Afgan kadınlar Habertürk'e konuştu: Afganistan'da kadınların geleceği karanlık
15 Ağustos 2021'de Afganistan'da kontrolü ele geçiren Taliban, o günlerde insan haklarına, kadın haklarına daha saygılı olacaklarına dair açıklamalarda bulunmuştu. Ancak aradan geçen zamanda Taliban'ın tutumunun çok değişmediğine dair haberler uluslararası basında yer buldu. Bu kapsamda BBC'nin 100 Kadın listesine giren iki Afgan kadın Muqadasa Ahmadzai ve Crystal Balat Afganistan'da neler yaşandığı Habertürk'ten Merve Elmacı'ya anlattı.
15 Ağustos 2021'de Afganistan'da Taliban güçleri iktidarı ele geçirdi. Geçici hükümetin kurulma çalışmalarının devam ettiği günlerde Taliban, uluslararası arenaya 20 yıl önceki gibi olmadıklarına, değiştiklerine ilişkin mesajlar verdi. Taliban'ın geçici hükümeti kurmasının üzerinde 6 ay geçti ve Afganistan'da neler yaşandığına ilişkin kesin bilgilere halen ulaşılmıyor. Afgan kadınlar 20 yıl öncesine dönerek büyük bir baskı altında, temel hakları, eğitim hakları ellerinden alınmış bir halde yaşamlarını devam ettiriyor.
'BBC 100 Women' listesine girmiş iki kadın Afganistan'da neler olduğunu kadınların neler yaşadığını Habertürk'e anlattı.
Muqadasa Ahmadzai Afganistan sınırında bir mülteci kampında kalıyor. Bu yüzden kendisiyle iletişime geçmek bir hayli zor oldu. Ancak fırsat bulduğu her an Afgan kadınların yaşadığı baskıyı anlatmaya çalışıyor.
Kendini kadın hakları ve çocuk haklarını öncelendiren bir insan hakları aktivisti olarak tanımlayan Muqadasa, Afganistan'da kadınların hayatının dramatik bir şekilde değiştiğini söyledi.
"KADINLARIN GELECEĞİNDEN ENDİŞELİYİM"
"Taliban ikinci kez kontrolü ele geçirdiğinde kadınların hayatı bir kez daha dramatik bir şekilde değişti. Kadınlar, eğitim, çalışma, düşünce özgürlüğü, siyasi hayata katılma gibi tüm temel haklarından mahrum bırakıldı. Kadınlar Taliban ile barış görüşmelerinde tüm temel haklarının korunmasını talep etti; ancak başarılı olamadı. Taliban bu taleplere bağlı kalmamakla birlikte kadınların hayatını daha da kısıtladı."
"KADINLARIN GELECEĞİ KARANLIK"
Taliban'ın ilk Avrupa temasını gerçekleştirdiği bugünlerde uluslararası topluma seslenen Muqadasa, "Kadınların geleceğinden endişeliyim. Eğer uluslararası toplum kadınların yanında durmazsa ve desteklemezse Taliban kadınların haklarını elinden alma konusunda daha güvenli hissedecek. Kadınların geleceği çaresiz ve karanlık ve bu toplumun geleceğini de etkileyecek." dedi.
Kadınların ve erkeklerin toplumda eşit rolleri olması gerektiğini vurgulayan Muqadasa, "Toplumda yaşayan kadınlar ve erkekler bir kuşun iki kanadı gibiler. Eğer bir kanat sağlam olmazsa kuş uçamaz. Bu yüzden kadınlar ve erkekler toplumda aktif rol oynamalı böylelikle eşit bir topluma erişilebilir. Kadınların yaşamları ve gelecekleri şu an belirsiz ve bu durum kadınların hayatını mahvediyor." ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler'in geçtiğimiz günlerde paylaştığı rapora göre, Taliban Genel Af ilan etmesine rağmen 100'den fazla kişiyi öldürdü. Muqadasa da bu bilgiyi destekleyerek, "19 insan hakları aktivisti arkadaşımız öldürüldü. Taliban'ın elinde bir liste var arkadaşlarımız endişeli." dedi.
"HER ŞEYİMİ KAYBETTİĞİM BİR DÖNEMDE…"
BBC her yıl dünya çapında etkili, toplumu, kültürü ve dünya için 'oyun değiştirici' rol oynamış kadınlardan oluşan 100 kişilik bir liste hazırlıyor. 2021'nin listesinde Muqadasa da var. Bu listede bulunmanın kendisine cesaret verdiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı;
"BBC'nin 100 Kadın listesine girmek her şeyimi kaybettiğim bir dönemde bana moral ve cesaret verdi. Afgan kadınları olarak her şeyimizi kaybettik ve geleceğimiz için endişeliyiz. Ama bu benim için yeterli değil çünkü Afgan kadınların hayatlarının değişmesini istiyorum. Ancak içinde bulunduğumuz zamanda Afgan kadınları olarak değişim için çok zor şartlardan geçiyoruz."
"AFGANİSTAN'DA İNSANLAR UMUTLARINI KAYBETTİ"
24 yaşındaki Crystal Bayat ise ABD'de Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler eğitimi almış bir insan hakları aktivisti. Kendisi bir süredir Afganistan'da yaşamasa da ailesi, arkadaşları halen orada. Crystal aynı zamanda Taliban'ın Afganistan'da kontrolü ele geçirdiği günlerde protesto başlatan 7 kadından biri. Şu anda uzaktan da olsa Afgan kadınlar ve Afganistan'da yaşanan kıtlığı engellemek için çalışıyor.
Taliban'ın iktidara gelmesiyle oradaki hayata ne oldu?
"Afganların hayatları nitelik ve nicelik açısından değişti, bunların hepsi negatif bir değişim. Afganistan’da insanlar umutlarını kaybetti, Afganistan'ın geleceğine dair umutlarını kaybettiler. Ülkedeki tüm eğitimli insanlar ülkeyi terk etti. Afganistan için çalışacak ya da Afganistan’ın geleceğini inşa edecek eğitimli bir jenerasyon kalmadı. Çünkü hiçbiri kendini güvende hissetmiyordu.
Çalışmak, okumak, gezmek, spor yapmak, eğlenmek gibi aklınıza gelebilecek tüm fırsatlar insanların elinden alındı. Kadınlar en temel hakları ellerinden alındı. Kız çocukları okula, gençler üniversiteye gidemiyor; sokakta rahatça bile dolaşamıyorlar. Burka ve hicab takma zorunluluğu Afgan kültüründe yok, Taliban buna zorluyor."
Özel üniversitelerin yüzde 70'i kapandığını belirten Crsytal, "Üniversitelerin geleceğin şekillenmesini sağlıyor. Eğer anne eğitimli değilse, bir çocuğu gelecekte topluma faydalı olması için nasıl eğitebilir? Kadınlar okula gidemezken nasıl eğitilebilir? Tüm bunlar göz önüne alındığında Afganistan’ı nasıl bir gelecek bekleyebilir?" dedi.
Diğer yandan Afganistan'da 2 Şubat itibariyle bazı devlet üniversiteleri eğitime yeniden başladı. Reuters'ın aktardığına göre kadın ve erkek öğrenciler aynı sınıfta ders alamıyor, okullara farklı saatlerde gelip eğitim alabiliyor.
"DÜNYANIN SESSİZ KALMASI ÇOK BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI"
Taliban son günlerde uluslararası kamuoyuna özellikle de Müslüman ülkelere 'bizi tanıyın' çağrısında bulundu, Norveç'te Avrupalı ve ABD'li yetkililer ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi. Crystal ise, Taliban hükümetinin asla tanınmasını gerektiğini söyledi ve ekledi; "Böyle bir dönemde Afganistan’da neler olduğuna dair tüm dünyanın sessiz kalması çok büyük bir hayal kırıklığı. Bir de uluslararası kamuoyunda tanınırsa felaket olur."
Crystal ülkedeki olumsuz çalışma şartlarına da değindi; "Önceki hükümet çalışanları şu an çalışamıyor. Ailenin tek çalışanı olan kişiler şu an çalışamıyor, para kazanamıyor, bunun nasıl bir durum olduğunu hayal edin. Çalışabilen kişiler ise maaşlarını alamıyor…"
Amerika Birleşik Devletleri, Taliban'ın iktidarı ele geçirmesiyle Afganistan Merkez Bankası'na ait yaklaşık 10 milyar dolarlık döviz rezervini dondurdu. Bunun Taliban tarafından kullanıldığını söyleyen Crystal, "Bu felakete sebep oldu, insanlar açlıkla ve işsizlikle mücadele ediyor." dedi.
Medyanın tamamen Taliban kontrolünde olduğunu vurgulayan Crsytal, "Afganistan'ın içinde neler olduğunu açığa çıksın istemiyorlar. Taliban aktivistleri, gazetecileri hedef alıyor onların hayatı çok yüksek risk altında." ifadelerini kullandı.
BM verilerine göre Afganistan'da halkın yarısından fazlası açlıkla ve kıtlıkla mücadele ediyor. Crystal da bu kapsamda Afganistan'daki kıtlığı önlemek için "Let's Prevent Famine in Afghanistan" isimli bir bağış kampanyasını yönetiyor.
Kampanyayı ise şöyle özetledi; "Bu benim en öncelikli işim. Afganistan'da kışları çok soğuk geçiyor ve milyonlarca insanın barınma, yemek gibi olanaklara erişimleri yok. Bu Afganlara yardım etmek ve hayatlarını kurtarmak için en iyi zaman. Küçük bir bağış bile hayat kurtarabilir."
"GÖREVİMİZ HENÜZ TAMAMLANMADI"
BBC'nin 100 Women listesine seçildiği için mutlu olduğunu ama tatmin olmadığını söyledi.
"Bizim görevimiz henüz tamamlanmadı. Bizim hedefimiz Afgan kadınların özgür olması, onların temel haklarına erişebilmelerini sağlamak. Yapılması gereken daha çok şey var ve ben de Afgan kadınların özgür olabilmesi için daha çok çalışmalıyım. Bu hedefimize ulaşana kadar çalışmaya devam edeceğim." dedi.
"TALİBAN'IN İDEOLOJİSİ AYNI"
Afganistan'da 40 yıldır bulunan eğitim, sağlık, tarım alanlarında çalışmalar yürüten Norwegian Afghanistan Community (Norveç Afganistan Topluluğu) Direktörü Terje Watterdal, Habertürk'e Afganistan'da yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Watterdal, "Burası kesinlikle muhafazakar bir ülke, her zaman böyleydi ve belki de önceden daha fazla muhafazakardı. Ben 1998'de Taliban kontrolü ele geçirdiğinde de buradaydım ve bazı şeylerin değiştiğini söyleyebilirim. Taliban’ın ideolojisi aynı; Muhafazakar, İslam'ı esas alan bir hükümet istiyorlar ve bunu Afgan kültürüne entegre etmek istiyorlar. Ama dünya değişiyor ve Taliban bunun farkında." ifadelerini kullandı.
"YÜCELTİLMİŞ BİR RESİM VERMEK İSTEMEM…"
Afganistan'da yaşananlara ilişkin 'yüceltmiş' bir resim vermek istemediğini belirten Watterdal, "Taliban, ekstra muhafazakar bir grup şüphesiz. Ancak bu sefer bazı şeyler değişti ve bunun uzun süreli olmasını umuyorum. İktidarı ele geçirdikten 2 hafta sonra birçok erkek sakal bırakmış, kıyafetlerini değiştirmişti ancak bu artık o kadar da sorun değil. Öte yandan Ekim ayında bankada bir işim vardı ve benimle bir kadın ilgilendi; buna şok olmuştum. Çoğu kadın endişeli ancak doğru olmayan birçok hikaye de anlatılıyor." dedi.
Watterdal, "Ekip arkadaşlarımızın yüzde 40'ı kadın ve ülke içinde sürekli dolaşıyoruz. Kadın çalışma arkadaşlarım bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadı. Bu genel bir resim veremez elbette ancak bunlar benim deneyimlerim." diye konuştu.
Öte yandan Watterdal, çalışmalarının Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı tarafından da desteklendiği belirtti.
Norveç’te Taliban’ın Avrupa Birliği ve ABD yetkilileriyle görüşmelerinde Taliban’a yönelik protestolar düzenlendi, birçok insan Taliban’ın görüşmelere kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Watterdal bu konuya ilişkin şöyle konuştu;
"Taliban ilk kez insan hakları, kadın hakları örgütleriyle bir araya geldi. Müslüman kadınlarla bir araya gelip onların endişelerini dinledi. Bu açıdan bu görüşme oldukça önemli. Diyalog dışında başka alternatif yok eğer onları boykot edersek Afganistan’da insanlar buna maruz kalmak zorunda kalacak. Taliban sözlerini tutmalı, kız çocukları okula gitmeli, basının özgür olmasına ve kadınların siyasete girmesine izin vermeli. Umuyorum değişim uzun süreli olur."