Uzaylılar var mı?
Bazı bulgular halka açıklanmıyor mu? Neva Çiftçioğlu Banes yazdı...
NEVA ÇİFTÇİOĞLU BANES
HT GAZETE
DOĞUM sancısı gibi periyodik beliren “Uzayda hayat var mı?” soruları geçen hafta yine ortaya çıktı. Ezberlediğimiz standart bilgilerin dışında ufacık bir bulgu bile heyecanlanmamıza yetiyor. Hemen internete giriliyor, söylenenler inceleniyor, televizyon haberlerinde bir yerlerle canlı telefon bağlantısı kurulup uzman olduğunu savunanlarla sohbetler ediliyor ve hemen ardından herkesin merak ettiği soru patlatılıyor: “Sizce uzayda hayat var mı?” Heyecanla oturaklı bir yanıt beklenirken alınan yanıt hep aynı oluyor: “Yani sonuçlar aslında sır, ama ben size ucundan azıcık bilgi vereyim. Var olabilir de olmayabilir de. Yani niye olmasın ki baksanıza ne çok yıldız var, ne çok galaksi var. Olasılık çok yüksek yani. Hem gezegenimizde bile ne çok garip yaratık var, uzayda neden olmasın ki?”
Cümleler aynı olmasa da bu karikatürize ettiğim formatın bir başka versiyonu. Temcit pilavı. Isıt ısıt sür meraklıların önüne. Hani eleştiriyorum ama bana da “NASA’da bir masam var” diye aynı sorular sorulduğunda televizyon programlarında konumum gereği “benzer dansı” ediyordum açıkcası. Geçen hafta 1200 küsur e-mail aldım yine. “Neva Hanım Allah’ını seversen söyle. Uzaylı var değil mi?” diye soruyorlar.
NASA’yı değil ama kendimi temsilen vereceğim yanıttan önce birkaç sorum var size, herkese, tüm insanlığa. Ben bütün samimiyetimle yazıyorum, siz de yanıtlarınızda samimi olun lütfen. Uzayda hayatın var olup olmadığını neden merak ediyorsunuz? Diyelim ki hayat bulundu. X gezegeninde bakteriyel hayat, Y gezegeninde hayvansal ve bitkisel hayat, Z gezegeninde de süper gelişmiş canlılar ve yarı robotik hayat var. Bu neyi değiştirecek? Belki evrende sadece dünyada yaşam olduğunu savunan dinler tökezleyecek. Müslümanlar “Kuran’da vardı, biz biliyorduk zaten” diye yorumlar getirecek. Ateistler “Tesadüfi gelişim evrenin her yerinde var. Gördünüz mü?” diye övünecek. Hiçbir yeni buluşa inanmayan, her güzelliğin ardında bir “fitne” arayanlar, Ay’a gidildiği halde “Düzmece misyon” diyenler bu sefer de bu bulguya “Amerika’nın yeni oyunu” diyecek. Photoshop oyunlarıyla bir şeyler peydahlayıp internet aracılığıyla yeni kampanyalar oluşturmaya girişilecek. Kimi uzaylıların varlığına sevinip kurtarıcı gözüyle bakarken diğeri korkup düşman ilan edecek. Falan falan... Biliyorum karamsar bir tablo çiziyormuşum gibi görünüyor ama insanın doğası böyle. Kendi türü dahil her canlıyı boğazlayan (bu kelime ağır gelmesin, yaptığımız şeyin sözlük karşılığıdır), kendi türünden olmayanların üzerine tuz serpip “Böyle emredildi” diyerek yiyen varlıklarız biz. Geçen hafta gazetelerde “Kaçtı diye öküzün bacaklarını canlı canlı kesen adam” haberiyle yayımlanan fotoğraflara bakamadım bile. Tam bir kâbus! O mantalitedeki insana yaklaşıp “Bak uzayda hayat varmış” diye haber versem, daha buradaki hayata değer vermez iken bu habere çok sevinip üzerinde düşünecek, filozofik sözler mi edecek sizce?
3 sene önce bir yazımda sormuştum “Siz uzaylı olsanız insanoğluna görünür müydünüz?” diye. Aynı soruyu yine soruyorum. İşin gerçeği bizler yaşadığımız gezegenin değerini anlayamadan, düşünsel ve yaşamsal anlamda ilkellikten tamamen sıyrılmadan bazı bilimsel gerçeklere hiç mi hiç hazır değiliz.
Bunca laftan sonra “Peki uzayda hayat araştırmaları yapılmasın mı?” diye sorabilirsiniz. Elbette yapılmalı. O araştırmalar için geliştirilen teknolojiyle en azından kolay bir yaşam sürüyor hatta tıp dünyasında kullanarak hayat kurtarıyoruz. Yapay kalp bile böyle bulundu.
Yazımı (söz verdiğim üzere) e-mail’lerle sorduğunuz soruyu iki soruyla yanıtlayarak bitireyim:
1. Başınızı bulutsuz bir gecede kaldırıp yıldızlara bir süre bakın. Ondan sonra da çevrenize... Kendinizi gerçekten evrenin TEK mükemmeli olarak mı görüyorsunuz?
2. Sizce bilim, bulgularını “korkusuzca ve sansürsüzce” halka iletebilecek kadar özgür mü?
Uzaya roket gönderirken çiğnenen etik
SPACE X (Space Exploration Technologies Corporation) merkezi California’da olan bir uzay nakliye ve araştırma şirketi. 2002 yılından bu yana kendi roketlerini oluşturan, NASA tarafından takdir edilen, Dünya yörüngesine başarıyla “uzay gemisi” gönderip tekrar geri getirebilen ilk özel şirket. Amaçları uzay yolculuğunu “pahalı” sınıfından çıkararak uzay turizmini tetiklemek ve uzay bilimine destek olmak. Geçen hafta roketlerini fırlatmak için kendilerine bir yer belirlediler. Teksas’ta bulunan bu yerin adı Boca Chica! Hatta bunun için izin de koparabildiler. Lakin bu adanın bir özelliği var: nesli tükenmek üzere olan birçok hayvanın sığındığı üreme bölgesi. Roketlerin ateşlenmesiyle birlikte binlerce deniz kaplumbağası, şahin ve kartalların çok özel türleri ve sadece o bölgede bulunan diğer canlılar yok olacaklar.