Dursun Özbek, Habertürk'te tek tek açıkladı: Riva, Kemerburgaz, Florya, Okan Buruk, Erden Timur...
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, 25 Mayıs'ta gerçekleşecek seçim öncesinde Habertürk'ün konuğu oldu ve özel açıklamalarda bulundu. Merak edilen konulara açıklık getiren Özbek, Riva projesinden şimdiye kadar 170 milyon dolarlık gelir elde edildiğini ve bununla da borç ödendiğini; sonraki süreçte de 2,5 milyar TL'nin daha geleceğini ifade etti. Florya projesindeki son durumu aktaran ve şu ana kadar herhangi bir imzanın atılmadığının altını çizen Özbek, "Florya arazisini, Mecidiyeköy'den elde edilen gelirle aldık" dedi. Galatasaray'ın Florya'ya proje yapabilmesi için önce ipoteği kaldırması gerektiğini belirten Özbek, 'Peşkeş' eleştirilerine sert yanıt vererek, 'Projeleri bilmek isteyen önce genel kurula gelecek' ifadelerini kullandı. Kemerburgaz arazisini kendisinin tespit ettiğinin altını çizen Başkan Özbek, buradaki tesisin finansmanını kendilerinin sağladığını; A Takımın sezonu Kemerburgaz'da açacağını duyurdu. Başkan Özbek, teknik direktör Okan Buruk ile yola devam edeceklerini vurguladı. Diğer yandan Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur'la Florya konusunda fikir ayrılığı olsa da gönül birliği yaptıklarını belirtti ve hayalinin Avrupa şampiyonluğu olduğunu dile getirdi
ABONE OLGalatasaray Başkanı Dursun Özbek, Habertürk TV'de açıklamalarda bulundu.
Özbek, sarı-kırmızılı kulübün 25 Mayıs'ta gerçekleştireceği seçimli genel kurulu öncesi Ciner Medya Spor Yayınları Koordinatörü Mehmet Ayan'ın sorularını yanıtladı.
Dursun Özbek'in açıklamaları şu şekilde:
"Herkesin kendine özgü bir hayat hikayesi var. Benim de hayat hikayem... 1950 doğumluyum. Herkes kendi hayatını bir gözden geçirir. Neydik, nereye geldik, neler geçti başımızdan diye düşünür. 1950 yılında Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğmuşum. Babam Alucralı, annem Şebinkarahisarlı. Çocukluğum Şebinkarahisar'da geçti. Normal bir Anadolu evinde doğdum. Bilirsiniz Anadolu'da büyük aileler vardır. Bir evin içinde babam, amcam, amcamın çocukları, annem, tek bir aile gibiydik. Herkesin bir iş bölümü var. Tarlaya gidiliyor, yemekler yeniliyor. O zaman ne elektrik var, ne su var. Öyle bir hayattan geldim. Gaz lambasında akşam yemeği var. Döşekler indiriliyor seriliyor. Güneş battı, hayat bitti. Güneş doğdu, hayat başlıyor. Kazma çapa görevinin başına gidiyor herkes. Böyle bir hayat. Türkiye'nin fakir mecralarından birisi. Çok büyük tarım yapma imkanı yok. O zaman tarım dediğin buğday arpa. Yüksek rakımlı bir yer. Domates ekiyoruz, ağustosta kızarıyor. Aileler zor şartlarda göç veriyor. Göç verilen yer İstanbul. Önce babam İstanbul'a yerleşiyor, sonra annem ablam biz geldik. Mehmet kardeşim İstanbul'da doğdu. Talimhane'ye geldik yerleştik. İki göz bir evde yaşam ama hep mutluyduk. Köyde de mutluyduk, İstanbul'da iki göz evde de mutluyduk."