Trafik sigortasında sorunlu sürücü yüzde 5, yüzde 95 ise şaşkın
Quick Sigorta tarafından düzenlenen "Sigorta Gündemi" paneli, 24 Kasım 2022 tarihinde Belek Cornelia De Luxe Resort otelde gerçekleşti. Panelde konuşan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Denetleme ve Düzenleme Kurumu Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, trafik sigortasındaki sorunu çözmek zorunda olduklarını belirterek "Tabii bunun arkasında araç değerlerinin çok artması var. Gereksiz trafik kazalarının yol açtığı, iyi sürücü, kötü sürücü ayrımının netleşmediği için artı tahkim sistemindeki bazı rant alanlarını çözemediğimiz için gelen orijinal parça mevzuları, gelen gereksiz yükler var. Sebepsiz zenginleşen bir kesim var. Rant sağlayan bir kesim var" diye konuştu. Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar trafikte yüz kişiden beşinin hasar yaptığının belirterek "Doksan beş kişi ne olduğunu anlayamıyor. Doksan beş kişi diyor ki, "Bu sigortacıların derdi ne kardeşim?" şeklinde konuştu.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Denetleme ve Düzenleme Kurumu Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Maher Holding CEO’su Levent Uluçeçen, TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Levent Korkut ve Sigorta Tatbikatçıları Derneği Başkanı Fahri Altıngöz ve Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde, hem salondaki acentelerin ve diğer davetlilerin hem de ekranları başındaki izleyicilerin sorularıyla birlikte trafikte yeni yol haritası paylaşıldı. Panelde özellikle son zamanlarda sigorta gündeminde yer alan trafik branşı ile reasürans yenilemeleri, acentelerin sorunları, değer kaybı, tahkim ve hasar uygulamaları konularına değinildi ve panel, Sigorta Ekranı youtube kanalından canlı olarak yayınlandı.
ÜÇ ADIMLI ÇÖZÜM
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Denetleme ve Düzenleme Kurumu Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, trafik branşıyla ilgili yaşanan sorunları çözmek adına bazı hamleler yapıldığını dile getirip şunları söyledi: “Bir şeyler yapmamız lazım, böyle olmaz. Vatandaşın sigortaya ulaşma hakkını engelleyemeyiz, sektör trafik poliçesi kesmiyor. Herkese de ceza verecek halimiz yok. Sorun ne? Sorun bu. Tarife karşılamıyor, biliyorsunuz sorunu. Sektör zarar ediyor. İkinci çeyrek zararı 7 milyar da trafik branşında. Birinci çeyrek, 2,5 iken, ikinci çeyrek 6 milyara gelmişti. Mevcut artışlar yetmiyor. Araç değerleri artmış. Mali gelirler düşük. Değerleyemiyorlar. Topladıkları parayı değerlendiremiyorlar. Öyle olunca hızlıca Genel Müdürlerini topladık ve dedik ki, “Bize güvenin, gerekli düzenlemeleri yapacağız”. Sağ olsunlar belli bir kredibilite var. Hemen üretime açtılar. Sonra da Eylül' de tarifede düzenlemeleri yaptık. Bakın bugünkü trafik poliçesinin fiyatları bugün üretime başlarsanız, geçmişte bir stoğunuz yoksa, geçmiş bir karşılık yükünüz yoksa zarar üretmeyen bir tarifedir. Bunun altını çiziyorum. Fakat sıkıntı, sigorta şirketlerimizin geçmişten gelen trafik yükleri var. Bunlarla ilgili açılmış dosyalar var. Mali gelir tarafında bunları yeterince değerlendiremedikleri için hala imtina ediyorlar. Tarifeyi artırmak çok önemliydi ama ne oldu? Tarifeyi artırdığımız halde bugün sahada hala sorun yaşandığını görüyoruz. Özellikle dördüncü basamakta, beşinci basamakta kısmen altıncı basamakta sorun yaşandığını biliyoruz. Dolayısıyla demek ki sadece fiyatı arttırmak çözmüyor konuyu. O halde sorunun özüne inmek lazım. Aslında sorunun özü belli. Niye olduğu da belli, çözümler de belli. Sadece bugüne kadar aksiyon alınmıyordu. Malumunuz ben bu görevden önce 6 yıl Genel Sekreterlik yaptım. Bizim yol haritası diye açıkladığımız şeyleri biz o zaman da kamuya öneriyorduk. Bakın bunlar var. Bunlar var vesaire ama kamuda da o iradenin olması lazım. Çözüm üretimi adına yapısal yol haritasının konması adına. Bir kamu göreviyle zamanında önerdiğim şeyleri şimdi yapma şansı yakaladım. Ben bunu bir şans olarak görüyorum, çünkü hizmet etmek istersiniz, fırsatınız olmaz. Bugün sorumluluk ve karar makamındayız. Dolayısıyla bu yetkinliğimiz, bu yetkimiz var. Bunu kamuoyu çıkarlarını gözeterek, kamuoyu yararına vatandaşlarımızı koruyacak şekilde, sizleri koruyacak, şirketlerimizi koruyacak şekilde çözüm üretme şansımız var. Bu çözümü biz üreteceğiz arkadaşlar. Bunu siz, biz, buradaki başkanlar, medyamızın değerli akil insanlarıyla hep beraber bir çözüm üreteceğiz. Acente kardeşlerim çok geldi. Mutlaka şikayetle beraber çözümle de geliyorlar. Çözüm üretme çabası güzel bir şey ama tabii çözüm tek bakışlı bir şey değil. Bir perspektiften çözemezsiniz, çünkü çok boyutlu bir sorun. Dolayısıyla o kararlılığı gösterirseniz eğer çözülmeyecek bir konuda değil.
Bizim şu anda yapmaya çalıştığımız bu kararlılığı göstermek. Zor bir süreç, çünkü çok boyutlu bir süreç. Tek bir doğrusu yok. Çok fazla paydaş var. Herkesi gözetecek, herkesi mutlu edecek ve günün sonunda kamu yararını sağlayacak bir süreç olmasını istiyorsanız çok geniş düşünmeniz lazım. Herkesi dinlemeniz lazım. Üç ayda bunu yaptık. Herkesi dinledik. Teknik arkadaşlarımızla çalıştık. Sektörde birliğimizin alt komiteleriyle çalıştık. Dünya uygulamalarına baktık ve aklımız yettiğince bir çözüm bulmaya çalıştık."
FİYATLAR SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Çözüm yıllarınodan ilkinin trafik poliçelerinin primlerini artırmak olduğunu anlatan Eroğlu, "Acente kardeşimizin komisyonu da artsın buna bağlı olarak. Bu komisyon artması bizim aramızdaki bir konu. O vatandaşı da ilgilendirmez. Trafik sorununu çözmez ama bu da tarihi bir konu olarak bir köşede dursun. Primi arttıralım. Prim arttı arkadaşlar şu anda biliyorsunuz. Tarifeyi Eylül de arttırdık. Hala şirketlerimiz üretmek istemiyorlar. O zaman demek ki, sadece tarifeyi artırmak sorunu çözmüyor. “Ne yapalım?” Çözüm şu, dünyada sorumluluk branşı zarar üreten bir branş işin doğası gereği ama bu zararı herkes yönetiyor. Biz de bu zararı yönetmeyi bileceğiz. Trafikte üç tane temel dinamik var. Önce şunu söyleyeyim. Bizim hedefimiz regülatör olarak kamu yararını en başa koyarak tüm taraflar için sürdürülebilir bir ortam oluşturmak istiyoruz. Kimler bunlar? Her şeyden önce sigortalılar. Sigortalının önce trafiğe ulaşması lazım. Bu çok önemli. İki, makul fiyatlara ulaşması lazım. Bugün bu fiyatlar sürdürülebilir fiyatlar değil. Bugün bu fiyatlar vatandaşlarımız için ciddi can yakıcı maliyetler arkadaşlar. Tabii bunun arkasında araç değerlerinin çok artması var. Bunu kabul edebiliyorum ama onun yanında gereksiz trafik kazalarının yol açtığı, iyi sürücü, kötü sürücü ayrımının netleşmediği için artı tahkim sistemindeki bazı rant alanlarını çözemediğimiz için gelen orijinal parça mevzuları, gelen gereksiz yükler var. Sebepsiz zenginleşen bir kesim var. Rant sağlayan bir kesim var. Tüm bunlar 26 milyon sigortalının, bizim araç sahibinin üstüne gereksiz bir maliyet olarak ödüyor. Bizim her şeyden önce burayı çözerek yola başlamamız lazım. Biz 26 milyon vatandaşımıza gereksiz bir maliyet yükleyemeyiz. Bu rakamlar her yıl verilebilecek rakamlar değil. Bizim mutlak surette bir maliyet kontrolünü konuşmaya, tartışmaya başlamamız lazım" diye konuştu.
SİGORTACILAR ÖZKAYNAKTAN YİYOR
Trafik sigortası nedeniyle sigorta şirketlerinin öz kaynaktan zarar etmeye başladıklarının altını çizen Eroğlu, " Trafik branşından zarar etmeyi geçmiş , diğer branşlardaki kârlılığı da süpürmüş. Artık öz kaynaktan yemeye başlıyorlar. Bırakın kâr ederek öz kaynağı artırmayı, sermayedar koyduğu parayı kaybediyor. Sermayedar dediğinizi bugün gördük bir tanesini. Sayın Mahmut Erdemoğlu geldi, okul yaptı. Ne kadar kıymetli. Sermayedar dediğiniz de sizin, bizim gibi insanlar. Bir parası var. Yatırım yapmış. Para kazanmak istiyor. Öz kaynağını korumak istiyor. O yüzden trafik branşı zarar da etse öz kaynağın gitmemesi lazım. O zararın makul seviyede olması lazım. Bilançonun kâr etmesi lazım. Dolayısıyla sigorta şirketlerini de korumamız lazım" diye konuştu.
Korunması gereken üçüncü kesimin acenteler olduğunu anlatan Eroğlu, "Her gün 26 milyon kişiye siz poliçe satıyorsunuz ve sahada sorun yaşayan sizsiniz. Günün sonunda biz kapalı kapılar arkasındayız. Plazalarda yaşıyoruz. Fakat müşterinin ahını çeken, derdini dinleyen, hasar olduğunda gece-gündüz ona yetişen, bir saat zaman ayıran ve bir saatin sonunda poliçeyi üretemeyen, müşteriyi kaybeden sizlersiniz. Bunun da farkındayız. O yüzden bu sistemi çözdüğümüz zaman siz de rahatlayacaksınız. O yüzden üç taraflı sürdürülebilir bir yol haritası ortaya koymak istedik" dedi.
SORUNLU 16 BİN SÜRÜCÜ
Eroğlu şöyle devam etti. "Bunun da üç tane yolu var. Bir, önce tarife yönetimi ama tarifenin başka dinamikleri var. İki, maliyet yönetimi. Maliyeti kontrol edebildiğiniz alanlar var. Edemediğiniz alanlar var. Kur artmış. Ne yapabilirsiniz ki? Enflasyonu kontrol edemiyorsunuz. Üç, sürücü davranışlarının kontrolü. Biz “Tarife sonuçtur” diyoruz. Maliyet yönetiminde etki ettiğimiz alanlar var, etki ettirmediğimiz alanlar var. Etki ettiğimiz alanlarla ilgili tahkim olsun, doğrudan tazminde orijinal parça, eşdeğer parça konularını anlatabilirim. Bunların maliyetlere çok olumlu yansıyacağına gönülden inanıyorum. Üç, sürücü davranışlarının kontrolü. Fakat bana göre en temeli, sürücülü davranışları kontrolü. Bakınız arkadaşlar. Birinci basamakta topu topuna 16 bin tane sürücü var. Şaşırdınız değil mi? 16 bin tane sürücü. Biz birinci basamakta bir fiyat artışı yaptığımız zaman en çok bunların sesi çıkıyor. STK'lar bu segment. Yedinci basamakta iyi sürücü dediğimiz beş yıldır kaza yapmayan kaç kişi var biliyor musunuz? Dörtten başlayarak dört yıldır kaza yapmayan 13 milyon sürücü var. 13 milyon sürücünün içerisinde otobüs şoförleri var, kamyon şoförleri var, çekici şoförleri var, taksi şoförleri var. Demek ki, kaza yapılmayabiliyor. Taksi kullanmak demek illa birinci basamakta olman gerekmiyor. Demek ki, taksi kullanıp iyi olabilen toplamda 13 milyon insan var. Demek ki, sürücü davranışlarını kontrol edersek biz trafikteki toplam maliyeti aşağı çekmiş oluruz. Dolayısıyla bu fiyatlara yansır. Maliyetleri aşağı çeker. Vatandaşlar korunmuş olur. Sigorta şirketleri rahat eder. O yüzden biz kişi temelli poliçeye geçmeye karar verdik. Bu bir devrimdir. Kişi temelli poliçe sadece işleteni değil, sürücüyü de takip edecek. Sürücü yaptığı davranışların sonucuna katlanacak. Bakın şu anda devletimize suç bulamayız. Ben burada siyaset yapmıyorum. Şu ülkede 20 yılda otobanlara yapılan yatırımları kimse inkâr edemez. Ben Malatyalı ve Sivaslıyım. Şimdi buradan İstanbul'dan Malatya bin kilometre bir tane otoban duble yol. Ya o yolda niye kaza yapacaksın kurallara uyarsan? Eğer düzgün kullanırsan… Nitekim 13 milyon tane insan beş yıldır hiç kaza yapmıyor. Yedinci basamakta. Siz kurallara uymayacaksınız, trafik canavarı olacaksınız. Uykusuz yola çıkacaksınız. Cep telefonu kurcalayacaksınız, kaza yapacaksınız… Sonra sektör size poliçe yapmazsa “Bunlar bana poliçe yapmıyor” ya da yüksek fiyat verirse “Bunlar bana çok yüksek fiyat veriyor”. Düzgün kullan kardeşim. Sana kim kırmızı ışıkta geç diyor? Kim hatalı sollama yap diyor? Kim emniyet şeridinde araba kullan diyor? Niye aşırı hızla araba kullanıyorsun? Niye ters şeride giriyorsun? Bunlar bizim kaderimiz mi arkadaşlar? Bizim kaderimiz mi yollarda ölmek? Böyle bir kadere ben katlanmıyorum. İsyan ediyorum. Kusura bakma maliyetine katlanacaksın. Kötü araba kullanıyorsa sana yüksek fiyatla vereceğiz. Bu kadar basit. O yüzden sıfırıncı basamağa getirdik. Onu özellikle ayırıyoruz çok riskli sürücüler diye, çünkü artık hiçbir sivil toplum kuruluşu da bu insanları savunamayacak. Bu insanlara biz “Trafik canavarı” var diyoruz. Kimse bunların arkasında duramaz. Sıfırıncı basamağı stratejik olarak kurma sebebimiz; biz ileride serbest tarifeye geçmek istiyoruz. Serbest tarifeye geçtiğimizde çok riskli sürücülere hala tavanlı bir sistemde tutacağız. Bu da sıfırıncı basamak, çünkü bunu çözemezsek serbest tarifeye geçemiyoruz. Bugün bu yaşadığımız sorunu yaşıyoruz. O yüzden çok riskli sürücüleri havuzun bu trafik segmentin dışına alarak belki onları ileride Olağan Risk Yönetim merkezine bağlayacağız. Hiçbir şekilde trafik poliçesi bulamayan oraya gidecek. Orayı biz yöneteceğiz kamu olarak. Çok yüksek fiyat olacak ama bir yerden sonra belki devlet koruma verecek vesaire. Orada başka şeyler düşünüyoruz. Psikoteknik test, psikolojik destek, eğitim, belki ehliyetin askıdan alınması… Bize göre onlar rehabilite edilmeden trafiğe tekrar çıkmamalı. Siz alkollü sürücüyü nasıl altı ay askıya alıyorsunuz? Bu 6 bin tane sürücünün içinde yılda beş defa kaza yapan da var. Sekiz defa kaza yapan da var. Minimum üç defa kaza yapanlar da var. Bir insan yılda sekiz defa kusurlu bir şekilde kaza yapıyorsa psikolojik sorunları var demektir. Sonuçta günün sonunda canlarımıza emanet ediyoruz. Dolayısıyla sıfırıncı basamağı dışarıda tutarak biz serbest tarifeyi de çok rahat geçeriz. Sekizinci basamakta çok iyi sürücüleri ödüllendiriyoruz. Bu yanlış anlaşılıyor bazen. Dördüncü basamağa göre yüzde 50 indirim vereceğiz. Orada da 6,5 milyon vatandaşımız o indirimden faydalanacak."
TEK SORUN PRİM DEĞİL
Quick Sigorta’nın trafik branşında poliçe kesememe sorunu olmasa da bunun taşınabilir bir yük olmadığını da vurgulayan Maher Holding CEO’su Levent Uluçeçen, sektörün mevcut durumunu ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun çalışmalarını şöyle değerlendirdi: “Sistemimizi açtık, 24 saat poliçe kesiyoruz ama bu ne bizim ne de başkaları için adil bir sistem değil. İlk üç ayda 500 milyon TL zarar açıkladık. Gerçi biz kurulduğumuzdan beri hiçbir zaman trafik branşından kar öngörmemiştik. Bu dünyada da böyle. Ama bir de belirsizlik söz konusu. Tahmin yapılamayan bir ortamda sigorta yapmak mümkün değil. Zaman içinde azalmış olsa da trafik branşındaki zarar, sektördeki tüm şirketleri olumsuz etkiledi ve kaçınmaya başladılar. SEDDK’nın son dönemdeki düzenlemelerinin pozitif etki yaratacak adımlar olduğunu düşünüyorum. Sigorta dediğiniz şey bir dayanışma ürünüdür ve iyi kullanıcı ve kötü kullanıcının ayrımını dikkatlice yapıp iyi kullanıcı sayısını artırmak gerekir ki kötü kullanıcının zararı karşılayabilsinler. Trafik sigortası bir likit yönetimidir ve bunu iyi yönetemezseniz katlanarak zarar edecektir."
Trafik sigortasında açıklanan zarara rağmen iyi yatırımlar sayesinde özkaynaklarının 200 milyon TL arttığını belirten Uluçeçen, güçlü bir sermaye olduğu için sigortacılık yapabildiklerini ve arz güvenliğine önem verdiklerini belirtti. Sektörün yüzde 20 poliçesini kesen bir şirket olarak sermayedarının desteği ve gelecek önlem paketleri beklentisiyle yollarına devam ettiklerini söyledi.
YÜZDE 95'LE İLGİLİ KONU YOK
Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar ise “Yatırım gelirleri tarafı da çok önemli, bizim şirketimizin bu alanda bir başarısı varsa biz sigortacılığı risk yönetimi ve fon yönetimi olarak iki ana kalemde görüyoruz. Öbür taraftan biliyorsunuz trafik sigortalarında frekans sadece yüzde 5. Dolayısıyla yüz kişiden beşi hasar yapıyor. Doksan beş kişi ne olduğunu anlayamıyor. Doksan beş kişi diyor ki, “Bu sigortacıların derdi ne kardeşim?” “Bunlar yatıyorlar, kalkıyorlar, bir şeyler anlatıyorlar sürekli bizim primlerimizi arttırıyorlar. Sürekli bir zamdan bahsediliyor. Ben kaza yapmıyorum.” Yanındakine soruyor, “Sen yapıyor musun?”. “Ben de yapmıyorum.” Öbürü de yapmıyor. Niye? Çünkü doksan beş kişiyle ilgili bir konu yok. Dolayısıyla bizim konunun bu tarafına da mutlaka iniyor olmamız lazım. Özellikle basına bu konuda çok görev düşüyor. Yedinci kademede zaten bir prim yetmezliği oluşmuş durumda. Primler öyle bir noktaya geldi ki orada da bir solunum yetmezliği gibi prim yetmezliği oluyor. Tamam iyi risk ama ödediği prim diğer kötü riskleri karşılamaya yetmiyor. Onun dışında geçen gün bize bir dava geldi. Adam diyor ki, “Bana 5 bin lira tazminat ödediniz, 22 bin lira görünüyor kayıtlarda?” Baktık, Evet, doğru. Niye doğru? Çünkü bunun anaparası, ana tazminatı sadece 5 bin lira. Geri kalan 17 bin lira diğer ücretlerden oluşuyor. Vekaletinden bilirkişi ücretlerine kadar diğer dosya masraflarına kadar birçok şeye kadar masraf var. Dolayısıyla sigortalı bunun da farkında değil. Kendisi vekaleti veriyor ama farkında değil. Dolayısıyla bizim bu detaylara inmemiz, bu detayları çalışmamız lazım. Olayı kurtarabileceğimiz yerler sadece prim değil. Biliyorsunuz sigortacılıkta bir de şöyle bir problem var. Prim arttıkça iyi riskler sistemin dışına çıkıyor. İyi riskler sistemin dışına çıktıkça da siz primi ne kadar artırırsanız artırın bu zararı telafi etme şansınız bir gün kalmayacak.”