Çekyat...
"Çek" ve "yat" eylemlerinden oluşan "çekyat", süren Balyoz Operasyonu'nun da gerçek içeriğini sanki anlattı bize... BEKİR COŞKUN YAZDI
HABERTÜRK Gazetesi’nin manşetine koymasıyla, demokrasi literatürümüze giren yeni bir sözcük: “Çekyat...”
Çekyatın birçok modeli ve çeşitli renkleri vardır...
Aslında üzerine oturulsun diye yapılan koltuk, ucundan çektiğinizde yatağa dönüşüyor, çıkıp yatıyorsunuz...
Bu nedenle ona “çekyat” diyoruz...
Darbe yapmakla suçlanan kuvvet ve ordu komutanları, emniyet müdürlüğünde üç gece “çekyat”larda yattılar...
Böylece “çek” ve “yat” eylemlerinden oluşan “çekyat”, süren Balyoz Operasyonu’nun da gerçek içeriğini sanki anlattı bize.
Özellikle işin eziyet “çek”tirilen yanını...
Yasaya göre komutanların ifadelerini ancak bir başsavcı ya da başsavcı vekilinin alması gerekiyordu.
Başsavcı anjiyo olmuştu...
Başsavcı vekili raporluydu...
Başkası bulundu ya...
Bu sefer de bilgisayarlar bozuldu...
İşte “çekyat” burada karşımıza çıkıyor...
Komutanlar, merkezde müdürlerinamirlerin odalarındaki “çekyat”larda yattılar üç uzun gece...
Dünyanın hiçbir “demokratik” ülkesinde, suçlu olup olmadığı henüz belli olmayan bir sıradan insana dahi bunu yapmazlar...
Yapamazlar...
Ülkenin denizlerinin, havasının, toprağının, 800 bin kişilik ordusunun teslim edildiği şanlı-şerefli komutanlarını, birer kapkaççı gibi evlerini basıp götürmek, sonra da emniyette üç gün bekletmek ise hukuksuzluğun ta kendisidir.
Ama, daha çok bir başka olup biteni, bir başka niyeti, bir başka hesaplaşmayı anlatır bize...
Atatürk Türkiyesi el değiştiriyor, anlamıyor musunuz?..
(Bu yazı yazıldığında, üç günün sonunda nihayet başsavcı vekili ifadelerini almaya başlamıştı komutanların... Sonuç ne olursa olsun, bu “çekyat” gerçeğini asla değiştirmez.)
Artık demokrasi literatürümüze giren “çekyat” simgeleşerek tarih sayfalarında yerini aldı sayılır...
“Çekyat”ın tersi ise itip oturmak...
İttirip oturuyorsun...
“İtotur...”
