİT BELİRTİ VERMİYOR
Viral hepatitlerin bulaş yollarının farklı olduğu belirtiliyor. Belirtileri etken virüse göre fazla farklılık göstermiyor ve çoğunluğu belirti vermiyor. Ülkemizde en sık görülen viral hepatitlerden örnekler aşağıdaki gibi sıralanıyor:
HEPATİTİ ORTADAN KALDIRACAK 3 YOL
Prof. Dr. Rahmet Güner, "T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından oluşturulan "Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı"nda viral hepatitlerin toplum sağlığı açısından yarattığı problemin ortadan kaldırılması amacıyla oluşturulmuş stratejilerin 3 ana başlığı; "Çnleme çalışmaları, taramalar ve tedavinin yaygınlaştırılmasıdır" diyor ve bu amaçla uygulanacak stratejileri hatırlatıyor. Bu stratejilerin çoğu ülkemizde başarıyla gerçekleştirilirken özellikle farkındalığın artırılması, tanısız vakalara ulaşılması ve bu kişilerin tedavilerinin sağlanması viral hepatitlerle mücadelede en önemli noktalar arasında bulunuyor.
İşte o stratejiler:
*Farkındalığın artırılması
* Bağışıklamanın artırılması
* Viral hepatit sürveyansının güçlendirilmesi
* Anneden bebeğe geçişin azaltılması
* Tedaviye erişimin artırılması
* Güvenli kan ürünleri sağlanması
* Damar içi madde kullananlarda viral hepatit bulaşının önlenmesi
* Sağlık hizmeti ilişkili hepatitlerin önlenmesi
TEDAVİLERİN SONUÇLARI
Hepatit A ve B'den korunmada aşıların kanıtlanmış etkinliği, hepatit B enfeksiyonunda hastalığı kontrol altında tutmayı sağlayan virüsün çoğalmasını durduran tedaviler ve hepatit C tedavisinde kür (virüsun vücuttan tamamen temizlenmesini sağlayan tedaviler kullanılması) çok önemli gelişmeler olarak görülüyor. Hepatit C ile enfekte kişilerin erken tanı almaları ve uygun tedavi ile buluşturulmaları en önemli hedefler arasında gösteriliyor. Hepatit C' de kür sağlanması ile karaciğer hasarı önleniyor, siroza gidiş engelleniyor, karaciğer kanseri riski azalıyor ve virüsün bulaşması önleniyor. Hasta kişinin tedavi edilmesi ile yaşam kalitesinde ciddi iyileşme sağlandığı belirtiliyor.
Prof. Dr Rahmet Güner; "Viral hepatitlerin tedavisi bulunmaktadır. Bu tedaviler kronikleşmeye sebep olan hepatit türleri için özellikle kullanılır ve virüs tipine göre farklılık gösterir" diyerek devam ediyor:
Hepatit A: Hepatit A genellikle kendiliğinden iyileşebilen bir hastalık olarak tanımlanıyor ve hastalığa özel bir tedavisi olmamakla birlikte, semptomatik tedavi ile yönetiliyor.
Hepatit B: Kronik hepatit B enfeksiyonunda antiviral ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçlar, virüs yükünü azaltarak, karaciğer hasarını önlüyor ve hastalığın ilerlemesini kontrol altına alıyor.
Hepatit C: Kronik hepatit C enfeksiyonu için en etkili tedavi yönteminin direkt etkili antiviral ilaçların kombinasyonları olduğu belirtiliyor. Bu ilaçlar, virüsün çoğalmasını durdurarak enfeksiyonu kontrol altına alıyor ve tedavi ile yüzde 98 kür sağlanıp, virüs vücuttan temizleniyor.
Hepatit D: Hepatit D, Hepatit B virüsüyle birlikte enfeksiyona neden oluyor. Bu nedenle hepatit D enfeksiyonunu önlemek için Hepatit B aşısı yapılması önem taşıyor. Günümüzde delta hepatiti için "interferon" adı verilen ve etkisini büyük oranda immün sistem üzerinden gösteren iğne tedavisi kullanılıyor.
KRONİK HEPATİTE İZİN VERMEYELİM!
Tedavi yöntemleri, hastanın genel sağlığına, viral yüküne, karaciğerinin durumuna bağlı olarak belirleniyor. Tedavi sürecinde hastaların doktorlarıyla düzenli iletişim halinde olması ve tedaviye uyum sağlaması önemli görülüyor. Bu sayede hastaların enfeksiyon tablosunu kontrol altına almak veya tamamen tedavi etmek için en iyi şansı yakalamak mümkün oluyor.
"Karaciğer hasarı, kronikleşmiş hepatit enfeksiyonlarında zamanla oluşan bir süreçtir"diyen Prof. Dr. Rahmet Güner devam ediyor; "Hepatitlerin karaciğer hasarına neden olma oranı, hepatit türüne, enfeksiyonun şiddetine ve tedavi durumuna bağlı olarak değişebilir. Erken teşhis ve uygun tedavi, karaciğer hasarını önlemek veya en aza indirmek açısından çok önemlidir. Bu nedenle, hepatitten şüphe eden kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurarak uygun tetkikleri yaptırmaları ve gerekli durumda uygun tedaviyi almaları çok önemlidir. Bu noktada her bireyin bağışıklık sisteminin, alışkanlıklarının ve genel sağlık durumunun karaciğer hasarının seyrini etkileyebileceği unutulmamalıdır."
BİNLERCE BEBEĞİN HAYATINI KURTARMAK MÜMKÜN
Başta Hepatit B başta olmak üzere hepatit C enfeksiyonunun da, doğum sırasında anneden bebeğe bulaşabildiği belirtiliyor. Türkiye'de Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programının da bir parçası olarak tüm anne adaylarında hepatit taraması yapılmasının zorunlu hale getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Rahmet Güner, "Bu sayede annedeki doğum öncesi hepatit B virus yükü ve hastalık durumunu değerlendirerek bebek için güvenli olduğu gösterilmiş tedavilere doğum öncesinde başlamak gerekir. Bebeğe doğar doğmaz yapılacak aşı ve immunoglobulin uygulaması ile anneden bebeğe bulaşın önüne geçmek mümkündür. Korunma önlemleri alınmadığı takdirde yenidoğan bebeğin hayata gözlerini yüzde 95 kronik hepatit hastası olarak açmasını engellemek mümkündür. Alınan bu önlemlerle ve meme başı çatlağına dikkat edilerek doğum sonrasında bebeklerin anne sütü ile beslenmesi de sağlanmaktadır. Bu nedenle anne adaylarının hepatit B ve hepatit C için tetkik edilmesi, hamilelik öncesinde veya hamilelik sırasında doktorlarıyla konuşarak bilgilenmeleri ve uygun önlemleri almaları bebekleri ve kendi sağlıkları için çok önemlidir"diyor. Güner, viral hepatitlerin anneden bebeğe geçişini önleyerek binlerce çocuğun hayatına dokunulabileceğini söylüyor.
TIP DIŞI UYGULAMALAR TEHLİKE YARATIYOR!
Türkiye'de hepatitlerin veya başka hastalıkların tedavisi için bilimsel olmayan, etkinliği kanıtlanmamış, hepatit bulaşına neden olabilecek bazı tıp dışı uygulamaların sağlık otoriteleri tarafından kabul edilmiyor. Bu tür uygulamaların kullanımı, hastaların hekime gelmesini geciktirerek; erken tanı şansını yok edip, hepatit bulaşı riskini artırabiliyor. Bu nedenle hijyenik olmayan yerlerde manikür, pedikür, dövme ve piercing gibi uygulamalar ile diş hekimi olmayan kişilerin yaptığı merdiven altı işlemlerden uzak durulması çok önemli görülüyor. Viral hepatitlerin dil altı kesme ve alından kan akıtma gibi yöntemlerle tedavi edilemeyeceği belirtiliyor.
HEPATİT RİSKİNİ AZALTACAK ÖNERİLER
*Hepatit B aşısı olun.
*Kan ve vücut sıvıları ile korunmasız teması önleyin.
*Enjektör veya jilet gibi başkasına ait malzemeleri kullanmayın.
*Hamilelik öncesi hepatit taramalarınızı yaptırın.
*Manikür pedikür dövme gibi hizmetleri aldığınız yerlerde steril edilmiş aletlerin kullanıldığından emin olun.
*Kişisel hijyeninize özen gösterin.
*El hijyenini ihmal etmeyin.
*Düzenli doktor kontrolüne gidin.
*Doktorunuzun verdiği tedavileri onların yönlendirmesi olmadan bırakmayın.