Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Son dakika: 'Ekmek Teknesi' oyuncusu Selin Dilmen: Karakteri silemedim
        • 1

          AYTEKİN TEKER / ateker@haberturk.com

          2000'li yılların başlarında yayınlanan ve Türk televizyonlarının fenomen dizisi olan 'Ekmek Teknesi', verdiği mesajlar ve özlenen mahalle kültürünü yansıtmasıyla kendi döneminin en çok izlenen yapımlarından biriydi. Savaş Dinçel, Sermin Hürmeriç, Peker Açıkalın, Kadir Çöpdemir, Mazhar Alanson, Eray Demirkol ve Hasan Kaçan gibi isimlerin de rol aldığı dizi, orta sınıf kendi halinde bir mahallenin yaşamını, sevinçleri ve hüzünleri ile hayata tutunma çabalarını ekranlara yansıtmıştı.

        • 2

          Kuzguncuk'u kendisine mekan edinmiş ve birbirinden naif öyküleri mizah ile harmanlayan 'Ekmek Teknesi'nin oyuncularından usta sanatçı Savaş Dinçel, aramızdan 2007 yılında ayrıldı. Diğer oyuncuların bazıları günümüzde de sinema ve televizyonlarda karşımıza çıksa da bir kısmı gözlerden uzak bir yaşam sürüyor.

        • 3

          Onlardan biri de; 'Necibe' karakterine hayat veren Selin Dilmen... Bir dönem 'Yeşilçam'ın en güzel kadınlarından biri olarak gösterilen Dilmen, 1986-1989 yılları arasında kariyerine 13 film sığdırmış, Kenan Kalav, Faruk Tınaz, Zafer Yılmaz ve Tarık Tarcan gibi jönlere partnerlik etmişti. Ardından sunuculuk yapan ve pek çok dizide de rol alan oyuncu yıllar sonra konuştu. Dilmen, sanat yolculuğunu ve şimdilerde neler yaptığını anlattı...

        • 4

          Pek çok ünlü film ve dizide rol aldınız? Son yıllarda ekranlardan uzaksınız. Neler yapıyorsunuz?

          2009 yılında herkes gibi benim ve ailemin de hayali olan küçük bir sahil kasabasına yerleşip daha dingin bir hayat yaşama projesini gerçekleştirdik. Zannettik ki her şey internette özenildiği gibi olacak. Yaklaşık 10 yıl sürdürdük o hayatı. Güzel yanları olduğu gibi önceden tahmin edilemeyecek yanlarının da olduğunu yaşayarak öğrendik. Böylece mesleğimden ve çevremden uzaklaşmış oldum. Gelen teklifleri doğru değerlendiremedim belki de. Sonunda İstanbul’a olan özlemim ağır bastı ve geri döndük.

        • 5

          Sosyal medyada programlar yapıyorsunuz...

          Her Pazar saat 21:30’da Instagram’da canlı yayın yapıyorum. Ağırlaşan yaşam koşullarının köşeye sıkıştırdığı insanlara bir nebze de olsa moral desteği vermeye çalışıyorum. Umudu canlı tutmaya, gülümsemeye ve hayata olumlu bakmaya gayret ediyoruz birlikte. Çok çeşitli dallarda uzman olan değerli konuklar ağırlıyorum programda. Geri dönüşler çok güzel. Hayatlara dokunduğumuzu, yaralara üflediğimizi görüyorum. O yüzden bu programı çok önemsiyorum.

        • 6

          Bir de tiyatro okulu açmıştınız sanırım?

          Yaklaşık beş yıl özel bir üniversitede tiyatro ve oyunculuk dersi verdim. Gençlerle birlikte sahnelediğimiz oyunlar çok başarılı oldu. Onların kalplerindeki tiyatro aşkını artırdı. Bir süre sonra sadece okulda sahneye çıkmak yetmedi. Çok ısrar ettiler ve ben de önleri açılsın istedim. O yüzden Selin Dilmen Sahne Sanatları’nı kurdum. Tiyatro topluluğumuz uzun süre çeşitli sahnelerde oyunlarını oynadı. Özellikle çocuk tiyatrosu onları çok cezbetti. Sonra maalesef pandemi başladı ve ara verdik. Ama devam edeceğiz elbette.

        • 7

          Ekrandan uzaklaşmayı siz mi seçtiniz?

          Uzaklaşmak istemek değildi. Kaliteli yapımlarda rol almak istedim. Söyleyecek sözü olan, iyi yazılmış ve iyi çekilen işlerle izleyicinin karşısına çıkmak gibi bir sorumluluğum olduğuna inanıyorum. Fakat o dönemde gelen teklifler pek bu tarife uymadı. Ben de beklemeyi tercih ettim. Bekledikçe daha fazla zaman geçti ve araya yıllar girmiş oldu. Ama oyunculuk bir meslek olduğu kadar bir yaşam biçimidir aynı zamanda. Ondan ayrılamazsınız. Bu işin istifası olmaz. Bir gün bir yerde mutlaka kendinizi seyircinin huzurunda bulursunuz. Bana da öyle olacak.

        • 8

          Anne olmanız etkiledi mi?

          Hayır olmadı. Ben çok isteyerek anne oldum. Bunun büyük bir sorumluluk olduğunu biliyordum ve yapabileceğime inandım. Kızım her zaman işime çok önem verdiğimi bu dünyada kendisinden daha önemli hiçbir şeyin olmadığını bilerek yaşadı. Elbette diğer çocuklara göre fedakarlık yapması gerekti ama bu durum bizim hayatımızda bir eksikliğe sebep olmadı. Tam tersine sanatı seven, öğrenmeye çalışan ve bundan keyif alan bir çocuk büyütmüş oldum. Kendisi şu
          anda Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu genç bir kadın ve yurt dışında yüksek lisans yapmaya hazırlanıyor.

        • 9

          Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı, sanat yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz?

          Klişe olacak ama “oyuncu olunmaz, doğulur” sözüne tamamen katılıyorum. Kendimi bildim bileli hep yaşıtlarımdan farklı bir çocuk oldum. Herkes oyun oynarken ben evde kitap okurdum. Misafir geldiğinde odama çekilir kafamda hikayeler kurar sonra o hikayeleri canlandırmaya başlardım. Biraz boyalı kuş gibi ayrılırdım kalabalıklardan. Kendime ait çok renkli bir dünyam vardı. İstanbul’da Özel bir koleje gidiyordum. O zamanlar orta hazırlık ve lise hazırlık olmak üzere iki yıl hazırlık sınıfı okuyorduk. Yani bizimle aynı sınıfa devam etmekte olan başka okulların öğrencilerinden iki yaş büyüktük. Lise ikinin sonlarına doğru bir edebiyat öğretmeniyle ters düştüm ve okuldan soğudum.Devam etmek istemediğimi söyleyince ailem çok telaşlandı. Benim kararlı olduğumu anladıklarında liseyi bitirmem için İngiltere’ye gönderdiler. Sonrasında balerin olan teyzemin tavsiyesine uyarak RADA’ya (Royal Academy of Dramatic Art) başvurdum ve kabul edildim.

        • 10

          Kenan Kalav, Yılmaz Zafer, Tarık Tarcan ve Arif Susam gibi isimlerle rol aldınız. 1986 ve 1989 yılları arasına 13 film sığdırmışınız, sonrasında neden sinemada sizi göremedik?

          1990-91 yıllarında Türkiye’nin ilk özel televizyonu Magic Box açıldı. Şimdi Star olarak yayın hayatına devam ediyor. O kanalın ilk teatral çalışması olan Karşı Şov’da yer aldım. Böylece televizyon maceram başlamış oldu. Karşı Şov’dan sonra Pazar gündüz yayınlanan, büyük ustası Cenk Koray’la birlikte “Pazarlık” isimli canlı yayında sunuculuk yapmaya başladım. Sunuculuğu çok sevdiğimi fark ettim. Ustalarım bana başarılı olduğumu, devam etmem gerektiğini söylediler. Bu sebeple sinema filimlerinden uzaklaşıp televizyon stüdyolarını evim olarak benimsedim.

        • 11

          Geçtiğimiz günlerde Faruk Tınaz'ı kaybettik. 'Ağlamaya Değer Mi' filminde beraber rol almıştınız kendisi hakkında neler söylemek istersiniz?

          Vefat haberini aldığımda çok üzüldüm. Kendisine Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Çok kıymetli, saygıdeğer bir insandı. O dönem müzik yorumcuları sinema filimlerinde oynardı ve bu yolla dinleyicilerine ulaşmış olurlardı. Unutmayalım ki o yıllarda klip yoktu. O filmler belki de bu ihtiyacı karşılıyordu. Mekanı cennet olsun.

        • 12

          Türk televizyonlarının unutulmayan dizisi 'Ekmek Teknesi'nde canlandırdığınız 'Necibe' karakteri hala hafızlarda...

          'Ekmek Teknesi' henüz hazırlık aşamasındayken senaristlerden birisinin aklına 'Necibe' karakterine benim çok uygun olacağım gelmiş. Benimle iletişime geçtiler. Uzun zamandır oyunculuk yapmıyordum ve biraz tereddüt ettim doğrusu. Görüşmelerden sonra ikna oldum ve setlere döndüm. Çok da iyi oldu çünkü 'Necibe' çok özel bir karakter, 'Ekmek Teknesi' de çok özel bir diziydi.

        • 13

          'Ekmek Teknesi'nde kamera arkası da dizi kadar eğlenceli miydi?

          Doğrusu değildi. Dizi setlerinde kamera arkasının mutlaka çok eğlenceli olması gerekmiyor. Her yerde böyle olduğunun anlatıldığını biliyorum ama katılmıyorum. 'Ekmek Teknesi' çok kalabalık bir oyuncu kadrosuyla çekiliyordu ve tek ekip her hafta bölüm yetiştirmek için gece gündüz çalışıyordu. Doğrusu eğlenmeye hiç vakit kalmıyordu.

        • 14

          O dönemden kalan bir anınız var mı?

          'Necibe' o dönem benim asla unutamayacağım uzun bir hatıranın ta kendisi aslında. 'Necibe' çok naif, sevgi dolu bir insandı. Eski bir arkadaşım gibi aklımda hala.

          Savaş Dinçel'e de bir parantez açmak ister misiniz?

          Savaş Dinçel çok değerli bir aktör olmasının yanı sıra çok önemli bir tiyatro adamıydı. Düşünen, yazan, resim yapan bir aydındı. Vefatı büyük bir kayıp oldu. Aynı projede yer almaktan gurur duyduğum bir isimdi. Rahmet ve özlemle yad ediyorum kendisini.

        • 15

          Nedense canlandırdığınız karakterle (Necibe) çok da farklı değilmişsiniz gibi geliyor bana? Ortak noktalarınız var mı?

          Sanırım pek çok kişi sizin gibi düşünüyor. Hayal kırıklığına uğramanızı istemem ama aslında 'Necibe' karakteriyle benzeyen hemen hemen hiçbir özelliğim yok. Ben ona göre daha güçlü, daha sert ve daha net bir insanım. Ama 'Necibe’yi, hayata kattığı o zarif rengi çok seviyorum.

        • 16

          Daha sonra aldığınız roller için "Ekmek Teknesi'ndeki 'Necibe'yi biraz unutturmam gerekir." diye bir açıklamanız olmuştu. Sizce unutturabildiniz mi?

          Bir oyuncu için oynadığı bir karakterle hatırlanmak hem büyük bir iltifattır hem de tehlikelidir. Seyircinin oynadığınız karakterin gerçekten yaşadığına inanması gerekir çünkü. O yüzden o sözü söyledim ama bu konuda başarılı olamadım. Bunca yıl sonra hala beni gören herkes "Necibe Hanım" diyor. Sanırım 'Necibe' gibi insanlara toplumumuzun ihtiyacı olduğundan. Yani sevgi dolu, zarif, nazik karakterlere.

        • 17

          'Bizimkiler', 'İkinci Bahar', 'Süper Baba' ve 'Ekmek Teknesi' gibi diziler sizce neden artık çıkmıyor?

          Çünkü büyük şehirlerde mahalle hayatı bitti. İnsanlar artık büyük sitelerde oturuyor ve birbirlerini tanımıyorlar. Daha bireysel, daha hırslı, daha yalnız hayatlar çıktı ortaya. Bu hayatlardan mahalle dizisi çıkartamazsınız. O yüzden tatlı bir anı olarak çekildiler köşelerine.

        • 18

          Setlerde başlayıp bugüne kadar devam eden bir dostluğunuz var mı?

          'Var' demeyi çok isterdim ama maalesef yok. Oyuncular birlikte rol aldıkları projeler devam ederken aile gibi olurlar ama proje bittikten sonra kendi hayatlarına dönerler ve bağları giderek zayıflar. Bu üzücü bir durum elbette ama gerçek.

        • 19

          Tarihçi ve yazar Reşad Ekrem Koçu'nun varisiymişsiniz sanırım. Geçmişte, telif haklarını sizin aldığınıza dair haberler çıkmıştı... Bu konuya açıklık getirebilir misiniz?

          Reşad Ekrem Koçu benim anneannemin dayısı idi. Dolayısıyla varisleri şu anda annem ve teyzem oluyor. Gerçi vefatından önce evlat edindiği bir kişi var ama kan bağı anlamında hayatta olan akrabaları biziz.

        • 20

          Sizi tatmin eden bir teklif olursa televizyon ve sinemaya döner misiniz?

          Dönerim ve döneceğim. İlk başta söylediğim gibi anlatmaya değer bir hikayesi olan, iyi yazılmış bir senaryoya hayır demem mümkün değil. Elbette yönetmenin ve oyuncuların da işinin ehli insanlar olması lazım. Televizyon ise benim evim ve çok özledim.

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa