Modanın eFENDi'si: Sizin markanız...
Türkiye'ye gelen ünlü İtalyan markasının kurucusu Anna Fendi "Türkiye'nin 500 marka arasında yer almamasını nasıl yorumlarsınız?" soruma , "Bir markanız var sizin, THY. Yıldızlı bir restoran gibi" yanıtını verdi. Soyadı ile ilgili olarak ise "Osmanlıca efendiden geldiğini hayal ediyoruz" diyor
Serpil YILMAZ / GAZETE HABERTÜRK
Ünlü İtalyan markası Fendi’nin kurucusu Anna Fendi, Bahçeşehir Üniversitesi’nin yeni oluşturduğu “BAU Branding Innovation-BBI Merkezi”nin, İstanbul’daki tanıtım toplantısının konuk konuşmacıları arasındaydı.
Söze şöyle başladı: “Ben Anna Fendi, genç bir girişimciyim. 82 yaşında…” Soyadlarının Osmanlı’dan geldiği bilgisinin babaları Edoardo Fendi tarafından aileye aktarıldığını söylemesi ile bu konudaki sorular peş peşe geldi…
"FENDİ SOYADI BİZİMLE BİTECEK"
Hikâyesini şöyle anlattı: “Babaannem Fransız, büyükannem Alman, onun annesi de Napolili. Napoli’ye gittiğimde Fendi soyadı taşıyan birisinin, fotoğrafını gördüm. Üzerinde Osmanlı desenli elbise vardı. Osmanlıca’daki ‘Efendi’ kelimesi, İtalyanca’ya ‘Fendi’ olarak tercüme edilmiş olabilir. Biz de bunu hayal ediyoruz. Böyle düşünmek de hoşumuza gidiyor. Biz 5 kız kardeşiz, babam de tek çocuktu. Dolayısıyla Fendi soyadı bizimle birlikte bitecek.”
Fendi markasının tarihçesi, babalarının 1925 yılında Roma’da Via del Plesbicito’da açtığı kürkçü dükkânına kadar gidiyor. Markalaşma süreci ise 5 kız kardeşin babalarının işlerine katılması ile farklı bir boyuta geçiyor. Asıl dönüşüm; Chole, Chanel gibi global markalarla çalışan ünlü Alman modacı Karl Otto Lagerfeld’in 1965 yılında kendilerine katılmasıyla sağlanıyor.
Fendi günümüz markalaşma sürecinde, yaratıcılığın yanı sıra “pazarlamada hız ve üretimde ekip çalışması” üzerinde duruyor. Çok çalışmaktan yabancı dil öğrenmeye vakit bulamadığını söyleyen ünlü modacı, “Fendi markasını kızım Silvia Venturini Fendi’ye bıraktım. Eskiden beri yapmak istediğim iş olan ev dekorasyonu ve mimari ile ilgileniyorum. Moda geleceğe bakmaktır, son nefesime kadar çalışacağım” diyor.
Fendi’ye moda yazarlarından gelen “Artık kaliteli moda çıkmıyor” eleştirilerini anımsatan, “Yeni bir Fendi çıkar mı?” sorusunu yöneltiyorum:
“Dünyada yaratıcılık konusuna kendisini verenler oluyor, çıkacaktır” yanıtını veriyor.
"YILDIZLI BİR RESTORAN GİBİ"
Hani milyonlar döksen söyletemezsin denir ya, THY’nin karşısına tam da böylesi bir durum çıkıyor… Fendi’ye markalaşma sürecine ilişkin sorular yöneltiyorum, içtenlikle uzun uzun anlatıyor.
- Fendi için aile şirketi olmak avantajlı mı oldu?
Bir markanın doğması için yaratıcılığı çok güçlü bir kişinin olması yeterli değil, ekip olması lazım. Yaratıcı tek başına bir şey yapamaz. İtalya’daki markaların yüzde 90’ı aile markaları… 5 kız kardeştik ve bir masanın etrafında oturuyorduk. Ekip olarak çalışmak çok önemli. Birimiz pazarlama, birimiz yaratıcılık tarafında olduk. Sadece elinde bir kumaşla bunu yapamazsın.
- Karl olmasaydı, Fendi olur muydu?
Sadece yaratıcılık yetmiyor. Karl ile çalışmaya başladığında, grevler vardı. Ben ‘Şimdi ne yapacağım’ diye söylediğimde ‘Senin sorunun’ dedi. Bizi Fendi yapan kız kardeşlerimle ekip halinde çalışmamızdı.
- Yaratıcılık eğitimle sağlanır mı?
Okullu değilim, uygulayarak öğrendim, ancak bugünün dünyasında hız çok önemli. O nedenle bugün pazarlama ve yaratıcılık eğitimleri önem kazanıyor. Marka olmayı başarmak için en önemli şey yaratıcılık. Yaratıcılık öğrenilebilecek bir şey. Pazarlama da… Bizler adım adım başladık. Şimdi çok daha hızlı olmak zorundayız. Türkiye de marka olmak için belli merkezlerden başlayarak dünyaya açılmalı. Dünyaya kendini ifade edeceği merkezler bulmalı.
"ORTA SINIF KALİTELİ LÜKSE ULAŞAMAZ ÇÜNKÜ ÇOK PAHALI"
- Konferansta, markanın kapitalizmin ürünü olmadığının altı çizildi. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?
Lüksün ne olduğunu anlamakla başlamalı. Benim için zenginlik değil kalite önemli… Hayatımla da, duygularımla da lüksü oluşturabilirim ama her zaman kaliteye önem vermem gerekiyor.
- Moda endüstrisinin, kaliteyi orta sınıfa yaymak gibi bir derdi var mı?
Kalite her zaman yaratıcılıkla birleşmeli, sunum çok önemli. Kalite çok büyük çabayla erişilebilir bir şey. Ürünleri, materyalleri çok iyi tanıyorum. Orta sınıf kaliteli lükse ulaşamaz, çünkü çok pahalı bir şey.
- Sektörün odaklandığı konu lüks mü, erişilebilir markalar yaratmak mı?
Günümüzde bazı markalar var; Zara gibi… Çok inanılmaz fiyatlarla kaliteye yönelerek bunu gerçekleştiriyorlar. Zanaat çok önemli ama İtalya’da da maalesef kayboluyor.
- Zanaattan işçiliği mi anlamalıyım?
Üretimin kalitesi önemli. Planlar ve bunların gerçekleşmesi için bilimsel araştırmalar yapılmalı. Zanaat, ürünün işlenmesinde ortaya çıkıyor. Nesilden nesile el işlerimiz aktarıldı. Fransa’nın modada bizden çok eski gelenekleri var. İtalya’da siyaset modayı destekleyen yardımlar yapmadı. Buna rağmen, geleneksel üretim birikimi ile rekabetçi olabildik. Fransa, İngitere geliyor, işleri bizde yaptırıyorlar. Çünkü İtalya’nın el işçiliği geleneği var.
MARKALAŞMANIN ‘MERKEZİ’ KURULDU
Türkiye’de markalama bilincini artırma misyonu ile kurulan ve Türkiye’nin ilk markalama merkezi olan Bahçeşehir Üniversitesi Branding Innovation (BBI) dün gerçekleştirdiği lansmanla hayata geçirildi. Markalara akademik ve sektörel anlamda katma değer sağlayarak, markalama bilincini artırmayı hedefleyen BBI, markalama araştırmalarına da öncülük etmeyi planlıyor.
BBI lansmanına modanın öncü isimlerinden sayılan ve Fendi markasının kurucularından Anna Fendi, Forward Marketing kurucusu Fabien Moreau, New York Üniversitesi öğretim kurulu üyesi Tülin Erdem ve Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel katıldı. Toplantıda konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel kendisinin de bir eğitim girişimcisi olduğunu belirterek Bahçeşehir Üniversitesi’nin 17 yıl önce kurulduğunu belirterek, “Aslında ben de bir marka peşindeyim” dedi. Amerikan üniversitelerini görüp incelemek için ABD’ye gittiğini söyleyen Yücel “Yanımdaki arkadaşa üniversiteyi soruyorum ‘İşte buralar hep üniversite’ dedi. Tekrar sordum, aynı cevabı aldım. O zaman anladım ki üniversite toplumdur” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi’nin logosunun kendisine ait olduğunu söyleyen Yücel “Eskiden ajans yoktu, olsa da verecek paramız olmazdı. Kendim çizip gazeteye götürürdüm” diye konuştu.
Açılışta Fendi’nın yanı sıra Forward Marketing kurucusu Fabien Moreau, öğretim üyesi Tülin Erdem ve Enver Yücel de yer aldı.