Depremzedelerle dayanışma için İstanbul'dan Hatay'a bisikletle gittiler
Seher Çubukçu, Evren Yüzügüzel ve Burak Üçok, Kahramanmaraş merkezli depremlerin en çok etkilediği Hatay için Ahbap işbirliğinde bir bağış kampanyası düzenledi. Bunu da bisikletlerine binip İstanbul'dan Hatay'a tam 1100 kilometre pedal çevirerek yaptılar. Üç arkadaş, yaşadıklarını ve bisiklet ile ilgili görüşlerini Habertürk'e anlattı
Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem 11 ilimizde büyük yıkımlara yol açtı, can kayıplarının acısını bütün Türkiye hissetti. Afetlerin ardından gösterilen dayanışma ile maddi ve ayni yardımlar toplandığı gibi çok alışık olmadığımız kampanyaları da gördük.
Bunlardan biri de üç arkadaşın İstanbul’dan yola çıkıp Hatay’a tam 1100 kilometre yolu bisikletle gitmesi… 1100 kilometre yolun her bir kilometresini yardıma dönüştürmeyi, toplamda 1 milyon 100 bin TL bağış toplamayı hedeflediler. Yolu planladıkları gibi 7 günde tamamladılar. Ancak 23 Nisan'da Hatay'a vardıklarında Ahbap ile işbirliği ile yapılan kampanyada hedeflenen bağış miktarının uzağında kaldılar.
Gerçi Hatay’da gördükleri karşısında hedefledikleri miktarın da ihtiyaçların yanında devede kulak kalacağını söylüyorlar. Ancak yolculuk bitse de devam eden bu kampanya ya da başka kampanyalarla Hatay’ın, deprem bölgesindeki illerin unutulmaması gerektiğini ifade ediyorlar. Zaten bir amacın da bu farkındalığı yaratmak olduğunu zorlu yolculukları vesilesiyle hatırlatıyorlar.
Bisiklete gelince… Seher Çubukçu, Evren Yüzügüzel ve Burak Üçok çalışma hayatının temposunda bisiklete zaman ayırmayı başarabilmiş üç arkadaş. Zaten onları bir araya getiren de bisiklet. Dolayısıyla uzun rotaların yabancısı değiller. Ancak bu yolculuk onlar için de farklı bir deneyim.
6 gece konakladılar, 7 gün süren bu yolculukta günde 150 kilometre kadar pedal çevirdiler. Rotaları içinde Toroslar’ı geçmek de vardı. Neredeyse 1000 metre tırmanmak demek... Dışarıdan bir göz genelde gidilen mesafeden etkilenir ancak tırmanmak daha zordur. Hatta bazen 1 kilometre yokuş çıkmak 100 kilometre pedal çevirmekten daha zor gelir. Yolun eğimi, rüzgar, asfaltın kalitesi gibi şartlar da zorluk derecesini etkiler.
İstanbul’dan Hatay’a kadar onlara bir de araç eşlik etti. Hem eşyalarını taşımak hem de teknik destek gerektiğinde devreye girmek için. Yolun bazı noktalarında da güvenliği sağlamak bu destekle mümkün oldu. Çünkü bisiklet en savunmasız ulaşım aracı aynı zamanda.
Bu savunmasız halden en muzdarip olan da Seher Çubukçu. Bir kadın olarak bu rotayı tek başına yapamayacağını üzülerek ifade ediyor. Çok sevdiği bisiklet sporunu yalnız icra etmenin, yollarda dilediği gibi pedal çevirmenin mümkün olmadığını anlatıyor.
Ancak bu ve genel olarak bisiklet ile ilgili sorunları aşmanın yolunun da daha çok bisiklet sürmek ile mümkün olduğunun mesajını satır aralarında veriyorlar. Deprem bölgesinde otomobil ile ulaşımın güç olduğu yıkıntıların arasında bisikletlerin lojistik destekte bir unsur olması gibi deneyimden çıkarılması gereken derslere de işaret ediyorlar.
Bu yolculuklarını duyduğumda Netflix’te izlediğim Biking Borders belgeseli aklıma gelmişti. Orada iki arkadaş Almanya’dan Çin’e kadar bisiklet sürerek bağış toplamayı ve topladıkları bağışlarla Guatemala’da okul yapmayı hedeflemişlerdi. Bu hedeflerine rotalarını tamamlamadan ulaşmayı başarmışlar hatta ikinci bir okul için de gerekli miktarı elde etmişlerdi. Yolculukları bitse de projeleri bitmemişti. Belki Seher Çubukçu, Evren Yüzügüzel ve Burak Üçok’un da yolculukları devam edecek.
Bu üç isimle yaptığımız sohbeti yukarıdaki videodan izleyebilirsiniz.