Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...
- 1
BELKİ YAZ ERKEN GELİR
(Yekta Kopan)
Öyküleriyle Haldun Taner, Sait Faik, Yunus Nadi gibi önemli edebiyat ödüllerinin sahibi Yekta Kopan’ın yeni öykü kitabı Belki Yaz Erken Gelir, Can Yayınları etiketiyle raflarda. Kopan, yazı bekleyenler, yolun nereye çıkacağını bilmeyenler, sesi uzaktan işitilenler, dur durak bilmeden yürüyenlere dair derinlikli hikâyelerle, öykü severleri hayatın bitmeyen bekleyişine tanık ediyor. Aile, beklemek, yitirmişlik, arada kalmışlık, eşikte olma hali gibi konuları kimi zaman masalvari kimi zaman da ironik bir dille anlatan Yekta Kopan, günümüzün meselelerine de değinen derinlikli öyküler kaleme alıyor. - 2
BAKIŞINIZI DEĞİŞTİRECEK 10 DENEY: İNSAN
(Selçuk Şirin)
Prof. Dr. Selçuk Şirin, psikoloji alanında kült olmuş araştırmalardan yola çıkarak insana bakışınızı değiştirecek yeni bir seriyle okurla buluşuyor. Şirin, Bakışınızı Değiştirecek 10 Deney serisinin ilk kitabı İnsan’da, doğru bilinen yargıları altüst eden, ön kabulleri yıkan ve insanı gerçekten anlamaya bizi bir adım daha yaklaştıracak bilgilerle dolu bir hazine sunuyor. Şirin, alanında ünlü biliminsanları tarafından yürütülmüş çalışmalara dayanan ve sonuçları beklenmedik biçimde aslında insana dair tüm alanları etkileyen psikolojik/sosyal deneyleri ele alıyor. Kararlarımızı alırken aklımız mı daha öndedir, yoksa duygularımız mı? “İyi” ya da “kötü” biri olacağımız doğuştan mı bellidir, yoksa çevremiz mi bizi şekillendirir? En sıradan insanlar bile bir caniye dönüşebilir mi? “Ahlak”ın kaynağı nedir? Toplum içindeyken olduğumuzdan farklı birine mi dönüşürüz? - 3
MEYVE HIRSIZI
(Peter Handke)
2019 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Avusturyalı yazar Peter Handke’nin “Son Destan” adını verdiği romanı Meyve Hırsızı – Ya da Ülke İçine Dönüşü Olmayan Yolculuk, Regaip Minareci çevirisiyle okurlarla buluştu! Ayrıntı Yayınları’nın edebiyatseverlerle buluşturduğu roman felsefi ve lirik bir dille, insanın anlam arayışını, yalnızlık ve aidiyet duygusunu, doğanın huzurunu ve bireysel özgürlüğü sorguluyor. Paris yakınlarındaki bir köyden Normandiya’ya doğru tek başına yola çıkan Alexia’nın hikâyesini anlatan Meyve Hırsızı, okurları sadece fiziksel bir seyahate değil, aynı zamanda karakterin içsel dünyasına doğru da derin bir yolculuğa davet ediyor. -
- 4
TİLKİ
(D. H. Lawrence)
Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde, İngiltere kırsalında kendi başlarına ayakta kalmaya çalışan iki kadın –banliyö hayatını geride bırakıp taşrada yeni bir yaşam kurmaya karar veren Nellie ve Jill– yalnızlığın ve özgürlüğün sınavını verir. Ancak huzurlarını bozan bir davetsiz misafir vardır: Ormandan çıkıp çiftlik hayvanlarını tehdit eden sinsi bir tilki... Tıpkı onun gibi, uzak diyarlardan gelen bir yabancı olan Henry de yaşamlarına sinsice süzüldüğünde, ikili sınırlarını ve ilişkilerini zorlayan bir güçle karşı karşıya kalır. İthaki Yayınları'ndan çıkan, D. H. Lawrence’ın ustaca kaleme aldığı, Tilki, hayvanların vahşi özgürlüğünden ilham alarak bireysel arzuların, içgüdülerin ve insan doğasının derinliklerine iner. Zekice kurgulanmış karakterler ve doğayla iç içe bir atmosferde, özgürlük arayışının sınırlarını zorlayan bu etkileyici hikâye, tutkuların, güç mücadelesinin ve insan kalbinin kırılganlığının unutulmaz bir portresini sunuyor. - 5
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA DOĞAL AFETLER
(Elizabeth A. Zachariadou)
Tarih Vakfı tarafından ilk kez 1997 yılında yayımlanan ve Osmanlı dönemindeki doğal afetlerin detaylıca incelendiği ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Doğal Afetler’ adlı kitap Millî Reasürans’ın katkılarıyla ile yeniden yayımlandı. Kitapta Osmanlı dönemindeki doğal afetler, bunların toplumlara etkisi ve yıkılan Osmanlı kaleleri gibi çok detaylı bilgi yer alıyor. Bilim insanı Emeritus Profesör Elizabeth A. Zachariadou editörlüğünde hazırlanan kitapta depremlerin, sellerin ve kimi zaman bunları izleyen yangın ya da salgın hastalık gibi ikinci bir felaketin, tarihsel gelişimi nasıl etkilediği, ekonomik ve demografik yapılarda ne tür değişikliklere yol açtığı konusunda açılımlar sunuluyor. - 6
MİHRAP
(Sinem Sal)
Sinem Sal, Kara Karga Yayınları’ndan çıkan son romanı Mihrap ile okurlarını, 1980’lerin toplumsal ve kültürel çalkantılarını küçük bir kız çocuğunun gözünden hem güldüren hem düşündüren bir yolculuğa çıkarıyor. Romanında okuyuculara sert ve samimi bir Türkiye portresi sunan Sal, Mihrap’ın masumiyet dolu trajik yolculuğunda bireylerin umut, dirayet ve hayal gücü ile ayakta kalma çabalarını mahalle kültürü, aile bağları, dostluklar ve çocukluk masumiyeti arka planında okuyucuya derinlemesine hissettiriyor. -
- 7
BEYAZ YAKA SENDİKASI
(Selcan Süter)
Selcan Süter, 19 yıllık kurumsal hayat deneyimini mizahi bir dille kaleme aldığı 'Beyaz Yaka Sendikası' kitabıyla iş dünyasındaki beyaz yakalıların gündelik hayatına ve karşılaştıkları zorluklara ışık tutuyor. Destek Yayınları'ndan çıkan kitap, iş hayatının klişelerini, beyaz yakalıların varoluş mücadelesini ve kurumsal dünyanın görünmeyen yanlarını gözler önüne seriyor. Covid-19 sonrası değişen çalışma koşulları, mobbing, iletişim sorunları, performans görüşmeleri ve daha fazlası kitapta cesurca ele alınıyor. "Beyaz Yaka Sendikası", iş hayatında kendi tecrübelerinizle yüzleşeceğiniz, beyaz yakalı olmanın trajikomik yanlarını keşfedeceğiniz bir başucu kitabı. Okurken hem gülecek hem de iş hayatının klişelerini sorgulayacaksınız. - 8
SEN BENLE, İSTANBUL BENİMLE
(Deniz Goran)
Düşbaz Kitaplar, Deniz Goran’ın Sen Benle, İstanbul Benimle adlı ikinci romanını okurlarla buluşturdu! Bir anda kendisini ortasında bulduğu Gezi Parkı eylemleri sırasında tutuklanan, eğitimi için gittiği Londra’dayken yüreği ağzında dava sonucunu bekleyen Ada, Londra Çağdaş Sanat Fuarı’nda oldukça sıra dışı bir karakter olan Lucian ile tanışır. İkilinin ilişkisi üzerinden okurları hem çağdaş sanata ve sanatçılara dair bir eleştiri alanına, hem tutkulu bir aşka hem de geçmişin tanıklıklarına, hatalarına, hatıralarına götüren Sen Benle, İstanbul Benimle aynı zamanda gurbette yaşamanın sancısı ve aidiyet sorgulamalarını da odağına alıyor. - 9
BALİNANIN ÖLÜMÜ
(Elizabeth O'Connor)
Observer tarafından 'Yılın En İyi İlk Roman'ı seçilen Elizabeth O'Connor'ın 'Balinanın Ölümü' 1938 yılında, uzak bir Galler adasında geçiyor. Kıyıya vuran ölü balina tüm hayatını adada geçirmiş Manod için bu hem bir kıyamet alameti hem de adanın kıyılarının ötesinde neler olabileceğinin bir sembolü gibidir. Kıyıya vuran balinanın ölümünün ardından ada kültürünü incelemek üzere gelen iki İngiliz etnograf, ona hem kendi toplumunun dışındaki hayata bir bakış hem de bir kaçış yolu sunar. Timaş Yayınları'ndan çıkan 'Balinanın Ölümü' keskin bir zekâyla yoğrulmuş ışıl ışıl anlatımla, bireyin hesaplaşmalarıyla çarpışan toplumun hikâyesi, üzerlerine kapanan dış dünyayla yüzleşmek zorunda kalan insanların hayatı... O'Connor, uçurumun kenarındaki bir topluluğun ve bir kadının incelikli portresini gözler önüne seriyor. -
- 10
MÖSYÖ ŞOKOLA'NIN RESİMLİ YEMEK KİTABI
(Berat Çokal)
Çocukluk günlerinden bu yana ev mutfaklarında kazandığı tecrübelerini ve yıllardır bu alanda yaptığı araştırmalarını kitabında bir araya getiren Berat Çokal'ın Mösyö Şokola’nın Resimli Yemek Kitabı’ okurlarla buluştu. Sosyal medyada Mösyö Şokola ismi ile tanına Çokal, bir ev aşçısı olarak, ev mutfakları için hazırladığı kitabıyla dünya mutfağında kullanılan teknikleri ev mutfağına taşıyarak herkesin iyi yemek yapabileceğini göstermeyi ve mutfağa girmeye çekinen herkese mutfağı sevdirmeyi amaçlıyor. Kitapta yumurtalardan salatalara ve makarnalara, hamur işlerinden sebzelere, etlerden reçellere ve turşulara kadar zorluk dereceleri de belirtilmiş 99 tarif yer alıyor. - 11
SESSİZ HAVUZ
(Begüm Egeli Bursalıgil)
Begüm Egeli Bursalıgil’in ilk romanı Sessiz Havuz mübadeleden 1960’ların Alsancak’ına, Midilli-İzmir hattından günümüze uzanıyor. Roman insan ruhunun karmaşık yönlerini ve geçmişin günümüze etkilerini konu alıyor. Bir arkadaşının yerine, arkadaş bulma uygulaması üzerinden ayarlanmış bir randevuya giden başkarakterin hikâyesini takip eden Sessiz Havuz, insan doğasına ve psikolojisine dair derin çözümlemelerinin yanı sıra, gizemi hikâye ilerledikçe çözülen detaylarla sürükleyici bir okuma sunan incelikli kurgusuyla öne çıkıyor. - 12
GÜN BATIMI
(Şevval Şaşmaz)
Şevval Şaşmaz’ın ilk romanı Gün Batımı, okurları kaçış edebiyatının ötesine geçen, çok katmanlı bir hikayeye davet ediyor. 'Kaçış edebiyatı'nın bireyin toplumsal ya da kişisel yüklerden sıyrılarak kendine yeni bir anlam arayışına çıktığı eserleri içerdiğini belirten Şaşmaz kitabını şöyle anlatıyor: "Gün Batımı, yalnızca bir uzaklaşma ve kaçış öyküsü değil; aynı zamanda ana karakter olan Dolunay’ın kendini bulma, geçmişiyle yüzleşme ve kendine yeni bir yol çizme çabasını anlatıyor. Dolunay, çevresindeki ilişkilerden, yaşadığı hayal kırıklıklarından kaçmak istiyor ama bu kaçış, onu kendi içine dönmeye de zorluyor. Bu yüzden romanda Dolunay’ın kaçışı, bir kaybolma değil, kendini yeniden keşfetme sürecini simgeliyor." -