"Kendisi kral değil"
PKK'nın Kandil'deki yöneticisi Öcalan için "Kral değil. Kendisini padişah görmüyor" dedi
Uydu aracılığıyla PKK çizgisinde yayın yapan Nüçe (Haber) TV’deki tartışma programında terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’taki Kandil Dağı’ndaki yöneticilerinden Mustafa Karasu ile yapılan röportaj ekrana getirildi. Karasu, örgüt olarak çözümden yana olduklarını, İmralı’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın girişim ve görüşmelerini desteklediklerini söyledi. Karasu, çözümün tek taraflı olamayacağını, her şeyin kendilerinden beklenmemesi gerektiğini belirtirken, “Kürtler’in Türk devletine vereceği bir şey yoktur. Türk devletinin Kürt sorununun çözümü, haklarını tanıması konusunda adım atması gerekmektedir” dedi. PKK’nın bugüne kadar 8 kez ateşkes kararı aldığını belirtirken "Barıştan çok, çözümden söz etmek gerek. Çözüm politikanız var mı? Kürtler’i susturarak güçlünün barışı mı yapılmak isteniyor. Kürtler’in temel hakları kabul edilecek mi, edilmeyecek mi?” dedi.
"KENDİSİ KRAL DEĞİL"
Karasu, sözlerinin son bölümünde Kürt sorunun çözümünde TBMM’nin devreye girmesi gerektiğini, politik çözümden yana olduklarını, Öcalan’ın ortaya koyacağı önerileri desteklediğini anlatırken, şöyle dedi:"Tabii önderlik de kendisini kral, padişah görmüyor, ‘Her şeyi ben söylerim yapısın’ demiyor. Bizimle, aydınlarla, demokratik güçler ve çok geniş çevre ile görüşmeyi, çözüme onları da ortak etmeyi istiyor" diye konuştu.
"ÖCALAN OLMAZSA OLMAZDIR"
Tartışma programına Brüksel’den katılan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın irade koyması ile başlayan, daha sonra kendilerinden bir heyetin de İmralı’ya gitmesi ile dahil oldukları bir sürecin başında olduklarını söyledi. Demirtaş, uygun koşulların oluşturulması halinde müzakerelerin sağlıklı sürdürülebileceğini belirterek, şöyle dedi:
"Sayın Öcalan ile görüşmenin kabul edilmiş olması, Öcalan’ın da görüşmeyi başlatmak istemesi de çok önemlidir. Bu sürecin içinde Öcalan’ın yön vermesi ile BDP olarak bizler de dahil olduk. Müzakereyi yürütecek tarafların bugün için bire bir eşit koşullar olmasa da sağlıklı olarak dışarı ile temas kurabilmek bilgi alabilmek, Öcalan için olmazsa olmazdır. İmralı’da 1.5 yıl sonra AKP’nin görevlendirdiği bürokrasi heyeti görüşmenin sağlıklı sürdürülebilmesi için sayın Öcalan’ın örgütü, halkı, sivil toplum kuruluşları, siyasetçilerle görüşebileceği, bilgi alışverişi yapabileceği koşulların da oluşturulması gerekir.”
Demirtaş, yeni İmralı süreci başladığı günden bu yana son derece duyarlı ve dikkatli davrandıklarını, ilk görüşme ardından Paris’te PKK’lı 3 siyasetçinin öldürüldüğünü, bunun bekleme durumuna neden olduğunu söyledi. BDP Genel Başkanı Demirtaş şöyle devam etti:
"Siyasi bir heyetimizin tekrar adaya gidip görüşmesi gerek. Bizim de siyaset olarak önerilerimiz var. Eş başkanların tekrar durum değerlendirmesi yapması, yeni bir aşama için görüşmelerin gidiş-gelişlerin devamı gerekiyor. Adada, beton çukurda tuttuğunuz halk önderi ile ‘Dışarı ile bağ kurmadan kendi bildiğim şekilde çağrılar yaparım’ deniyorsa yanlışlık var. 100 yılın en ağır sorununu konuşuyor ve çözüm bekliyoruz. Koşulların müzakere yapacak atmosfer; fiziki, psikolojik olarak imkanlar açısından iyileştirilmesi İmralı’daki tecrit sisteminin kaldırılması gerekir. Öcalan’ın başlatmak istediği girişimi destekleme amacıyla sabırlı davranıyoruz. Önümüzdeki günlerde gelişme olabilir. Bir şekilde adaya gidişin olması gerekiyor. Müzakere, diyalog ile çözüm oluşturulacaksa bunu heba etmek istemiyoruz. Süreci sabote edecek açıklamalar yapılıyor. Sürece dikkatli yaklaşımımız provokasyon değerlendiriliyor. Partimiz üzerine psikolojik baskı yapılmak isteniyor. ‘BDP, DTK sussun, sürece ilişkin değerlendirme, eleştiri yapılmasın’ isteniyor. Ahmet Türk’ün de söylediği gibi, bir taraftan barış istenirken, diğer taraftan Kandil bombalanmaz. Bizleri susmaya mecbur etmeye, psikolojik oyunlara gelecek parti değiliz. Süreci hızlandırmak ve sabırlı davranarak sürecin önünü açmaya devam ediyoruz."
Demirtaş, kendilerinden kaynaklı ‘Süreç tıkandı’ bahanesini vermek istemediklerini, bugünlerde Kürtler’in hakları anayasa güvence altına alma sorumlulukları bulunduğunu ifade ederken, “Kürt sorununun çözümü konusunda rolümüzü oynamak istiyoruz. 1 hafta 10 gün içerisinde bütün süreçlerin netleşebileceğini düşünüyoruz” dedi.
(DHA)