Bakan Dönmez: Türkiye'nin maden ihracatı 4.38 milyar dolara yükseldi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'nin maden ihracatının ocak-eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 artarak 4,38 milyar dolara yükseldiğini bildirdi. Dönmez, "Bu sene uç ürün odaklı 14 ihaleye çıktık ve 11'inin ihale sürecini tamamladık. Bu madenler bizim ve bunu çıkaracak altyapımız, insan kaynağımız, müteşebbisimiz ve teknolojimiz de var" dedi
Bakan Dönmez, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında düzenlenen "Türkiye Madencilik Sektörü Gelişim Raporu-2020" toplantısında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı aşıların devreye girmesiyle maden ürünlerine talebin de arttığını söyledi.
Son dönemde dünyada ve Türkiye'de enerji ve maden fiyatlarının rekor seviyelerine ulaştığına işaret eden Dönmez, "Bu süreçten elbette bizler de etkilendik ancak dünyanın geneliyle karşılaştırıldığında Türkiye, diğer ülkelerden daha hızlı bir şekilde toparlandı. Maden ihracatımız 2021'in ilk 9 ayında 4,38 milyar dolara yükseldi. Geçen yılın aynı dönemine göre ihracatımız yüzde 48'lik bir artış gösterdi. Geçtiğimiz eylülde 584 milyon dolarlık maden ihracatı yaptık. Geçen yılın aynı dönemine göre burada yakaladığımız artış yüzde 39 oldu." diye konuştu.
Söz konusu dönemde Çin, ABD ve İspanya'nın en çok ihracat yapılan ilk 3 ülke olduğunu ifade eden Dönmez, Endonezya, Özbekistan, Hong Kong, Arnavutluk ve Sırbistan'ın da yeni pazarlar olarak Türkiye'nin ihracatına eklendiğini bildirdi.
Dönmez, madencilik sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya katkısının 2009'da 11 milyar lirayken, 2020'de 59,2 milyar liraya ulaştığına dikkati çekti.
Çevre ve sürdürülebilirliğin öncelik verdikleri konuların başında geldiğini vurgulayan Dönmez, "Avrupa Yeşil Mutabakatı" çerçevesinde sektörlerin dönüşümünü sürdürülebilirlik esasıyla düzenleyip yola devam edeceklerini dile getirdi.
Bakan Dönmez, Türkiye'nin bor, perlit, trona, pomza, bentonit, pirofillit, feldspat, zeolit, barit, manyezit, krom, linyit, jips, mermer ve çimento ham maddelerinde dünyada en büyük rezervlere sahip olduğunu belirterek, "Dünyada üretimi yapılan 90 maden türünün 80'i elimizde bulunuyor. Bu tabii ki güzel ve faydalı bir bilgi ancak bunun altını doldurmamız gerekiyor. Ne ile ? Teknolojiyle, Ar-Ge ile daha fazla uç ürünle. Ülkemizde uç ürün sağlayan 1 adet bakır izabe,1 adet alüminyum izabe ,1 adet demir pelet tesisi var. Son yıllarda yapılan yatırımlarla Kurşun-Çinko İzabe Tesisi de çok kısa zaman sonra faaliyete geçecek inşallah." diye konuştu.
Ulusal maden politikası kapsamında daha fazla uç ürün üretilen bir model oluşturulacağını kaydeden Dönmez, "Bu sene uç ürün odaklı 14 ihaleye çıktık ve 11’inin ihale sürecini tamamladık. Bu madenler bizim ve bunu çıkaracak altyapımız, insan kaynağımız, müteşebbisimiz ve teknolojimiz de var. En önemlisi artık öz güvenimiz var. Biz yaparız, bu işin altından kalkarız diyen, elini çekinmeden taşın altına koyan iş adamlarımız var." ifadelerini kullandı.
"MADENCİLİK SEKTÖRÜNDE KADIN İSTİHDAMI ARTTI"
Dönmez, "Türkiye Madencilik Sektörü Gelişim Raporu"na değinerek, madencilik sektöründe kadın istihdamının 2019'da, 2010'a göre yüzde 106 artarak 5 bin 732'ye ulaştığını, aynı dönemde erkek istihdamının ise yüzde 2 azalarak 117 bin 212'ye gerilediğini söyledi.
Eski maden sahalarına 29 yılda 10 milyon ağaç dikildiğini belirten Dönmez, şunları kaydetti:
"Manisa Soma'daki Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğüne bağlı sahalarımızda diktiğimiz yaklaşık 7 bin 700 zeytin ağacından 6 bin 500 litre zeytinyağı ürettik. Tüm bu gelişmelere rağmen halen madenciliği çevre karşıtı bir faaliyet gibi göstermek, buna destek olmak ve bu tür faaliyetleri finanse etmek üretim, istihdam ve ihracata 'hayır' demektir. Akıl, izan ve bilim dışı tamamen ideolojik kaygı ve saiklerle yapılan açıklama ve eylemlerin her zaman karşısında olacağız. Her zaman 'önce insan ve çevre, sonra madencilik' diyerek çalışmalarımızı yapacağız. Ancak her madencilik projesine ideolojik nedenlerle karşı çıkmak madencilik gibi katma değeri yüksek bir faaliyet alanının değersizleştirilmesine ve tartışmaların bilimsellikten uzak subjektif yargılarla yapılmasına neden olmaktadır. Yapıcı eleştiriyle gelenlere ise kapımız sonuna kadar açık."