Esin Övet: Hülya Avşar ucuz reklama sığındı

"AVŞAR, UCUZ REKLAMA SIĞINDI"

HÜLYA Avşar’ın, Mehmet Aslantuğ’u konuk ettiği programındaki “Erkek çalışsın, kadın evde çocuklarını kendi büyütsün, yemeğini yapsın, kocasını karşılasın” sözleri olay oldu. Aslantuğ araya girerek “Kadın, bütün istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına, yanılgılarına bırakmamalı” yanıtını verdi. Bu polemiğe yorumunuz nedir?

E.Ö.: Aslında bu tam da Hülya Avşar’lık bir taktik. Malum filmi ‘Selfie’ yakında vizyona giriyor. Kendinden konuşturmak için gayet iyi bir hareket ki 20 senedir yaptığı da bu. Yıllardır Hülya Avşar’ın her yaptığını savunan, alkışlayan bir gazeteciyim ama tam da Kadınlar Günü’nden bir gün önce, kadına karşı bu kadar çok kötü olayın yaşandığı günlerde değil! Artık tamam! Hülya Avşar’ın kendi reklamını düşünmeden kadınlar için bir şeyler yapma zamanının geldiği günlerde yine bu çirkin ve ucuz reklama sığınması maalesef beni de isyan ettirdi bir kadın olarak.

O.B.: Gündem olabilmek için her şeyi yapan Avşar Kızı bu sefer cehalet kartını ileri sürdü. Sanki kendi bahsettiği kadın tipiymiş gibi söylediği şeyler oldukça komikti. Yıllardır magazin dünyası Hülya Hanım’ın her oyununa kanıyor ve onu konuşuyor ya, ona yanıyorum artık.

K.K.: Bu polemiğin galibi Hülya Avşar! Bakın ‘haklısı’ demiyorum. Hülya Hanım, yıllardır yaptığı şeyi yaptı. Tam da Kadınlar Günü arifesinde ‘saçmaladı’, bir haftadır herkes onu konuşuyor. Köşe yazarları onu yazıyor, sosyal medyada herkes ondan bahsediyor. Keşke böyle saçmalıklarla değil de ‘işleriyle’ gündeme gelse...

İ.D.: Programın tamamını izledim. Hülya Avşar’ı anlamaya çalışıyorum. Galiba Avşar’ın aslında söylemek istediği, kadın erkeğe saygı duymalı, evliliğin sağlıklı yürümesi için erkeği biraz da otorite olarak görmeli. Bunun içinde, erkeğin de kadına saygısı var tabii. Avşar söylemek istediklerini yanlış kelimelerle ifade ediyor olabilir ya da ben tamamen yanlış bir yerden bakıyor olabilirim. Eğer böyle değilse, yani ben yanlış bir yerden bakıyorsam zaten ortada bir polemik de yok, o zaman, bir cahille bir aydının acı veren diyaloğu diyebilirim. Bu arada Mehmet Aslantuğ daha sık ekranda olmalı, belki bir gazetede yazı yazmalı. Avamlığın ve cahilliğin zirve yaptığı günümüzde en ihtiyaç duyduğumuz beyinlerden.

R.B.: Hülya Avşar ya kendisini anlatamadı ya da cehaletinin kurbanı oldu. Ne demek istediğini kendisi bile anlayamamış. Ne demek kadınlar evde otursun, çocuk baksın? Kendisi öyle mi yapmış? Bu sözler Hülya Avşar’a hiç yakışmadı. Mehmet Aslantuğ, medeni bir insan. Hülya Avşar’ın karşısında az bile söylemiş.

B.İ.: Hülya Avşar’ın TV şovunun efsane olduğu 90’ların sonu, 2000’lerin başında her programını stüdyoda izler, ağzından çıkan her gafı not alır, her frikiğini fotoğ- raflardık. Topladığımız malzeme bir hafta yeterdi. O günler geçmişte kaldı. Herkesin siyah dediğine beyaz diyerek dikkat çekme modası geçti. Hele de kadın hakları gibi hassas konuları magazin malzemesi yapmak artık Avşar’a hiç yakışmıyor.

"ZARF SKANDALI"

DEMET Şener’in eski eşi İbrahim Kutluay’la yasak aşk yaşadığı iddiasıyla Edvina Sponza’ya açtığı 500 bin TL’lik tazminat davasında tanıkların ifadeleri dinlendi. Tanık olarak dinlenen Demet Şener’in spor hocası, Edvina Sponza’nın eski mankenin evine bir zarf içerisinde siyah bir külot ve sutyen gönderdiğini belirtti. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

ESİN ÖVET: Erdal İnönü’nün klasik cümlesi dönü- yor dolaşıyor, her yerde karşımıza çıkıyor. Yani “Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır”. Yıllardır konuşulan şehir efsanesi işte herkesin önünde ortaya dökülüyor.

OBEN BUDAK: Bu ve bunun benzeri çok fazla olay vardı ortada dolanan. Bel altı çalışılmış burada, Demet Şener sonuna kadar haklı. Liseli kızlar ergenlik döneminde acımasız olur ,arkadaşlarına bu tip şeyler yapar ancak, çok çirkin.

KADİR KAYMAKÇI: ‘En İyi Boşanma Magazini Oscar’ını bu habere veriyorum. Yok yok valla! Oyunculuklar süper, bütün bunlar yaşanırken herkes ‘mutlu’ rolünü çok güzel oynamış. Hem hikâyedeki kostümler de oldukça seksi, ‘külotlar’ ve ‘sutyenler’ havada uçuşuyor. ‘Siyahın 50 Tonu’!

İPEK DURKAL: Eğer bu ifade doğruysa, Ankara’daki otelde Demet Şener yoktu. Edvina Hanım iç çamaşırı, evli olduğunu bildiği İbrahim Kutluay’dan almış, ona geri verseymiş. Ne kadar mide bulandırıcı.

REŞAT BALCIOĞLU: Rezalet diz boyu! Bu dava burada bitmez. Bakalım bu davada daha neler çıkacak.

BÜLENT İPEK: Bizim gazetenin başlığa koyduğu gibi tam ‘zarfı bırak mazrufa bak’ durumu. Bu davada yıllardır kapalı ortamlarda konuşulan dedikodular mahkeme eliyle ortaya saçılmaya başladı. Demet Şener’in bu kavgayı kolay bitirmeyeceği belli. Bence taraflar daha fazla rezalete karşı Demet Şener’i ikna etsin. Yoksa mahkemeye getirilen tanıklar eliyle ayrılan insanlar ve çocukları fazlasıyla yıpranacaklar.

"KENDİ İÇLERİNDE BİRLİK OLAMIYORLAR"

TÜRKİYE Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) yönetim kurulu işten el çektirilip kayyum atanmıştı. Bakanlık tarafından yönetim kuruluna atanan Yavuz Bingöl’ün görevi kabul etmemesi dikkat çekti. Telif havuzu büyüdükçe tartışmaların odağındaki MESAM VE MSG’deki tartışmalar nasıl sonuçlanır?

E.Ö.: Bitmeyen bir MESAM mevzusu var bu memlekette. Kendimi bildim bileli sorunlu bir dernek. Ve hâlâ çözülemiyor. Yavuz Bingöl eğer kabul etseydi hiçbir zaman eleştirilerin hedefinden kurtulamayacaktı. O kesin. Bence kabul etmeyerek en doğrusunu yaptı.

O.B.: Yavuz Bingöl’ün bu hareketine nasıl şaşırdığımı anlatamam, hiç beklemiyordum doğrusu. Bence yanlış yaptı. Kariyerinde merak ettiğimiz bir gelişme yok, kayyum olarak ilerlemeliydi.

K.K.: Müzik adamları şu MESAM meselesine harcadıkları mesainin yüzde 1’ini daha iyi eserler vermeye ayırsa, ülkede satılan albüm sayısı şimdikinin birkaç misli olurdu! MESAM’la ilgili bu haberleri okudukça ‘telif’ pastasının ne kadar lezzetli olduğunu düşünüyorum. Öyle olmasa bu kadar insan onu yemek için 50 yıllık dostluklarını gözünü kırpmadan çöpe atmaz herhalde.

İ.D.: Kendi içlerinde bile birlik olamayan meslek birlikleri nasıl olacak da üyelerinin haklarını savunabilecek?

R.B.: MESAM’da yaşananları, Yavuz Bingöl üzerinden yorumlamak doğru değil. MESAM, yönetiminde ciddi yolsuzluk ihbarları olduğu için yönetim kurulu istifa ettirildi ve kayyum atandı. Ben bakanlığın yerinde olsam kayyumun başına Orhan Gencebay’ı atardım.

B.İ.: Yüzlerce unutulmaz şarkı besteleyip sefalet içinde yaşayan bestecilerin durumunu kurtarmak için el birliğiyle başlatılan telif mücadelesini birlikte yürüten ünlü sanatçıların şimdi kayyumluk olmaları çok acı. Dün telif havuzunu büyütmek için ortak savaşırken, şimdi büyüyen havuzun suyunu paylaşamıyorlar. Böyle giderse o havuzda herkes birlikte boğulur, telif mücadelesinde başa dönerler.

"ASENA'NIN TAVRI SADECE ÇİĞ"

ŞÜKRAN Ovalı’nın hamile olduğu ortaya çıktıktan sonra Caner Erkin’in eski eşi Asena Atalay, bir kadının yaptığı gebelik testini Instagram’ın hikâye kısmında paylaştı. Gebelik testinin üzerindeyse “Sadece yağ” yazıyordu. İlişkinin bitmesinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen Asena Atalay bunları niye yapıyor sizce?

O.B.: Asena’da nasıl bir sinir varsa hâlâ geçmedi, dinmedi. Sıkılınca eski kocasına saran kadınlardan biri olduğunu fark eder umarım.

İ.D.: Asena’nın Caner’le evliyken yakaladığı popülariteye ve yaşam tarzına bakın, bir de şimdikine. Caner’in mutluluğundan ve şahane bir evlilik yapmış olmasından dolayı çok mutsuz bence Asena.

K.K.: Bence bu tavır ‘sadece çiğ!’ Çünkü bu gibi hareketler çok çiğ geliyor bana! Bitmiş gitmiş, herkes kendine bir yol çizmiş, daha neyin derdidir bu? Asena Atalay’ın evliliği Şükran Ovalı yüzünden mi bitti ki?! Caner Erkin-Şükran Ovalı çifti bebeklerinin mutluluğunu yaşayıp hiç bu küçük şeylere takılmasınlar. Bu tür hareketler yapanı küçültür, başka da bir şey olamaz.

B.İ.: Eski kocasının yeni karısının hamilelik haberiyle ilgili ‘Sadece yağ’ diyen Asena Atalay’a ‘sadece kötülük’ demekten başka bir şey aklıma gelmiyor. Hakikaten, doğmamış bebeği kıskançlık malzemesi yapacak kadar kötüleşebiliyor muyuz?

"MEDENİ BİR AYRILIK OLDU"

HANDE Ataizi ile Amerikalı gazeteci Benjamin Harvey tek celsede boşandı. Ataizi yaptığı açıklamada “Birbirimize sevgimizi kaybetmeden ayrılalım dedik. Aile konseptini kaybetmek istemiyoruz. Benjamin ev bulana kadar bizimle” dedi. Bu anlaşmalı ayrılığı nasıl yorumlarsınız?

E.Ö.: Gayet iyi olmuş. Akıllı uslu bir ayrılma olmuş. İnsanlar boşuna uzatıyor, evliliklerinde saçma sapan kavgalar, küfürler, şiddet başlıyor. İşte ne güzel. Oh mis gibi bitirdiler, dost kalarak üstelik. Kavgasız, gürültüsüz...

O.B.: Arkadaş gibi olmak hatta askerlik arkadaşı gibi olmak çiftler arasında önemli bir sorun. Bazı ilişkiler aşk bitince kendini imha ediyor, bazılarıysa arkadaşlığa dönüyor. Arada çocuk olunca diğer türlüsü mantıklı değil.

K.K.: Çok şükür sevgi gitmeden ayrılmışlar! Olur öyle bazen, ‘roommate’ bağlanır ilişkiler. Baksanıza Hande Ataizi’yle eski eşi Benjamin Harvey boşanmalarına rağmen hâlâ aynı evde yaşıyorlarmış. Evliliği yürütememiş olabilirler ama belki de harika ‘roommate’ olurlar; kimbilir!

İ.D.: Ataizi söyleyenecek her şeyi söylemiş zaten. Birbirlerinden tiksinme noktasına gelmeden ayrılmayı becerebildilerse ne âlâ…

R.B.: Evlilik yürümemiş, boşanmaya karar vermişler. Ama Hande Ataizi vicdanlı bir kadın. Eski eşini ev bulana kadar sokağa atmayacağını söylemiş. Ev arkadaşı olmak da iyidir. En azından kavga ve gürültü çıkarmadan yollarını ayırmayı bilmişler.

B.İ.: Şu zamana kadar gördüğüm en medeni ünlü ayrılıklarından biriydi. Yüz göz olacaklarını hissedip sevgiyi kaybetmekten korkup ayrılmaya karar vermeleri saygıya değer. Bir süre böyle devam edeceğini umuyorum.Benjamin ABD’ye dönerse çocukla ilgili sıkıntı- lar çıkabilir. İşte o zaman tam medeni ilişki testi olur.