Bunu yapmak ölüm riskinizi artırıyor! Olumsuz düşünceler hayatınızı zindana çevirmesin

Mayo Clinic'e göre psikolojik stres yaşadığımızda salınan kortizol gibi stres hormonları, kardiyovasküler sorunlar ve zayıf bağışıklık tepkileri gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Plasebo ve Nosebo etkileri bunu daha da iyi göstermektedir. Bir tedavinin işe yarayacağına inanmak, dikkate değer iyileşme tepkilerini tetikleyebilir, olumsuz beklentiler ise zararlı sonuçlara yol açabilir.

Sonuçta düşüncelerimizin ve fiziksel sağlığımızın karmaşık bir şekilde bağlantılı olduğu açıktır. Psikosomatik hastalıkların ardındaki bilimi ve ölüm korkusunun sağlığı nasıl etkilediğini keşfederek düşüncelerimizin bedenlerimizin gerçeklerini nasıl şekillendirdiğini daha iyi anlayabiliriz.

PSİKOSOMATİK HASTALIKLAR VE ETKİLERİ

Psikosomatik hastalıklar stres, kaygı veya duygusal sıkıntı gibi psikolojik faktörlerden kaynaklanan fiziksel durumlardır. Healthline'a göre çalışmalar, psikolojik sıkıntının çeşitli fiziksel sağlık sorunlarını nasıl tetikleyebileceğini veya kötüleştirebileceğini sürekli olarak göstermiştir. Örneğin, Dünya Gastroenteroloji Dergisi'nde yayınlanan 2014 araştırması, IBS'li hastaların sıklıkla yüksek düzeyde kaygı ve stres sergilediğini ve bunun da semptomlarını kötüleştirebileceğini vurguladı.

Ayrıca psikosomatik hastalıklar da kalbimizi etkileyebilir. Circulation'da yayınlanan 2021 araştırmasına göre stres, anksiyete ve depresyon gibi olumsuz psikolojik faktörler, kardiyovasküler hastalık (KVH) geliştirme riskimizi artırabilir.

Buna karşılık iyimserlik, dayanıklılık ve sosyal destek gibi olumlu psikolojik faktörler hastalığa yakalanma riskimizi azaltabilir.

Benzer şekilde psikolojik faktörler de kronik ağrı durumlarında önemli rol oynamaktadır. Örneğin, Nöral Plastisite dergisindeki 2017 tarihli bir rapor, depresyon ile kronik ağrı arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koydu.

Bu örnekler zihin ve beden arasındaki derin bağlantının ikna edici kanıtlarını sunuyor.

ÖLÜM FARKINDALIĞININ OLUMLU YÖNLERİ

Ölümlülük fikri, bizi insanlık deneyimimizin derinliklerini keşfetmeye teşvik eden karmaşık bir konudur. Bu gezegendeki zamanınızın sınırlı olduğunu fark etmek korku, kaygı ve umutsuzluk gibi birçok duyguyu beraberinde getirebilir. Ancak bu farkındalık aynı zamanda size kişisel gelişim ve olumlu değişim fırsatı da sağlayabilir. Hayatınız üzerinde düşünmenizi, önceliklerinizi değerlendirmenizi ve her anın kıymetini bilmenizi ister.

Yaşamın geçiciliğini kucaklamak, kişisel gelişimin yanı sıra alışkanlıkları geliştirmek ve değiştirmek için de güçlü bir katalizör olabilir. Daha özgün, anlamlı ve amaçlı bir yaşam sürmeniz için sizi motive etmeye yardımcı olabilir. Hayatın geçici olduğunu kabul ederek, her gün etrafınızdaki dünyaya bir amaç ve şükran duygusuyla uyanmak için ilham alabilirsiniz. Korkularınızla dayanıklılık ve cesaretle yüzleşerek, hayatın belirsizliklerini takdir etmeyi ve sahip olduğunuz zamanı en iyi şekilde değerlendirmeyi öğreneceksiniz.

ÖLÜMÜ DÜŞÜNMEK KAYGIYA NEDEN OLUYORSA NE YAPMALISINIZ?

Ölümün yaşamın doğal bir parçası olduğunu kabul etmek önemli olsa da, ona takılıp kalmaktan ve aşırı strese veya endişeye neden olmasına izin vermekten kaçınmak da hayati önem taşımaktadır. İyi haber şu ki endişelerimizi gidermek ve hayata olumlu bir bakış açısı kazandırmak için atabileceğimiz birçok yapıcı adım var. Current Psychology'de 2022'de yayınlanan bir araştırma, hayatlarında anlam bulan ve stresi etkili bir şekilde yönetebilen kişilerin ölüm kaygısı yaşama olasılığının daha düşük olduğunu göstermiştir. Bu, varoluşsal korkular karşısında dayanıklılığı artırmanın ve geliştirmenin mümkün olduğu anlamına gelir.

Ölüm konusunda sık sık endişeleniyorsanız veya bu korkuların günlük yaşamınızı etkilemeye başladığını düşünüyorsanız, zihinsel sağlık desteği almak proaktif olmanın ve ihtiyacınız olan yardımı almanın harika bir yoludur. Ruh sağlığı terapistleri ve psikologlar, korkularınızı yönetmenize ve daha dirençli hissetmenize yardımcı olmak için rehberlik, başa çıkma stratejileri ve duygusal destek sunabilir. Ölümlülüğün zorluklarını kucaklayarak ve gerektiğinde destek arayarak, daha dengeli, tatmin edici bir yaşam sürdürebilir ve yaşamın belirsizlikleriyle daha büyük bir güvenle yüzleşebilirsiniz.