Halil İbrahim Kurum: Kuzey Yıldızı İlk Aşk'a hızlı adapte oldum
SHOW TV'nin her cumartesi günü saat 20'de yayınlanan dizisi 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk', bu akşam yayınlanacak 54'üncü bölümünde de izleyicileri yeni maceraların içine sürükleyecek. 'Halil İbrahim' karakterini canlandırmak için 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'ın kadrosuna katılan Halil İbrahim Kurum, dizinin ilgi görmesinin en önemli nedenini şöyle açıkladı; "Öncelikle yazarın Türk aile yapısı, bastırılan tüm duyguları, toplum yargılarına karşı olacak diye yapılmayan her hareketi absürde ederek anlatmasıyla birebir alakalı olduğunu düşünüyorum." Kurum, Habertürk'e verdiği röportajda ressamlık hayalleri kurarken neden oyunculukta karar kıldığını da anlattı
SHOW TV'nin her cumartesi günü ilgiyle izlenen dizisi 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk', bugün saat 20'de yayınlanacak olan yeni bölümünde izleyicileri yine ekranları başına çekecek.
Yapımcılığını Süreç Film'in üstlendiği, yönetmen koltuğuna Ersoy Güler'in oturduğu 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'ın başrollerini Aslıhan Güner ile İsmail Demirci paylaşırken, dizide Toygan Avanoğlu, Cezmi Baskın, Hüseyin Soysalan, Uğur Demirpehlivan, Ferda Kaynar ve Halil İbrahim Kurum gibi birçok başarılı isim de rol alıyor.
'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'ın kadrosuna 'Halil İbrahim' karakteriyle dahil olan Halil İbrahim Kurum'un oyunculuğa başlama hikâyesi oldukça ilginç. Resme meraklı, aileden müziğe yatkın olan Kurum, çocuk yaşlarından itibaren hayalini kurduğu ressamlıkla ilgili eğitim aldı. Ergenlik yaşlarında ise bu hayalini gerçekleştirecekti ki...
Annesi "Oğlum tiyatro sınavına gir, orada şarkıcı da olursun ressam da olursun" dedi.
Halil İbrahim Kurum, annesinin sözünü dinleyerek Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Bölümü'ne girdi. Kurum, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a verdiği röportajda kadrosuna yeni dahil olduğu 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk' ve kendisiyle ilgili soruları cevapladı.
'SÜREKLİ ÇALIŞMAK İNSANA İYİ GELİYOR'
'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'ın kadrosuna katılma sürecinden ve size hissettirdiklerinden söz edebilir misiniz?
Ersoy Güler'in "Adana'da sıkılmadın mı?" sorusuyla başladı. Nitekim sıkılmıştım. Pandemi sürecinde tiyatronun durması uzun süreli boşluğa sebep oldu. Bu döneme 3 film sığdırdım ama ille de sürekli çalışmak insana iyi geliyor. Mutlu oldum çünkü hem Ersoy Hoca ile hem Süreç Yapım ile duygusal bir bağım var. Dizi janr olarak 'Yeni Gelin' renginde olduğu için devam projesi gibi geliyor. O yüzden hızlı adapte oldum.
'ÇOK ŞANSLI OLDUĞUMU HİSSEDİYORUM'
Ersoy Güler ile 'Yeni Gelin'de de birlikte çalışmıştınız. Bu durumun 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk‘ta size ne gibi avantajlar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Ersoy Güler ile ilk işimin 4'üncü bölümünde "Beynimin içinde geziyor bu adam" demiştim ancak mesele o değilmiş. Öncelikle elbette karakterlerini kendi dünyasıyla yarattığını düşünüyorum ama can veren kişiye göre şekillendirdiğinden de eminim. O yüzden çok şanslı olduğumu hissediyorum hem yazan hem yöneten olması oyuncuya güven veriyor. Şunu yapsam 'ne der?' diye düşünmeyecek kadar da boşluksuz ve destekli bir otoriteye sahip, bu ayrıca güven veriyor.
'ABARTARAK İÇİNDEKİ YÜKÜ HAFİFLETMİŞ OLUYOR'
Sizce 'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'a gösterilen ilginin temelinde dizinin hangi özellikleri yer alıyor?
Öncelikle yazarın Türk aile yapısına, bastırılan tüm duygulara ve toplum yargılarına karşı olacak diye yapılmayan her hareketi absürde ederek anlatmasıyla birebir alakalı olduğunu düşünüyorum. Bu konuların gerçekçi anlatılması, birçok eleştiriye maruz kalmasına sebep olurdu ama abartarak içindeki yükü aslında hafifletmiş oluyor. Böyle bir rahatlamayı izlemek de haliyle eğlenceli oluyor.
'KENDİM OLACAĞIM DİYE ÇOK KORKTUM'
'Halil İbrahim'i analiz edebilir misiniz? Canlandırdığınız karakterle adlarınız aynı. Benzer veya zıt özellikleriniz nedir?
'Halil İbrahim' karakteri Adana'da derin bir gönül yarasıyla sınanıp şehri terk ediyor, yemek yapma sevdasını kendine paravan edip aşk acısından kurtulmaya çalışıyor ve bunu acıyı yaşadığı şehirden çok uzaklara giderek yapıyor. Sevgi dolu, esprili, pasif agresif bir adam. Kendi adımı kullanmak tehlikeli bir çizgiydi benim için çünkü adımı çok seviyorum anlamını değerini... Bana her seslenişlerinde kendim olacağım diye çok korktum. Neyse ki öyle olmadı, 'Halil İbrahim' ile tek benzeyen yönümüz ete olan sevdamız.
'O HAYALLE İLERLEDİM'
Neden resim veya müziğe değil de oyunculuğa yöneldiniz? Hangi etmen veya kişi / kişiler tercihinizde etkili oldu?
Küçükken hayalim ressam olmaktı. Büyüdüm ve o hayalle ilerledim, ciddi eğitimler alıp sınavına giriyordum ki son anda annemin bir sözüyle tiyatro sınavına girdim. İki sınav da yakın tarihlerdeydi. Resim bölümü sekreterliğinin kapısından dönüşümü dün gibi hatırlıyorum. Annem, "Oğlum tiyatro sınavına gir, orada şarkıcı da olursun ressam da olursun" demişti. Ben müzik hiç düşünmedim çünkü müzik benim için okulunun olduğu, kurallarının olduğu bir yeti değildi. Yanlış anlaşılmasın tabii ki kıymeti ve eğitimin gerekliliği tartışılmaz ama ben müzikle doğdum. Annemle babam müzisyendi o yüzden oluşum müzikle oldu. Yani mesleğim ne olursa olsun müzik hiç susmadı.
'TEK FARKI DURAMAYACAĞIN BİR MESLEK OLMASI'
Oyunculuk size ne ifade ediyor? Oyunculukta başarılı olmanın temelinde hangi etmenler bulunuyor? Oyunculuk adına nihai hedefiniz nedir?
Oyunculuğa çok yüksek ve ilahi misyonlar yüklemiyorum. Herkesin bir mesleği var. Benim için de sadece meslek. Onu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Diğer mesleklerden tek farkı asla duramayacağım bir meslek olması. Sürekli düşünmen, bakman, görmen, çözmen, yermen ve germen gereken bir meslek. Mesleğimi çok seviyorum. Mesleğimi yaparken hep şunu düşünüyorum, "Şu an benim hissettiğimi tüm dünya hissetse yani her insan mutlu olduğu meslekle para kazansa dünya nasıl bir yer olurdu acaba?"
'BÜYÜLENMİŞTİM O YÜZDEN HÂLÂ HEYECANLANIYORUM'
Konservatuvardan sonra Almanya ve Hindistan'da oyunculuk kurslarına katıldınız. Hindistan'da kurslara katılmak alışılagelen bir durum değil. Neden Hindistan?
Hint filmlerindeki nefes alıp vermek kadar kolay görünen danslara hep hayrandım. Halkın altı da üstü de dansla doğmuş gibi... Nasıl bu kadar muntazam olunabilir diye çok merak ediyordum. En azından benim için öyleydi. Bir yazı yazdım, sanıyorum 'Seyfali' Tiyatrosu'ydu "Gelmek istiyorum, görmek istiyorum, öğrenmek istiyorum" diye... 3 ay sonra cevap gelmişti, daha önce edindiğim sertifikaların ve katıldığım workshopların etkisi büyüktü. Gittim ve 3 ay kaldım. Gördüğümden daha muazzam bir masal gibiydi, 600 dansçıyı tek bir kişi yönetiyordu ve o dansların her hareketinin bir anlamı vardı. Büyülenmiştim o yüzden hâlâ Hint filmlerindeki dansları izlerken heyecanlanıyorum.
'ALMANLAR BENİ MİZAH ANLAYIŞIYLA ŞAŞIRTMIŞTI'
Her iki ülkedeki kurslardan edindiğiniz en önemli bilgiler neler oldu? Oyunculuk metotlarında belirgin farklar var mı?
Evet, mutlaka fark var. Almanlar, beni mizah anlayışıyla şaşırtmıştı. Çok zekice yapılan bir mizah var. İngilizler için söyleyebileceğim pek bir şey yok çünkü hâlâ Kraliyet Tiyatrosu hakim. Her konuda oldukları gibi bu konuda da çok kurallı ve sertler. Hindistan bize çok yakın haliyle fakat baskı altında sömürülen bir milletin acısı zaman zaman karanlığa itiyor, bundan kurtulmaları elbette çok zor... Gördüğüm birkaç tiyatroyla Türk tiyatrosunu tabi ki değerlendiremem fakat şunu söyleyebilirim; bizde hareket tiyatrosuna ağırlık verirsek dünyanın her yerinde anlaşılabiliriz.
'YAŞAR KEMAL HERKESE YAKINDI'
Yaşar Kemal'in eserleri hepimizi muhakkak bir bütün halinde etkiliyor. En sevdiğiniz yazar ve hemşehriniz olan Yaşar Kemal'in sizce her nesle hitap edebilen bir yazar olmasının temel nedeni nedir?
Yaşanılan büyük sıkıntılar, açlık, göç, savaş vs. bunların hepsini gören birini düşünün... O kişi bir toplumun içinden çıkıyor ve anlatıyor. Önce yazıları kabul görmüyor, kimse ciddiye almıyor ama vazgeçmiyor, devam ediyor çünkü bu gerçekleri böylesine nizamlı anlatan olmamıştı... Çünkü her durumu değerlendirirdi, bir konuyu ele alırken Kürdü, Türkü, yörüğü, Arabı bir arada nasıl devindi, neler yaşadı? Daha çok ondan duyduk. Herkese çok yakındı, her öfkeyi de sevgiyi de anladı ve anlattı, sebebini anlattı. Bazen çözüm bile sundu. Bence daha büyük bir sebep olamaz.
'ŞENER ŞEN KONUŞSUN'
Oyunculuğunuzu en çok hangi meslektaşımızın yorumlamasını istersiniz ?
Şener Şen hakkımda konuşsun isterim, susuşunu bile dinlerim.
'HİÇ DURMAYAN PİYANO SESİ İSTERDİM'
Hayal kurup dünyanın yönetimini bir saatliğine size verildiğini düşünelim. İlk icraatınız ne olurdu?
Kimse kimseden bir adım bile önde olmadan sabit seviye. Bir de durmayan susmayan piyano sesi.
'Kuzey Yıldızı İlk Aşk'ın Yeni Bölümünde Neler Olacak?
'Kuzey', herkesin iyi olduğundan emin olup küçük bir ara verdiği balayına döndüğü sırada başka bir felaket haberiyle sarsılmıştır. Bu sefer tehlikede olan 'Sefer' değil, biricik kızlarıdır. 'Kuzey', kızlarının izini sürerken bu belaya, çevresindeki herkesin batmış olduğunu fark eder. Ama iş işten geçmiş, kendisi de neredeyse boğazına kadar bu belaya batmıştır. Kızlarını, bela sarmalından kurtarmaya çalışırken bir yandan da 'Yıldız'ı endişelendirmemeye çalışan Kuzey, hayatının en büyük sınavlarından birini vermektedir. Her odasında başka bir sürpriz saklayan otel, bizimkilerin kurtulmaya çalıştığı bir labirente dönüşmüştür. Her odasının başka bir belaya açıldığı, her koridorun başka sürprizler taşıdığı bu otelde bizimkilerin kurtulma şansı gittikçe azalmaktadır. Ama kocasız balayına daha fazla dayanamayan Yıldız, olaya el atacaktır. Ama ailesinin kurtarıcısı mı olacak yoksa onlarla aynı kaderi mi paylaşacaktır?