Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Türk edebiyatının ünlü şairi Ümit Yaşar Oğuzcan, 1926'da Tarsus'ta doğdu. 1984'te İstanbul'da vefat etti.

Kazalardan ve hastalıklardan dolayı oldukça zor bir çocukluk dönemi geçiren Ümit Yaşar Oğuzcan, annesi Güzide Hanım'ın teşvikiyle 10 yaşında şiir yazmaya başladı.

Memuriyet hayatında 3 bankada çalışan Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirlerinin teması önceleri aşk, ayrılık ve özlem üzerineydi. Oğlunun intihar etmesinden sonra şiirleri, acı ve ölümle ilgili olarak melankolik bir hal aldı.

MİLYON KERE AYTEN

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi

Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel

Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin

Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor

Şarkılar söylüyorum

Şiirler yazıyorum Ayten üstüne

Saatim her zaman Ayten'e beş var

Ya da Ayten'i beş geçiyor

Ne yana baksam gördüğüm o

Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor

Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz

Günlerden Aytenertesidir

Odur gün gün beni yaşatan

Onun kokusu sarmıştır sokakları

Onun gözleridir şafakta gördüğüm

Akşam kızıllığında onun dudakları

Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim

Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz

Bir kadeh de sizinle içeriz Ayten'li

İki laf ederiz

Onu siz de seversiniz benim gibi

Ama yağma yok Ayten'i size bırakmam

Alın tek kat elbisemi size vereyim

Cebimde bir on liram var

Onu da alın gerekirse

Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem

Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar

Parasızlık da bir şey mi

Ölüm bile kötü değil

Aytensizlik kadar

Ona uğramayan gemiler batsın

Ondan geçmeyen trenler devrilsin

Onu sevmeyen yürek taş kesilsin

Kapansın onu görmeyen gözler

Onu övmeyen diller kurusun

İki kere iki dört elde var Ayten

Bundan böyle dünyada

Aşkın adı Ayten olsun

GÖZLERİM GÖZLERİNDE

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?

Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?

Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;

Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...

Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında

Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.

Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;

En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...

Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,

Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim!

Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim!

Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;

Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,

O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini.

KAVUŞMA GÜNÜ

En güzel gülüşünle karşıla beni

İşte geldim yanına yorgun ve yitik

Yılmışım, yıkılmışım, kahrolmuşum

İçimde tarifsiz bir gariplik

Anlamaya çalış bir şey sormadan

Yaklaş yanıma, gözlerime bak

Dağıt saçlarını çocuklar gibi

Sonra başını omuzlarıma bırak

Dertliyim, kahırlıyım, efkarlıyım

Ağır, çaresiz hüzünlerle geldim sana

Birlikte ömür boyu yaşayacağımız

Perişan gecelerle, günlerle geldim sana

Paramparça hayallerim, umutlarım

Ne kalmışsa içimde kırık dökük

Al, yeniden yarat beni, ayıkla arıt

Baksana, bütün ışıklarım sönük

Pelte pelte karanlığım koyu, zifir

Göklerin üstüme abandığı gecelerdeyim

Dinle, sana bir şarkı söyleyeceğim özlem dolu

Dinle, bütün çalgıların sustuğu yerdeyim

Oysa ki sen aradığım, bulduğumsun benim

Oysa ki bu en güzeli kavuşmaların

Bakma şimdi böyle kahırlı olduğuma

En mutlu şiirleri söyleyeceğim sana yarın

Yeter ki mahşere dek beni özle beni sev

Zamanların en ölümsüzünde yaşat beni

İşte geldim yanına alev, alev dopdolu

Al dilediğin gibi yeniden yarat beni

SALI: Faruk Nafiz Çamlıbel

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ