Antalyalı taksici Baki Çiçek: İnsanlar beni görünce onun öldüğüne inanmıyor
2013 yılında hayatını kaybeden arabesk müziğin unutulmaz isimlerinden Müslüm Gürses'e benzerliğiyle dikkat çeken Antalyalı taksici Baki Çiçek, Gürses'in ölüm yıl dönümünden Antalya sokaklarında gezince 7'den 70'e herkes cep telefonlarına sarılarak fotoğraf kuyruğuna girdi
İHA'nın haberine göre, henüz 3 ay önce geldiği Antalya'da taksi şoförlüğü yapan 53 yaşındaki Baki Çiçek, 2013 yılında hastanede geçirdiği 4 aylık yaşam mücadelesinin ardından 3 Mart tarihinde hayata gözlerini yuman arabesk müziğin unutulmaz isimlerinden Müslüm Gürses'e olan benzerliğiyle dikkat çekiyor.
30 yıldır yaptığı taksiciliğin yanı sıra ses sanatçılığı da yapan Çiçek, işe ya da sokağa gezmek için çıktığında vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. 7'den 70'e herkes cep telefonlarına sarılıp hatıra fotoğrafı çekindiği Çiçek'i bazı vatandaşlar ise Müslüm Gürses'in akrabası sanıyor.
"Hem mutlu oldum, hem üzüldüm"
Görüntüsü olduğu kadar sesiyle de Gürses'i andıran Çiçek'in gören vatandaşlar şaşkınlığını koruyamıyor.
Vatandaşlardan Nazmiye Akın, "Hala şaşkınım. Onun ikizi sandım. Müslüm Gürses'i çok severdim. Allah rahmet eylesin" derken, Ayten Yılmaz, "Müslüm üstadımıza çok benzediği için tanımak istedim. O, sanat ötesinde başka bir insandı. Hem özlediğimiz Müslüm Gürses'i hatırlattığı için mutlu oldum, hem de kaybını hatırlamaktan dolayı üzüldüm" dedi.
Bir başka vatandaş İsmail Yeni ise, Gürses'in hala parçalarının dinlendiğini anımsatarak, "Şok oldum. Müslüm Gürses'in sanatını kişiliğini çok severdim. Hala unutulmadı ve dinleniyor. 3 Mart'ta da kendisini anacağız " diye konuştu.
Ölmeden önce beraber reklam filminde yer aldılar
Müslüm Gürses ile 1996 yılında bir konserde tanışan Baki Çiçek, benzerlik sonrası arkadaşlıklarının devam ettiğini ve Gürses ölmeden önce bir çay reklamında birlikte rol aldıklarını anlattı. Gürses ölünce günlerce yemek yemediğini belirten Çiçek, "Üzülmeyecek bir insan değildi çünkü. Boşuna ona baba unvanını vermediler" dedi.
"Bazı insanlar beni görünce onun öldüğüne inanmıyor"
Müslüm Gürses'e olan benzerliğinden dolayı insanların olumlu tepkisiyle karşılaştığını ifade eden Çiçek, "Bazı insanlar inanmıyor. Kimisi 'ölmemiş, kandırıyorlar sizi' diyor. Benzemekten ziyade onu taşıyabilmek önemli. O ölmedi kalbimizde yaşıyor. Onun şarkılarını kendi çapımda okuyorum. Elimden geldiği kadar onun yolundan gitmeye çalışacağım" diye konuştu.
Çiçek, işinden dolayı, Müslüm Gürses'in ölüm yıl dönümünde kabrinin başında olamayacağı için üzgün olduğunu da dile getirdi.
MÜSLÜM GÜRSES KİMDİR?
Müslüm Akbaş (Müslüm Gürses), 7 Mayıs 1953 tarihinde Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde dünyaya geldi. Babası Mehmet Akbaş'ın bağlama çalması ve türkü söylemesi kendisini müziğe iten faktörlerden biridir. Ailesinin ekonomik nedenlerinden dolayı Şanlıurfa'dan Adana'ya taşınmak zorunda kalan Müslüm Gürses, Adana'da küçük yaşlarda çay bahçelerinde şarkı söyleyerek para kazanmaya çalıştı. Ayrı olarak halk evlerinde çalıştı, terzi çıraklığı ve kunduracılık gibi meslekler öğrendi.
İlkokulda okurken, çalıştığı çay bahçesinde düzenlenen şarkı yarışmasında birinci oldu ve sesiyle küçük yaşlarda dikkat çekmeye başladı.
1967 yılında TRT Adana Çukurova Radyosu'nda her hafta Cumartesi günleri canlı yayında türküler söyleyerek adını duyurmaya başladı ve soyadını Gürses olarak kullandı.
1968'de ilk 45'liklerini çıkarmaya başlayan Müslüm Gürses, Emmioğlu/Ovada Taşa Basma plağıyla adını duyurdu. Yavaş yavaş tanınmaya başlayan Müslüm Gürses, İstanbul'a geldi ve 2 adet 45'lik plak çıkadı.
1969'da yine İstanbul'da çıkış parçası Sevda Yüklü Kervanlar'ı içeren 45'lik plağı çıktı. Çıkardığı bu plak tam 300 bin adet satıldı ve rekor kırdı.
Müslüm Gürses, askerlik görevini yaptı ve toplamda 34 plak çıkararak şöhret oldu.
1990'lı yıllarda arabesk parçalarıyla birçok kitlenin dikkatini çekti ve arabesk şarkıların kralı haline gelen Müslüm Gürses'i dinleyici kitlesi Müslüm Baba olarak tanıdı ve tüm Türkiye'de Müslüm Gürses artık Müslüm Baba olarak anılmaya başlandı.
Müslüm Gürses, 15 Kasım 2012'de olduğu by-pass ameliyatının ardından akciğer ve kalp yetmezliği sebebiyle kaldırıldığ yoğun bakım ünitesinde yaklaşık 4 ay boyunca mücadele verdi fakat 3 Mart 2013'te yoğun bakımda hayatını kaybetti.
